Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Bediüzzaman Said Nursî'den Müslümanlara Hatırlatmalar #8

Bediüzzaman Said Nursî'den Müslümanlara Hatırlatmalar #8

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Enaniyetin neler kaybettirdiğini fark etmek
Enaniyetin ihlasa verdiği zararları hayatın her aşamasında görebilmek mümkündür Diğer insanlardan daha büyük olduğu iddiasına kapılan bir insan, bu kimselerden gelecek her türlü eleştiri, uyarı ya da tavsiyeye kapalıdır Karşı taraf kendisinin düşünemediği önemli bir konuyu hatırlatsa bile, üstünlük iddiası ağır basar ve kişi doğru olana teslim olmak yerine yanlış da olsa kendi dediğini savunur Dolayısıyla da ihlastan uzaklaşmış, adeta nefsinin emrine girmiş olur Oysaki böyle bir durum karşısında ihlasa uygun olan, kişinin haklı olduğu bir konuda bile karşı tarafın sözüne uyabilmesi, üstünlük sağlama arzusuna kapılmadan teslimiyet gösterebilmesidir Bunun için gerekli olan ise öncelikle kişinin enaniyete sebep veren benlik duygusunu bir kenara bırakması, nefsini müdafaa etmekten vazgeçmesidir Ancak o zaman Kuran ruhuna uygun bir tavır gösterebilecek ve ancak o zaman ihlasla hareket edebilecektir Nitekim Bediüzzaman Said Nursi bir sözünde enaniyetin neden olduğu bu üstünlük sağlama ve haklı çıkma hırsına yönelik en etkili çözümün 'nefse taraftar olmadan müminlerin aklına teslim olmak' olduğunu hatırlatmıştır:… Bu illetin yegane çaresi: Nefsini suçlu duruma düşürmek değil ve nefsine değil daima karşısındaki meslekdaşına tarafdar olmak Fenni adab ve ilmi münazaranın alimleri (terbiye, bilgi eğitimi ve karşılıklı konuşma ilminin alimleri) arasındaki doğruluktan, haktan ayrılmama ve bununla birlikte merhamet, adalet dairesinde hareket kaidesi olan şu: Eğer bir mes'elenin tartışılmasında kendi sözünün haklı çıktığına tarafdar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdırHem zarar eder Çünki haklı çıktığı vakit o tartışmada bilmediği bir şeyi öğrenmiyor, belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir Eğer hak hasmının elinde çıksa; zararsız, bilmediği bir mes'eleyi öğrenip, kazanç sağlamış olur, nefsin gururundan kurtulur Demek insaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip, tarafdar çıkar, memnun olur11
İnsanın elde ettiği başarıları kendinden bilmesi de enaniyetten kaynaklanmaktadır ve ihlası zedeleyen bir tavırdır Oysa insanlara aklı da yeteneği de veren ancak Allah'tır Dediler ki: Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın(Bakara Suresi, 32)ayetiyle hatırlatıldığı gibi insanın Allah'ın kendisine öğrettiğinin dışında hiçbir bilgisi yoktur İnsan Allah'ın yoktan var ettiği, aciz bir varlıktır İnsanın güç getirebildiği herşey Allah'ın kendisine ihsanda bulunmasıyla ve kuvvet vermesiyle gerçekleşmektedir Allah'ın sınırsız aklı, sonsuz gücü ve bilgisinin yanında, aciz bir varlık olan insanın elde ettiği başarıları kendinden bilmesi büyük bir gaflet olur Ancak ne var ki, bir kez büyüklenme iddiasına kapılan bir insan tüm bu gerçekleri bir anda unutmakta, yaptıklarından kendisine pay çıkarabilmektedir Elde ettiği başarılarla enaniyete kapılıp ihlastan uzaklaşabilmektedir Samimi bir mümine yakışan ise dünyanın en üstün yeteneklerine sahip, en akıllı, en mükemmel insanı da olsa asla bunları kendinden bilmemesi ve enaniyete kapılmamasıdır Eğer sahip olduğu tüm bu nimetlere rağmen aczinin farkında olarak hareket ederse, Allah ona daha da güzel nimetler ihsan edecek ve bu ihlaslı tavrından dolayı onu rahmetine, rızasına ve cennetine kavuşturacaktır Oysa insanların büyük bir bölümü dünya hayatının bir deneme olduğunu unutup, kendilerine bir sıkıntı isabet ettiğinde Allah'a yönelir, sonra bir nimete kavuştuklarında ise nankörlük ederler Nimetleri kendi kabiliyetleri sayesinde elde ettiklerini, bunun kendi başarıları olduğunu düşünerek çok büyük bir yanılgıya düşerler Allah Zümer Suresi'nde şu şekilde buyurmaktadır:İnsana bir zarar dokunduğu zaman, bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildiHayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir Ancak çoğu bilmiyorlar (Zümer Suresi, 49)
Yine enaniyetin etkisiyle insanların sıkça içerisine düşebildikleri bir başka hata da, 'ön plana çıkma hırsı'dır Nefis insanı hayırlı işlerde ve salih amellerde dahi rahmani olmayan bir hırsa sevk edebilmekte ve makul gibi görünen mazeretlerle insanların ihlaslarını kırmaya çalışmaktadır Said Nursi'nin Hem ihlas ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine tarafdar olmaktır Yoksa, Benden ders alıp sevab kazandırsınlardüşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir12örneği ile dikkat çektiği gibi kimi insanlar karşılaştıkları bazı işlerde, o işin en güzel şekilde yapılmasından ya da sonuç bakımından fayda vermesinden çok bu işi yapan kişi ben olayımmantığıyla hareket ederler Ön plana çıkma arzusunun ve enaniyetin hakim olduğu bu davranış ihlası tamamen zedeler

Bediüzzaman'ın …Bu sevabı ben kazanayım, bu insanlara ben doğru yolu göstereyim, benim sözümü dinlesinlerdiye, karşısındaki hakikî kardeşi ve cidden muhabbet ve gücüne ve kardeşliğine ve yardımına muhtaç bir zâta karşı rekabetkârane vaziyet alır Talebelerim ne için onun yanına gidiyorlar? Ne için onun kadar talebem bulunmuyor?diye, enaniyeti oradan fırsat bulup, kötü bir huy olan makam mevki sevgisine meylettirir, ihlası kaçırır, riya kapısını açar13 sözleriyle ifade ettiği gibi aksi bir tavırda insan mümin kardeşine karşı bir rekabet içerisine girmiş olur Güzel bir sorumluluğa bir başkasının talip olmasını ve bunu başarıyla sonuçlandırmasını istememek, bir anlamda da onun ecir kazanmasını, ahireti için fayda getirecek güzel bir sorumluluk yüklenmesini istememek demektir Oysaki Kuran'a ve ihlasa en uygun olan tavır, diğer inananların ahiretlerine de vesile olmak, kendisi gibi onların da Allah'ın razı olacağı işlerde bulunmalarını teşvik etmek olmalıdır

Müslüman kendisi ne kadar salih amelde bulunmak istiyorsa, onların da aynı şekilde ecir kazanmalarını ve ahiretleri adına güzel işler yapabilmelerini istemelidir Bu işi yapabilecek en ehil kişi benim, bu işi ne kadar iyi yapabileceğimi görsünler de ne kadar üstün meziyetlere sahip olduğumu daha iyi anlasınlarya da bu işi ben üstleneyim ki müminlerin gözünde iyi bir prestij ve makam elde edeyimgibi düşüncelerle hayırlı bir işi bir hırs konusu haline getirmek ihlasa uygun olmaz Bunun yerine bu işte bir başka mümine öncelik tanıyıp, onun ne kadar üstün özelliklere sahip olduğunu ön plana çıkararak güzel ahlak göstermiş ve ihlaslı bir harekette bulunmuş olur Bediüzzaman Said Nursi enaniyet ve ön plana çıkma hırsına çözüm olacak şöyle bir tavsiyede bulunmuştur: Bu mühim illetin merhemi ve ilâcı: Allah sevgisisırrıyla, hak yoluna gidenlere refakatla iftihar etmek ve arkalarından gitmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak ve o Hak yolunda kim olursa olsun kendinden daha iyi olduğunun ihtimaliyle enaniyetinden vazgeçip ihlası kazanmak ve ihlas ile bir gram amelin, ihlassız kilolarca amele tercih olunduğunu bilmekle ve dolayısıyla mesuliyetlerini bilerek ve zararlı olan liderlik hırsından vazgeçmekle o illetten kurtulur ve ihlası kazanır, ahirete yönelik vazifesini hakkıyla yapabilir14
Said Nursi bu sözleriyle ihlasın önemine bir kez daha dikkat çekmekte ve ahiret yurdunu hedefleyen insanların enaniyet, liderlik hırsı ve rekabet duygusu gibi bencil duygularından sıyrılmaları gerektiğini hatırlatmaktadır Bunun için söz konusu olan din adına yapılacak bir hizmet dahi olsa, ihlasından dolayı bunda bir başka mümine öncelik tanıyabilmesinin, onu ön plana çıkarabilmesinin ve onun başarılarıyla iftihar edebilmesinin önemine dikkat çekmiştir Başkalarının kendisinden daha üstün olabileceğine inanıp, onlara teslim olabilmesinin ihlasa daha uygun olacağını hatırlatmıştır



11 Risalei Nur Külliyatı, Lemalar, s151
12 Risalei Nur Külliyatı, 20 Lema, s158
13 Risalei Nur Külliyatı, 20 Lema, s152
14 Risalei Nur Külliyatı, 20 Lema, s153




ALINTIDIR


Serinin Diğer Yazıları
| 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 9| 10 | 11 | 12 | 13 | 14 (Son) |

 

Similar threads

Enaniyeti Terk Etmek Bu bölümde bir müminin ihlasını nelerin zedeleyebileceği üzerinde durduk ve nefsin rekabet, hırs, kıskançlık, kendi nefsini müminlerin nefsine tercih etme gibi özelliklerini inceledik İşte nefsin ihlası zedeleyen bu gibi özelliklerinin hepsinin ardında çok daha büyük ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
105
Makam ve Mevki Hırsını Terk Etmek İnsanların sadece Allah'ın rızasını hedefleyerek, ahiret yurdu için ihlasla çaba sarf etmelerini engelleyen bir diğer neden ise, dünya hayatındaki makam, mevki, şöhret gibi maddi değerlere olan düşkünlüktür Oysa maddi imkanlar, mal ya da mevki insana ahiret...
Cevaplar
0
Görüntüleme
108
Ahireti Düşünmek Kıskançlığı ve Rekabeti Ortadan Kaldırır Her insan hem Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle hem de eksik tuttuklarıyla denemeden geçirilmektedir Bu yolla insanlardan hangilerinin Allah'a yönelip şükredenlerden, hangilerinin ise Kuran ahlakından uzaklaşıp nankörlük edenlerden...
Cevaplar
0
Görüntüleme
111
Kıskançlık ve Rekabet Müminlerin Gücünü Kırar Bediüzzaman ayrıca müminler arasında yaşanmasının ihtilaf zararlarına da değinmiştir İhtilaf ve rekabet ne kadar güç kırarsa, ittifak etmenin de o kadar kuvvet sağlayacağını belirtmiştir: Gaflete ve dalalete dalanlar ise, aşırı bir sevgiyle bağlı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
96
Nefsin Kışkırtmalarına Kapılmamak İnsan eğer bir kez daha samimiyetle gözden geçirecek olursa günlük hayatta nefsinin bu yöndeki telkinleriyle sık sık karşılaştığını görecektir Nefsin bu kışkırtmaları kimi zaman insanın maddi, kimi zaman da manevi menfaatlerinden feragat etmemesini teşvik eder...
Cevaplar
0
Görüntüleme
117
858,496Konular
981,870Mesajlar
29,907Kullanıcılar
Ahmet120938Son üye
Üst Alt