Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ba's ne demektir ? Öldükten sonra yeniden diriliş nasıl olacaktır? [ISLAM TIM]

Ba's ne demektir ? Öldükten sonra yeniden diriliş nasıl olacaktır? [ISLAM TIM]
0
104

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Ba’s, öldükten sonra tekrar diriliş, kabir âleminden mahşere çıkış demektir Ba’s, bir başka doğumun adıdır Kabir âlemindeki ruhların bir anda ceset giyerek ahiret âlemine doğuşları, haşir meydanına çıkışlarıBakara Sûresi’nde, insanoğluna, bir ilâhî sitem vardır: “Siz Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, siz bir zamanlar ölüler idiniz de sizi o diriltti Sonra sizi öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve en sonunda Ona döndürüleceksiniz (Bakara Suresi, 28)

Biz, hepimiz, bütün bir beşeriyet bir ölü devre yaşadık Bu devre, âdem babamız için “balçık devresiydi Topraktan süzülen bir sülaleye, kim bilir belki de bir ilâhî programa veya bir genetik yapıya, Cenabı Hakk’ın ruh vermesiyle ortaya çıkan bir diriliş, meleklerin nazarına sunulmuştu Cansız toprak canlanmıştı Bu olay, daha sonraki insanlarda bir kademe perdeli olarak sergilendi Bir sebzeyi yiyen insanda, bir süre sonra beyaz kan dediğimiz insan tohumu teşekkül ediyor, ölüler diriliyor Anne karnında dört ay yarı canlı olarak büyüyen ve bir bakıma ölü hükmünde olan insan bedeni, âdem babamıza ruh verilmesinin bir başka misaline sahne oluyor ve o rahim karanlığında ruha kavuşuyor, hayatla aydınlanıyor

Ana rahminde ölülere hayat vermenin bir numunesini böylece sergileyen ilâhî kudret ve hikmet, nice cansızları cana kavuşturarak bitki yahut hayvan haline getiriyor ve o çocuğun annesine gıda yapıyordu Böyle nice diriliş tecellileriyle beslenip büyüyen insanoğlu, belli bir yaşa gelince imtihan sırrı olarak, şeytanın hücumuna hedef oluyor ve kalbine diriliş hakkında şüpheler atılıyordu: “İnsan öldükten sonra nasıl dirilecekmiş, diyeBu ve benzeri bütün şüphelerin cevapları, Kur’anı Kerim’de insana öğretiliyor ve insan, Kur’an’a tâbi olmakla şeytana uymak arasında bir imtihan geçiriyordu

Meryem sûresi 6667 Âyetler: “İnsan der ki: ben öldüğüm zaman mı tekrar diri olarak çıkarılacağım? İnsan hiç düşünmez mi ki, kendisi önceden hiçbir şey değilken biz yarattık onu

Etrafımızı saran varlıklar âleminden sadece üç varlığı, nutfeyi, çekirdeği ve yumurtayı şöyle bir düşünelim: Birincisinin kâinatla olan münasebetine rahim vasıta olmuş Bu âlemin mahsûlleri annenin midesine akıyor, oradan da nutfenin imdadına koşuyor

Yumurtada böyle bir alışveriş yok O, âlemden alacağını âdetâ depo etmiş Kuş olup uçmak için tek arzusu, belli bir süre ve belli seviyede ısı Çekirdekte ise durum daha farklı O, bu âlemin bir parçası olan toprağa, doğrudan bırakıyor kendini Kâinatla alışverişini böylece yapıyorİnsan, yaratılma denince sadece baba sulbünden ana rahmine geçmeyi ve orada dokuz ay olgunlaştıktan sonra dünya yüzüne çıkmayı anlıyor Ve kendisine ahirette yeniden ve bir anda yaratılacağı haber verildiğinde, bu gerçeği dar zihnine sığdıramıyor Halbuki, nutfe, yumurta, çekirdek üçlüsüne bir bakabilse, bu dünyada bu farklı kanunları koyanın, mahşerde bir dördüncü tip yaratmayı da sergileyebileceğini hiç de akıldan uzak görmez Resulûllah Efendimizin (asm) insanoğlunun beş şeyini hayretle karşıladığını ifade buyurduğu meşhur bir hadisi şerifleri var Bu beş şeyden birisini de şöyle ifade buyuruyor: “Şuna da şaşılır ki, her gün, her gece ölüp dirilip dururken ba’si (yeniden dirilmeyi) inkâr ederGerçekten uyku ölümün bir çeşidi Ayaklarımız yatakta uzanıyor ama yürüyemiyor Kulaklarımız açık ama bize bir şey duyuramıyor Rüya âlemiyle başka âlemlerle alâka kuruyoruz Bu uyku hâdisesini Allah yaratıyor Beşerin buna takati yetmez His âlemimizi bu âlemden çekip bizi başka diyarlarda o gezdiriyor Uyanma bir başka harika Onun da yaratıcısı Allah Bizi o gaybi âlemlerden çekip, yeniden bu dünyanın işlerine, onun seslerine, onun renklerine o döndürüyor

İnsanoğlu her gün ölüp ertesi gün dirilmekle ömrünün günleri sayısınca, ölümün ve dirilişin numunelerini yaşıyorİşte bu insanın, yeniden dirilmeyi, mahşere çıkmayı, hesap vermeyi inkâr etmesini, Resulûllah Efendimiz (asm) hayretle karşılıyorlarŞeytanın diriliş hakkındaki vesveselerinden uzak kalmak istiyorsak nefsimize şu mesajı sıkça tekrarlamalıyız: “Uyumaya ve uyanmaya gücü yetmeyen sen, nasıl dirileceğini düşünüyor, buna güç yetiremeyeceğini ölçü alarak dirilişi inkâra kalkışıyorsun Seni uyutan öldürecek ve uyandıran diriltecek Seni dünya yüzünden ölüm kanunu ile sildiğinde, onun iradesine karşı koyamayacağın gibi, onun diriltmesine de karşı çıkamayacaksın?İnsanın her gün yaşadığı bu ölüp dirilme hâdisesini, üzerinde yaşadığımız arz küremiz de her yıl yaşıyor

Bu büyük hâdiseyi Kur’anı kerim şöylece nazarımıza veriyor: “Ölüden diriyi, diriden ölüyü o çıkarıyor Yeryüzünü ölümden sonra o canlandırıyor İşte siz de böyle çıkarılacaksınız (Rum Suresi, 19)

Dirilişi Anlamak

Nur Külliyatından Haşir Risalesinde öldükten sonra dirilmenin kavranabilmesi konusunda şu anahtar cümle geçer:

“Haşre akıl ile gidilmemesinin bir sırrı şudur ki: Haşri A'zam, İsmi A'zamın tecellisiyle olduğundan, Cenâbı Hakk'ın İsmi A'zamının ve her ismin a'zamî mertebesindeki tecellisiyle zahir olan ef'ali azîmeyi görmek ve göstermekle, haşri a'zam bahar gibi kolay isbat ve kat'î iz'an ve tahkikî iman edilir

Haşir denilince, insanların yeniden yaratılmasıyla başlayan yeni ve ebedî bir hayat hatıra geliyor

Bilindiği gibi, İsmi A’zam bütün esmâyı içine alıyor ve mahşer meydanında bütün İlâhî isimlerin tecellisini görmek mümkün değil O halde bu ifadeyi “ba’s (diriliş), haşir, mizan, sırat, cennet ve cehennemin bütünü olarak anlamamız gerekiyor

O yeni yaratılış ve o ikinci hayat bu dünya ile mukayese edildiğinde, dünyanın bütün saadetleri ve acıları o âlemdekilere göre “gölge gibi zayıf kalıyor

Bu gölgeler de, yine esmâ tecellileriyle ortaya çıkarlar, ama bu tecelliler azamî derecede değildirler Her ismin a’zam mertebesi ahirette tecelli edecektir

Kışın ölen bitkiler âleminin bahar mevsiminde yeniden yaratılmaları, haşirde bütün insanları birden diriltmesi yanında bir gölge gibi kalır

Bu tecelliyi mahşerin dehşeti takip eder Peygamberlerin bile nefislerini kurtarma derdine düştükleri bir “celâl tablosu sergilenir Dünyanın bütün korkutucu hadiseleri o dehşet yanında gölge gibi kalır

Onu müteakiben, beşerin bu kadar karışık hesaplarının bir anda görülmesiyle Allah’ın Serü’lHisap olduğu sergilenir Dünyadaki her türlü sorgu ve muhakeme onun yanında yine gölge kadar zayıf kalırlar

Bu dünyada bitkilerin yarı canlı, hayvanların ve insanların canlı oluşları, “taşıyla, toprağıyla hayattar olan cennetteki hayat yanında yine gölge gibi kalırlar

Bu dünyada, “topraktan belli bir zaman sonra çıkan rızıklar, o rızıkların yine kademeli olarak hazmedilmeleri, acıkma için belli bir sürenin geçmesi cennetteki rızıklanma yanında yine gölge gibi kalırlar

Dünyanın nehirleri cennet nehirleri yanında, dünyanın köşkleri cennet köşkleri yanında, dünya bahçeleri cennet bahçeleri yanında gölge gibi zayıf düşerler

Örnekleri artırabiliriz

Öte yandan, dünyadaki ıstıraplar cehennem azabı yanında gölge gibi kalırken, dünyadaki ateşler de cehennem ateşine nispetle yine gölge kadar hafiftirler

Biz bu dünyada “gölgeler âleminde yaşıyoruz O “asıllar âleminin kalbimizde kemaliyle yerleşmesi için, “Tevhid ve vahdette cemali İlâhî ve kemali Rabbanî tezahür eder (Şualar) gerçeğinden hareketle, önce bu dünyada tecelli eden isimleri küllî manada düşünmemiz, daha sonra bunların ahirette azamî derecede tecelli edeceklerine nazar etmemiz gerekiyor Ancak böylece, “bu âlemde bu kadar harika icraatlar gösteren İlâhî isimlerin, ahiretteki tecellilerinin akıl almaz derecede ileri olacaklarını anlar ve haşrin ve ahiretin o tecellilerle çok kolayca yaratılacağını rahatlıkla kabul ederiz Ahiret âlemini ve onun başlangıcı olan haşir hadisesini sadece kendi aklımızın muhakemesine bırakmaz, bu dünyadaki cemal ve celâl tecellilerinden o âlemdeki azamî tecellilere kolayca intikal ederiz

“Cüzi tecellilerde bu kadar harika eserler sergilenirse, elbette azamî tecelliler haşirde ve ötesinde öyle harikalar göstereceklerdir ki, Allah Resulünün ifadesiyle ‘Ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ne de beşerin kalbine, hatırına gelmiştir’ deriz

Yoksa, insan buradaki tecellileri bile küllî manada düşünmeden, sadece bazı numunelere bakılıp, ahiretin nasıl yaratılacağını anlamaya kalkışırsa aklı o azamet karşısında bocalar, kalbi de inanmakta zorlanabilir

Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
 
858,475Konular
981,243Mesajlar
29,550Kullanıcılar
rastgeleSon üye
Üst Alt