iltasyazilim
FD Üye
İnsanoğlunun bakteri ve mantar gibi mikroplarla karşılaşmadığı tek yerin ana rahmi olduğunu biliyor muydunuz? İnsan, dünyaya adımını atar atmaz, milyarlarca mikropla karşılaşır Peki bebek bu mikroplara karşı nasıl bir korunma mekanizmasıyla donatılmıştır ki, acziyetine rağmen hayatını sürdürebilmektedir? Bebeği korumak görevi anne ve babaya verilseydi, onlar nasıl bir koruma mekanizması hazırlardı?
Hayatı için tehlike arz eden düşmanlardan korunma sisteminin yanında, yeni doğan bebeğin besininin de, onun gelişimine uygun bir terkipte olması gerekir Zira bebeğin, yeterince olgunlaşmamış sindirim sistemi ve hassas böbrekleri, her şeyi gıda olarak tüketmeye hazır değildir Bu bebeğe uygun besin hazırlamak görevi de ebeveynlere verilseydi, nasıl bir besin hazırlarlardı? Ve bu besinin bebeğin bağırsaklarına, böbreklerine uygun olması için ne gibi tedbirler alırlardı? Bebeği, hem besleyecek, hem de mikroplara karşı koruyacak çift fonksiyonlu bir besin hazırlamak akıllarına gelir miydi? Bu sorular çoğaltılabilir
Dünyaya yeni gelen bir bebek için besin hazırlamak gerekseydi, kompozisyonunda şu maddelerin belli oranlarda olması gerekirdi: su, protein, aminoasit, karbonhidrat, yağ, yağ asitleri, mineral ve vitaminler (A, sekiz alt grubu olan B, C, D, E ve K vitaminleri)
Bunlardan mineraller kendi aralarında şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
a) Ana yapı elementleri: karbon, azot, oksijen, hidrojen
b) Makro mineraller: kalsiyum, magnezyum, sodyum, klor, potasyum, kükürtten yapılı olanlar
c) Mikro elementler (eser elementler): demir, iyot, çinko, bakır, krom, manganez, selenyum, molibden, kobalt, flor, nikel, vanadyum, silisyum
Büyük oranda sıvıdan oluşan insan vücudunun bu ihtiyacı suyla karşılanır Ceninin bünyesinde toplam sıvı, gebeliğin 10 haftasında vücut ağırlığının % 94'ünü oluştururken, yeni doğmuş bir bebekte vücut ağırlığının % 79'u kadardır Bebek üç aylık olunca vücut toplam sıvısı % 70'e, bir yaşına gelince de % 60'a iner Erişkinlerin vücut sıvısının toplam vücut ağırlığına oranı % 55 civarındadır Erişkinlerde vücuda günlük giren ve çıkan su miktarı toplam vücut ağırlığının % 6'sı kadar iken, süt çocuklarında bu miktar bunun 4 katıdır (% 25) Neticede, bebeklerde su eksikliği (dehidratasyon) hızlı gerçekleşir Öyleyse bebeğe verilecek besinin su miktarı yüksek olmalıdır Bu yüzden çocuğa rahmet çeşmesinden akıtılan anne sütünün % 90'ı sudur
Büyüme ve organ tamiri için gerekli temel besin olan proteinler, anne sütünde katı (kazein) ve çözünebilir (whey) protein şeklindedir Anne sütündeki kazein inek sütündeki kazeine göre daha yumuşak pıhtılar oluşturur ve sindirilmesi daha kolaydır Anne sütündeki whey proteinlerinin çoğu antienfektif hususiyette yaratıldığından, bebeği enfeksiyonlardan korumada rol alırlar Hayvan sütlerinde ise, bebeğe faydalı olacak antienfektif proteinler yoktur Bağışıklık sistemi tam olarak gelişmediğinden, bebek, enfeksiyonlarla mücadele edemez Bu yüzden bebeğin korunması, bebekler için hem bir besin, hem de bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan canlı bir sıvı özelliğindeki anne sütü yoluyla sağlanır Anne sütünde bulunan makrofajlar ve lenfositler canlı olduğundan, hiçbir besin, anne sütünün yerini tutamaz (Dünya Sağlık Örgütü1993, UNICEF, 1993 Beslenme Bölümü H1 OF)
Kasas suresinde, Firavun'un akıl almaz zulmü ve Allah'ın, onu ibret alınsın diye nasıl cezalandırdığı anlatılır Firavun'a, bir kâhin İsmail oğullarından bir bebeğin doğacağını ve kendi krallığına son vereceğini bildirir Bunun üzerine Firavun, doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder Doğan bütün erkek çocuklar Firavun'un emriyle öldürülürken, annesi Hz Musa'ya (as) hamile kalır Ve bebeğini doğurur Hz Musa'nın (as) annesinin ilk düşündüğü şey, bebeğini Firavun ve askerlerinden korumaktır Tam bu esnada anneye şu âyet ilham edilir: Bunun içindir ki, Musa dünyaya gelince annesine şöyle ilham ettik O’nu bir süre emzir Şayet onun başına bir şey geleceğinden endişe edersen, ırmağa bırak, hiç endişe etme, hiç üzülme, biz O'nu sana kavuşturacağız ve O'nu rasullerden yapacağız(Kasas, 7)
Bebeğini Firavun'dan korumaktan başka bir düşünceye sahip olmayan anneye, Allah'ın ilk emri, O’nu bir süre emzir!olmaktadır Surenin bu âyetten önce ve sonra gelen âyetlerine baktığımızda âyetin ana temasının bebeği korumak olduğu açıkça görülmektedir Ana fikri bebeği öldürülmekten korumak olan bu âyette, başlangıç cümlesi, neden O’nu bir süre emzir!olmaktadır? Çünkü bebeği bekleyen tehlike, sadece Firavun'un askerleri değildir Bugün ulaştığımız tıbbî bilgilerle artık kesin olarak biliyoruz ki, yeni doğan bebeğin bağışıklık sistemi yeterli olmadığı için, mikroplara karşı da korunması gereklidir Hatta mikroplara karşı korumanın önceliği vardır Çünkü Firavun'un askerleri çocuğu bulmadan önce, çocuğun mikroplarla karşılaşması kaçınılmazdır Bunca stres altında bulunan bir anne, bebeğin temizliğine ve bakımına yeterince özen göstermeyebilir Bu da bebeğin enfeksiyonlara yakalanma riskini artırır Onun için, Allah (cc) Hz Musa'nın annesine birinci öncelik olarak bebeğini emzirmesini vahyediyor Anne sütünü yaratan Allah (cc) olduğu için, elbette anne sütünün bebeği mükemmel beslemesinin yanı sıra, enfeksiyonlara karşı koruyacağını da biliyor Aslında emzirme olmadan da Allah bebeği koruyabilir Fakat sebepler dünyasında yaşayan bizlere bir ölçüyü hatırlatıyor
Ayrıca emziren annenin endişelerden ve korkulardan uzak olması gerekir Stresli bir ortam annenin sütünün azalmasına ve giderek kesilmesine sebep olur (Dünya Sağlık Örgütü1993, UNICEF, 1993Beslenme Bölümü H10F) Bu âyetin emzir!emrinden sonra gelen cümlelerine bakılırsa, endişe içinde olan bir annenin rahatlatıldığı görülür: Şayet O'nun başına bir şey geleceğinden endişe edersen, ırmağa bırak, hiç endişe etme, hiç üzülme, biz O'nu sana kavuşturacağız ve O'nu rasullerden yapacağızBu cümleler tamamen O'nu bir süre emzir!beyanını desteklemektedir Emziren annede yüksek seviyede prolaktin hormonu salgılanır Prolaktin hormonunun süt yapılmasını sağlamanın yanı sıra, anneyi gevşetme ve stresin olumsuz tesirlerinden koruma fonksiyonu da bulunmaktadır Derin bir endişe içinde bocalayan anneye özellikle emzirmenin emredilmiş olması bu yönüyle de anlamlıdır Ana fikri çocuğun korunması olan âyete, O’nu bir süre emzir!emriyle başlamak her yönüyle bir mucizedir ve tıp âlemi olarak, son otuz yıl içinde öğrendiğimiz, anne sütünün koruyuculuğu bilgisiyle tam bir uyum içindedir
Anne sütüne, karbonhidratlardan bebeğin bağırsağına uygun olan lâktoz şekeri konulmuştur Bu madde yavaş ve kolay sindirildiğinden, kan şekerini, çocuğun ihtiyacına uygun oranlarda tutar Anne sütündeki lâktoz miktarı, anne diyetinden etkilenmez Lâktoz, ayrıca sütteki kalsiyum emilimini artırır Lâktozu meydana getiren moleküllerden biri olan galâktoz molekülü, bazı yağ molekülleriyle birleşerek bebeğin beyin gelişimi için çok önemli olan bileşikleri meydana getirir Lâktoz bebeğin bağırsaklarında lâktobasillus bifidus denen mikropların çoğalmasında rol alır Böylece bebeğin bağırsak florası, zararlı olmayan bu bakterilerden teşekkül eder Sonuçta bebeğin ishallerden korunması sağlanır
Her emzirmede, emzirmenin sonuna doğru sütteki yağ oranı yükselirSon sütteki yüksek yağ oranı, bebeğin kendisini tok hissetmesini sağlar, bebek emmeyi bırakır ve aşırı beslenmekten kurtulur Böylece, anne sütü ileriki yaşlarda ortaya çıkacak şişmanlıktan ve onun meydana getireceği zararlardan bebeği korur
Anne sütünde ayrıca 100'den fazla çeşidiyle oligosakarit denen küçük şekerler vardır Oligosakaritler ve diğer antienfektif maddeler, bağırsaklarda zararlı mikroplara yapışarak bunların bağırsaklara tutunmalarının önlenmesinde ve bu şekilde bebeğin bu zararlı mikroplardan korunmasında rol oynar Prematüre bebeklerde, anne sütündeki lâktozun % 90'ından fazlası emme sonrasında bağırsak mukozasıyla kana geçer Henüz immün sistemi yeterince gelişmemiş prematüreler için oligosakaritler vasıtasıyla sağlanan bu koruma ne annenin, ne de bebeğin iradesiyle sağlanabilir
Bebekler kendileri için gerekli olan enerjinin büyük kısmını anne sütündeki yağlardan karşılar Anne sütündeki yağlar, küçük çaplı yağlardır Bebeğin bağırsaklarından emilimi kolaydır Her emzirmede, emzirmenin sonuna doğru sütteki yağ oranı yükselir Son sütteki yüksek yağ oranı, bebeğin kendisini tok hissetmesini sağlar, bebek emmeyi bırakır ve aşırı beslenmekten kurtulur Böylece, anne sütü ileriki yaşlarda ortaya çıkacak şişmanlıktan ve onun meydana getireceği zararlardan bebeği korur Bu zararlar şöyle özetlenebilir: kalb ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, erişkin tipi şeker hastalığı, karaciğer yağlanması
Anne sütünün mineral muhtevası, anne beslenmesiyle değişmez Anne sütünde bebeğin ihtiyacı kadar mineral bulunur Annenin mineral depoları kullanılarak bebeğin ihtiyaçları, anne sütü vasıtasıyla temin edilir
Anne sütünde ilk aylar için yeterli vitamin bulunmaktadır Ayrıca anne sütünde büyüme faktörleri, enzimler ve bugün dahi görevlerini anlayamadığımız on çeşit hormon bulunmaktadır
Prematüre (erken doğmuş) bebeklerde, anne sütü diğerlerinden farklı olup, prematüre bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ayarlanmıştır
Doğumdan sonraki ilk birkaç haftada prematüre doğum yapmış annelerin sütlerindeki protein miktarı, zamanında doğum yapmış annelere göre daha yüksektir Çünkü, zamanında doğan bir bebeğin protein ihtiyacı l gkggün iken, prematürelerin protein ihtiyacı 2 gkggün civarındadır Ayrıca anne sütünün protein kalitesi (kazeinwhey) düşük kilolu doğan bebekler için uygun olarak yaratılmıştır Anne sütü % 30 oranında kazein, % 70 oranında whey proteini içerir Bu oranlar prematüre beslenmesinde idealdir
İnsan sütündeki yağ, sütteki kalorinin % 50'sini sağlamakta olup, özellikle düşük kilolu bebekler için en uygun yapıya sahip kılınmıştır İnsan sütündeki yağ sindirim ve emilimi, yağ asitlerinin çeşidi ve bu yağ asitlerinin trigliserid molekülü üzerindeki dağılımı mükemmeldir Ayrıca safra tuzuyla uyarılmış lipaz enzimi anne sütünün erişilemez özelliklerinden biridir Anne sütündeki yağ asitlerinin dağılımı özellikle prematüre bebekler için idealdir
Anne sütü alan prematürelerde görme fonksiyonunn daha iyi olduğu ve bunda uzun zincirli yağ asitlerinin, karoten, taurin ve E vitaminin rol aldığı bilinmektedir Bu maddelerin hepsi uygun dozda, anne sütüne konmuştur
İki yıl emzirmenin önemi
Doğumdan itibaren iki yıl boyunca ve sonrasında, anne sütü, temel besinlerin, günlük enerjinin ve savunma sisteminin önemli bir vesilesi olur İkinci yılda, günde sadece bir litre anne sütü alan bir bebeğin; bu sütle enerji ve protein ihtiyacının üçte ikisi ve A, C vitamini ihtiyacının tamamı karşılanır
Eğer bebek günde 1,5 litre anne sütü emebilirse, besin ihtiyacının büyük bölümü karşılanmış olur Dolayısıyla anne sütü, mümkünse ikinci yılın sonuna kadar verilmelidir
Anne sütünün gerçek değeri, tıpta son yıllarda anlaşılmaya başlandı 1960'lı yıllarda büyük bir mama reklamı kampanyası başlamıştı Hemen her gün, anne sütünde bulunmayan ama mamada bulunan bir madde keşfediliyor ve özellikle Amerika'da televizyonlarda yayınlanıyordu Bu tür ilmî çalışmaların(!) sonucunda, anneler, emzirmekten soğutuluyor ve bir mama nesli doğuyordu Bunlar da bilim adına yapılıyordu
1980 yılında anne sütü, sadece ilk dört ay için öneriliyordu Dört aydan sonra anne sütü, sadece Sudur, beslemezdeniyordu 1986 yılında anne sütü, ilk altı ay için önerilmeye başlandı 1993 yılından itibaren ise, anne sütü iki yıl süreyle önerildi Anne sütünün ikinci yılda da içindeki besinlerin tamamının mevcut olduğu görüldü Kur'anı Kerim'de: Anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirirler (Bu hüküm) emzirme müddetini tam yaptırmak isteyenler içindir Eğer annebaba birbirleriyle görüşerek ve aralarında anlaşarak çocuğu (iki yıldan önce) sütten kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur(Bakara, 233) buyrulur
Tıbbın, daha son on yıl içinde ulaşabildiği anne sütünün iki yıl verilmesi bilgisini, Kur'an asırlarca önce haber veriyor Şimdi insafla düşünelim, bunu Allah'tan başka kim bilebilir ve 1400 yıl önce, fen ve tıbbın dar imkânlarıyla tespit edilemeyecek bu bilgiyi insanlara bildirebilirdi? Sütü, Allah yarattığı için, bebeğe kaç yıl verilmesi gerektiğini de şüphesiz en iyi O bilir Aynı bilgi, Kur'anı Kerim'in başka bir âyetinde de verilerek perçinlenmektedir: Biz insana ana ve babasını tavsiye ettik Anası onu zahmet üstüne zahmetle taşımıştır Sütten kesilmesi ise iki yıl sürmüştür(Lokman, 14)
Hayatı için tehlike arz eden düşmanlardan korunma sisteminin yanında, yeni doğan bebeğin besininin de, onun gelişimine uygun bir terkipte olması gerekir Zira bebeğin, yeterince olgunlaşmamış sindirim sistemi ve hassas böbrekleri, her şeyi gıda olarak tüketmeye hazır değildir Bu bebeğe uygun besin hazırlamak görevi de ebeveynlere verilseydi, nasıl bir besin hazırlarlardı? Ve bu besinin bebeğin bağırsaklarına, böbreklerine uygun olması için ne gibi tedbirler alırlardı? Bebeği, hem besleyecek, hem de mikroplara karşı koruyacak çift fonksiyonlu bir besin hazırlamak akıllarına gelir miydi? Bu sorular çoğaltılabilir
Dünyaya yeni gelen bir bebek için besin hazırlamak gerekseydi, kompozisyonunda şu maddelerin belli oranlarda olması gerekirdi: su, protein, aminoasit, karbonhidrat, yağ, yağ asitleri, mineral ve vitaminler (A, sekiz alt grubu olan B, C, D, E ve K vitaminleri)
Bunlardan mineraller kendi aralarında şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
a) Ana yapı elementleri: karbon, azot, oksijen, hidrojen
b) Makro mineraller: kalsiyum, magnezyum, sodyum, klor, potasyum, kükürtten yapılı olanlar
c) Mikro elementler (eser elementler): demir, iyot, çinko, bakır, krom, manganez, selenyum, molibden, kobalt, flor, nikel, vanadyum, silisyum
Büyük oranda sıvıdan oluşan insan vücudunun bu ihtiyacı suyla karşılanır Ceninin bünyesinde toplam sıvı, gebeliğin 10 haftasında vücut ağırlığının % 94'ünü oluştururken, yeni doğmuş bir bebekte vücut ağırlığının % 79'u kadardır Bebek üç aylık olunca vücut toplam sıvısı % 70'e, bir yaşına gelince de % 60'a iner Erişkinlerin vücut sıvısının toplam vücut ağırlığına oranı % 55 civarındadır Erişkinlerde vücuda günlük giren ve çıkan su miktarı toplam vücut ağırlığının % 6'sı kadar iken, süt çocuklarında bu miktar bunun 4 katıdır (% 25) Neticede, bebeklerde su eksikliği (dehidratasyon) hızlı gerçekleşir Öyleyse bebeğe verilecek besinin su miktarı yüksek olmalıdır Bu yüzden çocuğa rahmet çeşmesinden akıtılan anne sütünün % 90'ı sudur
Büyüme ve organ tamiri için gerekli temel besin olan proteinler, anne sütünde katı (kazein) ve çözünebilir (whey) protein şeklindedir Anne sütündeki kazein inek sütündeki kazeine göre daha yumuşak pıhtılar oluşturur ve sindirilmesi daha kolaydır Anne sütündeki whey proteinlerinin çoğu antienfektif hususiyette yaratıldığından, bebeği enfeksiyonlardan korumada rol alırlar Hayvan sütlerinde ise, bebeğe faydalı olacak antienfektif proteinler yoktur Bağışıklık sistemi tam olarak gelişmediğinden, bebek, enfeksiyonlarla mücadele edemez Bu yüzden bebeğin korunması, bebekler için hem bir besin, hem de bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan canlı bir sıvı özelliğindeki anne sütü yoluyla sağlanır Anne sütünde bulunan makrofajlar ve lenfositler canlı olduğundan, hiçbir besin, anne sütünün yerini tutamaz (Dünya Sağlık Örgütü1993, UNICEF, 1993 Beslenme Bölümü H1 OF)
Kasas suresinde, Firavun'un akıl almaz zulmü ve Allah'ın, onu ibret alınsın diye nasıl cezalandırdığı anlatılır Firavun'a, bir kâhin İsmail oğullarından bir bebeğin doğacağını ve kendi krallığına son vereceğini bildirir Bunun üzerine Firavun, doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder Doğan bütün erkek çocuklar Firavun'un emriyle öldürülürken, annesi Hz Musa'ya (as) hamile kalır Ve bebeğini doğurur Hz Musa'nın (as) annesinin ilk düşündüğü şey, bebeğini Firavun ve askerlerinden korumaktır Tam bu esnada anneye şu âyet ilham edilir: Bunun içindir ki, Musa dünyaya gelince annesine şöyle ilham ettik O’nu bir süre emzir Şayet onun başına bir şey geleceğinden endişe edersen, ırmağa bırak, hiç endişe etme, hiç üzülme, biz O'nu sana kavuşturacağız ve O'nu rasullerden yapacağız(Kasas, 7)
Bebeğini Firavun'dan korumaktan başka bir düşünceye sahip olmayan anneye, Allah'ın ilk emri, O’nu bir süre emzir!olmaktadır Surenin bu âyetten önce ve sonra gelen âyetlerine baktığımızda âyetin ana temasının bebeği korumak olduğu açıkça görülmektedir Ana fikri bebeği öldürülmekten korumak olan bu âyette, başlangıç cümlesi, neden O’nu bir süre emzir!olmaktadır? Çünkü bebeği bekleyen tehlike, sadece Firavun'un askerleri değildir Bugün ulaştığımız tıbbî bilgilerle artık kesin olarak biliyoruz ki, yeni doğan bebeğin bağışıklık sistemi yeterli olmadığı için, mikroplara karşı da korunması gereklidir Hatta mikroplara karşı korumanın önceliği vardır Çünkü Firavun'un askerleri çocuğu bulmadan önce, çocuğun mikroplarla karşılaşması kaçınılmazdır Bunca stres altında bulunan bir anne, bebeğin temizliğine ve bakımına yeterince özen göstermeyebilir Bu da bebeğin enfeksiyonlara yakalanma riskini artırır Onun için, Allah (cc) Hz Musa'nın annesine birinci öncelik olarak bebeğini emzirmesini vahyediyor Anne sütünü yaratan Allah (cc) olduğu için, elbette anne sütünün bebeği mükemmel beslemesinin yanı sıra, enfeksiyonlara karşı koruyacağını da biliyor Aslında emzirme olmadan da Allah bebeği koruyabilir Fakat sebepler dünyasında yaşayan bizlere bir ölçüyü hatırlatıyor
Ayrıca emziren annenin endişelerden ve korkulardan uzak olması gerekir Stresli bir ortam annenin sütünün azalmasına ve giderek kesilmesine sebep olur (Dünya Sağlık Örgütü1993, UNICEF, 1993Beslenme Bölümü H10F) Bu âyetin emzir!emrinden sonra gelen cümlelerine bakılırsa, endişe içinde olan bir annenin rahatlatıldığı görülür: Şayet O'nun başına bir şey geleceğinden endişe edersen, ırmağa bırak, hiç endişe etme, hiç üzülme, biz O'nu sana kavuşturacağız ve O'nu rasullerden yapacağızBu cümleler tamamen O'nu bir süre emzir!beyanını desteklemektedir Emziren annede yüksek seviyede prolaktin hormonu salgılanır Prolaktin hormonunun süt yapılmasını sağlamanın yanı sıra, anneyi gevşetme ve stresin olumsuz tesirlerinden koruma fonksiyonu da bulunmaktadır Derin bir endişe içinde bocalayan anneye özellikle emzirmenin emredilmiş olması bu yönüyle de anlamlıdır Ana fikri çocuğun korunması olan âyete, O’nu bir süre emzir!emriyle başlamak her yönüyle bir mucizedir ve tıp âlemi olarak, son otuz yıl içinde öğrendiğimiz, anne sütünün koruyuculuğu bilgisiyle tam bir uyum içindedir
Anne sütüne, karbonhidratlardan bebeğin bağırsağına uygun olan lâktoz şekeri konulmuştur Bu madde yavaş ve kolay sindirildiğinden, kan şekerini, çocuğun ihtiyacına uygun oranlarda tutar Anne sütündeki lâktoz miktarı, anne diyetinden etkilenmez Lâktoz, ayrıca sütteki kalsiyum emilimini artırır Lâktozu meydana getiren moleküllerden biri olan galâktoz molekülü, bazı yağ molekülleriyle birleşerek bebeğin beyin gelişimi için çok önemli olan bileşikleri meydana getirir Lâktoz bebeğin bağırsaklarında lâktobasillus bifidus denen mikropların çoğalmasında rol alır Böylece bebeğin bağırsak florası, zararlı olmayan bu bakterilerden teşekkül eder Sonuçta bebeğin ishallerden korunması sağlanır
Her emzirmede, emzirmenin sonuna doğru sütteki yağ oranı yükselirSon sütteki yüksek yağ oranı, bebeğin kendisini tok hissetmesini sağlar, bebek emmeyi bırakır ve aşırı beslenmekten kurtulur Böylece, anne sütü ileriki yaşlarda ortaya çıkacak şişmanlıktan ve onun meydana getireceği zararlardan bebeği korur
Anne sütünde ayrıca 100'den fazla çeşidiyle oligosakarit denen küçük şekerler vardır Oligosakaritler ve diğer antienfektif maddeler, bağırsaklarda zararlı mikroplara yapışarak bunların bağırsaklara tutunmalarının önlenmesinde ve bu şekilde bebeğin bu zararlı mikroplardan korunmasında rol oynar Prematüre bebeklerde, anne sütündeki lâktozun % 90'ından fazlası emme sonrasında bağırsak mukozasıyla kana geçer Henüz immün sistemi yeterince gelişmemiş prematüreler için oligosakaritler vasıtasıyla sağlanan bu koruma ne annenin, ne de bebeğin iradesiyle sağlanabilir
Bebekler kendileri için gerekli olan enerjinin büyük kısmını anne sütündeki yağlardan karşılar Anne sütündeki yağlar, küçük çaplı yağlardır Bebeğin bağırsaklarından emilimi kolaydır Her emzirmede, emzirmenin sonuna doğru sütteki yağ oranı yükselir Son sütteki yüksek yağ oranı, bebeğin kendisini tok hissetmesini sağlar, bebek emmeyi bırakır ve aşırı beslenmekten kurtulur Böylece, anne sütü ileriki yaşlarda ortaya çıkacak şişmanlıktan ve onun meydana getireceği zararlardan bebeği korur Bu zararlar şöyle özetlenebilir: kalb ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, erişkin tipi şeker hastalığı, karaciğer yağlanması
Anne sütünün mineral muhtevası, anne beslenmesiyle değişmez Anne sütünde bebeğin ihtiyacı kadar mineral bulunur Annenin mineral depoları kullanılarak bebeğin ihtiyaçları, anne sütü vasıtasıyla temin edilir
Anne sütünde ilk aylar için yeterli vitamin bulunmaktadır Ayrıca anne sütünde büyüme faktörleri, enzimler ve bugün dahi görevlerini anlayamadığımız on çeşit hormon bulunmaktadır
Prematüre (erken doğmuş) bebeklerde, anne sütü diğerlerinden farklı olup, prematüre bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ayarlanmıştır
Doğumdan sonraki ilk birkaç haftada prematüre doğum yapmış annelerin sütlerindeki protein miktarı, zamanında doğum yapmış annelere göre daha yüksektir Çünkü, zamanında doğan bir bebeğin protein ihtiyacı l gkggün iken, prematürelerin protein ihtiyacı 2 gkggün civarındadır Ayrıca anne sütünün protein kalitesi (kazeinwhey) düşük kilolu doğan bebekler için uygun olarak yaratılmıştır Anne sütü % 30 oranında kazein, % 70 oranında whey proteini içerir Bu oranlar prematüre beslenmesinde idealdir
İnsan sütündeki yağ, sütteki kalorinin % 50'sini sağlamakta olup, özellikle düşük kilolu bebekler için en uygun yapıya sahip kılınmıştır İnsan sütündeki yağ sindirim ve emilimi, yağ asitlerinin çeşidi ve bu yağ asitlerinin trigliserid molekülü üzerindeki dağılımı mükemmeldir Ayrıca safra tuzuyla uyarılmış lipaz enzimi anne sütünün erişilemez özelliklerinden biridir Anne sütündeki yağ asitlerinin dağılımı özellikle prematüre bebekler için idealdir
Anne sütü alan prematürelerde görme fonksiyonunn daha iyi olduğu ve bunda uzun zincirli yağ asitlerinin, karoten, taurin ve E vitaminin rol aldığı bilinmektedir Bu maddelerin hepsi uygun dozda, anne sütüne konmuştur
İki yıl emzirmenin önemi
Doğumdan itibaren iki yıl boyunca ve sonrasında, anne sütü, temel besinlerin, günlük enerjinin ve savunma sisteminin önemli bir vesilesi olur İkinci yılda, günde sadece bir litre anne sütü alan bir bebeğin; bu sütle enerji ve protein ihtiyacının üçte ikisi ve A, C vitamini ihtiyacının tamamı karşılanır
Eğer bebek günde 1,5 litre anne sütü emebilirse, besin ihtiyacının büyük bölümü karşılanmış olur Dolayısıyla anne sütü, mümkünse ikinci yılın sonuna kadar verilmelidir
Anne sütünün gerçek değeri, tıpta son yıllarda anlaşılmaya başlandı 1960'lı yıllarda büyük bir mama reklamı kampanyası başlamıştı Hemen her gün, anne sütünde bulunmayan ama mamada bulunan bir madde keşfediliyor ve özellikle Amerika'da televizyonlarda yayınlanıyordu Bu tür ilmî çalışmaların(!) sonucunda, anneler, emzirmekten soğutuluyor ve bir mama nesli doğuyordu Bunlar da bilim adına yapılıyordu
1980 yılında anne sütü, sadece ilk dört ay için öneriliyordu Dört aydan sonra anne sütü, sadece Sudur, beslemezdeniyordu 1986 yılında anne sütü, ilk altı ay için önerilmeye başlandı 1993 yılından itibaren ise, anne sütü iki yıl süreyle önerildi Anne sütünün ikinci yılda da içindeki besinlerin tamamının mevcut olduğu görüldü Kur'anı Kerim'de: Anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirirler (Bu hüküm) emzirme müddetini tam yaptırmak isteyenler içindir Eğer annebaba birbirleriyle görüşerek ve aralarında anlaşarak çocuğu (iki yıldan önce) sütten kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur(Bakara, 233) buyrulur
Tıbbın, daha son on yıl içinde ulaşabildiği anne sütünün iki yıl verilmesi bilgisini, Kur'an asırlarca önce haber veriyor Şimdi insafla düşünelim, bunu Allah'tan başka kim bilebilir ve 1400 yıl önce, fen ve tıbbın dar imkânlarıyla tespit edilemeyecek bu bilgiyi insanlara bildirebilirdi? Sütü, Allah yarattığı için, bebeğe kaç yıl verilmesi gerektiğini de şüphesiz en iyi O bilir Aynı bilgi, Kur'anı Kerim'in başka bir âyetinde de verilerek perçinlenmektedir: Biz insana ana ve babasını tavsiye ettik Anası onu zahmet üstüne zahmetle taşımıştır Sütten kesilmesi ise iki yıl sürmüştür(Lokman, 14)