Bediuzzaman Said Nursinin mezarı nerede
bediuzzaman Said Nursinin kabri
Bediuzzaman, vefatı ve defnedilmek istediği yerle ilgili olarak, değişik tarihlerde talebelerine yazdığı mektup ve derslerinde temas etmiştir Bu konuda, Risalei Nur'da gecen kayıtların ilki 1913 yılına aittir Kendi vefatı ve mezarını ziyarete gelenlerin getirecekleri bahar hediyelerini, yok olan medresesinin mezar taşına benzettiği Van Kalesinin başına takmalarını ister Medresesinin ve kendisinin mezarından soz eder (Munazarat, s 13)
Isparta'da vefat edip defnedilmek istediğini, Siracu'nNur'daki şu bilgilerden anlamak mumkundur: Isparta vilayetinde kıymettar kardeşlerimin kucaklarında, teslimi ruh edip, o mubarek toprakta defnolunmamı kalben niyaz ettim Ve Isparta'ya mevkufen beşinci nefyimi, o kalbi duanın kabul olmasına delil eyledi (Isparta) benim icin taşıtoprağı ile mubarektir Onun icin ben kabrimi o havalide istiyorum
Emirdağ Lahikası'nda da ahir omrunu gecirmek istediği ve kabrinin bulunmasını istediği yerlerle ilgili bilgiler mevcuttur Barla kendisi icin ozel bir oneme haizdir Ahir omrunu burada gecirmek isteğini belirtir Senirkent'te de oturmak istediğini, ancak iradenin elinde olmadığını ilave eder
Mubarek talebelerini duşunup, vefat ettiği zaman onların bulunduğu kabristanda defnolunmayı arzuladığında birden bir ihtarın geldiğini ifade Bediuzzaman, sebebini de şoyle kaydeder; Gerci Medresetu'zZehra'nın merkezi olan Isparta vilayetinde maddeten bulunmak cok cihetle faideli, saadetlidir; fakat nurun mesleği ve Nurcular'ın meşrebi cihetiyle daima berabersiniz Zaman ve mekan, perde olamazlar Şarkta, garpta, şimalde, cenupta, dunyada, berzahta bulunsanız, manen bir mecliste beraber sayılırsınız Onların manevi yardımları daima birbirine oluyor ve sana da gelir
Isparta havalisinde, ahir omrunu gecirmeyi arzu etmekle beraber, talebelerinin de fikirlerine başvurur Medresetu'zZehra erkanlarının kararıyla ve İstanbul ve Ankara universitelerindeki Genc Saidlerin de muvafakatiyle nereyi benim icin munasip gorurseniz orayı kabul edeceğim Madem hakiki varislerim sizlersiniz ve şahsımdan bin derece ziyade dunyada vazifemi de goruyorsunuz Bu hayatı fanideki son menzili sizin reyinize bırakıyorum
Ozellikle 1950'den sonra, artarak devam eden bir Urfa'ya gitme arzusu ve hazırlığına başladığı gorulmektedir Kendine ait bulunan yatak, yorgan, portatif somya vs eşyalarıyla, kendisine intikal ettirilen bir asır evvelin muceddidi olan Mevlana Halidi Bağdadi'nin cubbesini, Urfa'ya goturulmek uzere Vahdi Gayberi'ye teslim eder Bilahare kendisinin de Urfa'ya gideceğini ilave eder Aradan yaklaşık on sene gectikten sonra gitme arzusu gercekleşir Ancak, omrunun son yıllarını değil, son gunlerini gecirmek, peygamberler diyarında vefat etmek uzere buraya gelmiştir
Bediuzzaman, arkasında bir halife değil, Risalei Nur Kulliyatı gibi bir hazineyi bırakarak Hakk'ın rahmetine kavuştu Hayatta iken, arzu etmediği bir hususun vefatından sonra gercekleşmesini asla istemedi Once, gereksiz kabir ziyaretinin yapılmaması ikazında bulundu Dostlar uzaktan ruhuma fatiha okusunlar, manevi dua ve ziyaret etsinler Kabrimin yanına gelmesinler Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir Risalei Nur'daki azami ihlas ile butun butun terki enaniyet icin buna bir manevi sebep hissediyorumdedikten sonra, kendisini Nurlara vakfetmiş birinin kabri başında nobet tutarak, luzumsuz ziyaret edenlere bu hususu bildirmesini ister
Emirdağ Lahikası'nda yer alan, talebelerine yaptığı son dersinde ise, daha dikkat cekici ifadelere yer verir Benim kabrim gayet gizli bir yerde bir iki talebemden başka hic kimse bilmemek lazım geliyor Bunu vasiyet ediyorum Cunku, dunyada sohbetten beni men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyorEvet, Bediuzzaman'ı arayan Risalei Nur sayfalarında bulabilir ve sohbet edebilir Ruhuna fatiha gondermek isteyen herkes, bulunduğu yerde okumak suretiyle (mezarına uğramasına gerek kalmadan) gonderebilir ve gondermelidir
Bediuzzaman, 23 Mart 1960 yılında, mubarek Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde Hakk'ın rahmetine kavuştu ve Urfa'daki Halilurrahman Dergahı'ndaki caminin bahcesine defnedildi Ancak, 27 Mayıs İhtilali'nden sonra darbeciler tarafından, buradan alınarak bilinmeyen bir yere goturuldu Cenabı Hak bazen şerleri hayreyler Bunda da oyle oldu ve farkında olmadan nebbaşlar, Bediuzzaman'ın duasının kabulune vesile oldular
Kabrin nakledilmesi kararını alan darbeciler, Bediuzzaman'ın kardeşi Abdulmecid Unlukul'a Cemal Tural vasıtasıyla bu kararı ilettiler; Abinin kabrini Şark ahalisinden ve Guney sınırımızdan kacak gelip ziyaret edenler var Nazik bir zamandayız Sizin de iştirakiniz ile kabrini Urfa'dan alıp, İc Anadolu'ya nakledeceğiz Şu kağıdı lutfen imzalayındiyerek daha onceden adına yazmış bulundukları dilekceyi zorla imzalattılar Her ne kadar, Seyda'yı bari kabrinde rahat bırakın!dediyse de dinletemeyip kararlarından vazgeciremedi
Bu nakli Abdulmecid Unlukul'un arzusuyla gercekleştirdikleri kılıfıyla kendisini de alarak (o zaman Konya'da ikamet etmektedir) Urfa'ya hareket ettiler 12 Temmuz 1960 tarihinde gece yarısı kabri yıkarak tabutu icinden cıkardılar Aradan 3,5 ay gibi uzun bir zaman gecmesine rağmen cesedin tazeliğini korumasına ve yeni vefat etmiş gibi gorunmesine hayret ettiler Kendileriyle getirdikleri tabuta naklettikten sonra Isparta'ya goturerek yine bir gece yarısı ve bilinmeyen bir yere defnettiler Darbeciler zulmederken, Kaderi İlahi Bediuzzaman'ın arzusunu yerine getirdi Artık kimse, kendisini rahatsız edemeyecek ve nazarlar Risalei Nur'dan başka yere kaymayacaktı
Ulkenin idaresini elinde bulunduran Milli Birlik Komitesi'nin bilgisi dahilinde mezarın nakli olayının gercekleştirildiği, Alparslan Turkeş'in Mustafa Cemal Bayındır'a konuyla ilgili olarak yazmış bulunduğu 20 10 1992 tarihli mektubundan, acık bir şekilde anlaşılmaktadır Turkeş, İcişleri Bakanı emekli general Muharrem İhsan Kızıloğlu'nun konuyla ilgilendiğini yazmaktadır Abdulmecid Unlukul'a zorla imzalattırılan mektup, bir dosya halinde ve kendi isteğiyle yapıldığı tutanaklara gecirilmiş ve bu şekliyle toplantıda okunarak, komite uyelerine talimatlarının olup olmadığının sorulduğu, daha sonra işlemin gercekleştirildiği gorulmektedir
bediuzzaman Said Nursinin kabri
Bediuzzaman, vefatı ve defnedilmek istediği yerle ilgili olarak, değişik tarihlerde talebelerine yazdığı mektup ve derslerinde temas etmiştir Bu konuda, Risalei Nur'da gecen kayıtların ilki 1913 yılına aittir Kendi vefatı ve mezarını ziyarete gelenlerin getirecekleri bahar hediyelerini, yok olan medresesinin mezar taşına benzettiği Van Kalesinin başına takmalarını ister Medresesinin ve kendisinin mezarından soz eder (Munazarat, s 13)
Isparta'da vefat edip defnedilmek istediğini, Siracu'nNur'daki şu bilgilerden anlamak mumkundur: Isparta vilayetinde kıymettar kardeşlerimin kucaklarında, teslimi ruh edip, o mubarek toprakta defnolunmamı kalben niyaz ettim Ve Isparta'ya mevkufen beşinci nefyimi, o kalbi duanın kabul olmasına delil eyledi (Isparta) benim icin taşıtoprağı ile mubarektir Onun icin ben kabrimi o havalide istiyorum
Emirdağ Lahikası'nda da ahir omrunu gecirmek istediği ve kabrinin bulunmasını istediği yerlerle ilgili bilgiler mevcuttur Barla kendisi icin ozel bir oneme haizdir Ahir omrunu burada gecirmek isteğini belirtir Senirkent'te de oturmak istediğini, ancak iradenin elinde olmadığını ilave eder
Mubarek talebelerini duşunup, vefat ettiği zaman onların bulunduğu kabristanda defnolunmayı arzuladığında birden bir ihtarın geldiğini ifade Bediuzzaman, sebebini de şoyle kaydeder; Gerci Medresetu'zZehra'nın merkezi olan Isparta vilayetinde maddeten bulunmak cok cihetle faideli, saadetlidir; fakat nurun mesleği ve Nurcular'ın meşrebi cihetiyle daima berabersiniz Zaman ve mekan, perde olamazlar Şarkta, garpta, şimalde, cenupta, dunyada, berzahta bulunsanız, manen bir mecliste beraber sayılırsınız Onların manevi yardımları daima birbirine oluyor ve sana da gelir
Isparta havalisinde, ahir omrunu gecirmeyi arzu etmekle beraber, talebelerinin de fikirlerine başvurur Medresetu'zZehra erkanlarının kararıyla ve İstanbul ve Ankara universitelerindeki Genc Saidlerin de muvafakatiyle nereyi benim icin munasip gorurseniz orayı kabul edeceğim Madem hakiki varislerim sizlersiniz ve şahsımdan bin derece ziyade dunyada vazifemi de goruyorsunuz Bu hayatı fanideki son menzili sizin reyinize bırakıyorum
Ozellikle 1950'den sonra, artarak devam eden bir Urfa'ya gitme arzusu ve hazırlığına başladığı gorulmektedir Kendine ait bulunan yatak, yorgan, portatif somya vs eşyalarıyla, kendisine intikal ettirilen bir asır evvelin muceddidi olan Mevlana Halidi Bağdadi'nin cubbesini, Urfa'ya goturulmek uzere Vahdi Gayberi'ye teslim eder Bilahare kendisinin de Urfa'ya gideceğini ilave eder Aradan yaklaşık on sene gectikten sonra gitme arzusu gercekleşir Ancak, omrunun son yıllarını değil, son gunlerini gecirmek, peygamberler diyarında vefat etmek uzere buraya gelmiştir
Bediuzzaman, arkasında bir halife değil, Risalei Nur Kulliyatı gibi bir hazineyi bırakarak Hakk'ın rahmetine kavuştu Hayatta iken, arzu etmediği bir hususun vefatından sonra gercekleşmesini asla istemedi Once, gereksiz kabir ziyaretinin yapılmaması ikazında bulundu Dostlar uzaktan ruhuma fatiha okusunlar, manevi dua ve ziyaret etsinler Kabrimin yanına gelmesinler Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir Risalei Nur'daki azami ihlas ile butun butun terki enaniyet icin buna bir manevi sebep hissediyorumdedikten sonra, kendisini Nurlara vakfetmiş birinin kabri başında nobet tutarak, luzumsuz ziyaret edenlere bu hususu bildirmesini ister
Emirdağ Lahikası'nda yer alan, talebelerine yaptığı son dersinde ise, daha dikkat cekici ifadelere yer verir Benim kabrim gayet gizli bir yerde bir iki talebemden başka hic kimse bilmemek lazım geliyor Bunu vasiyet ediyorum Cunku, dunyada sohbetten beni men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyorEvet, Bediuzzaman'ı arayan Risalei Nur sayfalarında bulabilir ve sohbet edebilir Ruhuna fatiha gondermek isteyen herkes, bulunduğu yerde okumak suretiyle (mezarına uğramasına gerek kalmadan) gonderebilir ve gondermelidir
Bediuzzaman, 23 Mart 1960 yılında, mubarek Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde Hakk'ın rahmetine kavuştu ve Urfa'daki Halilurrahman Dergahı'ndaki caminin bahcesine defnedildi Ancak, 27 Mayıs İhtilali'nden sonra darbeciler tarafından, buradan alınarak bilinmeyen bir yere goturuldu Cenabı Hak bazen şerleri hayreyler Bunda da oyle oldu ve farkında olmadan nebbaşlar, Bediuzzaman'ın duasının kabulune vesile oldular
Kabrin nakledilmesi kararını alan darbeciler, Bediuzzaman'ın kardeşi Abdulmecid Unlukul'a Cemal Tural vasıtasıyla bu kararı ilettiler; Abinin kabrini Şark ahalisinden ve Guney sınırımızdan kacak gelip ziyaret edenler var Nazik bir zamandayız Sizin de iştirakiniz ile kabrini Urfa'dan alıp, İc Anadolu'ya nakledeceğiz Şu kağıdı lutfen imzalayındiyerek daha onceden adına yazmış bulundukları dilekceyi zorla imzalattılar Her ne kadar, Seyda'yı bari kabrinde rahat bırakın!dediyse de dinletemeyip kararlarından vazgeciremedi
Bu nakli Abdulmecid Unlukul'un arzusuyla gercekleştirdikleri kılıfıyla kendisini de alarak (o zaman Konya'da ikamet etmektedir) Urfa'ya hareket ettiler 12 Temmuz 1960 tarihinde gece yarısı kabri yıkarak tabutu icinden cıkardılar Aradan 3,5 ay gibi uzun bir zaman gecmesine rağmen cesedin tazeliğini korumasına ve yeni vefat etmiş gibi gorunmesine hayret ettiler Kendileriyle getirdikleri tabuta naklettikten sonra Isparta'ya goturerek yine bir gece yarısı ve bilinmeyen bir yere defnettiler Darbeciler zulmederken, Kaderi İlahi Bediuzzaman'ın arzusunu yerine getirdi Artık kimse, kendisini rahatsız edemeyecek ve nazarlar Risalei Nur'dan başka yere kaymayacaktı
Ulkenin idaresini elinde bulunduran Milli Birlik Komitesi'nin bilgisi dahilinde mezarın nakli olayının gercekleştirildiği, Alparslan Turkeş'in Mustafa Cemal Bayındır'a konuyla ilgili olarak yazmış bulunduğu 20 10 1992 tarihli mektubundan, acık bir şekilde anlaşılmaktadır Turkeş, İcişleri Bakanı emekli general Muharrem İhsan Kızıloğlu'nun konuyla ilgilendiğini yazmaktadır Abdulmecid Unlukul'a zorla imzalattırılan mektup, bir dosya halinde ve kendi isteğiyle yapıldığı tutanaklara gecirilmiş ve bu şekliyle toplantıda okunarak, komite uyelerine talimatlarının olup olmadığının sorulduğu, daha sonra işlemin gercekleştirildiği gorulmektedir