Biçim Nedir? Kısaca

Biçim Nedir? Özetle

Sınırlanmakla belirlenmiş özdek veya uzay

Antik Çağ Yunan felsefesinde biçim kavramı, ilkin Anaksagoras felsefesinde tartı kazanmıştır Anaksagoras'a kadar biçim, evrensel oluşmada düzenlenmemiş özdek (Yu Khaos) karşıtı olarak düzenlenmiş özdek (Yu Kosmos)'tir Aristoteles meşhur eidos (biçim) kavramının düzenleyicilik ve yetkinleştiricilik anlamlarını Anaksagoras'tan almış olsa gerektir Aristoteles, deyimi, nesnenin niteliklerinin hepsi anlamında ve özdek'le içerik karşıtı olarak kullanmaktadır Ona göre birincil özdek (Yu Prota hyle) biçim'sizdir ve sadece bir zorlama (Yu Dynamis)'tür; onu dim (Yu Energeia)'e geçirip gerçekleştiren, görünümlü ve yetkin kılan biçim (Yu Eidos)'dir Biçim, özdeğin gerçekleşmesidir, hakiki olmayanın gerçek haline geçmesidir Şekilsiz olan özdek biçile gerçekleşmektedir Benzeşen deyişle kumaş biçimlenerek pantolon, ceket, perde, masa örtüsü olmaktadır Evrendeki her varlık, biçim kazanmış olan bir özdektir Seslenmek oysa her varlığın bir özdeği, diğer taraftan biçimi vardır Özdek, şiddet halinde bulunan biçimdir Seslenmek ki her varlık, kendinden daha yetkin olan varlığın özdeği ve her yetkin varlık, kendinden daha az yetkin olan varlığın biçimidir

Eytişimsel özdekçi mantıkta biçim, içeriğin (öz'ün) yapısıdır ve yüzyılımıza gelinceye dek sanılageldiği gibi onun karşıtı değil, aksine, onun sıkıca bağımlısıdır Biçim ve içerik (öz) ancak birlikte varolabilirler, amorf öz olamayacağı gibi özsüz biçim de olamaz Bu bağımlılıkta içerik (öz) esas, biçim ikincildir Çünkü belirleyici olan özdür, özün çelişkileri onu geliştirirler, gelişen öz de yeni değişimlerine göre biçimini etkiler ve değiştirir Biçim, öz tarafından meydana getirilmekle beraber yaratıcısıyla (öz'le N) müşterek etki ilişkisi içinde bulunur, bu etkisiyle özünün gelişmesini hızlandırır ya da engeller Benzer öz çeşitli biçimlerde gelişebildiği gibi benzer biçim dağıtılmış özleri yapılaştırabilir Eytişimsel özdekçiliğin bu konuda ortaya koyduğu fazla kayda değer bir data de biçim'in özsel bir dışlık değil, özün iç yapısını temsil ettiği ölçüde onun reel bir parçası oluşudur *