iltasyazilim
FD Üye
Ankara Üniversitesi Otistik Çocuklar Tanı Çare Araştırma ve Başvuru Formu Merkezi Müdürü Prof Dr Efser Kerimoğlu, otizmde erken tanının önemine göze çarpan ederek, aileleri, ''bebekleri adı söylendiğinde bakmıyorsa, göz teması kurmuyorsa, eliyle bir şeyi göstermiyorsa, gösterilene bakmıyorsa, 'agu' sesleri çıkarmıyorsa, taklit yapmıyorsa, az ilişki kuruyorsa, daha fazla kendi iç dünyasındaymış izlenimi veriyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalıdırlar'' diye uyardı
Kerimoğlu, yaptığı açıklamada, otizmin, sosyal ve irtibat becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğu olduğunu ve çoğunlukla yaşamın birincil 2 yılında ortaya çıktığını söyledi 1990 yılında faaliyete geçen Otistik Çocuklar Tanı Tedavi Araştırma ve Kullanım Merkezi birincil açıldığında yılda yalnızca 56 otistik çocuk gördüklerini anlatan Kerimoğlu, o dönemde merkeze getirilen çocukların yaşlarının 4 veya 5 olduğunu söyledi 3 yaşında bir çocuğun merkeze getirilmesi durumunda ''erken başvuru formu'' diye çok sevindiklerini açıklayan Kerimoğlu, derhal merkezde izlenen çocukların sayısının 2 bini geçtiğini söyledi
''Şu anda ilk kullanım yaşı, 1'in altına indi'' diyen Kerimoğlu, otizmin belirtilerini şöyle anlattı:
''03 yaş arasındaki bebeklerde ilişkiirtibat bozuklukları olabiliyor Aileler, bebeklerini iyi gözlemlemeliler Aileler, bebekleri, adı söylendiğinde bakmıyorsa, göz teması kurmuyorsa, eliyle bir şeyi göstermiyorsa, gösterilene bakmıyorsa, 'agu' sesleri çıkarmıyorsa, taklit yapmıyorsa, eksik ilişki kuruyorsa, daha fazla kendi iç dünyasındaymış izlenimi veriyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalıdırlar Bunlar bir bebekte 1 yaşından önce de ayırt edilebilir Ailenin de şüphelenip, 'bunda bir tuhaflık mı var?' diye, bebeği doktora götürmesi gerekir Ancak aileler, o dönemlerde bu belirtilerin üzerinde çok artı durmuyor Ailelerin, belirtileri 'fazla sağlıklı bir bebek, bir şeyi yok, zaten babası da geç konuşmuştu' diyerek geçiştirmemesi gerek''
OTİZM YOK, IRTIBAT BOZUKLUĞU OLABİLİR
Otistik belirtileri olmasına karşın 3 yaşından önce otizm tanısı koymaktan kaçındıklarını anlatan Kerimoğlu, bunun nedenini şöyle anlattı:
''Bu gruptaki bebeklerin, otizm yelpazesi içindeki bir başka bozuklukları da olabilir Bebeklerde iletişimetkileşim bozuklukları söz konusu olabilir Uyaran eksikliğine ast bir takım bozukluklar da olabilir Fazla fazla ilgilenilmeyen bebekler olabilir veya fazla artı televizyon karşı oturtulan bebekler olabilir Kapalı bir çocuk, erken müdahale ile bir süre sonradan daha açılıp, iletişim kurar hale gelebilir''
Kerimoğlu, otizmin doğrudan doğruya tedavisi ve ilaç tedavisi olmadığını söyledi ve ''En iyi çare yöntemi eğitsel tedaviler Eğitim yolu ile çocuğa ulaşılmaya, kavramlar öğretilmeye, dil gelişimi ve iletişim alanında beceriler kazandırılmaya çalışılıyor Otistik çocuklar irtibat kurmayan çocuklar olduğu için bu eğitim özel eğitim merkezlerinde, eğitimli kişiler göre yapılıyor'' dedi
TELEVİZYONA DIKKAT
Çok artı televizyon aleyhinde oturtulan bebeklerin canlı bir nesne ile yok, cansız bir nesne ile iletişime girdiğine dikkati çeken Kerimoğlu, bebeklerin televizyondan alacağı hiç bir etkileşimin olmadığını kaydetti Kerimoğlu, ''Zaten iletişimi eksik bir bebekse, televizyon tamamen bebeğin içine kapanmasına destek oluyor Bunu bilhassa bakıcıların fazla kullandığını duyuyoruz İşini görürken açıyor televizyonu, oturtuyor bebeği karşısına Zaten etrafla ilişkisi olmayan bebeğin ilişkisini en ince ayrıntısına kadar kesiyor'' diye konuştu
HİÇ GELİŞMEYEN YA DA KÖTÜYE GIDEN ÇOCUK ADETA HİÇ YOK
Otizmin fazla emek isteyen bir bozukluk olduğunu anlatan Kerimoğlu, otistik çocukların attıkları en küçük adımların bile çok kayda değer olduğunu kaydetti Otistik çocuklardan bazılarının gelişme gösterdiğini söyleyen Kerimoğlu, otizm tedavisinde erken tanının ne kadar kayda değer olduğunu şöyle anlattı:
''Hiç gelişmeyen ya da kötüye giden çocuk, neredeyse hiç değil Otistik çocuklar tedavi ile mutlaka kendi çapında fazla küçük de olsa adımlar atıyorlar Diyelim ki bazı çocuklar daha az bazıları daha fazla adım atıyor Bazıları hiç konuşamıyor olsa da irtibat kurmayı öğrenebiliyorlar Bazılarında tavır gelişiyor ve örgün eğitimde kaynaştırma eğitimine katılabiliyorlar Fazla ender de olsa, binde dahası olsa yüksek eğitim alabilen, üniversite sınavlarına girebilen çocuklarımız var
Merkeze başvuran iki bini aşkın çocuğun yarıdan fazlası kaynaştırma eğitimine katılmış Çocukların 50'ye yakını orta öğretime devam ederken, 5 otistik genç de yüksek öğretim görüyor Eğer otistik olmasalardı, bu çocuklar zekalarıyla mükemmel yerlere gelebilecek kapasitede olan çocuklar Kendilerine sağlanan imkanlar ve içten çare ile üniversite eğitimi alabiliyorlar
Bir kısmı kapasitesi doğrultusunda çok yararlanıyor Bazıları ilköğretimi tamamlayabilirken bazıları ise ama özel eğitime devam edebiliyor Bu tedavileri almasalardı bu çocukların bu noktada olması muhtemel değildi Erken tanı hayat kurtarıyor Bu çocukların hepsine eğitim şansının verilmesi gerekir Bu şansı bir takım çocuklar daha iyi değerlendirebiliyor'' *
Kerimoğlu, yaptığı açıklamada, otizmin, sosyal ve irtibat becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğu olduğunu ve çoğunlukla yaşamın birincil 2 yılında ortaya çıktığını söyledi 1990 yılında faaliyete geçen Otistik Çocuklar Tanı Tedavi Araştırma ve Kullanım Merkezi birincil açıldığında yılda yalnızca 56 otistik çocuk gördüklerini anlatan Kerimoğlu, o dönemde merkeze getirilen çocukların yaşlarının 4 veya 5 olduğunu söyledi 3 yaşında bir çocuğun merkeze getirilmesi durumunda ''erken başvuru formu'' diye çok sevindiklerini açıklayan Kerimoğlu, derhal merkezde izlenen çocukların sayısının 2 bini geçtiğini söyledi
''Şu anda ilk kullanım yaşı, 1'in altına indi'' diyen Kerimoğlu, otizmin belirtilerini şöyle anlattı:
''03 yaş arasındaki bebeklerde ilişkiirtibat bozuklukları olabiliyor Aileler, bebeklerini iyi gözlemlemeliler Aileler, bebekleri, adı söylendiğinde bakmıyorsa, göz teması kurmuyorsa, eliyle bir şeyi göstermiyorsa, gösterilene bakmıyorsa, 'agu' sesleri çıkarmıyorsa, taklit yapmıyorsa, eksik ilişki kuruyorsa, daha fazla kendi iç dünyasındaymış izlenimi veriyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalıdırlar Bunlar bir bebekte 1 yaşından önce de ayırt edilebilir Ailenin de şüphelenip, 'bunda bir tuhaflık mı var?' diye, bebeği doktora götürmesi gerekir Ancak aileler, o dönemlerde bu belirtilerin üzerinde çok artı durmuyor Ailelerin, belirtileri 'fazla sağlıklı bir bebek, bir şeyi yok, zaten babası da geç konuşmuştu' diyerek geçiştirmemesi gerek''
OTİZM YOK, IRTIBAT BOZUKLUĞU OLABİLİR
Otistik belirtileri olmasına karşın 3 yaşından önce otizm tanısı koymaktan kaçındıklarını anlatan Kerimoğlu, bunun nedenini şöyle anlattı:
''Bu gruptaki bebeklerin, otizm yelpazesi içindeki bir başka bozuklukları da olabilir Bebeklerde iletişimetkileşim bozuklukları söz konusu olabilir Uyaran eksikliğine ast bir takım bozukluklar da olabilir Fazla fazla ilgilenilmeyen bebekler olabilir veya fazla artı televizyon karşı oturtulan bebekler olabilir Kapalı bir çocuk, erken müdahale ile bir süre sonradan daha açılıp, iletişim kurar hale gelebilir''
Kerimoğlu, otizmin doğrudan doğruya tedavisi ve ilaç tedavisi olmadığını söyledi ve ''En iyi çare yöntemi eğitsel tedaviler Eğitim yolu ile çocuğa ulaşılmaya, kavramlar öğretilmeye, dil gelişimi ve iletişim alanında beceriler kazandırılmaya çalışılıyor Otistik çocuklar irtibat kurmayan çocuklar olduğu için bu eğitim özel eğitim merkezlerinde, eğitimli kişiler göre yapılıyor'' dedi
TELEVİZYONA DIKKAT
Çok artı televizyon aleyhinde oturtulan bebeklerin canlı bir nesne ile yok, cansız bir nesne ile iletişime girdiğine dikkati çeken Kerimoğlu, bebeklerin televizyondan alacağı hiç bir etkileşimin olmadığını kaydetti Kerimoğlu, ''Zaten iletişimi eksik bir bebekse, televizyon tamamen bebeğin içine kapanmasına destek oluyor Bunu bilhassa bakıcıların fazla kullandığını duyuyoruz İşini görürken açıyor televizyonu, oturtuyor bebeği karşısına Zaten etrafla ilişkisi olmayan bebeğin ilişkisini en ince ayrıntısına kadar kesiyor'' diye konuştu
HİÇ GELİŞMEYEN YA DA KÖTÜYE GIDEN ÇOCUK ADETA HİÇ YOK
Otizmin fazla emek isteyen bir bozukluk olduğunu anlatan Kerimoğlu, otistik çocukların attıkları en küçük adımların bile çok kayda değer olduğunu kaydetti Otistik çocuklardan bazılarının gelişme gösterdiğini söyleyen Kerimoğlu, otizm tedavisinde erken tanının ne kadar kayda değer olduğunu şöyle anlattı:
''Hiç gelişmeyen ya da kötüye giden çocuk, neredeyse hiç değil Otistik çocuklar tedavi ile mutlaka kendi çapında fazla küçük de olsa adımlar atıyorlar Diyelim ki bazı çocuklar daha az bazıları daha fazla adım atıyor Bazıları hiç konuşamıyor olsa da irtibat kurmayı öğrenebiliyorlar Bazılarında tavır gelişiyor ve örgün eğitimde kaynaştırma eğitimine katılabiliyorlar Fazla ender de olsa, binde dahası olsa yüksek eğitim alabilen, üniversite sınavlarına girebilen çocuklarımız var
Merkeze başvuran iki bini aşkın çocuğun yarıdan fazlası kaynaştırma eğitimine katılmış Çocukların 50'ye yakını orta öğretime devam ederken, 5 otistik genç de yüksek öğretim görüyor Eğer otistik olmasalardı, bu çocuklar zekalarıyla mükemmel yerlere gelebilecek kapasitede olan çocuklar Kendilerine sağlanan imkanlar ve içten çare ile üniversite eğitimi alabiliyorlar
Bir kısmı kapasitesi doğrultusunda çok yararlanıyor Bazıları ilköğretimi tamamlayabilirken bazıları ise ama özel eğitime devam edebiliyor Bu tedavileri almasalardı bu çocukların bu noktada olması muhtemel değildi Erken tanı hayat kurtarıyor Bu çocukların hepsine eğitim şansının verilmesi gerekir Bu şansı bir takım çocuklar daha iyi değerlendirebiliyor'' *