iltasyazilim
FD Üye
Sevgili ben;
Kaç mevsimlik suskunluğu vardı arzuların, saymadım Yıldızlı gecelerde bile yönümü bulamazdım, çünkü; her yanım dört duvar yalnızlık
Ancak; sevmeye açtım, sevilmek kadar sevişmeye de
Akşamları kısık cadde lambalarının ışığı öperdi bedenimi
Kuytularda kendi dokunuşlarıma ses olurdu o abuk subuk sapan şiirlerim,
an kazanç öfkem olurdu,
yeri kazanç en büyük çığlığım
her defasında bir kadehle başlardı boşalmaya gözlerimden acizliğim
ve titrek dudaklarımdan belirgin bir şarkı düşerdi
her şey susardı yarı, her şey donardı
Renkler silinirdi, bilinirdi sebebi
Siyah beyaz resimler, keşkeli cümlelerle süslenirdi
Ne dek saklasam da, ele verirdi kırılganlıklarım saçlarımda kendini
Uykusuz saatler bir çizik daha atardı yüzüme, bilirdim lakin yapacak bir şey yok
Erguvanlara bulansa da, anıların defalarca üşüten bir yanı vardı ve mavilerin buz kesikleri Ne bedenim, ne ellerimyüreğim titrerdi, yüreğim tir tir
Herkese bir aşk düşer mi? cevabını kim bilirdi?
Tek korkum y a l n ı z l ı k
Kalabalıkların uğultusunda bir cümle yakalamaya çalışıyorum
Sıcak, sadece bana özel ya da tensel açlıktan uzakta bir el uzansın elime yeter, bir “merhaba için Gidişlere alışık gönlüm nasılsa ama gelişler önemliymiş esas, biliyorum
Turuncuların içinden kırmızıları çektim, mevsim sapsarı
Tarihler değişse de takvimler her zaman yedi güne gebe
Temmuz nisan çamurlarına flu fakat o halinden memnun
Batak gülleri süslerken yaz düşleri, lacivertler defalarca kıskançsa, kime n e!
Aşk; kaç yıldır suskunluğumsun, bir ben biliyorum bunu
Sesimden düşen kahkalarıma kanmışlarsa
benim suçum değil bakıp da görmeyişleri
Aşk; her halimi saklayan siyah bir elbisesin üzerimderenklerime dert ortağı
Ancak ne kadar da net besbelli duruşum, ne kadar da kollarım savruk
hangi yanlamasına çekseler giderim zannedenler, ne değin da haksız
Kilitleri vurmuşum bir defa,
ne öncesi ne sonrası; hep o andayım
sana tutsağım a ş k, sana niyetli
fakat sen y o k s u n
Aşk;
Tütsülü gecelerin kokusunda terli şiirsin sabaha
Rengin kırmızı
utanmak mı gerekir ama koynunda uyurken
veya vaftiz mi gerekir su akışında sevişleri
Bakımlı sokaklarda düşer yasaklı adın
Ya ihanettir gölgen,
ya da gölgende ihanetler
Her türlü yapış yapışsın
Ama her türlü kapış kapış
Sağ koluma takmışım denizi sınırlar çiziyorum
Ağırlaşıyor ihanet kokuları şehrin, git gide yamacıma geliyor ayrılık
Ötesinde zamana vuran metal kurşunlarda yalnızlığım
Bir ben yakınım kendime, sonradan
Yeniden ben, yeniden ben
En fazla da kendimle konuşmalarımı sever oldum ayrılıklar üstüne
Bu sabahleyin tanıdık olmayan olsam aynaya, hiçbir giysi olmasa üzerime, adımı unutmuş olsa çevremdekiler ve ben hatırlamasam düne aitleri
Çocukluk kumbaramda biriktirdiğim dünlerle,
günleri harcıyorum elim açık
Avucumca o kadar fazla bozuk günler var fakat
Var mı aranızda bütünleyecek yıllarımı?
Üstü sizde kalsın, nasılsa aşk herkese lazım
Yalnızlıktan başka korkum yok
Aşk; seninle doymuş nice yıllarım olsun
Sevgiler
Sen *
Kaç mevsimlik suskunluğu vardı arzuların, saymadım Yıldızlı gecelerde bile yönümü bulamazdım, çünkü; her yanım dört duvar yalnızlık
Ancak; sevmeye açtım, sevilmek kadar sevişmeye de
Akşamları kısık cadde lambalarının ışığı öperdi bedenimi
Kuytularda kendi dokunuşlarıma ses olurdu o abuk subuk sapan şiirlerim,
an kazanç öfkem olurdu,
yeri kazanç en büyük çığlığım
her defasında bir kadehle başlardı boşalmaya gözlerimden acizliğim
ve titrek dudaklarımdan belirgin bir şarkı düşerdi
her şey susardı yarı, her şey donardı
Renkler silinirdi, bilinirdi sebebi
Siyah beyaz resimler, keşkeli cümlelerle süslenirdi
Ne dek saklasam da, ele verirdi kırılganlıklarım saçlarımda kendini
Uykusuz saatler bir çizik daha atardı yüzüme, bilirdim lakin yapacak bir şey yok
Erguvanlara bulansa da, anıların defalarca üşüten bir yanı vardı ve mavilerin buz kesikleri Ne bedenim, ne ellerimyüreğim titrerdi, yüreğim tir tir
Herkese bir aşk düşer mi? cevabını kim bilirdi?
Tek korkum y a l n ı z l ı k
Kalabalıkların uğultusunda bir cümle yakalamaya çalışıyorum
Sıcak, sadece bana özel ya da tensel açlıktan uzakta bir el uzansın elime yeter, bir “merhaba için Gidişlere alışık gönlüm nasılsa ama gelişler önemliymiş esas, biliyorum
Turuncuların içinden kırmızıları çektim, mevsim sapsarı
Tarihler değişse de takvimler her zaman yedi güne gebe
Temmuz nisan çamurlarına flu fakat o halinden memnun
Batak gülleri süslerken yaz düşleri, lacivertler defalarca kıskançsa, kime n e!
Aşk; kaç yıldır suskunluğumsun, bir ben biliyorum bunu
Sesimden düşen kahkalarıma kanmışlarsa
benim suçum değil bakıp da görmeyişleri
Aşk; her halimi saklayan siyah bir elbisesin üzerimderenklerime dert ortağı
Ancak ne kadar da net besbelli duruşum, ne kadar da kollarım savruk
hangi yanlamasına çekseler giderim zannedenler, ne değin da haksız
Kilitleri vurmuşum bir defa,
ne öncesi ne sonrası; hep o andayım
sana tutsağım a ş k, sana niyetli
fakat sen y o k s u n
Aşk;
Tütsülü gecelerin kokusunda terli şiirsin sabaha
Rengin kırmızı
utanmak mı gerekir ama koynunda uyurken
veya vaftiz mi gerekir su akışında sevişleri
Bakımlı sokaklarda düşer yasaklı adın
Ya ihanettir gölgen,
ya da gölgende ihanetler
Her türlü yapış yapışsın
Ama her türlü kapış kapış
Sağ koluma takmışım denizi sınırlar çiziyorum
Ağırlaşıyor ihanet kokuları şehrin, git gide yamacıma geliyor ayrılık
Ötesinde zamana vuran metal kurşunlarda yalnızlığım
Bir ben yakınım kendime, sonradan
Yeniden ben, yeniden ben
En fazla da kendimle konuşmalarımı sever oldum ayrılıklar üstüne
Bu sabahleyin tanıdık olmayan olsam aynaya, hiçbir giysi olmasa üzerime, adımı unutmuş olsa çevremdekiler ve ben hatırlamasam düne aitleri
Çocukluk kumbaramda biriktirdiğim dünlerle,
günleri harcıyorum elim açık
Avucumca o kadar fazla bozuk günler var fakat
Var mı aranızda bütünleyecek yıllarımı?
Üstü sizde kalsın, nasılsa aşk herkese lazım
Yalnızlıktan başka korkum yok
Aşk; seninle doymuş nice yıllarım olsun
Sevgiler
Sen *