Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Bilim ve Teknoloji Haftası

Bilim ve Teknoloji Haftası
0
106

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
Bilim ve Teknoloji Haftası (TTKnun 66 sayılı, 3041998 tarihli kararıyla eklenen hafta)

TDK sözlüğünde bilim şöyle tanımlanıyor:
Bilim
Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, denek yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan uyumlu bilgi

“Genel geçerlik ve katiyet nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel data
“Belirlenmiş bir konuyu bilme isteğinden yola meydana çıkan, belirli bir ereğe yönelen bir veri edinme ve yöntemli araştırma süreci

Bilim ile uğraşan bir kişinin bu tanımları yeterli bulmayacağını söylemeye lüzum yoktur bu nedenle, bilimin eksiksiz bir tanımını yapmaya meydan okumak yerine, onu açıklamaya çalışmak daha dürüst olacaktır
İnsan doğaya egemen edinmek ister!
Derler fakat insanoğlu varoluşundan beri doğayı iyi anlamak, doğaya egemen olmak istemiştir böylece, insan varoluşundan beri doğayla savaşmaktadır Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya atılmıştır: İnsan doğayla uzlaştırma içinde yaşama çabası içindedir Bence bu iki bakış birbirlerine denktir Bazı politikacıların dediği gibi, sürekli uzlaştırma için, sürekli savaşa hazırlanmış elde etmek gerekir
Gök gürlemesi, yıldırım çakması, ayın veya güneşin tutulması, hastalıklar, afetler, vb doğa olayları bazan onun merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur

öte yandan, bu olgu, insanı, doğadan korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır Korkuyu yenebilmenin ya da merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını anlamak ve ona etken almak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Diğer bir deyişle, bilimi yaratan dürtü, insanoğlunun gereksinimleri midir?
Elbette nefret ve merakın yanına başka nedenler de vardır İnsanın (toplumun) dominant olma isteği, beğenilme ricası, daha rahat yaşama ricası, üstün olma ricası vb nedenler veri üretimini karşılayan başka etmenler aralarında sayılabilir İnsanın korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir Öyleyse, insanın doğayla savaşı (barışma çabası) ve dolayısıyla veri üretimi de durmaksızın sürecektir
Bilim neyle uğraşır?
Bilimin asıl meşguliyet alanı doğa olaylarıdır Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz Sadece fiziki olguları yok, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb bilgi alanlarının hepsi doğa olaylarıdır Özet Olarak, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doğa olayıdır Insanoğlu, bu olguları anlayışlı olmak ve kendi yararına yol göstermek için varoluşundan beri bitmez tükenmez bir tutkuyla ve sabırla uğraşmaktadır

Başka canlıların yapamadığını varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır
Bilimin gücü
Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur Bu süreçte, modern bilimin dört manâlı niteliği oluşmuştur:
Farklılık, program metni, yenilik ve ayıklanma

Farklılık
Bilimsel egzersiz hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine tabi değildir Bilim herkese açıktır İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel alıştırma yapabilir Dil, din, millet, ülke tanımaz Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara hudut konulamaz Hatta, bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz
Devamlılık
Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir vakit durmaz Kırallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır

Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır Dolayısıyla, bilime, herhangi aniden tekniğin verdiği en iyi imkanlarla gözlenebilen, denenebilen veya var olan bilgilere dayalı olarak usavurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir
Ayıklanma
Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her lahza, isteyen herkes tarafından denetlenebilir Bu teftiş sürecinde, yanlış olduğu görünürde bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur

Bu noktada şu soru akla gelecektir Sürekli yenilenme ve ayıklanma süreci içinde olan bilimsel bilginin doğruluğu, evrenselliği savunulabilir mi? Bu sorunun yanıtını verebilmek için, bilimsel bilginin nasıl üretildiğine bakmamız gerekecektir Sanıldığının tersine, bilimsel veri üretme yolları çok sayıda değildir; sadece iki yöntem vardır Bu yöntemler diğer bir yazının konusu olacaktır *
 
858,506Konular
983,056Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt