nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Berat Gecesi Hikayesi
Patent Gecesi İle İlgili Hikayeler
Allah'ın Beratı
Rufaî tarikatına mensup müridlerden biri bir gün kendisine fazla güvenerek cezbe halindeyken şöyle dua etti:
Ya Rabbi Cehennemden azat olduğuma dair bu aciz kuluna bir belge bayrak direği
Aradan çok geçmedi, gök yüzünden beyaz bir kâğıt geldi Alıp baktılar fakat, kâğıtta hiçbir yazı değil Kâğıdın geldiğini görerek sevinen o mürid, içinde bir yazı olmadığını görür görmez fazla üzüldü, mükedder bir vaziyette durumu şeyhine izah etmek üzere kâğıdı Ahmed Rufai Hazretlerine götürdü
Ahmet Rufaî Hazretleri kâğıdı eline alıp bakınca kendinden geçti ve şükür secdesine vararak:
Ey hiç olmazsa Hûda, sana hamd ü senalar olsun Bu çelimsiz kulunun müridlerinden bir kimseye böyle bir patent yollamak şerefine eriştirdin, dedi
Müridler:
Efendim dediler Biz orada bir yazı görmüyoruz, siz ise bu şahsın cehennemden azat olduğunu nasıl anlıyorsunuz? dediler
O:
Ey benim müridlerim ve vefalı dostlarım, kudret eli siyah yazmaz, siz buradaki yazıyı göremiyorsunuz, bu kâğıdın üzerindeki yazı nurdan kalemle yazılmıştır, buyurdu
Patent Kağıdı
Abdullahı Rûmî, bir sohbetinde Ebülleysi Semerkandî'den naklen şöyle anlattı:
Bir târihte Bağdât'ta, zenginler hacca gidiyorlardı Peygamber efendimizin aşkıyla yanan bir fakîr de, o yıl hacca gitmeye hedef etti ve hac kâfilesiyle yola çıktı Kâfile hareket etmeden önce, cümbür cemaat eşidostu ile helâllaştı
Kent dışına çıkıldığında, zenginlerden biri bir fakîrin de hacca gittiğini görür görmez;
Bineğin yok, azığın değil Sen hacca nasıl gideceksin? Bâri cebinde birkaç bin altının var mıdır?diye alay etti
Fakîr, bu zenginin iğneleyici sorusuna çok üzüldü ve;
Allahü teâlâ ne hoş vekîldir Mahlûkâtın rızkını o vermektedir Hepimiz O'nun verdiklerini yiyoruzdiyerek, zenginin bulunduğu yerden mahzûn bir şekilde ayrıldı Hac vazîfelerini yapana dek da o zengine hiç görünmedi Cümbür Cemaat Mekkei mükerremeden, Medînei münevvereye yola çıktıkları vakit, o zengin, fakîri sağ sâlim bitmiş karşı görünce hayret etti ve;
Komşu, sen de buraya değin gelip hac vazîfeni yapabildin mi? diye sormaktan kendini alamadı
Fakîr de;
Allahü teâlâya sonsuz hamdü senâlar olsun Yüzümüzün karasına bakmayıp, bu mübârek makâmı ziyâret etmeyi nasîb etti Geldim, Beyti şerîfi tavaf ettim Sağ sâlim dönüyorumdedi
Zengin;
Hacı efendi! Acabâ sana da berât verdiler mi?diye sordu
Fakîr; Bu ne berâtıdır ki?dedi
Varlıklı;
Beyti şerîfi ziyâret edenlere, Cehennem'den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı verilirdiyerek, koynundan herhangi bir kağıt çıkarıp fakîri aldattı
Fakîr, berât kâğıdının kendisine verilmediğine fazla üzüldü Hemen geriye doğru dönüp Haremi şerîfe geldi İki gözü iki çeşme hâlinde, kanlı yaşlar akıtarak fazla inledi Allahü teâlâya kırık bir gönülle duâlar etmeye, yalvarmaya başladı:
Ey âlemleri yaratan yüce Rabbim! Sen herşeye kâdirsin, ganî bir pâdişâhsın İhsânların tüm kullarına her ân yağmaktadır Cehennem'den âzâd olup orada incinmemeleri için kullarının bâzısına patent vermişsin Bu fakîr kuluna berât verilmedi Yahut bu garîb kulun âzâd olmadı mı?deyip bayıldı Baygın hâlde iken, mânâ âleminden yanında bir kimse gelip;
Ey fakîr! Başını kaldır ve şu berâtını alıp arkadaşlarına yetiş!diyerek elindekini ona verdi O ânda fakîr kendine gelerek ayıldı Elinde, dünyâ kâğıtlarına hiç benzemeyen, yeşil renkli nûrdan yazıları olan ve misk gibi kokan bir berât kâğıdı vardı Kâğıdı defâlarca öpüp başına koyan fakîrin sevincinden adeta aklı gidecekti Şükür secdesine kapandı Ömründe hiç görmediği o berâtı, yüzüne ve gözüne sürdü, bağrına bastı ve koynuna sokarak arkadaşlarına yakalamak için seri adımlarla yürümeğe başladı Arkadaşları, geriden fakîrin geldiğini görünce gülüşmeğe başladılar Yanlarına soluk soluğa gelen fakîre alayla;
Cehennem'den âzâd olma berâtını alabildin mi? diye sordular
Fakîr de koynundan berâtını çıkararak;
İşte! Rabbimizin ihsânı olan berâtım!diyerek, misk kokulu berâtını zengine sunuverdi Herkes yerinde donakalmıştı Berâtı bölge varlıklı, nûrdan yazılarla fakîrin Cehennem'den âzâd olduğunu okuyunca, aklı başından gidip, atından düştü Bir zaman yerde baygın yatan zengini baskı ayılttılar Kendine gelen zengin, kâğıdı öpmeye, misk kokusunu koklamağa başladı Kendi kendine de; Vâh, vâh benim boşuna geçen ömrüme! Keşke ben de bu fakîr gibi sâdık bir fakîr olsa idim Onun kavuştuğu bu saâdete ben de kavuşsaydım Bu fakîr, sadâkati sebebiyle bu mertebelere ulaştı Ben ise zenginliğim sebebiyle gurûra kapıldım ve bundan mahrûm oldum Tüm malımı versem, bu kâğıttakilerin bir noktasını alamamdiyerek âh eyledi Gözlerinden kanlı yaşlar döktü
Fakîr;
Hacı efendi! Berâtım sende kalsın Sakla Ben öldüğüm vakit kefenimin arasına koyun da kabrimde suâl meleklerine onu göstereyimdedi
Hacı efendi berâtı büyük bir îtinâ ile koynuna koydu Uzun yolculuktan daha sonra evlerine ulaştılar Varlıklı olan hacı, berâtı sandığına koydu Aradan günler geçti Varlıklı, ticâret için başka memlekete gittiğinde, fakir vefât etti Yıkayıp kefenlediler, lakin berâtını bulup kefenin içine koyamadılar Fakîrin cenâzesini kabre defnettiler Ama birkaç ay geçtikten sonradan, varlıklı ticâretinden döndü Fakîri sorduğunda; Sizlere ömür Sen gittikten sonradan vefat ettidediler
Zenginin sözde dünyası başına yıkıldı Çok ağladı ve
O zavallının bende pek kıymetli bir emâneti vardı Onu yerine getiremedim Bu Nedenle vasiyetini yapamamış oldum O âhirete göçtü, berâtı ise bende kaldı Berâtını yanına koyamadımdedi Derhal sandığın yanına varıp ağzını açtı Lakin berâtı koyduğu yerde bulamadı defalarca aramasına karşın yine bulamadı Kabrine gidip bakayım Ola Ki, birisi beratı alıp ona vermiştirdedi
Kazma kürek alarak kabre gitti Mezarını başlamak istedi O anda;
Kabri açma! Biz ona o berâtı verdik, dışarıya bırakmadık!diyen bir ses işitti Nereden geldiği kesin olmayan bu ses karşı zengin, düşüp bayıldı Mânâ âleminde fakîri fark etti
Fakîr;
Ey hacı efendi! Allahü teâlâ sana selâmet versin O berât bana verildi Hamdolsun Münker ve Nekîr meleklerine gösterdim Onu görür görmez sorgu suâl bile etmediler Bu berâtı almama hacdan dönerken sen sebeb olmuştun Cenâbı Hak senden râzı olsundeyip kayboldu Zengin ayıldığında, içten evine gidip, fakir için hatimler okuttu Yemekler pişirtip, yetimleri, fakirleri doyurdu
Beratımı Ver
Hac zamânında tanıdık olmayan birisi Ebû Amr ezZücâcî'nin yanında gelerek;
Haccımı yaptım Berâtımı ver Senin arkadaşların, berâtımı almam için sana gönderdiler
Ebû Amr, o kimsenin gönlünün temiz ve saf olduğunu fark etti Ona şaka yaptıklarını anladı Kâbe'nin kapısı ile Hacerülesved arasındaki Mültezim'e işâret ederek
Git oraya ve yâ Rabbî! Bana berâtımı ver, de! dedi
Bir zaman sonra o yabancı, elinde bir kağıt ile geri döndü Kâğıdın üstünde yeşil hat, yazı ile; Bismillâhirrahmânirrahîm Bu falan oğlu falanın Cehennem'den berât kâğıdıdır yazılı idi *
Patent Gecesi İle İlgili Hikayeler
Allah'ın Beratı
Rufaî tarikatına mensup müridlerden biri bir gün kendisine fazla güvenerek cezbe halindeyken şöyle dua etti:
Ya Rabbi Cehennemden azat olduğuma dair bu aciz kuluna bir belge bayrak direği
Aradan çok geçmedi, gök yüzünden beyaz bir kâğıt geldi Alıp baktılar fakat, kâğıtta hiçbir yazı değil Kâğıdın geldiğini görerek sevinen o mürid, içinde bir yazı olmadığını görür görmez fazla üzüldü, mükedder bir vaziyette durumu şeyhine izah etmek üzere kâğıdı Ahmed Rufai Hazretlerine götürdü
Ahmet Rufaî Hazretleri kâğıdı eline alıp bakınca kendinden geçti ve şükür secdesine vararak:
Ey hiç olmazsa Hûda, sana hamd ü senalar olsun Bu çelimsiz kulunun müridlerinden bir kimseye böyle bir patent yollamak şerefine eriştirdin, dedi
Müridler:
Efendim dediler Biz orada bir yazı görmüyoruz, siz ise bu şahsın cehennemden azat olduğunu nasıl anlıyorsunuz? dediler
O:
Ey benim müridlerim ve vefalı dostlarım, kudret eli siyah yazmaz, siz buradaki yazıyı göremiyorsunuz, bu kâğıdın üzerindeki yazı nurdan kalemle yazılmıştır, buyurdu
Patent Kağıdı
Abdullahı Rûmî, bir sohbetinde Ebülleysi Semerkandî'den naklen şöyle anlattı:
Bir târihte Bağdât'ta, zenginler hacca gidiyorlardı Peygamber efendimizin aşkıyla yanan bir fakîr de, o yıl hacca gitmeye hedef etti ve hac kâfilesiyle yola çıktı Kâfile hareket etmeden önce, cümbür cemaat eşidostu ile helâllaştı
Kent dışına çıkıldığında, zenginlerden biri bir fakîrin de hacca gittiğini görür görmez;
Bineğin yok, azığın değil Sen hacca nasıl gideceksin? Bâri cebinde birkaç bin altının var mıdır?diye alay etti
Fakîr, bu zenginin iğneleyici sorusuna çok üzüldü ve;
Allahü teâlâ ne hoş vekîldir Mahlûkâtın rızkını o vermektedir Hepimiz O'nun verdiklerini yiyoruzdiyerek, zenginin bulunduğu yerden mahzûn bir şekilde ayrıldı Hac vazîfelerini yapana dek da o zengine hiç görünmedi Cümbür Cemaat Mekkei mükerremeden, Medînei münevvereye yola çıktıkları vakit, o zengin, fakîri sağ sâlim bitmiş karşı görünce hayret etti ve;
Komşu, sen de buraya değin gelip hac vazîfeni yapabildin mi? diye sormaktan kendini alamadı
Fakîr de;
Allahü teâlâya sonsuz hamdü senâlar olsun Yüzümüzün karasına bakmayıp, bu mübârek makâmı ziyâret etmeyi nasîb etti Geldim, Beyti şerîfi tavaf ettim Sağ sâlim dönüyorumdedi
Zengin;
Hacı efendi! Acabâ sana da berât verdiler mi?diye sordu
Fakîr; Bu ne berâtıdır ki?dedi
Varlıklı;
Beyti şerîfi ziyâret edenlere, Cehennem'den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı verilirdiyerek, koynundan herhangi bir kağıt çıkarıp fakîri aldattı
Fakîr, berât kâğıdının kendisine verilmediğine fazla üzüldü Hemen geriye doğru dönüp Haremi şerîfe geldi İki gözü iki çeşme hâlinde, kanlı yaşlar akıtarak fazla inledi Allahü teâlâya kırık bir gönülle duâlar etmeye, yalvarmaya başladı:
Ey âlemleri yaratan yüce Rabbim! Sen herşeye kâdirsin, ganî bir pâdişâhsın İhsânların tüm kullarına her ân yağmaktadır Cehennem'den âzâd olup orada incinmemeleri için kullarının bâzısına patent vermişsin Bu fakîr kuluna berât verilmedi Yahut bu garîb kulun âzâd olmadı mı?deyip bayıldı Baygın hâlde iken, mânâ âleminden yanında bir kimse gelip;
Ey fakîr! Başını kaldır ve şu berâtını alıp arkadaşlarına yetiş!diyerek elindekini ona verdi O ânda fakîr kendine gelerek ayıldı Elinde, dünyâ kâğıtlarına hiç benzemeyen, yeşil renkli nûrdan yazıları olan ve misk gibi kokan bir berât kâğıdı vardı Kâğıdı defâlarca öpüp başına koyan fakîrin sevincinden adeta aklı gidecekti Şükür secdesine kapandı Ömründe hiç görmediği o berâtı, yüzüne ve gözüne sürdü, bağrına bastı ve koynuna sokarak arkadaşlarına yakalamak için seri adımlarla yürümeğe başladı Arkadaşları, geriden fakîrin geldiğini görünce gülüşmeğe başladılar Yanlarına soluk soluğa gelen fakîre alayla;
Cehennem'den âzâd olma berâtını alabildin mi? diye sordular
Fakîr de koynundan berâtını çıkararak;
İşte! Rabbimizin ihsânı olan berâtım!diyerek, misk kokulu berâtını zengine sunuverdi Herkes yerinde donakalmıştı Berâtı bölge varlıklı, nûrdan yazılarla fakîrin Cehennem'den âzâd olduğunu okuyunca, aklı başından gidip, atından düştü Bir zaman yerde baygın yatan zengini baskı ayılttılar Kendine gelen zengin, kâğıdı öpmeye, misk kokusunu koklamağa başladı Kendi kendine de; Vâh, vâh benim boşuna geçen ömrüme! Keşke ben de bu fakîr gibi sâdık bir fakîr olsa idim Onun kavuştuğu bu saâdete ben de kavuşsaydım Bu fakîr, sadâkati sebebiyle bu mertebelere ulaştı Ben ise zenginliğim sebebiyle gurûra kapıldım ve bundan mahrûm oldum Tüm malımı versem, bu kâğıttakilerin bir noktasını alamamdiyerek âh eyledi Gözlerinden kanlı yaşlar döktü
Fakîr;
Hacı efendi! Berâtım sende kalsın Sakla Ben öldüğüm vakit kefenimin arasına koyun da kabrimde suâl meleklerine onu göstereyimdedi
Hacı efendi berâtı büyük bir îtinâ ile koynuna koydu Uzun yolculuktan daha sonra evlerine ulaştılar Varlıklı olan hacı, berâtı sandığına koydu Aradan günler geçti Varlıklı, ticâret için başka memlekete gittiğinde, fakir vefât etti Yıkayıp kefenlediler, lakin berâtını bulup kefenin içine koyamadılar Fakîrin cenâzesini kabre defnettiler Ama birkaç ay geçtikten sonradan, varlıklı ticâretinden döndü Fakîri sorduğunda; Sizlere ömür Sen gittikten sonradan vefat ettidediler
Zenginin sözde dünyası başına yıkıldı Çok ağladı ve
O zavallının bende pek kıymetli bir emâneti vardı Onu yerine getiremedim Bu Nedenle vasiyetini yapamamış oldum O âhirete göçtü, berâtı ise bende kaldı Berâtını yanına koyamadımdedi Derhal sandığın yanına varıp ağzını açtı Lakin berâtı koyduğu yerde bulamadı defalarca aramasına karşın yine bulamadı Kabrine gidip bakayım Ola Ki, birisi beratı alıp ona vermiştirdedi
Kazma kürek alarak kabre gitti Mezarını başlamak istedi O anda;
Kabri açma! Biz ona o berâtı verdik, dışarıya bırakmadık!diyen bir ses işitti Nereden geldiği kesin olmayan bu ses karşı zengin, düşüp bayıldı Mânâ âleminde fakîri fark etti
Fakîr;
Ey hacı efendi! Allahü teâlâ sana selâmet versin O berât bana verildi Hamdolsun Münker ve Nekîr meleklerine gösterdim Onu görür görmez sorgu suâl bile etmediler Bu berâtı almama hacdan dönerken sen sebeb olmuştun Cenâbı Hak senden râzı olsundeyip kayboldu Zengin ayıldığında, içten evine gidip, fakir için hatimler okuttu Yemekler pişirtip, yetimleri, fakirleri doyurdu
Beratımı Ver
Hac zamânında tanıdık olmayan birisi Ebû Amr ezZücâcî'nin yanında gelerek;
Haccımı yaptım Berâtımı ver Senin arkadaşların, berâtımı almam için sana gönderdiler
Ebû Amr, o kimsenin gönlünün temiz ve saf olduğunu fark etti Ona şaka yaptıklarını anladı Kâbe'nin kapısı ile Hacerülesved arasındaki Mültezim'e işâret ederek
Git oraya ve yâ Rabbî! Bana berâtımı ver, de! dedi
Bir zaman sonra o yabancı, elinde bir kağıt ile geri döndü Kâğıdın üstünde yeşil hat, yazı ile; Bismillâhirrahmânirrahîm Bu falan oğlu falanın Cehennem'den berât kâğıdıdır yazılı idi *