‘’Değerli anne ve babalar;
Çocuklarımızı yetiştirirken, kural koymaktan ziyade onlardan beklediğimiz davranışların ne kadarını gösterdiğimize dikkat edelim. Dünya üzerinde rastlayacağımız en iyi dinleyiciler ve gözlemciler çocuklardır. Yapılan bir çok araştırmadan örnekler alarak sizlere, başarılı çocukların ebeveynlerinin çok küçük yaşlardan itibaren nasıl bir tutum izlediklerini özetledim.’’
Keyifli okumalar…
Beray BİLDİRİR TOHUM
BAŞARILI ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
İyi ebeveynler çocuklarının sorundan uzak durmalarını, okulda başarılı olmalarını ve yetişkin olduklarında harika şeyler yapmaya devam etmelerini ister. Her ne kadar başarılı çocuk yetiştirmekle ilgili net bir reçete olmasa da, yapılan bazı psikoloji araştırmaları başarıya götürmesi muhtemel bazı faktörlere işaret ediyor.
Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir gerçeği ortaya çıkarıyor: Bu faktörlerin büyük bir bölümü ebeveynlere bağlı olarak gelişiyor.
İşte başarılı çocukların ebeveynlerinin gösterdiği ve sahip olduğu 8 ortak tutum:
1. Çocuklarına ev işi yaptırırlar.
“Eğer çocuklar kirli bulaşıkları kendileri halletmiyorsa, bunu birisi onlar adına yapıyor demektir” diyor Stanford Üniversitesi eski dekanlarından Julie Lythcott-Haims.
“Böylece iş yapmaktan kaçıyorlar ama yapılması gereken işler olduğunu ve her birimizin hayatın daha iyi olmasına katkıda bulunmamız gerektiğini öğrenme fırsatını da kaçırıyorlar” diyor eski dekan.
Lythcott-Haims, ev işleri yaparak büyüyen çocukların ileride iş arkadaşlarıyla iyi işbirliği yapan, zorlanmanın nasıl bir şey olduğunu şahsen bildikleri için daha empatik ve bağımsız görevler üstlenebilen insanlar olduklarına inanıyor. Eski dekan bu görüşünü, şimdiye dek yapılan en uzun süreli çalışma olan Harvard Grant Çalışmasına dayandırıyor: “Onlara, çöpü dışarı çıkarmak, kendi çamaşırlarını yıkamak gibi ev işleri yaptırarak, hayatın bir parçası olmak için hayata dair işler yapmak gerektiğini anlamalarını sağlıyoruz.”
2. Çocuklarına sosyal beceriler öğretirler.
Pennsylvania Devlet Üniversitesi ve Duke Üniversitesi araştırmacıları, 700 çocuğu anaokulundan 25 yaşında kadar takip etti ve anaokulu öğrencileri olarak sahip oldukları sosyal beceriler ile yirmi yıl sonra birer yetişkin olarak kazandıkları başarılar arasında belirgin bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı.
20 yıl kadar süren araştırmalara göre küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verilen çocukların 20’li yaşlarda hem sosyal hem de ekonomik hayatlarında çok daha fazla motivasyon belirtileri gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Sosyal becerileri daha sınırlı olan çocuklar ise suç işleme, madde bağımlılığı problemleri ya da ruhsal problemlere daha yatkın oluyor.
“Bu araştırma, çocukları sağlıklı bir geleceğe hazırlamak için yapabileceğimiz en önemli şeylerden birinin sosyal ve duygusal beceriler kazanmalarını sağlamak olduğunu gösteriyor” Kristin Schubert.
3. Yüksek beklentileri olur.
2001 yılında doğan 6,600 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada, Kaliforniya Üniversitesi profesörü Neal Halfon ve meslektaşları, ebeveynlerin çocukları ile ilgili beklentilerinin, bunlara ulaşmak üzerinde aşırı bir etkisi olduğunu keşfetti.
“Çocuklarının geleceğinde üniversite gören ebeveynler, gelirlerine ve mal varlıklarına bakılmaksızın, çocuklarını bu hedefe doğru yönlendiriyor gibi görünüyorlar” diyor Halfon.
Bu bulgular test sonuçlarında da ortaya çıktı: En iyi sonuçları alan çocukların yüzde 96′sının ebeveyni, çocuklarının üniversiteye girmesi beklentisi içindeydi.
Bu başka bir psikolojik bulguyla da paralellik gösteriyor: Pygmalion etkisi ya da diğer adıyla beklenti etkisi. “Kendini gerçekleştiren kehanet” olarak da adlandırılan bu olgu, kişinin, bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi şeklinde açıklanıyor. Çocuklar söz konusu olduğunda, çocukların ailelerinin beklentilerine göre yaşadıklarını görüyoruz.
4. Birbirleriyle sağlıklı ilişkiler kurarlar.
Illinois Üniversitesi’ne ait bir araştırma, boşanmış ya da halen bir arada olan çatışmalı ailelerdeki çocukların, ebeveynleri iyi geçinen çocuklara göre daha kötü durumda olduğunu söylüyor. Ayrıca çalışmayı yöneten profesör Robert Hughes Jr., çatışma yaşamayan tek ebeveyni olan çocukların, çatışmalı iki ebeveyni olan çocuklardan daha iyi durumda olduğunu ekliyor.
“Boşanma öncesi ebeveynler arasında yaşanan çatışma da çocukları negatif bir şekilde etkiliyor. Boşanma sonrası çatışma ise çocukların dengesi üzerinde çok daha güçlü bir etkiye sahip” diyor Hughes.
Bir araştırmaya göre boşanmadan sonra yasal velayeti olmayan bir baba, çocuklarıyla sık temas halindeyse ve ebeveynler arasında çok az çatışma yaşanıyorsa, çocuklar yine iyi durumda olabiliyorlar. Ancak eğer ortada çatışma varsa, babanın sık teması, çocukların denge bozukluğuyla ilişkilendirilebiliyor.
Bir başka araştırmada ise çocukken ebeveynleri boşanan 20′li yaşlarındaki bireyler, ailelerinin boşanmasıyla ilgili olarak 10 sene sonra bile acı ve üzüntü yaşadıklarını bildiriyor. Ebeveynleri arasında çok fazla çatışma olduğunu bildirenler ise kayıp ve pişmanlık duygusunu daha fazla yaşıyorlar.
5. Yüksek eğitim almışlardır.
Michigan Üniversitesi tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırmada, psikolog Sandra Tang, liseyi ya da üniversiteyi bitiren annelerin, bunun aynısını yapan çocuklar yetiştirmeye daha meyilli olduklarını buldu.
1998 ila 2007 yıllarında anaokuluna başlayan 14,000 çocuk üzerinde yapılan araştırma, anneleri çok genç (18 yaş ya da daha genç) olan çocukların, akranlarına göre liseyi bitirmeye ya da üniversiteye gitmeye daha az yatkın olduklarını ortaya çıkardı.
6. Çocuklarına erken yaştan itibaren matematik öğretirler.
Amerika, Kanada ve İngiltere’de 2007 yılında 35,000 anaokulu çocuğu üzerinde yapılan bir çalışma, erken yaşta matematik becerilerini geliştirmenin çok büyük bir avantaja dönüşebileceğini ortaya çıkardı.
“Erken matematik becerilerinin – okula, rakamları, rakamların sırasını ve en temel matematik işlemlerini bilerek başlamanın – olağanüstü önemi, bu araştırmadan elde ettiğimiz en kafa karıştırıcı ve şaşırtıcı sonuç oldu” diyor Northwestern Üniversitesi araştırmacısı Greg Duncan. “Erken yaşta matematik becerileri kazanmak, sadece gelecekteki matematik başarısını değil, okuma başarısını da belirliyor.”
7. Çocuklarıyla ilişki kurarlar.
Yoksulluğun içine doğan 243 insan üzerinde 2014 yılında yapılan bir çalışmaya göre hayatlarının ilk üç yılında “duyarlılıkla ve hassasiyetle bakılan” çocuklar, sadece çocukluklarında girdikleri akademik testerde başarılı olmakla kalmıyor, aynı zamanda 30′lu yaşlarında daha sağlıklı ilişkiler kuruyor ve daha fazla akademik başarı elde ediyorlar.
Çocuklarına duyarlılık ve hassasiyet göstererek bakan ebeveynler, çocuklarının işaretlerine anında ve uygun tepkiler veriyor ve dünyayı keşfetmeleri için çocuklarına güvenli bir temel sağlıyorlar.
“Erken dönem ebeveyn-çocuk ilişkisine verilen emekler, uzun vadede bireylerin hayatlarına olumlu bir birikim olarak geri dönüyor” diyor Minnesota Üniversitesi psikologlarından Lee Raby.
8. Daha az streslidirler.
Washington Post gazetesinde sonuçları açıklanan bir araştırmaya göre yaşları 3 ile 11 arasında değişen çocuklar ile annelerinin birlikte geçirdiği saatlerin miktarı, çocuğun davranışları, genel sağlığı ya da başarıları hakkında bize çok az şey söylüyor.
Daha da ötesi helikopter ebeveynlik ya da “aşırı yoğun annelik” ters tepebiliyor.
“Annelerin stresi – özellikle de anneler, çocuklarıyla vakit geçirmeye çalışmak ile iş arasında denge kurmaya çalıştıklarında – çocukları bundan oldukça kötü etkileniyor olabilir” diyor Bowling Green Devlet Üniversitesi sosyologlarından Kei Nomaguchi.
Duyguların bulaşıcılığı ya da insanların sanki birbirlerinden grip kapmaları gibi duyguları “kapması” psikoloji fenomeni, bunu açıklamamızı sağlıyor. Araştırmalar şunu gösteriyor: Eğer arkadaşınız mutluysa, bu mutluluk size de bulaşacaktır; eğer üzgünse aynı zamanda bu hüzün size de aktarılacaktır. Bu yüzden eğer bir ebeveyn bitkin ve sinirli ise bu duygusal durum çocuklara da aktarılabilir.