Bir gun Yunus Emre Tabduk Emre’nin dergahında iken kendinde bir şey hissetmeyince başka kapılar aramaya başlar, dergahtan ayrılır Yolculuk yaparken iki kişi ile yoldaş olur Yolculuk yaparken yemek molalarında bu iki kişi birini şefaatci kılarak ’tan yemek isterler ve ilahi bir sofra her seferinde onlerine gelir Sıra Yunus Emre’ye gelir Yunus Emre şoyle dua eder
“ım! Bu iki kişi kimi şefaatci kılarak senden nimet istedilerse ben de aynı kişiyi şefaatci kılarak senden nimet istiyorum der
Anında İlahi sofra onlerine gelir Yunus Emre’nin yol arkadaşları bu duruma şaşırır ve sorarlar sen kimi şefaatci kıldın da bu nimet onumuze geldi derler O da kendinde bir şey gormediği icin şoyle cevap verir;
“Ben sizin şefaatci kıldığınız kişiyi şefaatci kılarak bu maidei İlahiyeyi istedim Siz kimi şefaatci kılmıştınız
Onlar da “Tabduk’un halis bir muridi var Kendinde bir şey gormuyor O’nu şefaatci kılarak ’tan nimet istemiştik derler
Kendinde bir şey gormemek! Yunus Emre’ye haslık, halislik kazandıran duruştur Dupdurudur Kendinde bir şey gormenin diğer adı olan benlik o tertemiz suyu bulandıramamıştır Erimiştir, su olmuştur
Evet, yapılan iyilikler, guzellikler, kemalat ’tandır
Yapılan kotulukler ise nefistendir
Yunus Emre’yi Yunus Emre yapan yaptığı tum kemalatı ’a vermesiydi Kendine paye vermemesi olayların arkasında ’ı gormesindendi Bu hal ayırmıştı Yunus Emre’yi Tabduk’un dergahından Kendinde eksiklik gorduğu hal aslında zirvede olduğu haldir
İşte bunu anlayan Yunus Emre, Tabduk Emre’nin kapısına koşar Kapıyı calar, Tabduk Emre evde yoktur Hanımı cıkar ve der ki;
“Sen başını eşiğe koy Kendisi kordur Burdan gecerken ayağı sana takılır Bu kimdir der Yunus deriz Bizim Yunus mu derse bil ki seni affetmiştir, kabul etmiştir Hemen kalk eteğine sarıl
Tabduk Emre gelir, ayağı takılır Bu kimdir der Yunus derler “Bizim Yunus mu der ve Yunus Emre ayağına sarılır
İşte biz de zaman zaman gunahlarla ’tan uzaklaşıyoruz Gunluk yaşantımız , haramın ve gunahın bu kadar burnumuzun dibine kadar gelmiş olması ayağımızın altını daha kaygan yapıyor
Hic gunaha girmemenin pek de mumkun olmadığı bu ortamda bize duşen ne kadar gunah işleyip uzaklaşmış da olsak ’dan, tekrar geri donup başımızı eşiğe koyabilmeliyiz
Bir kere gunah işledim ya da ben bir kere daldım bu gunah bataklığına daha donuşu olmaz mulahazalarının bir şeytan tuzağı olduğunu bilmemiz gerekiyor
Cunku bizim; kullarından bir kuluna
“Gel ne olursan ol yine gel;
Bin kere tovbeni bozmuş olsan da yine gel dedirten, Tevvab (tovbeleri sevenkabul eden), Gafur (bağışlamayı seven) isimlerine sahip bir Mevlamız var
Rahim olan , ısrarcı olanlara bağışlama kapılarını acacaktır
O yuzden başımız goz yaşlarımızın ıslattığı eşikte olmalı ve kabul edildiğimizin nişanı olacak “Benim kulum mu? cevabını almadan o eşikten başımızı kaldırmamalıyız
“ım! Bu iki kişi kimi şefaatci kılarak senden nimet istedilerse ben de aynı kişiyi şefaatci kılarak senden nimet istiyorum der
Anında İlahi sofra onlerine gelir Yunus Emre’nin yol arkadaşları bu duruma şaşırır ve sorarlar sen kimi şefaatci kıldın da bu nimet onumuze geldi derler O da kendinde bir şey gormediği icin şoyle cevap verir;
“Ben sizin şefaatci kıldığınız kişiyi şefaatci kılarak bu maidei İlahiyeyi istedim Siz kimi şefaatci kılmıştınız
Onlar da “Tabduk’un halis bir muridi var Kendinde bir şey gormuyor O’nu şefaatci kılarak ’tan nimet istemiştik derler
Kendinde bir şey gormemek! Yunus Emre’ye haslık, halislik kazandıran duruştur Dupdurudur Kendinde bir şey gormenin diğer adı olan benlik o tertemiz suyu bulandıramamıştır Erimiştir, su olmuştur
Evet, yapılan iyilikler, guzellikler, kemalat ’tandır
Yapılan kotulukler ise nefistendir
Yunus Emre’yi Yunus Emre yapan yaptığı tum kemalatı ’a vermesiydi Kendine paye vermemesi olayların arkasında ’ı gormesindendi Bu hal ayırmıştı Yunus Emre’yi Tabduk’un dergahından Kendinde eksiklik gorduğu hal aslında zirvede olduğu haldir
İşte bunu anlayan Yunus Emre, Tabduk Emre’nin kapısına koşar Kapıyı calar, Tabduk Emre evde yoktur Hanımı cıkar ve der ki;
“Sen başını eşiğe koy Kendisi kordur Burdan gecerken ayağı sana takılır Bu kimdir der Yunus deriz Bizim Yunus mu derse bil ki seni affetmiştir, kabul etmiştir Hemen kalk eteğine sarıl
Tabduk Emre gelir, ayağı takılır Bu kimdir der Yunus derler “Bizim Yunus mu der ve Yunus Emre ayağına sarılır
İşte biz de zaman zaman gunahlarla ’tan uzaklaşıyoruz Gunluk yaşantımız , haramın ve gunahın bu kadar burnumuzun dibine kadar gelmiş olması ayağımızın altını daha kaygan yapıyor
Hic gunaha girmemenin pek de mumkun olmadığı bu ortamda bize duşen ne kadar gunah işleyip uzaklaşmış da olsak ’dan, tekrar geri donup başımızı eşiğe koyabilmeliyiz
Bir kere gunah işledim ya da ben bir kere daldım bu gunah bataklığına daha donuşu olmaz mulahazalarının bir şeytan tuzağı olduğunu bilmemiz gerekiyor
Cunku bizim; kullarından bir kuluna
“Gel ne olursan ol yine gel;
Bin kere tovbeni bozmuş olsan da yine gel dedirten, Tevvab (tovbeleri sevenkabul eden), Gafur (bağışlamayı seven) isimlerine sahip bir Mevlamız var
Rahim olan , ısrarcı olanlara bağışlama kapılarını acacaktır
O yuzden başımız goz yaşlarımızın ıslattığı eşikte olmalı ve kabul edildiğimizin nişanı olacak “Benim kulum mu? cevabını almadan o eşikten başımızı kaldırmamalıyız