Canlıların daha güçlü yaşam formlarına dönüşerek hayatta kaldığını öne süren ve popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesi anlamına gelen evrim teorisi, tartışmaları halen devam eden bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Evrim konusu, bilimsel temellere dayandırarak insanların tarih boyunca evrim geçirdiğini söyleyenlerle, maymundan gelmedik diyenler arasındaki bir fikir ayrılığıyla sık sık tartışılıyor.
Bu konudaki araştırmalar uzun yıllardır güncel olarak devam ediyor. İsveç’te yer alan ve önemli araştırmalara imza atan Lund Üniversitesi araştırmacıları, insan ve şempanze beyinlerinin neden farklı çalıştığı sorusundan yola çıkarak, bu farklılığa sebep olan bir DNA keşfetti. Çalışma, Cell Stem Cell dergisinde yayınlandı.
DNA'lar farklı şekilde kullanılıyor
Evrimsel anlamda yaşayan en yakın insan akrabası olduğu düşünülen şempenzenin DNA’sı ile insan DNA’sı birbirine çok benziyor. Lund Üniversitesi’nden kök hücre araştırmaları, bu benzerlikten yola çıkarak şempanze ve insan beyninin neden farklı çalıştığını anlamak ve açıklamak için bir araştırma yaptılar. Araştırma, bu farklılığın DNA’mızın kodlanmamış DNA olarak bilinen bir kısımdan dolayı kaynaklandığını ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, yaşayan insan ve şempanzeler üzerinde çalışmak yerine laboratuvarda kök hücreleri yetiştirerek ve bunları beyin hücrelerine dönüştürerek çalıştılar. Bu kök hücreler Almanya, ABD ve Japonya'da bulunan ve araştırmaya destek olan ekipler tarafından deri hücrelerine programlandı. Araştırmacılar üretilen insan ve şempanze beyin hücrelerini karşılaştırdılar. Nunun sonucunda insanların ve şempanzelerin DNA’larının bir bölümünü farklı şekillerde kullandığı tespit edildi. Söz konusu farklılık beynimizin gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Yeni bulgular, farklılığın DNA’mızın çoğunluğunu oluşturan, uzun zamandır işlevsiz olduğu düşünülen ve sürekli tekrar eden çöp DNA olarak adlandırılan kısmında, protein kodlayan genlerin dışında olduğunu gösteriyor.