iltasyazilim
FD Üye
Epistemelojide doğru bilginin İmkanı problemi :
Doğru Bilginin İmkanı epistemolojinin en temel problemlerinden biridir Bir kısım düşünür doğru ve mutlak bilginin imkansız olduğunu savunurken, bazı filozoflar doğru ve mutlak bilgiye ulaşılabileceğini savunmuştur Bunları daha detaylı olarak incelemek gerekirse,doğru bilginin imkanı: Kesin ve mutlak bilginin olmadığını savunurlar Doğru bilginin imkansızlığını savunanlar septikler ve sofistlerdir
SEPTİSİZM (ŞÜPHECİLİK)
Septisizme göre kesin bilgiye ulaşmak imkansızdır Bu nedenle kişilerin kesin yargılarda bulunmaktan kaçınası gerekmektedir Başlıca temsilcileri olan Phyron ve Timon bilgiye şüpheyle yaklaşılması gerektiğini savunmuş olup, bilginin zamanla değişebileceğini dile getirmişlerdir
SOFİZM
Sofistler ise yaşadıkları dönemin gezgin öğretmenleri olarak nitelendirilmektedir Farklı kültürleri gezip burada elde ettikleri bilgiler doğrultusunda zengin ailelere bunları para karşılığında satan filozoflardır Bu nedenle Sokrates başta olmak üzere bir çok filozof tarafından eleştirilere maruz kalmışlardır
Sofistlerden Protagoras’a göre bilgi relative yani görelidir insan her şeyin ölçüsüdür sözüyle bilenen Protagoras doğru bilginin kesin ve net olmadığını insandan insana bilginin değişebileceğini savunmuştur Bir diğer sofist olan Gorgias ise Hiç birşey yoktur, olsa da bilinemez, bilinse de bir başkasına aktarılamaz diyerek inkarcı tavrıyla hem varlığı hem de mutlak bilgiyi reddetmiş bu düşüncesini ise bilgi aktarımından doğabilecek yanlışlıkları vurgulayarak temellendirme yapmıştır
B) DOĞRU BİLGİNİN İMKANI PROBLEMİ (REALİZM)
Doğru bilginin mümkün olduğunu ve kesin bilgiye ulaşılabileceğini savunanlardır Burada özellikle rasyonalizm, empirizm, kritisizm, sensüalizm, entüisyonizm gibi felsefi akımlar ele alınmalıdır
B1 RASYONALİZM (AKILCILIK):
Temsicileri: Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Hegel’dir
SOKRATES: Doğru bilginin doğuştan getirildiğini savunur Mutlak bilgi zaten zihinde vardır Bu nedenle bilgi sonradan elde edilmez Ancak var olan bilgiler hatırlanır Bunun için ise diyalektik yöntemini geliştirmiştir Sokrates’e göre doğru bilgiye ancak soru sorma ve sorgulama yoluyla ulaşılabilir
Diyalektik yöntemi ikiye ayırır: İroni (alay) yöntemi ve Maoitik yöntem (bilgi doğrultma) Sokrates bu iki yöntemi aynı zamanda gençlere de öğreterek dini, yasaları ve yönetimi de sorgulamayı öğretmek ister Bunu yöneticiler pek hoş karşılamaz ve Sokrates bu nedenle zehirlenerek öldürülür Günümüze kadar ulaşan bilgileri ise bizler Sokrates’in öğrencisi olan Platon (Eflatun)’dan öğreniriz
PLATON (EFLATUN):
Sokrates’in öğrencisi olan ünlü filozof bu evrenin bir yansıma olduğunu savunarak, gerçek evrenin idea olduğunu düşüncede var olduğunu söylemiştir İki evren anlayışını savunan Platon’a göre bu evren yansıma, gölgelerden oluşur Platon bunu mağara örneğiyle açıklar Bir mağarada yüzleri duvara dönük, elleri zincirlenmiş ve hiç mağaradan çıkmamış insanlar mağaranın dışına yakılan bir ateşin önüne köpek, masa, kitap gibi nesneler konulduğunda gölgeleri görüp, bunu gerçek zannedecektir Eğer bu insanlar bir şekilde dışarı çıkar ve masa, kitap ve köpeğin gerçek halini görürse önce gözleri kamaşacaktır Bilgi de böyledir der Platon; akıl yoluyla elde edilen ve başkasına ait olmayan bilgi zihni kamaştırır
ARİSTOTELES:
Tek evren anlayışına sahiptir Aristoteles’e göre gerçek olan dünya, burasıdır İdea ise ancak varlıkların özünde bulunur der ve madde form ilişkisini savunur Aristoteles aynı zamanda bilimsel çalışmalara da son derece katkı sağlamıştır
FARABİ:
İslam filozofu olan Farabi’ye göre doğru bilginin kaynağı akıldır Fakat akıl ancak Tanrı tarafından var olabilmektedir
HEGEL: Tez antitezsentez diyalektiğiyle bilinen Hegel doğru bilginin kaynağının akıl olduğunu ve evrende var olan her şeyin zıtlıklardan meydana geldiğini savunur
B2 EMPİRİZM (DENEYCİLİK):
En önemli temsilcileri John Locke ve David Hume’dur
JOHN LOCKE: tabula rassa zihin boş bir levhadır diyerek doğuştan gelen bilgi olmadığını bilginin ancak deney yoluyla elde edilebileceğini savunur İç deney ve dış deney fikrini ortaya atan John Locke’a göre yazı yazmak, tamir işleri dış deney yoluyla elde edilirken, soyut kavramlarla alakalı olan bilgilerimiz iç deney yoluyla elde edilir Dış deney daha basit iken iç deney daha karmaşık ve zihinsel bir süreçtir
DAVİD HUME: Doğru bilginin kaynağı deneydir Fakat iç deney fikrini reddeder Bilgilerin dış deney yoluyla ancak elde edileceğini ve ancak bu sayede zihinde var olabileceğini savunur
B3 KRİTİSİZM (ELEŞTİRİCİK):
Temsilcisi Immanuel Kant’tır Kant doğru bilginin sadece akıl ve sadece deneyle olmadığını öne sürer Kant’a göre bilgi deneyle başlar ve akılla kategorilendirilip elde edilir
Bilginin imkanında bunların yanı sıra sensuailistler duyumculuğu, entiüsyonistler sezgileri doğru bilginin kaynağI olarak kabul etmişlerdir
Kaynakça:
Felsefe YKS test kitapları, Uğur yayınları,
Doğru Bilginin İmkanı epistemolojinin en temel problemlerinden biridir Bir kısım düşünür doğru ve mutlak bilginin imkansız olduğunu savunurken, bazı filozoflar doğru ve mutlak bilgiye ulaşılabileceğini savunmuştur Bunları daha detaylı olarak incelemek gerekirse,doğru bilginin imkanı: Kesin ve mutlak bilginin olmadığını savunurlar Doğru bilginin imkansızlığını savunanlar septikler ve sofistlerdir
SEPTİSİZM (ŞÜPHECİLİK)
Septisizme göre kesin bilgiye ulaşmak imkansızdır Bu nedenle kişilerin kesin yargılarda bulunmaktan kaçınası gerekmektedir Başlıca temsilcileri olan Phyron ve Timon bilgiye şüpheyle yaklaşılması gerektiğini savunmuş olup, bilginin zamanla değişebileceğini dile getirmişlerdir
SOFİZM
Sofistler ise yaşadıkları dönemin gezgin öğretmenleri olarak nitelendirilmektedir Farklı kültürleri gezip burada elde ettikleri bilgiler doğrultusunda zengin ailelere bunları para karşılığında satan filozoflardır Bu nedenle Sokrates başta olmak üzere bir çok filozof tarafından eleştirilere maruz kalmışlardır
Sofistlerden Protagoras’a göre bilgi relative yani görelidir insan her şeyin ölçüsüdür sözüyle bilenen Protagoras doğru bilginin kesin ve net olmadığını insandan insana bilginin değişebileceğini savunmuştur Bir diğer sofist olan Gorgias ise Hiç birşey yoktur, olsa da bilinemez, bilinse de bir başkasına aktarılamaz diyerek inkarcı tavrıyla hem varlığı hem de mutlak bilgiyi reddetmiş bu düşüncesini ise bilgi aktarımından doğabilecek yanlışlıkları vurgulayarak temellendirme yapmıştır
B) DOĞRU BİLGİNİN İMKANI PROBLEMİ (REALİZM)
Doğru bilginin mümkün olduğunu ve kesin bilgiye ulaşılabileceğini savunanlardır Burada özellikle rasyonalizm, empirizm, kritisizm, sensüalizm, entüisyonizm gibi felsefi akımlar ele alınmalıdır
B1 RASYONALİZM (AKILCILIK):
Temsicileri: Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Hegel’dir
SOKRATES: Doğru bilginin doğuştan getirildiğini savunur Mutlak bilgi zaten zihinde vardır Bu nedenle bilgi sonradan elde edilmez Ancak var olan bilgiler hatırlanır Bunun için ise diyalektik yöntemini geliştirmiştir Sokrates’e göre doğru bilgiye ancak soru sorma ve sorgulama yoluyla ulaşılabilir
Diyalektik yöntemi ikiye ayırır: İroni (alay) yöntemi ve Maoitik yöntem (bilgi doğrultma) Sokrates bu iki yöntemi aynı zamanda gençlere de öğreterek dini, yasaları ve yönetimi de sorgulamayı öğretmek ister Bunu yöneticiler pek hoş karşılamaz ve Sokrates bu nedenle zehirlenerek öldürülür Günümüze kadar ulaşan bilgileri ise bizler Sokrates’in öğrencisi olan Platon (Eflatun)’dan öğreniriz
PLATON (EFLATUN):
Sokrates’in öğrencisi olan ünlü filozof bu evrenin bir yansıma olduğunu savunarak, gerçek evrenin idea olduğunu düşüncede var olduğunu söylemiştir İki evren anlayışını savunan Platon’a göre bu evren yansıma, gölgelerden oluşur Platon bunu mağara örneğiyle açıklar Bir mağarada yüzleri duvara dönük, elleri zincirlenmiş ve hiç mağaradan çıkmamış insanlar mağaranın dışına yakılan bir ateşin önüne köpek, masa, kitap gibi nesneler konulduğunda gölgeleri görüp, bunu gerçek zannedecektir Eğer bu insanlar bir şekilde dışarı çıkar ve masa, kitap ve köpeğin gerçek halini görürse önce gözleri kamaşacaktır Bilgi de böyledir der Platon; akıl yoluyla elde edilen ve başkasına ait olmayan bilgi zihni kamaştırır
ARİSTOTELES:
Tek evren anlayışına sahiptir Aristoteles’e göre gerçek olan dünya, burasıdır İdea ise ancak varlıkların özünde bulunur der ve madde form ilişkisini savunur Aristoteles aynı zamanda bilimsel çalışmalara da son derece katkı sağlamıştır
FARABİ:
İslam filozofu olan Farabi’ye göre doğru bilginin kaynağı akıldır Fakat akıl ancak Tanrı tarafından var olabilmektedir
HEGEL: Tez antitezsentez diyalektiğiyle bilinen Hegel doğru bilginin kaynağının akıl olduğunu ve evrende var olan her şeyin zıtlıklardan meydana geldiğini savunur
B2 EMPİRİZM (DENEYCİLİK):
En önemli temsilcileri John Locke ve David Hume’dur
JOHN LOCKE: tabula rassa zihin boş bir levhadır diyerek doğuştan gelen bilgi olmadığını bilginin ancak deney yoluyla elde edilebileceğini savunur İç deney ve dış deney fikrini ortaya atan John Locke’a göre yazı yazmak, tamir işleri dış deney yoluyla elde edilirken, soyut kavramlarla alakalı olan bilgilerimiz iç deney yoluyla elde edilir Dış deney daha basit iken iç deney daha karmaşık ve zihinsel bir süreçtir
DAVİD HUME: Doğru bilginin kaynağı deneydir Fakat iç deney fikrini reddeder Bilgilerin dış deney yoluyla ancak elde edileceğini ve ancak bu sayede zihinde var olabileceğini savunur
B3 KRİTİSİZM (ELEŞTİRİCİK):
Temsilcisi Immanuel Kant’tır Kant doğru bilginin sadece akıl ve sadece deneyle olmadığını öne sürer Kant’a göre bilgi deneyle başlar ve akılla kategorilendirilip elde edilir
Bilginin imkanında bunların yanı sıra sensuailistler duyumculuğu, entiüsyonistler sezgileri doğru bilginin kaynağI olarak kabul etmişlerdir
Kaynakça:
Felsefe YKS test kitapları, Uğur yayınları,