iltasyazilim
FD Üye
Veri Felsefesinin Temel Kavramları,
Bilgi Felsefesi Nedir?
BILGI FELSEFESİ
Data Felsefesinin Konusu:
Hafıza ve seziş gibi yetiler fiilen insan zihninde var mıdır? Varsa, görünüşlerin ötesinde kalan varlığı bilmemizi sağlayabilirler mi? tarzında sorular data felsefesinin konusunu oluşturur
epistomoloji (Epistemoloji) : epistomoloji bilginin ne olduğunu, hangi yolla elde edildiğini, amacını araştırı Bir yana bilginin özünü, ilkelerini, kökenini, yapısını, kaynağını araştırır, öteki yana bilginin yöntemini, geçerliliğini, koşullarını, olanak ve sınırlarını sorgular
Veri kuramının esas kavramları:
Doğruluk : Doğruluk, bilginin, bilgisi edinilen şeyle bütün uygunluğunu dile getirir Buna tarafından doğruluk; algılar, kavramlar ve bilimsel kuramlarla nesnel gerçek arasındaki uygunluktur
Hakikat (Realite) : Varlığın, varoluş tarzıdır Bilinçten bağımsız olarak var olandır
Temellendirme : Ortaya atılan bir soru ya da ileri sürülen bir iddia için takviye, mazeret, esas bulgu işidir
Bilgi kuramının esas soruları : Data nedir? Kaç türlü data vardır? Veri edinmenin amacı nedir? Veri edinme sürecinin ilkeleri nelerdir? Hakkında veri edinilen nesne ile veri edinen özne aralarında ne gibi bir ilişki vardır? Kaç çeşit bilgi edinme yolu vardır?
Mantık : Düşüncenin temel yasalarını (özdeşlik, çelişmezlik, yeter neden ilkesi gibi) saptar; doğrunun ölçütlerini arar
Veri Kuramının Temel problemi
Içten bilginin imkansızlığı : İnsan aklının (veya yetilerinin) gerçeği bilemeyeceğini, cümbür cemaat için genel geçer bilginin imkansız olduğunu ileri süren görüşlerdir
Sofistler : İnsanın dürüst bilgiye herkes için geçerli olabilecek bilgiye ulaşılamayacağını, bilginin kişiden kişiye değiştiğini ileri süren filozoflardır
Protagoras : İnsan her şeyin ölçüsüdürder Protagoras'a tarafından bütün bilgilerimiz duyumdan kazanç Duyum insandan insana değişir Bir şey bana nasıl görünüyorsa benim için öyledir Rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen için soğuk değildir
Gorgias : Hiçbir şey var değildir Var olsaydı bile bilinemezdi Bilinse bile başkalarına aktarılamaz Sözleriyle bilginin bilinemeyeceğini ileri sürer
Septikler : Herhangi bir konu hakkında dürüst ya da yanlış biçiminde yargıda bulunulamayacağını ileri süren görüştür En önemli temsilcileri, Pyrrhon, Timon, Karneades, Arkesilaos'tur
Septiklerin bu görüşleri günlük olaylar ve pratik işlerle ilgili değil, felsefi gerçekler ve ilkeler hakkındadır Septisizm gerçeği bütün olarak inkar etmek değildir Çünkü red da bir yargıdır Ama Septikler hiçbir konuda belli yargıda bulunmazlar
Içten bilginin imkanı
Akılcılık : Rasyonalizm, bilginin hafıza ve onun bir işlevi olan düşünme gücü ile oluştuğunu benimseyen, dürüst bilginin ölçütünü de duyular da yok akıl da bulan bir öğretidir Rasyonalizme kadar insan aklı birtakım ilkeler ya da yetilerle donatılmıştır Evreni oluşturan bütün nesneler hakkında emin veri edinmemiz için sadece bu ilkelere yerinde bir biçimde mantığımızı kullanmamız yeterlidir
* Sokrates (MÖ 469 399 ) : Ahlaki doğruların ve erdemlerin bilgisinin insanın ahlaklı olabilmesinin gerekli koşulu olarak gördüğü bilgidir Sokrates'e tarafından bu bilgi doğuştandır yani insan dünyaya bu bilgiyle gelir Fakat insan bu dünyaya geldiğinde bunları unutmuştur Bu yüzden bu bilgilerin hatırlanması ve bilinç düzeyine çıkarılması gerekir Bunun Sokrates maiotik (doğurtma) yöntemi kullanır
* Platon (MÖ 427 347) : Platon'un veri felsefesi varlık görüşüne dayanır Platon'a göre varlık görünüşler dünyası ve idealar dünyası almak iki cihan vardır Reel bilgi, ideaların bilgisidir İdealar değişmeyen, gözle görülemez, duyularla algılanamaz olan varlıklardır İdealar ama us yoluyla bilinebilir Bunu da filozoflar yapabilir
* Aristoteles (MÖ 384 322) : Aristoteles'e göre var olan bir şeyle ilgili olarak reel bir bilgiye sahip edebilmek için onun varlığa gelişini karşılayan dört nedenin bilinmesi gerekir Bunlar; maddi neden, formel niçin, fail neden, amaçsal nedendir Aristoteles'e göre, bilimin asıl amacı ve genel anlamı, tekili bilmektir Bunun için yapılması gereken tekil ve tümel arasında bağ hazırlamak, tekili tümelden çıkarmaktır Aristoteles'e tarafından, akılda data üretme yetisi vardır Varlığı varlığa getiren genel nitelikler o varlığın kendisindedir, içindedir Masa masadır
* Farabi (870 950) : Akılda bir sezgi gücü bulunduğunu, insan zihninde doğuştan olan getirilen düşünceler olduğunu kabul eder Farabi bilginin üç kaynağı olduğunu söyler Bunlar duyu, düşünce ve nazardır İşte Farabi'nin nazar dediği doğuştan fikirlerdir Farabi'ye tarafından hem insan zihninde algı adı bahşedilen bir güç vardır Sezgi, açıkça ve belirli bilgiye varmak aracıdır
* Descartes (1596 1650) : Bilginin kaynağında sadece aklın olduğunu ve insan zihninde doğuştan fikirler bulunduğunu savunurDescartes'a kadar insan zihninin iki temel gücü vardır Bunlar algılama ve tümdengelimdir Algı, zihinde hiçbir kuşkuya yer bırakmayan ve en yüksek derecede açık olan bir kavrama faaliyetidir İnsan seziş aracılığıyla bir takım şeyleri açık seçik olarak bilirTümdengelim ise seziş yoluyla açık seçik olarak bilinen doğrulardan ve tam bir kuşkusuz aşina olgulardan sonuç çıkarmadır
* Hegel (1770 1831) : Hegel'e tarafından insan; varlık hakkında duyuları hiç kullanmaksızın yalnızca hafıza yoluyla gerçek ve muhakkak bir bilgiye ulaşabilir Çünkü aklın yasalarıyla varlığın yasaları bir aynıdır Bunu da akılcı olan gerçek, gerçek olan da akla uygundurşeklinde açıklamıştır Hegel aklın ve varlığın yasaları konusunda geleneksel mantık ilkelerini reddederek mantıkla ilgili yasalar adını verdiği yasalar ortaya koymuştur Bu yasalara göre varlığın kendini tezantitezbirleşim biçiminde açtığını savunur (Varlıkfakirlikoluş) Bu aşamanın sonunda Mutlak Ruh vardır Mutlak ruh gelişim aşamasını tamamlamış ve varlık dünyasını kavramıştır
Ampirizm : Ampirizm, bilgimizin kaynağında sadece deneyin bulunduğunu söyleyen görüştür Ampirizme tarafından insan zihni doğuştan boş bir levha gibidir Bu anlamsız levha sonra deney yoluyla dolar
* Locke (1632 1704) : Ampirizmin kurucudur Locke'a kadar tüm düşüncelerimizin ve bilgilerimizin kaynağında deney vardır Locke iki türlü deney olduğunu söyler Birincisi dış deney, diğeri iç deneydir Dış deneyde dış dünyadaki varlıklar, duyularla denenir İç deneyde ise insanın kendi zihninde ve ruhunda olup bitenlerin bilincine varılır
Locke'a tarafından, insan zihninde karmaşık düşüncelerin ve dolayısıyla bilginin meydana gelmesi için şu yetilere gereklilik vardır: Algı, bellek, ayırt etme, mukayese, birleştirmek ve soyutlama yetileri Locke üç türlü data kabul eder Sezgisel data, kendi varlığının bilgisine sahip olmasını sağlar
Duyusal bilgi, dış dünyadaki nesnelerin bilgisine sahip olmayı sağlar
Tanıtlayıcı data, Tanrının varolduğunu kanıtlamayı sağlar
* David Hume (1711 1776) : Hume, insanın her şeyi algılama aracılığıyla bildiğini söyler Ona tarafından algılar iki şekilde ortaya çıkar Bunlar; İzlenimler, İdeler (kavramlar ve fikirler)
Zihinde bulunan her şeyin, tüm intiba, kavram ve düşüncelerin temelinde, dış dünyanın duyular yoluyla algılanması vardır Bu algılarda belirli özellikler bulunduğu süre bunlar birbirleriyle birleştirilir
Buna yan olarak Hume, nedensellik ilkesinin deneyin sonucu olan bir akıl olması gerektiğini söyler Yani nedensellik bir yükümlülük yok, bizim bir alışkanlığımızdır
Kritisizm : İnsan zihninin güçlerine ve insanın neyi bilip bilemeyeceğine ilişkin bir araştırmadan meydana gelen felsefi yaklaşımdır Kurucusu Kant'tır
* Immanuel Kant (1724 1804) : Felsefede rasyonalizm ve ampirizm akımlarının bir sentezini yapmıştır Kant'a kadar, veri deneyle başlar ama deneyle sona ermez Kant, insan zihninde apriori (önsel) bir veri olduğunu savunur Bir kısım data de aposteriori olarak sonradan elde edilir
İnsan, veri sürecinde, edilgen olmayıp aktif bir biçimde duyular yoluyla gelen izlenimleri sınıflar, kalıplara yerleştirir ve yorumlar Kant'a tarafından insan bilgisi sınırlıdır İnsan zihni, nesneleri ve olayları fiilen oldukları şekliyle bilemez Nesneler, zihnin imkanlarına, yapısına ve formlarına göre bilinebilir İnsan zihni fenomenleri (görüngü) bilebilir
Entüisyonizm : Bilginin, doğrudan ve aracısız olarak bir bilme tarzına karşılık gelen sezgi yoluyla elde edilebileceğini savunan görüşe entüisyonizm (sezgicilik) denir Sezgiye önem veren filozoflar, akla yatkın bilginin başvuru formu ve eylem için yük taşıdığını kabul eder Fakat akla dayanan data, nesnelerle kurulan ilk elden ve ilk elden temasın sonucunda ortaya meydana çıkan sezgisel bilginin tamlığından ve kesinliğinden yoksundur
* Gazali (1058 1111) : Ona göre insan, veri yolunda duyulardan da akıldan da yararlanabilir fakat bu yetiler insana hakiki varlığın bilgisini veremezZira, reel ve kesin bilgi, idrak yoluyla elde edilir Bu veri türü, insan gönlüne ulu ve manevi bir seziş olarak iner Gazali, iki göz ya da düşünce bulunduğunu savunur Bunlardan birincisi, sıradan maddi göz veya akıldır İnsan bununla fiziki dünyaya yönelir ve birtakım bilgilere ulaşılır
İnsanda bundan başka yürek gözü vardır Kalbin kendisi manevi bir töz olduğu için insan onunla yani sezgiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar
* Bergson (1859 1941) : Ona tarafından aslında varolan, uyuşuk madde değil süredir Başka deyişle hakikat hayattır ve bunu yalnızca kavrama kavrayabilir Bergson'a göre bilmenin birbirlerinden bütünüyle farklı olan iki yolu vardır:
Bilimlerde geçerli olan analitik yol : Düşünce yada akıl aracılığıyla bilmeye karşılık gelen bu bilme tarzında gerçekliğin maddeden oluştuğu düşünülür Bilimler varlık alanını parçalara ayırır Her bilimin araştırdığı alan farklıdır Bilimler varlığın özüne nüfuz edemez
Varlığın özüne nüfuz eden algı : Bergson'a göre kavrama, gerçekliğin temelinde yaratıcı hayat atılımının bulunduğunu yaşayarak anlar Algı, gerçekliği yani süreyi, yaşamı içten içe duyup yaşayarak kavrar
Pozitivizm : İnsan için bilgide manâlı olanın sadece olguları analiz etmek olduğunu savunan akıma pozitivizm denir Kurucusu A Comte'tur
* A Comte (1798 1857) : Comte, toplumu bilim aracılığıyla yeni her tarafta düzenlemeyi amaçlamıştır Ona göre düşüncelerdeki anarşinin toplumda karmaşaya yol açtığı bir çağda, toplumun kurtuluşunu sağlayacak tek çözüm pozitivizmdirComte, insan için olumlu ve yapıcı olanın, yalnızca olguları gözlemleyerek tarif etmek olduğunu öne sürer
Analitik Felsefe : Neo pozitivizm yada mantıkçı pozitivizm olarak da bilinen bu anlayışa kadar felsefenin başlıca uğraş alanı dildir Bu yaklaşıma kadar; felsefe, varlık, bedel ve Tanrı üstüne doğruluğu deneme edilemeyen öğretiler öne sürmemelidir Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemektir
* Wittgenstein (1889 1951) : Wittgenstein, dili çevremizde olup biten bir şey, karışık insan faaliyetlerinin oluşturduğu bir tamamen görmüştür Bütün felsefe problemlerini bir dil problemine indirgeyen Wittgenstein, felsefenin özünde bir kuram değil faaliyet olduğunu söyler
Pragmatizm (Faydacılık) : Doğruyu ve gerçekliği eylemlerin sonuçları değerlendiren ve onlara fayda açısından yakında olacak olan felsefi akımdır Bu akıma tarafından bir düşüncenin değeri, o düşüncenin pratik amaçlarına bağlıdır Savunucuları James ve Dewey'dir
* William James (1842 1910) : Bütün kavramlar, bilgiler insan yaşamına, insan amacına yardımcı oldukları süre doğrudur James'e göre bir fikir yararlıdır, çünkü doğrudur; bir hafıza doğrudur çünkü yararlıdırIçten bilginin ölçütü yararlı olmasıdır
* John Dewey (1859 1952) : Dewey'e göre kişiye yardımcı olan ve ona sevinç veren görüşler doğrudur Ona göre zihin çevreye uymayı, doğadan yararlanmayı ve mutlu olmayı karşılayan bir alettir Bilimsel yasalar ve kuramlar başarılı olursa, yani uygulamada bir işe yararsa iyi ve doğrudur, aksi olursa yanlıştır
Fenomenoloji : Kurucusu Edmund Husserl'dir Fenomenoloji özün bilinebileceğini ileri süren bir görüştür Bu görüşe göre öz fenomenin içinde vardır ve bilinç onu yakalayabilir Öz bilgisine varabilmek için önce bütün verilmiş bilgileri parantez içine alıp ortadan uyandırmak, yok saymak gerekir Yani insan jurnal yaşamdan edindiği bilgileri, önyargıları, din, bilim vb yolla elde ettiği tüm görüşleri bir tarafa bırakarak, onlardan arınarak, duyularla algılanan nesnelerin ötesinde yer alan ideal özlükler alanına ulaşabilir *
Bilgi Felsefesi Nedir?
BILGI FELSEFESİ
Data Felsefesinin Konusu:
Hafıza ve seziş gibi yetiler fiilen insan zihninde var mıdır? Varsa, görünüşlerin ötesinde kalan varlığı bilmemizi sağlayabilirler mi? tarzında sorular data felsefesinin konusunu oluşturur
epistomoloji (Epistemoloji) : epistomoloji bilginin ne olduğunu, hangi yolla elde edildiğini, amacını araştırı Bir yana bilginin özünü, ilkelerini, kökenini, yapısını, kaynağını araştırır, öteki yana bilginin yöntemini, geçerliliğini, koşullarını, olanak ve sınırlarını sorgular
Veri kuramının esas kavramları:
Doğruluk : Doğruluk, bilginin, bilgisi edinilen şeyle bütün uygunluğunu dile getirir Buna tarafından doğruluk; algılar, kavramlar ve bilimsel kuramlarla nesnel gerçek arasındaki uygunluktur
Hakikat (Realite) : Varlığın, varoluş tarzıdır Bilinçten bağımsız olarak var olandır
Temellendirme : Ortaya atılan bir soru ya da ileri sürülen bir iddia için takviye, mazeret, esas bulgu işidir
Bilgi kuramının esas soruları : Data nedir? Kaç türlü data vardır? Veri edinmenin amacı nedir? Veri edinme sürecinin ilkeleri nelerdir? Hakkında veri edinilen nesne ile veri edinen özne aralarında ne gibi bir ilişki vardır? Kaç çeşit bilgi edinme yolu vardır?
Mantık : Düşüncenin temel yasalarını (özdeşlik, çelişmezlik, yeter neden ilkesi gibi) saptar; doğrunun ölçütlerini arar
Veri Kuramının Temel problemi
Içten bilginin imkansızlığı : İnsan aklının (veya yetilerinin) gerçeği bilemeyeceğini, cümbür cemaat için genel geçer bilginin imkansız olduğunu ileri süren görüşlerdir
Sofistler : İnsanın dürüst bilgiye herkes için geçerli olabilecek bilgiye ulaşılamayacağını, bilginin kişiden kişiye değiştiğini ileri süren filozoflardır
Protagoras : İnsan her şeyin ölçüsüdürder Protagoras'a tarafından bütün bilgilerimiz duyumdan kazanç Duyum insandan insana değişir Bir şey bana nasıl görünüyorsa benim için öyledir Rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen için soğuk değildir
Gorgias : Hiçbir şey var değildir Var olsaydı bile bilinemezdi Bilinse bile başkalarına aktarılamaz Sözleriyle bilginin bilinemeyeceğini ileri sürer
Septikler : Herhangi bir konu hakkında dürüst ya da yanlış biçiminde yargıda bulunulamayacağını ileri süren görüştür En önemli temsilcileri, Pyrrhon, Timon, Karneades, Arkesilaos'tur
Septiklerin bu görüşleri günlük olaylar ve pratik işlerle ilgili değil, felsefi gerçekler ve ilkeler hakkındadır Septisizm gerçeği bütün olarak inkar etmek değildir Çünkü red da bir yargıdır Ama Septikler hiçbir konuda belli yargıda bulunmazlar
Içten bilginin imkanı
Akılcılık : Rasyonalizm, bilginin hafıza ve onun bir işlevi olan düşünme gücü ile oluştuğunu benimseyen, dürüst bilginin ölçütünü de duyular da yok akıl da bulan bir öğretidir Rasyonalizme kadar insan aklı birtakım ilkeler ya da yetilerle donatılmıştır Evreni oluşturan bütün nesneler hakkında emin veri edinmemiz için sadece bu ilkelere yerinde bir biçimde mantığımızı kullanmamız yeterlidir
* Sokrates (MÖ 469 399 ) : Ahlaki doğruların ve erdemlerin bilgisinin insanın ahlaklı olabilmesinin gerekli koşulu olarak gördüğü bilgidir Sokrates'e tarafından bu bilgi doğuştandır yani insan dünyaya bu bilgiyle gelir Fakat insan bu dünyaya geldiğinde bunları unutmuştur Bu yüzden bu bilgilerin hatırlanması ve bilinç düzeyine çıkarılması gerekir Bunun Sokrates maiotik (doğurtma) yöntemi kullanır
* Platon (MÖ 427 347) : Platon'un veri felsefesi varlık görüşüne dayanır Platon'a göre varlık görünüşler dünyası ve idealar dünyası almak iki cihan vardır Reel bilgi, ideaların bilgisidir İdealar değişmeyen, gözle görülemez, duyularla algılanamaz olan varlıklardır İdealar ama us yoluyla bilinebilir Bunu da filozoflar yapabilir
* Aristoteles (MÖ 384 322) : Aristoteles'e göre var olan bir şeyle ilgili olarak reel bir bilgiye sahip edebilmek için onun varlığa gelişini karşılayan dört nedenin bilinmesi gerekir Bunlar; maddi neden, formel niçin, fail neden, amaçsal nedendir Aristoteles'e göre, bilimin asıl amacı ve genel anlamı, tekili bilmektir Bunun için yapılması gereken tekil ve tümel arasında bağ hazırlamak, tekili tümelden çıkarmaktır Aristoteles'e tarafından, akılda data üretme yetisi vardır Varlığı varlığa getiren genel nitelikler o varlığın kendisindedir, içindedir Masa masadır
* Farabi (870 950) : Akılda bir sezgi gücü bulunduğunu, insan zihninde doğuştan olan getirilen düşünceler olduğunu kabul eder Farabi bilginin üç kaynağı olduğunu söyler Bunlar duyu, düşünce ve nazardır İşte Farabi'nin nazar dediği doğuştan fikirlerdir Farabi'ye tarafından hem insan zihninde algı adı bahşedilen bir güç vardır Sezgi, açıkça ve belirli bilgiye varmak aracıdır
* Descartes (1596 1650) : Bilginin kaynağında sadece aklın olduğunu ve insan zihninde doğuştan fikirler bulunduğunu savunurDescartes'a kadar insan zihninin iki temel gücü vardır Bunlar algılama ve tümdengelimdir Algı, zihinde hiçbir kuşkuya yer bırakmayan ve en yüksek derecede açık olan bir kavrama faaliyetidir İnsan seziş aracılığıyla bir takım şeyleri açık seçik olarak bilirTümdengelim ise seziş yoluyla açık seçik olarak bilinen doğrulardan ve tam bir kuşkusuz aşina olgulardan sonuç çıkarmadır
* Hegel (1770 1831) : Hegel'e tarafından insan; varlık hakkında duyuları hiç kullanmaksızın yalnızca hafıza yoluyla gerçek ve muhakkak bir bilgiye ulaşabilir Çünkü aklın yasalarıyla varlığın yasaları bir aynıdır Bunu da akılcı olan gerçek, gerçek olan da akla uygundurşeklinde açıklamıştır Hegel aklın ve varlığın yasaları konusunda geleneksel mantık ilkelerini reddederek mantıkla ilgili yasalar adını verdiği yasalar ortaya koymuştur Bu yasalara göre varlığın kendini tezantitezbirleşim biçiminde açtığını savunur (Varlıkfakirlikoluş) Bu aşamanın sonunda Mutlak Ruh vardır Mutlak ruh gelişim aşamasını tamamlamış ve varlık dünyasını kavramıştır
Ampirizm : Ampirizm, bilgimizin kaynağında sadece deneyin bulunduğunu söyleyen görüştür Ampirizme tarafından insan zihni doğuştan boş bir levha gibidir Bu anlamsız levha sonra deney yoluyla dolar
* Locke (1632 1704) : Ampirizmin kurucudur Locke'a kadar tüm düşüncelerimizin ve bilgilerimizin kaynağında deney vardır Locke iki türlü deney olduğunu söyler Birincisi dış deney, diğeri iç deneydir Dış deneyde dış dünyadaki varlıklar, duyularla denenir İç deneyde ise insanın kendi zihninde ve ruhunda olup bitenlerin bilincine varılır
Locke'a tarafından, insan zihninde karmaşık düşüncelerin ve dolayısıyla bilginin meydana gelmesi için şu yetilere gereklilik vardır: Algı, bellek, ayırt etme, mukayese, birleştirmek ve soyutlama yetileri Locke üç türlü data kabul eder Sezgisel data, kendi varlığının bilgisine sahip olmasını sağlar
Duyusal bilgi, dış dünyadaki nesnelerin bilgisine sahip olmayı sağlar
Tanıtlayıcı data, Tanrının varolduğunu kanıtlamayı sağlar
* David Hume (1711 1776) : Hume, insanın her şeyi algılama aracılığıyla bildiğini söyler Ona tarafından algılar iki şekilde ortaya çıkar Bunlar; İzlenimler, İdeler (kavramlar ve fikirler)
Zihinde bulunan her şeyin, tüm intiba, kavram ve düşüncelerin temelinde, dış dünyanın duyular yoluyla algılanması vardır Bu algılarda belirli özellikler bulunduğu süre bunlar birbirleriyle birleştirilir
Buna yan olarak Hume, nedensellik ilkesinin deneyin sonucu olan bir akıl olması gerektiğini söyler Yani nedensellik bir yükümlülük yok, bizim bir alışkanlığımızdır
Kritisizm : İnsan zihninin güçlerine ve insanın neyi bilip bilemeyeceğine ilişkin bir araştırmadan meydana gelen felsefi yaklaşımdır Kurucusu Kant'tır
* Immanuel Kant (1724 1804) : Felsefede rasyonalizm ve ampirizm akımlarının bir sentezini yapmıştır Kant'a kadar, veri deneyle başlar ama deneyle sona ermez Kant, insan zihninde apriori (önsel) bir veri olduğunu savunur Bir kısım data de aposteriori olarak sonradan elde edilir
İnsan, veri sürecinde, edilgen olmayıp aktif bir biçimde duyular yoluyla gelen izlenimleri sınıflar, kalıplara yerleştirir ve yorumlar Kant'a tarafından insan bilgisi sınırlıdır İnsan zihni, nesneleri ve olayları fiilen oldukları şekliyle bilemez Nesneler, zihnin imkanlarına, yapısına ve formlarına göre bilinebilir İnsan zihni fenomenleri (görüngü) bilebilir
Entüisyonizm : Bilginin, doğrudan ve aracısız olarak bir bilme tarzına karşılık gelen sezgi yoluyla elde edilebileceğini savunan görüşe entüisyonizm (sezgicilik) denir Sezgiye önem veren filozoflar, akla yatkın bilginin başvuru formu ve eylem için yük taşıdığını kabul eder Fakat akla dayanan data, nesnelerle kurulan ilk elden ve ilk elden temasın sonucunda ortaya meydana çıkan sezgisel bilginin tamlığından ve kesinliğinden yoksundur
* Gazali (1058 1111) : Ona göre insan, veri yolunda duyulardan da akıldan da yararlanabilir fakat bu yetiler insana hakiki varlığın bilgisini veremezZira, reel ve kesin bilgi, idrak yoluyla elde edilir Bu veri türü, insan gönlüne ulu ve manevi bir seziş olarak iner Gazali, iki göz ya da düşünce bulunduğunu savunur Bunlardan birincisi, sıradan maddi göz veya akıldır İnsan bununla fiziki dünyaya yönelir ve birtakım bilgilere ulaşılır
İnsanda bundan başka yürek gözü vardır Kalbin kendisi manevi bir töz olduğu için insan onunla yani sezgiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar
* Bergson (1859 1941) : Ona tarafından aslında varolan, uyuşuk madde değil süredir Başka deyişle hakikat hayattır ve bunu yalnızca kavrama kavrayabilir Bergson'a göre bilmenin birbirlerinden bütünüyle farklı olan iki yolu vardır:
Bilimlerde geçerli olan analitik yol : Düşünce yada akıl aracılığıyla bilmeye karşılık gelen bu bilme tarzında gerçekliğin maddeden oluştuğu düşünülür Bilimler varlık alanını parçalara ayırır Her bilimin araştırdığı alan farklıdır Bilimler varlığın özüne nüfuz edemez
Varlığın özüne nüfuz eden algı : Bergson'a göre kavrama, gerçekliğin temelinde yaratıcı hayat atılımının bulunduğunu yaşayarak anlar Algı, gerçekliği yani süreyi, yaşamı içten içe duyup yaşayarak kavrar
Pozitivizm : İnsan için bilgide manâlı olanın sadece olguları analiz etmek olduğunu savunan akıma pozitivizm denir Kurucusu A Comte'tur
* A Comte (1798 1857) : Comte, toplumu bilim aracılığıyla yeni her tarafta düzenlemeyi amaçlamıştır Ona göre düşüncelerdeki anarşinin toplumda karmaşaya yol açtığı bir çağda, toplumun kurtuluşunu sağlayacak tek çözüm pozitivizmdirComte, insan için olumlu ve yapıcı olanın, yalnızca olguları gözlemleyerek tarif etmek olduğunu öne sürer
Analitik Felsefe : Neo pozitivizm yada mantıkçı pozitivizm olarak da bilinen bu anlayışa kadar felsefenin başlıca uğraş alanı dildir Bu yaklaşıma kadar; felsefe, varlık, bedel ve Tanrı üstüne doğruluğu deneme edilemeyen öğretiler öne sürmemelidir Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemektir
* Wittgenstein (1889 1951) : Wittgenstein, dili çevremizde olup biten bir şey, karışık insan faaliyetlerinin oluşturduğu bir tamamen görmüştür Bütün felsefe problemlerini bir dil problemine indirgeyen Wittgenstein, felsefenin özünde bir kuram değil faaliyet olduğunu söyler
Pragmatizm (Faydacılık) : Doğruyu ve gerçekliği eylemlerin sonuçları değerlendiren ve onlara fayda açısından yakında olacak olan felsefi akımdır Bu akıma tarafından bir düşüncenin değeri, o düşüncenin pratik amaçlarına bağlıdır Savunucuları James ve Dewey'dir
* William James (1842 1910) : Bütün kavramlar, bilgiler insan yaşamına, insan amacına yardımcı oldukları süre doğrudur James'e göre bir fikir yararlıdır, çünkü doğrudur; bir hafıza doğrudur çünkü yararlıdırIçten bilginin ölçütü yararlı olmasıdır
* John Dewey (1859 1952) : Dewey'e göre kişiye yardımcı olan ve ona sevinç veren görüşler doğrudur Ona göre zihin çevreye uymayı, doğadan yararlanmayı ve mutlu olmayı karşılayan bir alettir Bilimsel yasalar ve kuramlar başarılı olursa, yani uygulamada bir işe yararsa iyi ve doğrudur, aksi olursa yanlıştır
Fenomenoloji : Kurucusu Edmund Husserl'dir Fenomenoloji özün bilinebileceğini ileri süren bir görüştür Bu görüşe göre öz fenomenin içinde vardır ve bilinç onu yakalayabilir Öz bilgisine varabilmek için önce bütün verilmiş bilgileri parantez içine alıp ortadan uyandırmak, yok saymak gerekir Yani insan jurnal yaşamdan edindiği bilgileri, önyargıları, din, bilim vb yolla elde ettiği tüm görüşleri bir tarafa bırakarak, onlardan arınarak, duyularla algılanan nesnelerin ötesinde yer alan ideal özlükler alanına ulaşabilir *