Bir cisim yaklaşıyor efendim…
Pandemi, dünyada yükselen gıda fiyatları ve çip krizinin tetiklediği global enflasyon bize de yansıdı. Zaten kötü durumda olan Türkiye ekonomisi iyice zor duruma düştü. Devletlerin merkez bankaları buna faiz artırarak ya da artırma sinyali vererek önlemler aldı.
Herkes Mersin’e giderken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası faizleri yükseltti. Yıllardır baskılanan döviz kuru, Merkez Bankasının faiz indirimleriyle birlikte iyice yükseldi. Sonrasını biliyorsunuz.. Her şeye zam geldi.
Eylül ayında başlayan faiz indirimiyle döviz yükseldi ve o meşhur teoriyi tekrar duyduk. Faiz sebep enflasyon neticedir. Netice uzmanlık alanı ekonomi olan biri..
Sonra birden Çin modelini duyduk. İçeriğini kimse bilmiyordu. Neden? Çünkü herhangi bir AKPli ekonomist halkın önüne çıkıp ‘’Biz planımız budur, hedeflerimiz bunlardır, yol haritamızda çıkaracağımız kanunlar bunlardır’’ demedi. Bilimsellikten uzak hamaset ve temenniler dinledik sadece.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Diğer AKPli yöneticiler de konuyla ilgili çok açıklama yapmadı. Çünkü artık bütün herkes biliyor ki ekonomiyle ilgili öngörü yapan siyasetçi 1 sene içinde sosyal medyada mizahın malzemesi oluyordu.
Bir muamma olan ekonomik model için kimi Çin modeli dedi kimi istatistikler şişirilirken halkı fakirleştiren model dedi. Lakin muamma devam ederken bütün mevduat hesaplarının %70’e yakını döviz hesabı oldu. Bankalardaki paranın bir kısmı ise yastık altına kaçtı.
Merkez Bankası kısıtlı rezervleriyle yükselen kuru tekrar baskılamaya çalışsa da piyasaya yapılan müdahaleler fayda etmedi. Yaklaşık 4,5 milyar dolar harcandı. ( 128 + 4,5 milyar dolar nerede? )
Piyasalar ve halkın, ekonomi yönetimine güvensizliği neticesinde gerçekleşen bu olumsuz gelişmelerin akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Ekonomik Kurtuluş Savaşı içinde olduğumuzu öğrendik. Ben ekonomistim diyen Erdoğan, Ekonomik Kurtuluş Savaşımızın da Başkomutanı oluverdi.
Ekonomik Kurtuluş Savaşı konuşulurken Milli Güvenlik Kurulu'nda 'ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaşılan tehditlerin değerlendirildiği' bilgisi verildi.
Bu gelişmeler olurken Erdoğan’ın akıl hocası olduğu iddia edilen İzzet Özgenç adında bir ceza hukukçusu ekonomik ohal ilan edilebileceğini açıkladı. Gelen tepkiler üzerine özür diledi ama sonra…
Anayasanın bir maddesini paylaştı. Savaş sırasında seçimler ertelenebilir… Tam da Ekonomik Kurtuluş Savaşı içindeyken…
Şu an ülkede hiçbir ekonomist 1 ay sonrasını göremiyor. Bazı finans kuruluşları Türkiye ile ilgili rapor yazmayı bıraktı. Marketlerde ise sucuk ve kaşar dilimle satılmaya başlandı.
Halk büyük bir ekonomik buhranın içindeyken geleceğe umutla bakmamız için hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem Hazine ve Maliye Bakanı’nın söylediği: Bize güvenin. Bize güvenin. Lütfen güvenin. Pls ????????
Shakespeare'e atfedilen bir sözle bitirelim: Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.