nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Bertrand Russell Biyografisi,
Bertrand Russell hakkında veri
(18721970) Kasım ayı konuğumuz 20 yüzyılda adından fazla laf edilmiş bir filozof: Bertrand Russell Bir çok felsefeci asıl yapıtını tamamlayamadan yaşamı terk etmiştir Russell ’ın böyle bir mazereti yok 98 yıl yaşadı ve bu uzun yaşamın hakkını da verdi O yaşamındaki tutumuyla , Sartre gibi, bir felsefecinin aynı zamanda bir eylem adamı olabileceğini gösterdi Yirminci yüzyılın felaketlerine tanıklık eden Russell, olgun çağında içinde yaşadığı soğuk savaşın silahlanma çılgınlığına da en sert muhalefeti belirten düşünürlerden biri oldu Yaşamöyküsüne kısa bir göz atalım birlikte; Russell, aristokrat bir ailenin en küçük oğlu olarak 1872 yılında dünyaya geldi Doğduktan iki yıl sonra annesini ve iki kız kardeşini kuşpalazı hastalığından kaybetti İki sene daha sonra da babasını kaybeden minik Russel ’ı büyükannesi yetiştirdi 1890 da Cambıidge'te Trinity College'da önce matematik daha sonra da felsefe egitimi gördü Ilk çalışmalarındaki idealleştirme etkisi vardı, 1898'in sonundan itibaren, dostu GE Moore ile birlikte idealizme karşıt bir görüntü benimsedi 1900'de, Paris'te, Italyan matematikçisi Giuseppe Peano, onu, yeni mantığın analitik gücü konusunda ikna etti Bu Nedenle, mantığı geliştirmeye ve matematiği de mantığa indirgemeye çaliştı Alfred North Whitehead ile birlikte, 19101913 arasında, Principia Mathematica 'nın üç cildini yayımladı sonradan biçimsel araştırmalarındaki katılıktan uzaklaşarak, kendini dil ve data felsefesine adadı Birinci Dünya Savaşı sırasında, barıştırma yanlısı tutumu ve savaşa karşısında çıkanlarla dayanışma içinde olması yüzünden, 1916'da, Trinity College'daki görevinden uzaklaştırıldı ve 1918'de, altı ay Brixton Hapishanesi'ne kapatıldı 1927de, Eğitim Üzeri ne'deki ilkelerin pedagojik ve ahlakî sonuçlarını uygulamaya koyduğu bir okul açtı 1931'de, Lord'lar Kamarası'nda, erkek kardeşi Frank'm yerini aldı 1950'de, tüm çalışmaları Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı Vietnam Savaşı sırasında, Jean Paul Sartre ile birlikte, savaş suçlarını duyuru etmeyi üstlenen “Uluslararası Savaş Suçlan Mahkemesini “(Russell Mahkemesi) kurdu Seksen dokuz yaşında olduğu halde, Parlamento Meydanı'nda nükleer silahlanmaya karşı yapılan bir davet esnasında tutuklandı «Aşk ihtiyacı, bilim susuzluğu ve tüm acı çekenlerin yanına edinmek gibi, üç tutkunun güdümündeki uzun bir ömürden sonra, 2 şubat 1970'te öldü
Yararlanılan Kaynak: Axis Siyasal etkinlikleri
İlimden Beklediklerimiz adlı yapıtı 1948'de yayımlandığındı saygıyla karşılanmış lakin öyle sıcak bir kabul görmemişti Bunun bir nedeni epistomoloji konusunun bundan böyle pozitif ilgi çekmemesi bir diğer nedeni de II Dünya Savaşı'nın yarattığı ortamdı Büyük hayal kırıklığına uğrayan Russell o sıralar felsefeyi etkileyen linguistik akıma da yakınlik duymuyordu My Philosophical Development (1959; Felsefi Gelişimim ) adlı kitabıyla birkaç makale yazdıysa da bu dönemde bundan böyle felsefeden uluslararası siyasete yöneldi Bilhassa karısından ayrılip ABD'li Edith Finch'le evlendiği 1952 den sonradan oturmuş değerlerin savunulduğu çevrelerde saygınliğını yitirmeye buna karşılik bütün dünyada sol çevrelerde ve gençler aralarında ünlenmeye başladı 1954'te BBC'de yayınlanan meşhur İnsanın Sorumluluğuadli konuşmasında Bikini Adasındaki hidrojen bombası denemelerini lanetledi Bunu Nobel Ödüllü bilim adamlarının tepkisini dile getiren Russell Einstein bildirisi ve her ikisine de başkanlık ettiği Doğu ve Batı dünyasından bilim adamlarının katıldığı I Pugwash Konferansı (1957) ile 1958'de başlatılan Nükleer Silahsızlanma Kampanyası izledi 1960'ta ise başkanlıktan ayrılarak kitlesel dingin direniş eylemleri düzenlemeyi amaçlayan daha militan yaklaşımlı 100'ler Komitesi ni oluşturdu 1961'de kansıyla birlikte önderlik ettiği kitlesel oturma eylemleri yüzünden 2 ay hapis cezasına çarptırıldı lakin sağlik nedenleriyle cezası 7 güne indirildi Russell Küba Bunalimı ve ÇinHindistan hudut çatışmaları sebebiyle devlet başkanları ve dönemin Birleşik Milletler Genel Sekreteri U Thant nezdinde girişimde bulunabilecek enerji ve kararlıliğı gösterdiği 1962'de 90 yaşındaydı Warren Raporu'nun yayımlanmasından sonradan Kennedy suikastını araştıran komiteye başkanlik etti bu arada barışa karşın çabalarını daha sistematik bir ülkü getirmek için 1963'te Bertrand Russell Uzlaşma Vakfi'nı ve Atlantik Vakfi 'nı kurdu sonra ABD'nin Vietnam politikasına güçlü olarak tepki gösterdi Fransız varoluşçu düşünür JeanPaul Sartre Yugoslav tarihçi Vladimir Dedijer, Polonya asıllı yazar Isaac Deutcsher ve daha başka ünlülerin de katkısıyla Uluslararası Savaş Suçlan Mahkemesi 'ni (Russell Mahkemesi) topladı Ölümünden önceki üç yıl içinde yayımlanan Otobiyografisi'si (3 cilt) nükteli, içtenlikli, düzgün anlatımıyla Russell'ın en hoş yapıtlarından biri oldu
Kaynak: Esas Britannica
SÖYLEDİKLERİMİZİN ÇÖZÜMLENMESİ
Russell ’ın öncelleri, bilgiyi bilgikuramına ait bir mesele olarak görür ve ona yalnızca bu terimlerle yaklaşırken, Russell, kendisi, Whitehead ve Frege ’nin arasında geliştirdiği mantığın tüm aygıtını fiziki problemlere uyguladı Tıpkı önceleri matematikte yapmaya çalıştığı gibi, burada da (bilimsel bilgilerimiz dahil) dış dünya hakkındaki bilgilerimize su sızdırmaz bir mantıksal temel kazandırmaya çalıştı; her iki halde de hedef, insan bilgisine mutlak bir katiyet kazandırmaktı Sonunda her iki durumda da başarılı olamadıysa da, bu süreçte büyük işler gerçekleştirdi Russell ’ın programı ve birincil çalışmaları düşünüldüğünde, mantıksal analiz tekniklerini sıradan, jurnal bilgilerimize uygulaması fazla doğaldı Ama, çok geçmeden kolay gibi görünen önermelerde bile amaç ve hakikat konusunda önemli güçlüklerle karşılaştı “İngiliz tahtının varisi dazlaktır dediğimizde, önermemizin anlamı açık gibi görünmektedir ve bu önermenin doğruluğunu olgulara bakarak belirlemeye kalktığımızda yanlış olduğunu görürüz Lakin, bu önermede, sadece biçim olarak adamakıllı aynı görünmesini sağlayacak dek ufak bir değiştirme yaptığımızı varsayalım: “Fransız tahtının varisi dazlaktır Bu öneri doğru mudur, hatalı mıdır? Fransız tahtı diye bir şey yoktur; dolayısıyla tahtın varisi de yoktur Yani, önermenin göndermede bulunduğu ne bir kimse ne de bir şey vardır Dolayısıyla, dürüst ya da hatalı olduğu, hatta doğrusu herhangi bir şeyi kastettiği nasıl söylenebilir? Russell, şeyler hakkında jurnal, sıradan söz ediş tarzımızı bu cins bir mantıksal çözümlemeye bağlı tuttuğunda, sorunlarla ve tuzaklarla dolu bir mayın tarlasına düştü Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, iki önermenin tamı tamına aynı dilbilgisi biçimine, lakin en ince ayrıntısına kadar ayrı iki mantıksal içerime sahip olabileceklerini gösterdi; böylece fakat en azından bir durumda söylediğimiz şeylerin dilbilimsel biçimi, gerçekten (son derece problematik olabilecek) hakiki mantıksal doğasını gözlemektedir
Bryan Magee –Felsefenin Öyküsü
Mantık ve Matematik
Russell 'ın matematik hakkındaki görüşleri mantıkçı (mantıklaştırıcı') bir çizgi izler Mantıkçılık matematiğin mantığa indirgenebileceği, bir diğer deyişle, matematiğin mantıktan türetilebileceği görüşüdür Russell , mantıkçı okulun kurucusu Gotlob Frege 'nin 1903 tarihinde ikinci cildi yayımlanan Aritmetiğin Temel Yasaları adli kitabında aritmetiği türetmeye yetkin olarak tanıttığı mantık sisteminin en esas ilksavının aykırı olduğunu göstermiştir (Kendi kendisinin elemanı olmayan tüm kümelerin elemanı olduğu bir kümenin varliğına izin veren Frege sistemi, böyle bir kümenin fakat ve ama varolmaması koşulunda varolabileceği çelişkisini banndırmaktaydı; Russell bunu gösterdı) Russell Açmazı olarak da bilinen Russell'ın bu katkısı Frege'nin mantıkçı sistemini yıksa da kendisinin yeni bir mantıkçılığı savunmasını ve bu alanın en kıymetli yapıtlarından olan Tbe Principles Mathematics'i (Matematiğin llkeleleri, 1903) yayınlamasını engellememiştir Arkasında Cambridgeli matematikçi ve Eelsefeci A N Whitehead ile birlikte kaleme aldıkları Principia Mathematica 'da (1910 1913; 3 cilt) ise Russell ve Whitehead Frege 'nin sisteminin düştüğü çelişkiye düşmeyen bir sistem ortaya koydular RussellWhitehead sisteminin kendine özgü sorunları olsa da bu yapıtın matematik Eelsefesi ve matematiğin temelleri gibi alıştırma alanlarındaki önemli yeri tartışılmazdır Russell 'ın felsefesinin tipik özelliği, kendisinin de kurucuları aralarında sayıldığı çağdaş biçimsel mantığı derhal her felsefe sorununda bir kılavuz yöntem olarak kutlanmasıdır 19101arın başlarında felsefi mantık alanında incelemeler yapan Russell , gündelik dilin birçok kusuru olduğuna, bu kusurların da modem niceleme mantığının ışığı alanda gündelik dil önermelerinin mantıksal biçimlerini inceleyerek giderilebileceğine inanıyordu
Felsefe Sözlüğü ABaki Enerjik; Erkan Uzun; Serkan Uzun; ÜHüsrev YoksalBilim ve Sanat Yayınları
MANTIKSAL ANALIZ
1903'teki araştırmalarının ilk hedefi modern mantığı kurmaktı (The Principles of Maıhematics) Dilbilgisini kılavuz alan Russell , önermenin çözümlenmesi aracılığıyla mantığın esas kavramlarını ortaya çıkarır Olağan özneyüklem eklemlemesi yerine değişkene ve fonksiyona dayalı bir bölümleme getirir Mesela“Qsembolü “insandır anlamına geliyorsa, Qx teklif fonksiyonu şöyle okunacaktır: “x insandır bu fonksiyonu doğru kılan değerlerin tümü (Sokrates, Platon, Sezar, vb) fonksiyonun belirlediği sınıfı oluşturur Aynı fonksiyon şeması kolaylıkla bağıntılara da uygulanır: x,y'nin “kardeşidir F (x,y) formülüyle açıklanır Burada F 'nin kardeşi iki değişkenli bir fonksiyondur Charles Sanders Peirce ve Emest Schröder 'in çalışmaları yen Russell, Eormel ınantığın keza özgünlüğünü, hem de verimliliğini ortaya koyan bir bağıntılar hesabı geliştirir Sonuçlardan ilkelere dışarı giden ikinci bir analizle önerıe ve fonksiyon hesaplarıni 20 “öncüle (gerçeklik, içerme, akıcı, fonksiyon, belirtme indirger Felsefenin açıklaması gereken ilk doğruluklar olan ilksel önermeler in onlarla kurulduğu bu “ilksel teriınler yeni mantığın en son temelini oluşturmaktadır Bu mantıklı ve felsefi inceleme, esas hatlarıyla, Frege 'nin daha önceki buluşlarıyla birleşyor ve aynı engele çaıpıyordu: paradokslar
Axis
Paradokslar
Russell 'in keşfettiği ve onun adıyla anılan ilk paradoks kendi kendisinin üyesi olmayan sınıfların sınıfı paradoksudur Örneğin, («halk müziği sınıfının kendisi bir “insan değildir) Eğer bir sınıf, kendi kendisinin üyesiyse, onu nitelendiren özelliğe sahiptir,dolayısıyla da, kendi kendisinin üyesi değildir Eger, kendi kendisinin üyesi değilse, onu nitelendiren özelliğe sahip değildir Dolayısıyla, kendi kendisinin üyesidir Her iki durumda da bir çelişki laf konusudur Aynı model üstüne “yalan söylüyorum Giritli Epimenides'inki gibi paradokslar kurulabilir Bu paradokslar, direkt mantık ilkelerini tartışmaya açıyordu Artık, mantık sağlam bir temel oluşturamaz gibi göründüğünden, “matematikte temeller bunalımı olarak adlandırılan şart ortaya çıkmış oluyordu Russell, 1908'de, paradoksların, bir bütünün kendi kendisinin üyesi olarak kabul edilmesiyle ortaya çıkan bir kısır döngüden kaynaklandığını keşfetti Bundan kaçınabilmek için, “hiçbir bütünlüğün o bütünün terimleriyle tanımlanabilir üyeler olamayacağını ileri süren kısır döngü ilkesi'ne aktarmak yeterliydi bu da, bir bütünlüğün öğelerinin, bu bütünlüğe öncelik kendi kendileri kadar belirlenmesini zorunlu kılıyordu Rusell'in tipler kuramı , bu sorunun çözümüne yöneliktir Buna göre, birbirlerini karşılıklı olarak dışlayan sınıfların (bireyler sınıfı, bireylerin sınıflarının sınıfı, bireylerin sınıflarının sınıfının sınıfı vb), yüklemlerin (bireylerin yüklemleri, bireylerin ; bireylerin yüklemlerinin yüklemleri, vb) ve önermelerin tiplerinin hiyerarşisiyle açıklanabilir Rııssell paradoksu (bütün kümelerin kümesinin paradoksu), bir sınıfın kendi kendisinin üyesi olup olmadığı sorusu bütün anlamını kaybettiğinden, ortadan kalkmış olmaktadır Hiçbir yüklem kendi kendisine yüklemlenemeyeceğinden yüklem paradoksu için de, aynı şey laf konusudur Yalancı paradoksuna gelince, “yalan söylüyorum önermesi, kendisine uygulanamayacağı için, o da benzer şekilde çözülür Oysa, bu aşamada ortaya yeni bir zorluk çıkar: anlamlılık:Her tamdeyim kendi anlamlılığını oluşturan bir tiple tanımlanır Örneğin, “x uzundur L(x} fonksiyonu, fonksiyon değerleri bakımından değil, sadece birey değerleri bakımından manâ taşır Manalı sürükleyici tamdeyimler leL(x) kasıt taşımayan tamdeyimler L arasında felsefi açıdan bereketli bir ayrıma (sonradan, Rudolf Carnap göre ele alinacaktır) gidilmesi ve Wittgenstein tarafından reddedilecek olan farkli dil düzeylerinin kabulünün, Polonyalı mantıkçılar Lesniewski ve Tarski tarafından her sağlam anlambilimin koşulu olarak tekrar onaylanması buradan kaynaklanır
Axis
MANTIK, DIL VE MATEMATIK
Tipler kuramının getirdiği tamamen sözdizimsel zorluklar anlam sorununu ortadan kaldırmıyordu Önceden, mantık imgelerinin ve bunların biçimlendirdiği dilsel imlerin anlamını temin etmek gerekiyordu Russell, 1903 'te, önce imlemeye karşın bir kasıt kuramı önerdi: özel isimler şeyleri veya kişileri gösterir («Scott Walter Scott'u gösterir); genel isimler se, önlerinde mantık sözcüklerin yer aldığı nesnelere dikkat çekici eder (“ırk ifadesi insanları içine bölge sınıfa göze çarpan etmektedir) bu nedenle, işlemlere cevap veren mantıklı sözcüklerin (“birkaç, “bir, “tüm, dıştan, tüm terimlerin hakiki varlıklara dolayli ya da aracısız olarak bir imleme olarak kavranan bir anlamı (ınantıkdilbilgisi paralelliği ilkesi) vardır; çünkü şeyler, kişiler, kavramlar, nesneler var olan veya vardır Bir Platoncu gerçekçilik de, analizin sağlamlastırılmasıyla yeni mantığın nesnelliğinin güvencesini oluşturuyorduBu yüzden, sınıflar ve sayılar gibi mantıklımatematiksel nesnelerin varliğını kabul etmek gerekiyordu 1905 'ten itibaren, belirtilen betimlemeler kuramı , hakiki olmayan bütün varlıklarla ilgili her türlü girişimden uzakta durulmasını sağladı Geleneksel analizde filanca ya da falanca türünden deyimler, kurgu'lar (“Minos'un kızı) ya da olanaksızlıklar (“kare çember) durumlarında uydurma ya da hayali ya da çelişkili nesnelerin imleme olarak kabülünü gerektiren hakiki özneler olarak alıyordu Frege 'nin nicelendirme kuramına dayanan Russell , belirtilmiş betimlemelerin mantıksal bir çözümlemesini önerdi: emin bir bireyi betimleyen ifadeler Bu Vesile Ile, her belirtilen tanım, kendi anlamından soyulmuş ve bir değişkenin ve bir yüklemsel öğenin varoluşsal (tikel) nicelendirilmesiyle gerçekleştirilen ve mantıklı olarak, bir imleme öğesine indirgenebilen eksikli bir simge den diğer birşey değildir
MANTIK ve FELSEFÎ BILGI
Çözümleme tekniğini modern bir Ockham usturası gibi kullanan (gerekli olmadıkça varlıkları çoğaltmamak gerekir) Russell , önce, dilbilgisindeki özel isimleri, belirli betimlemelere indirger ve gerçek mantıklı özel ad olarak, yalnızca “ben zamiriyle “bu dikkat çekici sıfatım bırakır Bu Nedenle, data, öznelerin duyu verileri aracılığıyla sahip olduğu ilk elden edinimlerden hareketle, dış dünyanın nesnelerinin mantıklı çıkarsanmasına dayanacaktır Lakin, Russell, 1918'de, «ben» in mantıklı özel isim değerini yadsır ve özneyi «bir dizi deneyime indirger Ertesi sene, ne zihinsel, ne de maddî olan ilk verilerden hareketle, nedensellik yasalarından yararlanarak maddi nesneleri meydana getirmek muhtemel olduğu gibi, psikolojik kuralları kullanarak tinsel olayların da mantıksal olarak kurulabileceğini öne süren William James 'in nötr monizm ini benimser (Analysis of Mind, Analysis o f Matter) Emin kanıtlanamayan çıkarımlar, yani, ampirik genellemelerle ilgili son araştırmalarında, Russell , tümevarımı ortaya hazırlamak için beş temel postulat kabul etme zorunluluğunu getiriyordu Kanıtlanamayan çıkarımlara istikamet veren mantık ilkelerine eklenen bu postulatlar, deneyciliğin sınırlarını gösteriyorlardı (Human Knowledge) Russell , tezlerini sorgulamaktan hiç kaçınmadı; fakat bunlardan felsefî eserlerinin birliğini sağlayanlara her zaman yan kaldı Mantığın ve her türlü bilginin «ilkeleri»ni keşfetmek için, çözümlemeye başvurmaktan hiç vazgeçmedi Bu çözümlemeci yönelim dışsal bağıntılar ilkesine dayanır Buna tarafından, bağıntılar isimlerinden bağımsızdır, dolayısıyla, reel bir hesabın konusu olabilirler Bu, Aristoteles 'ten beri, mantığın özelliği olan ve tüm bağıntıları bir özneye bir sıfat yüklenmesine (lıredicatum iı:est subjecto) indirgeyen “iç bagıntılar öğretisi ne zıt düşmektedir Leibniz'in monadism'inin olduğu kadar, Hegel ya da Bradley ' in monizm'inin de temeli olan bu mantıksal önvarsayım, töz anlayışına dayalı bir metafiziğe ulaşıyordu Russell , gerçek olanın özerk nesnelerin bağıntısından oluşturulmuş, egemen olgulardan meydana geldiği, mantıklı bir atomculuğun savunuculuğunu yaptı Bu olgular atomik önermelerle ifade edilir Atomik önermelerden hareketle mantıksal olarak yapı edilebilen bileşik önermelerin doğruluğu, bu atomik önermelerin doğruluğuna bağlıdır (kaplamsallık ilkesi)
Geleceğe Dönük Bazı Tahminler
() Günümüzde kültürün eğilimi, sanat ve edebiyattan uzak, bilim doğrultusundadır; böyle sürüp gitmesi de olasıdır Kuşkusuz, bunun nedeni bilimin yaşantımızda koskocoman yararlar sağlamasıdır Rönesans ’tan gelen ve sosyal prestijle desteklenen enerjik bir edebiyat geleneğimiz vardır Bir “beyefendi azıcık Latince bilmelidir; ancak bir lokomotifin nasıl çalıştığını bilmese de olur Ne var ki, bu geleneğin sürmesi “beyefendiyi başkalarından daha eksik yararlı kılmaktan diğer bir işe afacan Sanırım, uzun olmayan bir zaman sonra, bilim alanında birşeyler bilmeyen bir kimsenin eğitim görmüş birey sayılmayacağını varsayabiliriz Bu olmulu bir şey; ama bilimin, zaferlerini kültürümüzün başka yönlerden yoksullaşması pahasına kazanıyor olması üzülecek bir şey Sanat gün geçtikçe daha çok bir zümrenin ya da birkaç varlıklı sanatseverin işi olmaktadır Sanat, bayağı insan için, din ve ulus yaşamıyla benzer olduğu zamanlardaki kadar manâlı değildir Daha önce estetik yönden övülmeye bedel sayılan hissi gereksinimler artan bir şekilde daha önemsizleşen yollarla gideriliyorlar: Günümüzde dans ve dans müziğinin, başlıca, daha eksik medeni olan bir toplumdan ithal edilmiş olan Rus balesi dıştan, sanatsal hiçbir değeri yoktur Sanatın önemini yitirmesi, korkarım kaçınılmazdır ve atalarımızdan daha tedbirli ve faydacıl olan yaşama biçimimizle bağıntılıdır Bir yüz yıl dek sonra, az çok eğitim görmüş herkesin oldukça matematik, azıcık biyoloji ve büyük ölçüde de makine yapımı bileceğini varsayım ediyorum eğitim, bir azınlık dışarıya, daha fazla “devingen denilen, yani insanlara duyu ve düşünceden fazla, “yapmayı öğretici türden olacaktır Insanlar her işi büyük bir beceriyle yapacaklar, oysa bu işlerin yapmaya değerinde olup olmadığını mantıklı bir biçimde değerlendirmekten aciz olacaklardır Ola Ki de resmi bir “düşünürler tabakası oluşacak; bunlardan birincisi Royal Society ’nin, ikincisi de Royal Academy ile Piskoposluk federasyonunun birer uzantısı olacaktır Düşünürlerce elde edilen sonuçlar devletin malı olacak ve yerine göre, yalnız Milli Savunma ’ya, Amiralliğe, y ada Hava Kuvvetleri Bakanlığı ’na açıklanacaktır Eğer düşman ülkelerde hastalık yayılma işi zamanla görevleri arasına alınırsa, ola ki Sağlık Bakanlığı da bu araya girebilir Devlete Ait duygucular okullarda, tiyatrolarda, kiliselerde hangi duyguların yayınlanacağını saptayacaklar, ama bu duyguların nasıl yaratılacağını keşfetmek resmi düşünürlerin işi olacaktır Okul çocuklarının haylazlıkları göz önüne alınırsa, devlete ait duygucuların kararlarının devlet sırrı olarak nitelendirilmesinin uygun olacağı düşünülebilir aynı zamanda, bir Kıdemli Sansürcüler Komitesi ’nce onaylanan resimlerin sergilenmesine ve vaazlar verilmesine izin verilecektir Radyo yayınları da jurnal gazeteleri herhalde silip süpürür Azınlık görüşlerini bahsetmek için bir iki haftalık dergi başını kurtarabilir Okuma ise, yerini gramofona, veya ondan daha iyi bir icada bırakacağından, ara sıra yapılan bir iş olacaktır Bunun gibi, günlük yaşamda yazma yerine de diktafon kullanılacaktır Eğer savaşlar ortadan kalkar ve imal bilimsel olarak düzenlenirse, herkesin rahatça yaşaması için günde dört saatlik çalışmanın tatmin edici olması olasıdır Bu vakit değin çalışan manâsız zamanın keyfinin hariç tutmak mı, yoksa daha çok çalışıp lüks şeylerin keyfinin hariç tutmak mı sorusu tartışmaya açıktır Çocuklar için endişeye gerek yoktur; devlet onlara bakar Hastalık çok seyrek görülecektir; gençleştirme yoluyla ihtiyarlık ölümden kısa bir vakit öncesine dek ertelenebilecektir Dünya bir hedonist cenneti olacak ve de anında cümbür cemaat bu yaşamı dayanılmaz ölçüde bıktırıcı bulacaktır Böyle bir dünyada yıkıcı dürtülerin karşısında konulmaz olabileceğinden korkulur RLStevenson ’un İntihar Kulübü burada yaşama geçebilir; sanatsal cinayetlerle uğraşan kuytu dernekler de kurulabilir Geçmişte yaşam tehlikeli olduğu için ciddiye alınmış, önemli olduğu için de ilginç olmuştur Eğer insan doğası değişmezse, risk olmayınca hayatın tadı kalmayacak ve biraz coşku bulmak umuduyla millet her türlü aşağılık kötülüklere başvuracaklardır Bu ikilem zaruri mıdır? Yaşamın sıkıntılı yönleri, onun en iyi yönleri için gerekli midir? Sanmıyorum Eğer insan doğası, cahil insanların hala sandığı gibi, değiştirilemez ise durum gerçekten umutsuzdur Psikologlar ve fizyologlar baştan sona artık biliyoruz fakat “ insan doğası denilen şeyin en çok onda biri doğadan gelmekte, geri kalan onda dokuz ise sonra oluşmaktadır İnsan doğası dediğimiz şey, erken eğitimde yapılacak değişikliklerle anında tamamen değişken Bu değişiklikler, eğer fikir ve enerji bu alana yönelirse, en küçük bir tehlikeye yol açmadan ve yaşamın ciddiyetini yeterince koruyacak şekilde gerçekleştirilebilir Bunun için iki şey gereklidir: Çocuklarda yapıcı dürtüleri ilerletmek ve bunların yetişkinlikte de devamı için olanakları sağlamak Şimdiye dek, yaşamda önemli sanılan şeylerin en büyük bölümünü savunma ve hamle oluşturmuştur Kendimizi açlığa, çocuklarımızı dünyanın ilgisizliğine, ülkemizi ulusal düşmanlara karşısında savunuruz; tehlikeli ve düşman olduğunu sandığımız kimselere de sözle, veya bedenen saldırırız Oysa, benzer ölçüde enerjik olan diğer duygu kaynakları da vardır Estetik yaratıcılık ya da bilimsel keşif duygular, en ihtiraslı aşk dek güçlü ve yoğun olabilirler Aşkın kendisi ise bağlayıcı ve baskıcı olmasına karşın, yaratıcı da olabilir Içten eğitim verildiğinde insanların büyük çoğunluğu mutluluğu yapıcı faaliyetlerde bulabilirler; yeter ancak kullanışlı olanaklar olsun Bu bizi ikinci gereksinimimize getiriyor Yalnız üstteki makamların emrettiği yararlı işlere değil, yapıcı atılımlara da fırsat verilmelidir Entelektüel ve sanatsal yaratıcılığa, insan yaşamını iyileştirmek için ileri sürülen düşüncelere, yapıcı türden insan ilişkilerine hiçbir engel bulunmamalıdır Eğer bunların tümü varsa ve eğitim de isabetli türden ise; gereklilik duyanlar için ve hareketli bir hayat tarzına yine de yer vardır Bu durumda ve oysa bu durumda yaşamın başlıca kötülüklerini ortadan kaldırmak için örgütlenmiş toplum kalıcı olabilir; çünkü daha devingen olan bireyleri içinde doyum olanağı sağlanmıştır() *
Bertrand Russell hakkında veri
(18721970) Kasım ayı konuğumuz 20 yüzyılda adından fazla laf edilmiş bir filozof: Bertrand Russell Bir çok felsefeci asıl yapıtını tamamlayamadan yaşamı terk etmiştir Russell ’ın böyle bir mazereti yok 98 yıl yaşadı ve bu uzun yaşamın hakkını da verdi O yaşamındaki tutumuyla , Sartre gibi, bir felsefecinin aynı zamanda bir eylem adamı olabileceğini gösterdi Yirminci yüzyılın felaketlerine tanıklık eden Russell, olgun çağında içinde yaşadığı soğuk savaşın silahlanma çılgınlığına da en sert muhalefeti belirten düşünürlerden biri oldu Yaşamöyküsüne kısa bir göz atalım birlikte; Russell, aristokrat bir ailenin en küçük oğlu olarak 1872 yılında dünyaya geldi Doğduktan iki yıl sonra annesini ve iki kız kardeşini kuşpalazı hastalığından kaybetti İki sene daha sonra da babasını kaybeden minik Russel ’ı büyükannesi yetiştirdi 1890 da Cambıidge'te Trinity College'da önce matematik daha sonra da felsefe egitimi gördü Ilk çalışmalarındaki idealleştirme etkisi vardı, 1898'in sonundan itibaren, dostu GE Moore ile birlikte idealizme karşıt bir görüntü benimsedi 1900'de, Paris'te, Italyan matematikçisi Giuseppe Peano, onu, yeni mantığın analitik gücü konusunda ikna etti Bu Nedenle, mantığı geliştirmeye ve matematiği de mantığa indirgemeye çaliştı Alfred North Whitehead ile birlikte, 19101913 arasında, Principia Mathematica 'nın üç cildini yayımladı sonradan biçimsel araştırmalarındaki katılıktan uzaklaşarak, kendini dil ve data felsefesine adadı Birinci Dünya Savaşı sırasında, barıştırma yanlısı tutumu ve savaşa karşısında çıkanlarla dayanışma içinde olması yüzünden, 1916'da, Trinity College'daki görevinden uzaklaştırıldı ve 1918'de, altı ay Brixton Hapishanesi'ne kapatıldı 1927de, Eğitim Üzeri ne'deki ilkelerin pedagojik ve ahlakî sonuçlarını uygulamaya koyduğu bir okul açtı 1931'de, Lord'lar Kamarası'nda, erkek kardeşi Frank'm yerini aldı 1950'de, tüm çalışmaları Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı Vietnam Savaşı sırasında, Jean Paul Sartre ile birlikte, savaş suçlarını duyuru etmeyi üstlenen “Uluslararası Savaş Suçlan Mahkemesini “(Russell Mahkemesi) kurdu Seksen dokuz yaşında olduğu halde, Parlamento Meydanı'nda nükleer silahlanmaya karşı yapılan bir davet esnasında tutuklandı «Aşk ihtiyacı, bilim susuzluğu ve tüm acı çekenlerin yanına edinmek gibi, üç tutkunun güdümündeki uzun bir ömürden sonra, 2 şubat 1970'te öldü
Yararlanılan Kaynak: Axis Siyasal etkinlikleri
İlimden Beklediklerimiz adlı yapıtı 1948'de yayımlandığındı saygıyla karşılanmış lakin öyle sıcak bir kabul görmemişti Bunun bir nedeni epistomoloji konusunun bundan böyle pozitif ilgi çekmemesi bir diğer nedeni de II Dünya Savaşı'nın yarattığı ortamdı Büyük hayal kırıklığına uğrayan Russell o sıralar felsefeyi etkileyen linguistik akıma da yakınlik duymuyordu My Philosophical Development (1959; Felsefi Gelişimim ) adlı kitabıyla birkaç makale yazdıysa da bu dönemde bundan böyle felsefeden uluslararası siyasete yöneldi Bilhassa karısından ayrılip ABD'li Edith Finch'le evlendiği 1952 den sonradan oturmuş değerlerin savunulduğu çevrelerde saygınliğını yitirmeye buna karşılik bütün dünyada sol çevrelerde ve gençler aralarında ünlenmeye başladı 1954'te BBC'de yayınlanan meşhur İnsanın Sorumluluğuadli konuşmasında Bikini Adasındaki hidrojen bombası denemelerini lanetledi Bunu Nobel Ödüllü bilim adamlarının tepkisini dile getiren Russell Einstein bildirisi ve her ikisine de başkanlık ettiği Doğu ve Batı dünyasından bilim adamlarının katıldığı I Pugwash Konferansı (1957) ile 1958'de başlatılan Nükleer Silahsızlanma Kampanyası izledi 1960'ta ise başkanlıktan ayrılarak kitlesel dingin direniş eylemleri düzenlemeyi amaçlayan daha militan yaklaşımlı 100'ler Komitesi ni oluşturdu 1961'de kansıyla birlikte önderlik ettiği kitlesel oturma eylemleri yüzünden 2 ay hapis cezasına çarptırıldı lakin sağlik nedenleriyle cezası 7 güne indirildi Russell Küba Bunalimı ve ÇinHindistan hudut çatışmaları sebebiyle devlet başkanları ve dönemin Birleşik Milletler Genel Sekreteri U Thant nezdinde girişimde bulunabilecek enerji ve kararlıliğı gösterdiği 1962'de 90 yaşındaydı Warren Raporu'nun yayımlanmasından sonradan Kennedy suikastını araştıran komiteye başkanlik etti bu arada barışa karşın çabalarını daha sistematik bir ülkü getirmek için 1963'te Bertrand Russell Uzlaşma Vakfi'nı ve Atlantik Vakfi 'nı kurdu sonra ABD'nin Vietnam politikasına güçlü olarak tepki gösterdi Fransız varoluşçu düşünür JeanPaul Sartre Yugoslav tarihçi Vladimir Dedijer, Polonya asıllı yazar Isaac Deutcsher ve daha başka ünlülerin de katkısıyla Uluslararası Savaş Suçlan Mahkemesi 'ni (Russell Mahkemesi) topladı Ölümünden önceki üç yıl içinde yayımlanan Otobiyografisi'si (3 cilt) nükteli, içtenlikli, düzgün anlatımıyla Russell'ın en hoş yapıtlarından biri oldu
Kaynak: Esas Britannica
SÖYLEDİKLERİMİZİN ÇÖZÜMLENMESİ
Russell ’ın öncelleri, bilgiyi bilgikuramına ait bir mesele olarak görür ve ona yalnızca bu terimlerle yaklaşırken, Russell, kendisi, Whitehead ve Frege ’nin arasında geliştirdiği mantığın tüm aygıtını fiziki problemlere uyguladı Tıpkı önceleri matematikte yapmaya çalıştığı gibi, burada da (bilimsel bilgilerimiz dahil) dış dünya hakkındaki bilgilerimize su sızdırmaz bir mantıksal temel kazandırmaya çalıştı; her iki halde de hedef, insan bilgisine mutlak bir katiyet kazandırmaktı Sonunda her iki durumda da başarılı olamadıysa da, bu süreçte büyük işler gerçekleştirdi Russell ’ın programı ve birincil çalışmaları düşünüldüğünde, mantıksal analiz tekniklerini sıradan, jurnal bilgilerimize uygulaması fazla doğaldı Ama, çok geçmeden kolay gibi görünen önermelerde bile amaç ve hakikat konusunda önemli güçlüklerle karşılaştı “İngiliz tahtının varisi dazlaktır dediğimizde, önermemizin anlamı açık gibi görünmektedir ve bu önermenin doğruluğunu olgulara bakarak belirlemeye kalktığımızda yanlış olduğunu görürüz Lakin, bu önermede, sadece biçim olarak adamakıllı aynı görünmesini sağlayacak dek ufak bir değiştirme yaptığımızı varsayalım: “Fransız tahtının varisi dazlaktır Bu öneri doğru mudur, hatalı mıdır? Fransız tahtı diye bir şey yoktur; dolayısıyla tahtın varisi de yoktur Yani, önermenin göndermede bulunduğu ne bir kimse ne de bir şey vardır Dolayısıyla, dürüst ya da hatalı olduğu, hatta doğrusu herhangi bir şeyi kastettiği nasıl söylenebilir? Russell, şeyler hakkında jurnal, sıradan söz ediş tarzımızı bu cins bir mantıksal çözümlemeye bağlı tuttuğunda, sorunlarla ve tuzaklarla dolu bir mayın tarlasına düştü Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, iki önermenin tamı tamına aynı dilbilgisi biçimine, lakin en ince ayrıntısına kadar ayrı iki mantıksal içerime sahip olabileceklerini gösterdi; böylece fakat en azından bir durumda söylediğimiz şeylerin dilbilimsel biçimi, gerçekten (son derece problematik olabilecek) hakiki mantıksal doğasını gözlemektedir
Bryan Magee –Felsefenin Öyküsü
Mantık ve Matematik
Russell 'ın matematik hakkındaki görüşleri mantıkçı (mantıklaştırıcı') bir çizgi izler Mantıkçılık matematiğin mantığa indirgenebileceği, bir diğer deyişle, matematiğin mantıktan türetilebileceği görüşüdür Russell , mantıkçı okulun kurucusu Gotlob Frege 'nin 1903 tarihinde ikinci cildi yayımlanan Aritmetiğin Temel Yasaları adli kitabında aritmetiği türetmeye yetkin olarak tanıttığı mantık sisteminin en esas ilksavının aykırı olduğunu göstermiştir (Kendi kendisinin elemanı olmayan tüm kümelerin elemanı olduğu bir kümenin varliğına izin veren Frege sistemi, böyle bir kümenin fakat ve ama varolmaması koşulunda varolabileceği çelişkisini banndırmaktaydı; Russell bunu gösterdı) Russell Açmazı olarak da bilinen Russell'ın bu katkısı Frege'nin mantıkçı sistemini yıksa da kendisinin yeni bir mantıkçılığı savunmasını ve bu alanın en kıymetli yapıtlarından olan Tbe Principles Mathematics'i (Matematiğin llkeleleri, 1903) yayınlamasını engellememiştir Arkasında Cambridgeli matematikçi ve Eelsefeci A N Whitehead ile birlikte kaleme aldıkları Principia Mathematica 'da (1910 1913; 3 cilt) ise Russell ve Whitehead Frege 'nin sisteminin düştüğü çelişkiye düşmeyen bir sistem ortaya koydular RussellWhitehead sisteminin kendine özgü sorunları olsa da bu yapıtın matematik Eelsefesi ve matematiğin temelleri gibi alıştırma alanlarındaki önemli yeri tartışılmazdır Russell 'ın felsefesinin tipik özelliği, kendisinin de kurucuları aralarında sayıldığı çağdaş biçimsel mantığı derhal her felsefe sorununda bir kılavuz yöntem olarak kutlanmasıdır 19101arın başlarında felsefi mantık alanında incelemeler yapan Russell , gündelik dilin birçok kusuru olduğuna, bu kusurların da modem niceleme mantığının ışığı alanda gündelik dil önermelerinin mantıksal biçimlerini inceleyerek giderilebileceğine inanıyordu
Felsefe Sözlüğü ABaki Enerjik; Erkan Uzun; Serkan Uzun; ÜHüsrev YoksalBilim ve Sanat Yayınları
MANTIKSAL ANALIZ
1903'teki araştırmalarının ilk hedefi modern mantığı kurmaktı (The Principles of Maıhematics) Dilbilgisini kılavuz alan Russell , önermenin çözümlenmesi aracılığıyla mantığın esas kavramlarını ortaya çıkarır Olağan özneyüklem eklemlemesi yerine değişkene ve fonksiyona dayalı bir bölümleme getirir Mesela“Qsembolü “insandır anlamına geliyorsa, Qx teklif fonksiyonu şöyle okunacaktır: “x insandır bu fonksiyonu doğru kılan değerlerin tümü (Sokrates, Platon, Sezar, vb) fonksiyonun belirlediği sınıfı oluşturur Aynı fonksiyon şeması kolaylıkla bağıntılara da uygulanır: x,y'nin “kardeşidir F (x,y) formülüyle açıklanır Burada F 'nin kardeşi iki değişkenli bir fonksiyondur Charles Sanders Peirce ve Emest Schröder 'in çalışmaları yen Russell, Eormel ınantığın keza özgünlüğünü, hem de verimliliğini ortaya koyan bir bağıntılar hesabı geliştirir Sonuçlardan ilkelere dışarı giden ikinci bir analizle önerıe ve fonksiyon hesaplarıni 20 “öncüle (gerçeklik, içerme, akıcı, fonksiyon, belirtme indirger Felsefenin açıklaması gereken ilk doğruluklar olan ilksel önermeler in onlarla kurulduğu bu “ilksel teriınler yeni mantığın en son temelini oluşturmaktadır Bu mantıklı ve felsefi inceleme, esas hatlarıyla, Frege 'nin daha önceki buluşlarıyla birleşyor ve aynı engele çaıpıyordu: paradokslar
Axis
Paradokslar
Russell 'in keşfettiği ve onun adıyla anılan ilk paradoks kendi kendisinin üyesi olmayan sınıfların sınıfı paradoksudur Örneğin, («halk müziği sınıfının kendisi bir “insan değildir) Eğer bir sınıf, kendi kendisinin üyesiyse, onu nitelendiren özelliğe sahiptir,dolayısıyla da, kendi kendisinin üyesi değildir Eger, kendi kendisinin üyesi değilse, onu nitelendiren özelliğe sahip değildir Dolayısıyla, kendi kendisinin üyesidir Her iki durumda da bir çelişki laf konusudur Aynı model üstüne “yalan söylüyorum Giritli Epimenides'inki gibi paradokslar kurulabilir Bu paradokslar, direkt mantık ilkelerini tartışmaya açıyordu Artık, mantık sağlam bir temel oluşturamaz gibi göründüğünden, “matematikte temeller bunalımı olarak adlandırılan şart ortaya çıkmış oluyordu Russell, 1908'de, paradoksların, bir bütünün kendi kendisinin üyesi olarak kabul edilmesiyle ortaya çıkan bir kısır döngüden kaynaklandığını keşfetti Bundan kaçınabilmek için, “hiçbir bütünlüğün o bütünün terimleriyle tanımlanabilir üyeler olamayacağını ileri süren kısır döngü ilkesi'ne aktarmak yeterliydi bu da, bir bütünlüğün öğelerinin, bu bütünlüğe öncelik kendi kendileri kadar belirlenmesini zorunlu kılıyordu Rusell'in tipler kuramı , bu sorunun çözümüne yöneliktir Buna göre, birbirlerini karşılıklı olarak dışlayan sınıfların (bireyler sınıfı, bireylerin sınıflarının sınıfı, bireylerin sınıflarının sınıfının sınıfı vb), yüklemlerin (bireylerin yüklemleri, bireylerin ; bireylerin yüklemlerinin yüklemleri, vb) ve önermelerin tiplerinin hiyerarşisiyle açıklanabilir Rııssell paradoksu (bütün kümelerin kümesinin paradoksu), bir sınıfın kendi kendisinin üyesi olup olmadığı sorusu bütün anlamını kaybettiğinden, ortadan kalkmış olmaktadır Hiçbir yüklem kendi kendisine yüklemlenemeyeceğinden yüklem paradoksu için de, aynı şey laf konusudur Yalancı paradoksuna gelince, “yalan söylüyorum önermesi, kendisine uygulanamayacağı için, o da benzer şekilde çözülür Oysa, bu aşamada ortaya yeni bir zorluk çıkar: anlamlılık:Her tamdeyim kendi anlamlılığını oluşturan bir tiple tanımlanır Örneğin, “x uzundur L(x} fonksiyonu, fonksiyon değerleri bakımından değil, sadece birey değerleri bakımından manâ taşır Manalı sürükleyici tamdeyimler leL(x) kasıt taşımayan tamdeyimler L arasında felsefi açıdan bereketli bir ayrıma (sonradan, Rudolf Carnap göre ele alinacaktır) gidilmesi ve Wittgenstein tarafından reddedilecek olan farkli dil düzeylerinin kabulünün, Polonyalı mantıkçılar Lesniewski ve Tarski tarafından her sağlam anlambilimin koşulu olarak tekrar onaylanması buradan kaynaklanır
Axis
MANTIK, DIL VE MATEMATIK
Tipler kuramının getirdiği tamamen sözdizimsel zorluklar anlam sorununu ortadan kaldırmıyordu Önceden, mantık imgelerinin ve bunların biçimlendirdiği dilsel imlerin anlamını temin etmek gerekiyordu Russell, 1903 'te, önce imlemeye karşın bir kasıt kuramı önerdi: özel isimler şeyleri veya kişileri gösterir («Scott Walter Scott'u gösterir); genel isimler se, önlerinde mantık sözcüklerin yer aldığı nesnelere dikkat çekici eder (“ırk ifadesi insanları içine bölge sınıfa göze çarpan etmektedir) bu nedenle, işlemlere cevap veren mantıklı sözcüklerin (“birkaç, “bir, “tüm, dıştan, tüm terimlerin hakiki varlıklara dolayli ya da aracısız olarak bir imleme olarak kavranan bir anlamı (ınantıkdilbilgisi paralelliği ilkesi) vardır; çünkü şeyler, kişiler, kavramlar, nesneler var olan veya vardır Bir Platoncu gerçekçilik de, analizin sağlamlastırılmasıyla yeni mantığın nesnelliğinin güvencesini oluşturuyorduBu yüzden, sınıflar ve sayılar gibi mantıklımatematiksel nesnelerin varliğını kabul etmek gerekiyordu 1905 'ten itibaren, belirtilen betimlemeler kuramı , hakiki olmayan bütün varlıklarla ilgili her türlü girişimden uzakta durulmasını sağladı Geleneksel analizde filanca ya da falanca türünden deyimler, kurgu'lar (“Minos'un kızı) ya da olanaksızlıklar (“kare çember) durumlarında uydurma ya da hayali ya da çelişkili nesnelerin imleme olarak kabülünü gerektiren hakiki özneler olarak alıyordu Frege 'nin nicelendirme kuramına dayanan Russell , belirtilmiş betimlemelerin mantıksal bir çözümlemesini önerdi: emin bir bireyi betimleyen ifadeler Bu Vesile Ile, her belirtilen tanım, kendi anlamından soyulmuş ve bir değişkenin ve bir yüklemsel öğenin varoluşsal (tikel) nicelendirilmesiyle gerçekleştirilen ve mantıklı olarak, bir imleme öğesine indirgenebilen eksikli bir simge den diğer birşey değildir
MANTIK ve FELSEFÎ BILGI
Çözümleme tekniğini modern bir Ockham usturası gibi kullanan (gerekli olmadıkça varlıkları çoğaltmamak gerekir) Russell , önce, dilbilgisindeki özel isimleri, belirli betimlemelere indirger ve gerçek mantıklı özel ad olarak, yalnızca “ben zamiriyle “bu dikkat çekici sıfatım bırakır Bu Nedenle, data, öznelerin duyu verileri aracılığıyla sahip olduğu ilk elden edinimlerden hareketle, dış dünyanın nesnelerinin mantıklı çıkarsanmasına dayanacaktır Lakin, Russell, 1918'de, «ben» in mantıklı özel isim değerini yadsır ve özneyi «bir dizi deneyime indirger Ertesi sene, ne zihinsel, ne de maddî olan ilk verilerden hareketle, nedensellik yasalarından yararlanarak maddi nesneleri meydana getirmek muhtemel olduğu gibi, psikolojik kuralları kullanarak tinsel olayların da mantıksal olarak kurulabileceğini öne süren William James 'in nötr monizm ini benimser (Analysis of Mind, Analysis o f Matter) Emin kanıtlanamayan çıkarımlar, yani, ampirik genellemelerle ilgili son araştırmalarında, Russell , tümevarımı ortaya hazırlamak için beş temel postulat kabul etme zorunluluğunu getiriyordu Kanıtlanamayan çıkarımlara istikamet veren mantık ilkelerine eklenen bu postulatlar, deneyciliğin sınırlarını gösteriyorlardı (Human Knowledge) Russell , tezlerini sorgulamaktan hiç kaçınmadı; fakat bunlardan felsefî eserlerinin birliğini sağlayanlara her zaman yan kaldı Mantığın ve her türlü bilginin «ilkeleri»ni keşfetmek için, çözümlemeye başvurmaktan hiç vazgeçmedi Bu çözümlemeci yönelim dışsal bağıntılar ilkesine dayanır Buna tarafından, bağıntılar isimlerinden bağımsızdır, dolayısıyla, reel bir hesabın konusu olabilirler Bu, Aristoteles 'ten beri, mantığın özelliği olan ve tüm bağıntıları bir özneye bir sıfat yüklenmesine (lıredicatum iı:est subjecto) indirgeyen “iç bagıntılar öğretisi ne zıt düşmektedir Leibniz'in monadism'inin olduğu kadar, Hegel ya da Bradley ' in monizm'inin de temeli olan bu mantıksal önvarsayım, töz anlayışına dayalı bir metafiziğe ulaşıyordu Russell , gerçek olanın özerk nesnelerin bağıntısından oluşturulmuş, egemen olgulardan meydana geldiği, mantıklı bir atomculuğun savunuculuğunu yaptı Bu olgular atomik önermelerle ifade edilir Atomik önermelerden hareketle mantıksal olarak yapı edilebilen bileşik önermelerin doğruluğu, bu atomik önermelerin doğruluğuna bağlıdır (kaplamsallık ilkesi)
Geleceğe Dönük Bazı Tahminler
() Günümüzde kültürün eğilimi, sanat ve edebiyattan uzak, bilim doğrultusundadır; böyle sürüp gitmesi de olasıdır Kuşkusuz, bunun nedeni bilimin yaşantımızda koskocoman yararlar sağlamasıdır Rönesans ’tan gelen ve sosyal prestijle desteklenen enerjik bir edebiyat geleneğimiz vardır Bir “beyefendi azıcık Latince bilmelidir; ancak bir lokomotifin nasıl çalıştığını bilmese de olur Ne var ki, bu geleneğin sürmesi “beyefendiyi başkalarından daha eksik yararlı kılmaktan diğer bir işe afacan Sanırım, uzun olmayan bir zaman sonra, bilim alanında birşeyler bilmeyen bir kimsenin eğitim görmüş birey sayılmayacağını varsayabiliriz Bu olmulu bir şey; ama bilimin, zaferlerini kültürümüzün başka yönlerden yoksullaşması pahasına kazanıyor olması üzülecek bir şey Sanat gün geçtikçe daha çok bir zümrenin ya da birkaç varlıklı sanatseverin işi olmaktadır Sanat, bayağı insan için, din ve ulus yaşamıyla benzer olduğu zamanlardaki kadar manâlı değildir Daha önce estetik yönden övülmeye bedel sayılan hissi gereksinimler artan bir şekilde daha önemsizleşen yollarla gideriliyorlar: Günümüzde dans ve dans müziğinin, başlıca, daha eksik medeni olan bir toplumdan ithal edilmiş olan Rus balesi dıştan, sanatsal hiçbir değeri yoktur Sanatın önemini yitirmesi, korkarım kaçınılmazdır ve atalarımızdan daha tedbirli ve faydacıl olan yaşama biçimimizle bağıntılıdır Bir yüz yıl dek sonra, az çok eğitim görmüş herkesin oldukça matematik, azıcık biyoloji ve büyük ölçüde de makine yapımı bileceğini varsayım ediyorum eğitim, bir azınlık dışarıya, daha fazla “devingen denilen, yani insanlara duyu ve düşünceden fazla, “yapmayı öğretici türden olacaktır Insanlar her işi büyük bir beceriyle yapacaklar, oysa bu işlerin yapmaya değerinde olup olmadığını mantıklı bir biçimde değerlendirmekten aciz olacaklardır Ola Ki de resmi bir “düşünürler tabakası oluşacak; bunlardan birincisi Royal Society ’nin, ikincisi de Royal Academy ile Piskoposluk federasyonunun birer uzantısı olacaktır Düşünürlerce elde edilen sonuçlar devletin malı olacak ve yerine göre, yalnız Milli Savunma ’ya, Amiralliğe, y ada Hava Kuvvetleri Bakanlığı ’na açıklanacaktır Eğer düşman ülkelerde hastalık yayılma işi zamanla görevleri arasına alınırsa, ola ki Sağlık Bakanlığı da bu araya girebilir Devlete Ait duygucular okullarda, tiyatrolarda, kiliselerde hangi duyguların yayınlanacağını saptayacaklar, ama bu duyguların nasıl yaratılacağını keşfetmek resmi düşünürlerin işi olacaktır Okul çocuklarının haylazlıkları göz önüne alınırsa, devlete ait duygucuların kararlarının devlet sırrı olarak nitelendirilmesinin uygun olacağı düşünülebilir aynı zamanda, bir Kıdemli Sansürcüler Komitesi ’nce onaylanan resimlerin sergilenmesine ve vaazlar verilmesine izin verilecektir Radyo yayınları da jurnal gazeteleri herhalde silip süpürür Azınlık görüşlerini bahsetmek için bir iki haftalık dergi başını kurtarabilir Okuma ise, yerini gramofona, veya ondan daha iyi bir icada bırakacağından, ara sıra yapılan bir iş olacaktır Bunun gibi, günlük yaşamda yazma yerine de diktafon kullanılacaktır Eğer savaşlar ortadan kalkar ve imal bilimsel olarak düzenlenirse, herkesin rahatça yaşaması için günde dört saatlik çalışmanın tatmin edici olması olasıdır Bu vakit değin çalışan manâsız zamanın keyfinin hariç tutmak mı, yoksa daha çok çalışıp lüks şeylerin keyfinin hariç tutmak mı sorusu tartışmaya açıktır Çocuklar için endişeye gerek yoktur; devlet onlara bakar Hastalık çok seyrek görülecektir; gençleştirme yoluyla ihtiyarlık ölümden kısa bir vakit öncesine dek ertelenebilecektir Dünya bir hedonist cenneti olacak ve de anında cümbür cemaat bu yaşamı dayanılmaz ölçüde bıktırıcı bulacaktır Böyle bir dünyada yıkıcı dürtülerin karşısında konulmaz olabileceğinden korkulur RLStevenson ’un İntihar Kulübü burada yaşama geçebilir; sanatsal cinayetlerle uğraşan kuytu dernekler de kurulabilir Geçmişte yaşam tehlikeli olduğu için ciddiye alınmış, önemli olduğu için de ilginç olmuştur Eğer insan doğası değişmezse, risk olmayınca hayatın tadı kalmayacak ve biraz coşku bulmak umuduyla millet her türlü aşağılık kötülüklere başvuracaklardır Bu ikilem zaruri mıdır? Yaşamın sıkıntılı yönleri, onun en iyi yönleri için gerekli midir? Sanmıyorum Eğer insan doğası, cahil insanların hala sandığı gibi, değiştirilemez ise durum gerçekten umutsuzdur Psikologlar ve fizyologlar baştan sona artık biliyoruz fakat “ insan doğası denilen şeyin en çok onda biri doğadan gelmekte, geri kalan onda dokuz ise sonra oluşmaktadır İnsan doğası dediğimiz şey, erken eğitimde yapılacak değişikliklerle anında tamamen değişken Bu değişiklikler, eğer fikir ve enerji bu alana yönelirse, en küçük bir tehlikeye yol açmadan ve yaşamın ciddiyetini yeterince koruyacak şekilde gerçekleştirilebilir Bunun için iki şey gereklidir: Çocuklarda yapıcı dürtüleri ilerletmek ve bunların yetişkinlikte de devamı için olanakları sağlamak Şimdiye dek, yaşamda önemli sanılan şeylerin en büyük bölümünü savunma ve hamle oluşturmuştur Kendimizi açlığa, çocuklarımızı dünyanın ilgisizliğine, ülkemizi ulusal düşmanlara karşısında savunuruz; tehlikeli ve düşman olduğunu sandığımız kimselere de sözle, veya bedenen saldırırız Oysa, benzer ölçüde enerjik olan diğer duygu kaynakları da vardır Estetik yaratıcılık ya da bilimsel keşif duygular, en ihtiraslı aşk dek güçlü ve yoğun olabilirler Aşkın kendisi ise bağlayıcı ve baskıcı olmasına karşın, yaratıcı da olabilir Içten eğitim verildiğinde insanların büyük çoğunluğu mutluluğu yapıcı faaliyetlerde bulabilirler; yeter ancak kullanışlı olanaklar olsun Bu bizi ikinci gereksinimimize getiriyor Yalnız üstteki makamların emrettiği yararlı işlere değil, yapıcı atılımlara da fırsat verilmelidir Entelektüel ve sanatsal yaratıcılığa, insan yaşamını iyileştirmek için ileri sürülen düşüncelere, yapıcı türden insan ilişkilerine hiçbir engel bulunmamalıdır Eğer bunların tümü varsa ve eğitim de isabetli türden ise; gereklilik duyanlar için ve hareketli bir hayat tarzına yine de yer vardır Bu durumda ve oysa bu durumda yaşamın başlıca kötülüklerini ortadan kaldırmak için örgütlenmiş toplum kalıcı olabilir; çünkü daha devingen olan bireyleri içinde doyum olanağı sağlanmıştır() *