iltasyazilim
FD Üye
Bu siteye nereden, neden ve ne araştırırken girdiğimi bile bilmiyorum fakat; bir konuyu okurken altta geçen konulardan birine gözüm ilişti ve garip olaylar bölümüne girdim Bir fazla din hakkında data sahibi olmama rağmen herhangibir dini inanç taşımam ama mucizevi olaylara ilgim oldukça fazladır Neyse kısa kesiyorum ve konuya giriyorum
İzmir'in bir ilçesinde oturuyorum Oturduğum ilçe kendini İzmir'e nazaran çok soyutlamış bir ilçedir tarihi bakımdan baya zengindir alt olan kasaba ve köylerin derhal hepsinde en düşük birer tane tarihi eser bulabilirsiniz Önce bu bilgiyi vereyim dedim
Bir gün yakın bir arkadaşımla ilçe merkezine yakın bir dağın tepesindeki kaleye çıktık Biraz gezip iki üç resim aldıktan sonra aşağıya indik Tarihe merakımız olduğundan ilçede bulunan ve neredeyse enkaz sayılabilecek fakat hala ayakta duran hamamın önünden geçme kararı aldık Önünden geçerken bendeki merak ve coşku arama duygusu beni içeriye girmeye zorunlu etti ama arkadaşım hamamın üzerine olan efsanelerden nedeniyle buna şiddetle karşı çıktı ben de karşı çıkacaktım ancak ısrar etmesine dayanamayıp yalnızca iki metre yükseklikte olan yarıktan içeriye şöyle bir bakayım bitmiş ineyim dedim kabul etti Büyük taşlardan oluşan duvara tırmandım ve kafamı kaldırıp içeriye bakmaya başladım elimi de yarığın başına koydum O zamanlar sağ elimin parmağında iki yüzük vardı Biri gümüş yüzük ve biri aşınmış siyah yüzük Gümüş yüzüğü takmamın amacı elimi bir arkadaşıma vurmamak için duvara vurarak kırmamı bana hatırlatmasını istememdi Siyah aşınmış yüzük ise benim için çok şey ifade ediyordu Çünkü sevdiğim insana maal etmiştim hatta şöyle demiştim ona; Bu yüzüğü görüyor musun ?başını sallamıştı Bu yüzük nasıl normalde siyah bir yüzük işte o siyahın temsil ettiği benim hayatım Aşınmış beyaz tarafı ise sensin hayatımı bu yüzüğün aşınmışlığı gibi aydınlatıyor ve simsiyah olmaktan çıkarıyorsun Peki iyi tarafını tahmin edebiliyor musun ?bu cümleyi kurduktan sonradan yüzü baya tebessümlü bir açıklama almıştı başını negatif anlamda salladı ben ise devam ettim Bu yüzük nasıl gün geçtikçe aşınacak ve beyazlaşacaksa benim hayatım da gün geçtikçe sayende güzelleşecek ve ben de seni daha çok seveceğim Ana hikaye o siyah aşınmış yüzük doğru gerçekleşiyor, o yüzük normalde sağ elimin serçe parmağındadır ve elimi sıkar dar kazanç yani elime Elimi yarığın başına koyduğumda ise yüzük birden parmağından fırladı ve pek tozun toprağın ve taşların içinde dibe düşmedi de gözümün önünde lakin ulaşamayacağım bir yere düştü Arkadaşıma ben içeriye giriyorum dedikten sonradan o da dayanamadı ve içeriye girdik beraber Yüzüğümü aldım ve parmağıma taktım İçeriye girmişken burada da bir iki poz fotoğraf alalım dedim arkadaşım kabul etti Önden ben yürüyordum ve içeriye girdik Yukarıda havalandırmalardan gelen loş ışık baştan sona içerisi zifir karanlık değildi fakat o kadar da aydınlık değildi Göbek taşının üzerinde fotoğraf çekildik hoşumuza giden 23 yeri de çektikten sonradan diğer bir odaya geçtik Bu oda da çeşmenin fotoğrafını da çektikten sonradan arkadaşıma çeşmeyle birlikte beni de çekmesini söyledim ve çeşmenin başına geçtim Yeni aldığı resim makinası tutukluk yaptı ve çekemedi Düzeltmesini beklemeye başladım aradan 1520 saniye geçtikten sonra nefes alamadığımı farkettim Boğazımda ise acımtırak bir tat belirdi Tavana baktım ve bu odadaki havalandırmanın öteki odadakilerden pozitif olduğunu görerek şaşırdım hemen ardından arkadaşıma döndüm ve boğazını tuttuğunu farkketim Nefes alamıyordu Esmer olmasına karşın (diğer odalara nazaran) daha aydınlık bu olan bu odada yüzünün kızardığını gördüm Dışında çıkalım dedim ve yeniden önden yürümeye başladım Arkama döndüğümde arkadaşımın hareket edemediğini ve çırpındığını gördüm, elini boynuma doladım ve takviye olarak yarığın başına değin yürümesine yardım ettim Yarığın başına geldiğimizde hala nefes alamıyorduk oysa yarık 15 metre yükseklikte 2 metre genişliğindeydi Derhal tek sorun aşağıya inmekteydi Arkadaşımın inebilecek hali yoktu önce ben inmeliydim yarığın üstüne çıktım ve aşağıya baktım Aşağıdan iki metre ölçtüğüm yarık buradan anca bir kaldırım yükseliğinde gözüküyordu atlasam mı atlamasam mı diye düşünürken pat diye itildiğimi hissederek aşağıya düştüm Son anda kendimi dengeleyerek ve kafamın taş duvara çarpmasını engelleyerek güzel bir düşüş yaptığımı düşünürek ayağa kalkmaya çalıştım Fakat ayağa kalkmaya çalışırken sol ayağımı oynatamadığımı sağ elimin ise kanadığını farkettim yer 35 saniye gibi bir sürede kanla boyandı o kadar büyük bir kesilmiş olmamasına karşın zor bela kendimi toparladım ve arkadaşımın inmesine takviye ettim Arkadaşım yarım saat sonra anca uyumlu nefes alabilmeye başladı Ben ise topallayarak ve kan içinde doktora gittim Sağ elimin bitmiş kırıldığını ve sol ayağımın burkulduğunu öğrendim Elimin üstüne 7 dikiş atıldı Fakat yüzüğe bir şey olmadığını düşünerek moralimi bozmadım Hamamla ilgili incelemeler yaparken oranın bir aile kadar işletildiğini ve ailenin oğluna kaldığını, bu oğlanın evlendiğini ve nikah gecesi karısıyla beraber öldüğünü hem mezar olarak ise bu hamamın kullanıldığını öğrendim Yapılan yorumlara göre başımdan geçen öteki olayları anlatacağım Umarım heyecan arayışınızı eksik da olsa karşılamıştır *
İzmir'in bir ilçesinde oturuyorum Oturduğum ilçe kendini İzmir'e nazaran çok soyutlamış bir ilçedir tarihi bakımdan baya zengindir alt olan kasaba ve köylerin derhal hepsinde en düşük birer tane tarihi eser bulabilirsiniz Önce bu bilgiyi vereyim dedim
Bir gün yakın bir arkadaşımla ilçe merkezine yakın bir dağın tepesindeki kaleye çıktık Biraz gezip iki üç resim aldıktan sonra aşağıya indik Tarihe merakımız olduğundan ilçede bulunan ve neredeyse enkaz sayılabilecek fakat hala ayakta duran hamamın önünden geçme kararı aldık Önünden geçerken bendeki merak ve coşku arama duygusu beni içeriye girmeye zorunlu etti ama arkadaşım hamamın üzerine olan efsanelerden nedeniyle buna şiddetle karşı çıktı ben de karşı çıkacaktım ancak ısrar etmesine dayanamayıp yalnızca iki metre yükseklikte olan yarıktan içeriye şöyle bir bakayım bitmiş ineyim dedim kabul etti Büyük taşlardan oluşan duvara tırmandım ve kafamı kaldırıp içeriye bakmaya başladım elimi de yarığın başına koydum O zamanlar sağ elimin parmağında iki yüzük vardı Biri gümüş yüzük ve biri aşınmış siyah yüzük Gümüş yüzüğü takmamın amacı elimi bir arkadaşıma vurmamak için duvara vurarak kırmamı bana hatırlatmasını istememdi Siyah aşınmış yüzük ise benim için çok şey ifade ediyordu Çünkü sevdiğim insana maal etmiştim hatta şöyle demiştim ona; Bu yüzüğü görüyor musun ?başını sallamıştı Bu yüzük nasıl normalde siyah bir yüzük işte o siyahın temsil ettiği benim hayatım Aşınmış beyaz tarafı ise sensin hayatımı bu yüzüğün aşınmışlığı gibi aydınlatıyor ve simsiyah olmaktan çıkarıyorsun Peki iyi tarafını tahmin edebiliyor musun ?bu cümleyi kurduktan sonradan yüzü baya tebessümlü bir açıklama almıştı başını negatif anlamda salladı ben ise devam ettim Bu yüzük nasıl gün geçtikçe aşınacak ve beyazlaşacaksa benim hayatım da gün geçtikçe sayende güzelleşecek ve ben de seni daha çok seveceğim Ana hikaye o siyah aşınmış yüzük doğru gerçekleşiyor, o yüzük normalde sağ elimin serçe parmağındadır ve elimi sıkar dar kazanç yani elime Elimi yarığın başına koyduğumda ise yüzük birden parmağından fırladı ve pek tozun toprağın ve taşların içinde dibe düşmedi de gözümün önünde lakin ulaşamayacağım bir yere düştü Arkadaşıma ben içeriye giriyorum dedikten sonradan o da dayanamadı ve içeriye girdik beraber Yüzüğümü aldım ve parmağıma taktım İçeriye girmişken burada da bir iki poz fotoğraf alalım dedim arkadaşım kabul etti Önden ben yürüyordum ve içeriye girdik Yukarıda havalandırmalardan gelen loş ışık baştan sona içerisi zifir karanlık değildi fakat o kadar da aydınlık değildi Göbek taşının üzerinde fotoğraf çekildik hoşumuza giden 23 yeri de çektikten sonradan diğer bir odaya geçtik Bu oda da çeşmenin fotoğrafını da çektikten sonradan arkadaşıma çeşmeyle birlikte beni de çekmesini söyledim ve çeşmenin başına geçtim Yeni aldığı resim makinası tutukluk yaptı ve çekemedi Düzeltmesini beklemeye başladım aradan 1520 saniye geçtikten sonra nefes alamadığımı farkettim Boğazımda ise acımtırak bir tat belirdi Tavana baktım ve bu odadaki havalandırmanın öteki odadakilerden pozitif olduğunu görerek şaşırdım hemen ardından arkadaşıma döndüm ve boğazını tuttuğunu farkketim Nefes alamıyordu Esmer olmasına karşın (diğer odalara nazaran) daha aydınlık bu olan bu odada yüzünün kızardığını gördüm Dışında çıkalım dedim ve yeniden önden yürümeye başladım Arkama döndüğümde arkadaşımın hareket edemediğini ve çırpındığını gördüm, elini boynuma doladım ve takviye olarak yarığın başına değin yürümesine yardım ettim Yarığın başına geldiğimizde hala nefes alamıyorduk oysa yarık 15 metre yükseklikte 2 metre genişliğindeydi Derhal tek sorun aşağıya inmekteydi Arkadaşımın inebilecek hali yoktu önce ben inmeliydim yarığın üstüne çıktım ve aşağıya baktım Aşağıdan iki metre ölçtüğüm yarık buradan anca bir kaldırım yükseliğinde gözüküyordu atlasam mı atlamasam mı diye düşünürken pat diye itildiğimi hissederek aşağıya düştüm Son anda kendimi dengeleyerek ve kafamın taş duvara çarpmasını engelleyerek güzel bir düşüş yaptığımı düşünürek ayağa kalkmaya çalıştım Fakat ayağa kalkmaya çalışırken sol ayağımı oynatamadığımı sağ elimin ise kanadığını farkettim yer 35 saniye gibi bir sürede kanla boyandı o kadar büyük bir kesilmiş olmamasına karşın zor bela kendimi toparladım ve arkadaşımın inmesine takviye ettim Arkadaşım yarım saat sonra anca uyumlu nefes alabilmeye başladı Ben ise topallayarak ve kan içinde doktora gittim Sağ elimin bitmiş kırıldığını ve sol ayağımın burkulduğunu öğrendim Elimin üstüne 7 dikiş atıldı Fakat yüzüğe bir şey olmadığını düşünerek moralimi bozmadım Hamamla ilgili incelemeler yaparken oranın bir aile kadar işletildiğini ve ailenin oğluna kaldığını, bu oğlanın evlendiğini ve nikah gecesi karısıyla beraber öldüğünü hem mezar olarak ise bu hamamın kullanıldığını öğrendim Yapılan yorumlara göre başımdan geçen öteki olayları anlatacağım Umarım heyecan arayışınızı eksik da olsa karşılamıştır *