iltasyazilim
FD Üye
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, 1876 tarihinde BitlisHizanNurs'ta dünyaya geldi, 23 Mart 1960'da Urfa'da Hakkın rahmetine erdi Çok genç yaşlarda iken ilmi, zekâsı, kuvvetli hafızası, cesaret ve dirayeti ile meşhur oldu Bütün din ve fen ilimlerini okudu İstanbul'a giderek Sultan Abdülhamid'e, Doğunun kurtuluş ve gelişme reçetesi olan din ve fen ilimlerinin okutulması için üniversite kurulması için teklifte bulundu
Vatanı düşmanı işgal edince, 1916'da talebelerini silâhlandırarak Ruslara karşı mücadele etti Esir düşünce iki buçuk yıl Rusya'da esir olarak kaldı Daha sonra kaçarak İstanbul'a geldi İstanbul'un işgali sırasında Ankara'ya davet edildi, Millî mücadeleyi desteklemesine rağmen tehlikeli yerde hizmet etmeyi tercih ederek gitmedi
Daha sonra Van'a döndü 1925'te ise Doğunun bütün ileri gelenleri ile birlikte Batı Anadoluya sürgün edildi BurdurIsparta'dan sonra Barla'da ikamete mecbur edildi Bu kasabada kaldığı süre içinde bir iman ve ilim külliyatı olan Kur'ân tefsiri Risalei Nurları yazdı Dinsiz yetiştirilmeye çalışılan milleti imana davet ettiği için 28 sene sürgünlerde, zindanlarda, hapishanelerde eziyetlere maruz bırakıldı Ama Allah hizmetini kabul etmişti, kendisi hayatta iken yüzbinlerce genç Nur talebesi olmuş, birer iman kahramanı kesilmişlerdi
5000 sayfalık bir eser külliyatı olan Risalei Nur, asrımız insanının iman problemine ve her türlü tereddüt ve şüphelere cevap vererek, İslâmı severek yaşama şevki sunmaktadır Biz bu eserlerden sadece Mesnevîi Nuriye'den, kısa seçmelerde bulunduk Bu eserde ey aziz kardeşim bil kimânâsında İ'lem eyyühe'1azizhitabı yer almaktadır Burada yer alan öğütler sadece bir bahçeden bir çiçek sayılabilir Bu çiçeğin, sizi bahçeye davet etmeye yeteceğim sanıyorum
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve zinetleri Halıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlamızı bilmediğimiz takdirde Cennet de olsa Cehennemdir Evet, öyle gördüm ve öyle zevk ettim Bilhassa şefkatin ateşini söndürecek marifetullahtan başka bir şey var mıdır? Evet, marifetullah olduktan sonra dünya lezzetlerine iştah olmadığı gibi Cennete bile iştiyak geri kalır
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsan yaşayış vaziyetince bir dağdan kopup sel içine düşen veya yüksek bir apartmandan düşüp yuvarlanan bir şahıs gibidir Evet, hayat apartmanı yıkılıyor Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor Zaman da sel dolaplarını sür'atle çalıştırıyor Arz sefinesi (dünya gemisi) de sür'atle giderken temerrü merre'ssehâb (bulutun geçmesi gibi geçiyor) âyetini okuyor Sefinei arz sür'atle yüzerken dünyanın gayrı meşru (helal olmayan) lezzetlerine uzatılan ellere zehirli dikenlerin batacağı düşünülsün Binaenaleyh o zehirli dünya oklarına bakıp el uzatma
İ'lem eyyühe'1azîz!
Allah'a abd ve hizmetkâr olana her şey hizmetkâr olur Bu da her şey Allah'ın mülk ve malı olduğunu iman ve iz'anla olur
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bu kürei arz (dünya) misafirhanesi, insanların mülk ve malı değildir Ancak insanlar amele gibi o misafirhanenin çeşit çeşit işlerinde ve tezyinatında çalışırlar
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dünyada sana ait çok emirler var Ama ne mahiyetinden ve ne âkibetlerinden haberin olmuyor Biri cesettir Evet, cesedin genç iken lâtif, zarif ve güzel gül çiçeğine benzerse de ihtiyarlığında kuru ve uyuşmuş kış çiçeğine benzer ve tahavvül eder
Biri de hayat ve hayvanattır Bunun da sonu ölüm ve zevaldir
Biri de insaniyettir Bu ise zeval ve beka arasında mütereddiddir Dâimi Bakînin zikri ile muhafazası lâzımdır
Biri de ömür ve yaşayıştır Bunun da hududu tayin edilmiştir Ne ileri ve ne de geri bir adım atılamaz Bunun için elem çekme, mahzun olma Tahammülünden âciz, takatinden hariç olduğun tûlu emel yükünü yüklenme
Biri de vücuttur Vücut zaten senin mülkün değildir Onun maliki ancak Mâlikü'lMülktür Ve senden daha ziyade senin vücuduna şefkatlidir Binaenaleyh Mâliki Hakikinin dairei emrinden hariç o vücuda karıştığın zaman zarar vermiş olursun Ümitsizliği intaç eden hırs gibi
Biri de belâ ve musibetlerdir Bunlar zaildir, devamları yoktur Zevalleri düşünülürse zıtları zihne gelir, lezzet verir
Biri de sen burada misafirsin Ve buradan da diğer bir yere gideceksin Misafir olan kimse beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın Ve keza bu fani dünyadan da
çıkacaksın Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış, Vücudunu Mucidine feda et, Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın Çünkü feda etmediğin takdirde ya bâdi heva zail olur, gider, veya Onun malı olduğundan yine Ona rücu eder
Biri de dünyanın lezzetleridir Bu ise kısmete bağlıdır Talebinde kalaka düşer Ve sür'ati zevali itibariyle aklı başında olan onları kalbine alıp kıymet vermez
Dünyanın akibeti ne olursa olsun lezâizi terk etmek evladır Çünkü akibetin ya saadettir; saadet ise şu fani lezâizin terkiyle olur Veya şekavettir; ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam sehpanın tezyi ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi?
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır
1 Dünyanın ömrü kısa olup sür'atle zeval ve guruba gider Zevalin elemiyle visalin lezzeti zeval buluyor
2 Dünyanın lezâizi zehirli bala benzer Lezzeti nisbetinde elemi de vardır
3 Seni intizar etmekte ve senin de sür'atle ona doğru gitmekte olduğun kabir dünyanın zinetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez Çünkü dünya ehlince güzel addedilen şey orada çirkindir
4 Düşmanlar ve haşerâtı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki muvazene, kabir ile dünya arasındaki aynı muvazenedir Maahâzâ, Cenabı Hak da bir saatlik lezzeti terk etmeye davet ediyor ki, senelerce dostlarınla beraber rahat edesin Öyle ise kayıtlı ve kelepçeli olarak sevk edilmezden evvel Allah'ın dâvetine icabet et
İ'lem eyyühe'1azîz!
Kabir, âlemi âhirete açılmış bir kapıdır Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptır Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeye iştiyakın yok mudur? Evet, vakit yaklaştı, dünya kazuratından temizlenmek üzere bir gusül lazımdır Yoksa onlar istikraz ile istikrah edeceklerdir
Eğer, İmamı Rabbani Ahmedi Farukî bugün Hindistan'da hayattadır diye ziyaretine bir davet vuku bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim Binaenaleyh, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed, Kur'ân'da Muhammed ismiyle müsemma iki cihanın güneşi kabrin arka tarafında milyonlarca Farukî Ahmedler ile muhat olarak sakindir Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Şu esasata dikkat etmek lazımdır:
1 Allah'a abd olana her şey musahhardır Olmayana her şey düşmandır
2 Her şey kader ile takdir edilmiştir Kısmetine razı ol ki, rahat edesin
3 Mülk Allah'ındır Sende emaneten duruyor O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek Sende kalırsa meccânen zail olur, gider
4 Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur Sen zailsin Dünya da zaildir Halkın dünyası da zaildir Kâinatın şu şekli hâzırı da zaildir Bunlar, saniye, dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar
5 Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme
İ'lem eyyühe'1azîz!
Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz Zira dünya durmuyor, gidiyor İnsan da beraber gidiyor Sen de yolcusun Bak, ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulü etmiştir Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış Vücudunda
tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır Maahâzâ, ebedî ömrün önündedir O ömrü bakide göreceğin rahat ve lezzet ancak bu fani ömürde sa'y ve çalışmalarına bağlıdır Senin o ömrü bakiden hiç haberin yok Ölüm sekerâtı uyandırmadan evvel uyan
İ'lem eyyühe'1azîz!
Kur'ânı Kerim okunurken istimaında bulunduğun zaman muhtelif şekillerde dinleyebilirsin
1 Resuli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam nübüvvet kürsüsüne çıkıp nev'i beşere hitaben Kur'an'ın âyetlerini tebliğ ederken, kıraatini kalben ve hayalen dinlemek için kulağını o zamana gönder O femi mübarekinden çıkar gibi dinlemiş olursun
2 Veya Cebrail Aleyhisselâm Hazreti Muhammed'e (asm) tebliğ ederken her iki Hazretin arasında yapılan tebliğ tebellüğ vaziyetini dinler gibi ol
3 Veya kabı kavseyn makamında yetmiş bin perde arasında Mütekellimi Ezelînin Resuli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselama olan tekellümünü dinler gibi hayalî bir vaziyete gir
İ'lem eyyühe'1azîz!
Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri madut ve her şeyin fanidir Öyle ise şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarfetme ki, fani olmasın Baki şeylere sarfet ki, baki kalsın
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ey nefis! Eğer takva ve ameli salih ile Halıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur O kâfidir Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse iyidir Şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur Çünkü onlar da senin gibi âciz kullardır Maahâzâ ikinci şıkkı takip etmekte şirki hafî olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir Evet, bir maslahat için sultana müracaat eden adam sultanı irzâ etmişse o iş görülür Etmemişse halkın iltimasıyla çok zahmet olur Maamafih, yine sultanın izni lazımdır İzni de rızasına mütevakkıftır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Basar masnuatı görüp de basiret Sânii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer Çünkü o halde Saniin manen, kalben görünmemesi ya basiretin fıkdanındandır veya kalb gözünün kör olmasındandır Veya pek dar olduğundan meseleyi azametiyle kavramadığındandır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Senin önünde çok korkunç büyük meseleler vardır ki, insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder
Birisi: Ölümdür ki, insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır
2 Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur
3 Ömür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, aczi mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır Öyle ise bu gaflet ve nisyan nedir? Devekuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki, Allah seni görmesin Veya sen Onu görmeyesin Ne vakte kadar zâilâtı fâniyeye ihtimam ve bâkiyâtı dâimeden tegafül edeceksin?
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bizler uzun bir seferdeyiz Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz O yollarda zulümatı dağıtacak bir nur ve bir erzak lazımdır Güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok Ancak Kur'ân'ın güneşinden, Rahmanın hazinesinden tedarik edilebilir
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsan bir yolcudur Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder Her iki hayatın levâzımatı Mâlikü'1Mülk tarafından verilmiştir Fakat o levâzımatı cehlinden dolayı tamamen bu hayatı dünyeviyeye sarfediyor Halbuki o levâzımattan lâakal onda biri dünyevî hayata, dokuzu hayatı bakiyeye sarfetmek gerektir
Ey insan! Rahmı maderde iken, tıfl iken, ihtiyar ve iktidardan mahrum bir vaziyette iken, seni pek leziz rızıklar ile besleyen Allah, sen hayatta kaldıkça o rızkı verecektir Baksana! Her bahar mevsiminde sathı arzda yaratılan envaı erzakı kim yaratıyor ve kimler için yaratıyor? Senin ağzına götürüp sokacak değil ya! Yahu, eğlencelere, bahçelere gidip dallarda sallanan o güleç yüzlü leziz meyveleri koparıp yemek zahmet midir? Allah insaf versin
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ücret alındığı zaman veya mükâfat tevzi edildiği vakit, rekabet, kıskançlık mikrobu oynamaya başlar Fakat iş zamanında, hizmet vaktinde o mikrobun haberi olmuyor Hatta tembel adam çalışkanı sever, zayıf olan kaviyi takdir ve tahsin eder Fakat çalışmasını ister ki, iş hafif olsun, zahmetten kurtulsun
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsanın Cenabı Haktan hiçbir hakkı talep etmeye hakkı yoktur Bilâkis dâima şükretmeye medyundur Çünkü, mülk Onundur, insan Onun memluküdür
İ'lem eyyühe'1azîz!
Mahlukatın en zâlimi insandır İnsan kendi nefsine olan şiddeti muhabbetten dolayı kendisine hizmet ve menfaati olan şeyleri sever, hem kıymet verir Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur Aksi halde ne sever ve ne kıymet verir
İ'lem eyyühe'1azîz!
Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terk edecek olan dünyanın sefahetlerini bugün kemali izzet ve şerefle terk edersen pek aziz ve yüksek olursun Çünkü o seni terk etmeden evvel sen onu terk edersen, hayrını alır, şerrinden kurtulursun Fakat vaziyet makuse olursa, kaziyye de makuse olur
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ey nefsi emmâre! Katiyen bil ki, senin hususi, ama pek geniş bir dünyan vardır ki, amal, ümit, taallukat, ihtiyacat üzerine bina edilmiştir En büyük temel taşı ve tek direği senin vücudun ve senin hayatındır Halbuki o direk kurtludur O temel taşı da çürüktür Hülâsa, esastan fasit ve zayıftır Dâima harap olmaya hazırdır
Evet, bu cisim ebedî değil, demirden değil, taştan değil Ancak et ve kemikten ibaret bir şeydir Ani olarak seni başına yıkılıyor, altında kalıyorsun Bak, zamanı mazi senin gibi geçmiş olanlara geniş bir kabir olduğu gibi, istikbal zamanı da geniş bir mezaristan olacaktır Bugün sen iki kabir arasındasın, artık sen bilirsin
Arkadaş! Bildiğimiz, gördüğümüz dünya bir iken, insanlar adedince dünyaları hâvidir Çünkü, her insanın tam manâsıyla hayalî bir dünyası vardır Fakat öldüğü zaman dünyası yıkılır, kıyameti kopar
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bu dünya ebedi kalmak için yaratılmış bir menzil değildir Ancak Cenabı Hakkın ebedî ve sermedi olan dârüsselâm menziline davetlisi olan mahlukatın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur
Ey arkadaş! İnsan başıboş, serseri, sahipsiz bir hayvan değildir Ancak onun da bütün harekât ve efali yazılıyor, tespit ediliyor Ve amalinin neticeleri hıfzediliyor ki, muhasebei kübrada ona göre derece alsın Hülâsa, her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde gelen yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nevi terhis ve izindir
Vatanı düşmanı işgal edince, 1916'da talebelerini silâhlandırarak Ruslara karşı mücadele etti Esir düşünce iki buçuk yıl Rusya'da esir olarak kaldı Daha sonra kaçarak İstanbul'a geldi İstanbul'un işgali sırasında Ankara'ya davet edildi, Millî mücadeleyi desteklemesine rağmen tehlikeli yerde hizmet etmeyi tercih ederek gitmedi
Daha sonra Van'a döndü 1925'te ise Doğunun bütün ileri gelenleri ile birlikte Batı Anadoluya sürgün edildi BurdurIsparta'dan sonra Barla'da ikamete mecbur edildi Bu kasabada kaldığı süre içinde bir iman ve ilim külliyatı olan Kur'ân tefsiri Risalei Nurları yazdı Dinsiz yetiştirilmeye çalışılan milleti imana davet ettiği için 28 sene sürgünlerde, zindanlarda, hapishanelerde eziyetlere maruz bırakıldı Ama Allah hizmetini kabul etmişti, kendisi hayatta iken yüzbinlerce genç Nur talebesi olmuş, birer iman kahramanı kesilmişlerdi
5000 sayfalık bir eser külliyatı olan Risalei Nur, asrımız insanının iman problemine ve her türlü tereddüt ve şüphelere cevap vererek, İslâmı severek yaşama şevki sunmaktadır Biz bu eserlerden sadece Mesnevîi Nuriye'den, kısa seçmelerde bulunduk Bu eserde ey aziz kardeşim bil kimânâsında İ'lem eyyühe'1azizhitabı yer almaktadır Burada yer alan öğütler sadece bir bahçeden bir çiçek sayılabilir Bu çiçeğin, sizi bahçeye davet etmeye yeteceğim sanıyorum
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve zinetleri Halıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlamızı bilmediğimiz takdirde Cennet de olsa Cehennemdir Evet, öyle gördüm ve öyle zevk ettim Bilhassa şefkatin ateşini söndürecek marifetullahtan başka bir şey var mıdır? Evet, marifetullah olduktan sonra dünya lezzetlerine iştah olmadığı gibi Cennete bile iştiyak geri kalır
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsan yaşayış vaziyetince bir dağdan kopup sel içine düşen veya yüksek bir apartmandan düşüp yuvarlanan bir şahıs gibidir Evet, hayat apartmanı yıkılıyor Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor Zaman da sel dolaplarını sür'atle çalıştırıyor Arz sefinesi (dünya gemisi) de sür'atle giderken temerrü merre'ssehâb (bulutun geçmesi gibi geçiyor) âyetini okuyor Sefinei arz sür'atle yüzerken dünyanın gayrı meşru (helal olmayan) lezzetlerine uzatılan ellere zehirli dikenlerin batacağı düşünülsün Binaenaleyh o zehirli dünya oklarına bakıp el uzatma
İ'lem eyyühe'1azîz!
Allah'a abd ve hizmetkâr olana her şey hizmetkâr olur Bu da her şey Allah'ın mülk ve malı olduğunu iman ve iz'anla olur
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bu kürei arz (dünya) misafirhanesi, insanların mülk ve malı değildir Ancak insanlar amele gibi o misafirhanenin çeşit çeşit işlerinde ve tezyinatında çalışırlar
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dünyada sana ait çok emirler var Ama ne mahiyetinden ve ne âkibetlerinden haberin olmuyor Biri cesettir Evet, cesedin genç iken lâtif, zarif ve güzel gül çiçeğine benzerse de ihtiyarlığında kuru ve uyuşmuş kış çiçeğine benzer ve tahavvül eder
Biri de hayat ve hayvanattır Bunun da sonu ölüm ve zevaldir
Biri de insaniyettir Bu ise zeval ve beka arasında mütereddiddir Dâimi Bakînin zikri ile muhafazası lâzımdır
Biri de ömür ve yaşayıştır Bunun da hududu tayin edilmiştir Ne ileri ve ne de geri bir adım atılamaz Bunun için elem çekme, mahzun olma Tahammülünden âciz, takatinden hariç olduğun tûlu emel yükünü yüklenme
Biri de vücuttur Vücut zaten senin mülkün değildir Onun maliki ancak Mâlikü'lMülktür Ve senden daha ziyade senin vücuduna şefkatlidir Binaenaleyh Mâliki Hakikinin dairei emrinden hariç o vücuda karıştığın zaman zarar vermiş olursun Ümitsizliği intaç eden hırs gibi
Biri de belâ ve musibetlerdir Bunlar zaildir, devamları yoktur Zevalleri düşünülürse zıtları zihne gelir, lezzet verir
Biri de sen burada misafirsin Ve buradan da diğer bir yere gideceksin Misafir olan kimse beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın Ve keza bu fani dünyadan da
çıkacaksın Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış, Vücudunu Mucidine feda et, Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın Çünkü feda etmediğin takdirde ya bâdi heva zail olur, gider, veya Onun malı olduğundan yine Ona rücu eder
Biri de dünyanın lezzetleridir Bu ise kısmete bağlıdır Talebinde kalaka düşer Ve sür'ati zevali itibariyle aklı başında olan onları kalbine alıp kıymet vermez
Dünyanın akibeti ne olursa olsun lezâizi terk etmek evladır Çünkü akibetin ya saadettir; saadet ise şu fani lezâizin terkiyle olur Veya şekavettir; ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam sehpanın tezyi ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi?
İ'lem eyyühe'1azîz!
Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır
1 Dünyanın ömrü kısa olup sür'atle zeval ve guruba gider Zevalin elemiyle visalin lezzeti zeval buluyor
2 Dünyanın lezâizi zehirli bala benzer Lezzeti nisbetinde elemi de vardır
3 Seni intizar etmekte ve senin de sür'atle ona doğru gitmekte olduğun kabir dünyanın zinetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez Çünkü dünya ehlince güzel addedilen şey orada çirkindir
4 Düşmanlar ve haşerâtı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki muvazene, kabir ile dünya arasındaki aynı muvazenedir Maahâzâ, Cenabı Hak da bir saatlik lezzeti terk etmeye davet ediyor ki, senelerce dostlarınla beraber rahat edesin Öyle ise kayıtlı ve kelepçeli olarak sevk edilmezden evvel Allah'ın dâvetine icabet et
İ'lem eyyühe'1azîz!
Kabir, âlemi âhirete açılmış bir kapıdır Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptır Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeye iştiyakın yok mudur? Evet, vakit yaklaştı, dünya kazuratından temizlenmek üzere bir gusül lazımdır Yoksa onlar istikraz ile istikrah edeceklerdir
Eğer, İmamı Rabbani Ahmedi Farukî bugün Hindistan'da hayattadır diye ziyaretine bir davet vuku bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim Binaenaleyh, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed, Kur'ân'da Muhammed ismiyle müsemma iki cihanın güneşi kabrin arka tarafında milyonlarca Farukî Ahmedler ile muhat olarak sakindir Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Şu esasata dikkat etmek lazımdır:
1 Allah'a abd olana her şey musahhardır Olmayana her şey düşmandır
2 Her şey kader ile takdir edilmiştir Kısmetine razı ol ki, rahat edesin
3 Mülk Allah'ındır Sende emaneten duruyor O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek Sende kalırsa meccânen zail olur, gider
4 Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur Sen zailsin Dünya da zaildir Halkın dünyası da zaildir Kâinatın şu şekli hâzırı da zaildir Bunlar, saniye, dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar
5 Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme
İ'lem eyyühe'1azîz!
Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz Zira dünya durmuyor, gidiyor İnsan da beraber gidiyor Sen de yolcusun Bak, ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulü etmiştir Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış Vücudunda
tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır Maahâzâ, ebedî ömrün önündedir O ömrü bakide göreceğin rahat ve lezzet ancak bu fani ömürde sa'y ve çalışmalarına bağlıdır Senin o ömrü bakiden hiç haberin yok Ölüm sekerâtı uyandırmadan evvel uyan
İ'lem eyyühe'1azîz!
Kur'ânı Kerim okunurken istimaında bulunduğun zaman muhtelif şekillerde dinleyebilirsin
1 Resuli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam nübüvvet kürsüsüne çıkıp nev'i beşere hitaben Kur'an'ın âyetlerini tebliğ ederken, kıraatini kalben ve hayalen dinlemek için kulağını o zamana gönder O femi mübarekinden çıkar gibi dinlemiş olursun
2 Veya Cebrail Aleyhisselâm Hazreti Muhammed'e (asm) tebliğ ederken her iki Hazretin arasında yapılan tebliğ tebellüğ vaziyetini dinler gibi ol
3 Veya kabı kavseyn makamında yetmiş bin perde arasında Mütekellimi Ezelînin Resuli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselama olan tekellümünü dinler gibi hayalî bir vaziyete gir
İ'lem eyyühe'1azîz!
Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri madut ve her şeyin fanidir Öyle ise şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarfetme ki, fani olmasın Baki şeylere sarfet ki, baki kalsın
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ey nefis! Eğer takva ve ameli salih ile Halıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur O kâfidir Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse iyidir Şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur Çünkü onlar da senin gibi âciz kullardır Maahâzâ ikinci şıkkı takip etmekte şirki hafî olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir Evet, bir maslahat için sultana müracaat eden adam sultanı irzâ etmişse o iş görülür Etmemişse halkın iltimasıyla çok zahmet olur Maamafih, yine sultanın izni lazımdır İzni de rızasına mütevakkıftır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Basar masnuatı görüp de basiret Sânii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer Çünkü o halde Saniin manen, kalben görünmemesi ya basiretin fıkdanındandır veya kalb gözünün kör olmasındandır Veya pek dar olduğundan meseleyi azametiyle kavramadığındandır
İ'lem eyyühe'1azîz!
Senin önünde çok korkunç büyük meseleler vardır ki, insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder
Birisi: Ölümdür ki, insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır
2 Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur
3 Ömür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, aczi mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır Öyle ise bu gaflet ve nisyan nedir? Devekuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki, Allah seni görmesin Veya sen Onu görmeyesin Ne vakte kadar zâilâtı fâniyeye ihtimam ve bâkiyâtı dâimeden tegafül edeceksin?
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bizler uzun bir seferdeyiz Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz O yollarda zulümatı dağıtacak bir nur ve bir erzak lazımdır Güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok Ancak Kur'ân'ın güneşinden, Rahmanın hazinesinden tedarik edilebilir
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsan bir yolcudur Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder Her iki hayatın levâzımatı Mâlikü'1Mülk tarafından verilmiştir Fakat o levâzımatı cehlinden dolayı tamamen bu hayatı dünyeviyeye sarfediyor Halbuki o levâzımattan lâakal onda biri dünyevî hayata, dokuzu hayatı bakiyeye sarfetmek gerektir
Ey insan! Rahmı maderde iken, tıfl iken, ihtiyar ve iktidardan mahrum bir vaziyette iken, seni pek leziz rızıklar ile besleyen Allah, sen hayatta kaldıkça o rızkı verecektir Baksana! Her bahar mevsiminde sathı arzda yaratılan envaı erzakı kim yaratıyor ve kimler için yaratıyor? Senin ağzına götürüp sokacak değil ya! Yahu, eğlencelere, bahçelere gidip dallarda sallanan o güleç yüzlü leziz meyveleri koparıp yemek zahmet midir? Allah insaf versin
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ücret alındığı zaman veya mükâfat tevzi edildiği vakit, rekabet, kıskançlık mikrobu oynamaya başlar Fakat iş zamanında, hizmet vaktinde o mikrobun haberi olmuyor Hatta tembel adam çalışkanı sever, zayıf olan kaviyi takdir ve tahsin eder Fakat çalışmasını ister ki, iş hafif olsun, zahmetten kurtulsun
İ'lem eyyühe'1azîz!
İnsanın Cenabı Haktan hiçbir hakkı talep etmeye hakkı yoktur Bilâkis dâima şükretmeye medyundur Çünkü, mülk Onundur, insan Onun memluküdür
İ'lem eyyühe'1azîz!
Mahlukatın en zâlimi insandır İnsan kendi nefsine olan şiddeti muhabbetten dolayı kendisine hizmet ve menfaati olan şeyleri sever, hem kıymet verir Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur Aksi halde ne sever ve ne kıymet verir
İ'lem eyyühe'1azîz!
Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terk edecek olan dünyanın sefahetlerini bugün kemali izzet ve şerefle terk edersen pek aziz ve yüksek olursun Çünkü o seni terk etmeden evvel sen onu terk edersen, hayrını alır, şerrinden kurtulursun Fakat vaziyet makuse olursa, kaziyye de makuse olur
İ'lem eyyühe'1azîz!
Ey nefsi emmâre! Katiyen bil ki, senin hususi, ama pek geniş bir dünyan vardır ki, amal, ümit, taallukat, ihtiyacat üzerine bina edilmiştir En büyük temel taşı ve tek direği senin vücudun ve senin hayatındır Halbuki o direk kurtludur O temel taşı da çürüktür Hülâsa, esastan fasit ve zayıftır Dâima harap olmaya hazırdır
Evet, bu cisim ebedî değil, demirden değil, taştan değil Ancak et ve kemikten ibaret bir şeydir Ani olarak seni başına yıkılıyor, altında kalıyorsun Bak, zamanı mazi senin gibi geçmiş olanlara geniş bir kabir olduğu gibi, istikbal zamanı da geniş bir mezaristan olacaktır Bugün sen iki kabir arasındasın, artık sen bilirsin
Arkadaş! Bildiğimiz, gördüğümüz dünya bir iken, insanlar adedince dünyaları hâvidir Çünkü, her insanın tam manâsıyla hayalî bir dünyası vardır Fakat öldüğü zaman dünyası yıkılır, kıyameti kopar
İ'lem eyyühe'1azîz!
Bu dünya ebedi kalmak için yaratılmış bir menzil değildir Ancak Cenabı Hakkın ebedî ve sermedi olan dârüsselâm menziline davetlisi olan mahlukatın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur
Ey arkadaş! İnsan başıboş, serseri, sahipsiz bir hayvan değildir Ancak onun da bütün harekât ve efali yazılıyor, tespit ediliyor Ve amalinin neticeleri hıfzediliyor ki, muhasebei kübrada ona göre derece alsın Hülâsa, her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde gelen yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nevi terhis ve izindir