Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Bilime Göre İlk Aşkımızı Neden Unutamıyoruz?

Bilime Göre İlk Aşkımızı Neden Unutamıyoruz?

elektronikci

FD Üye
Katılım
Ocak 9, 2022
Mesajlar
38,347
Etkileşim
3
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
69
bilime-gore-ilk-askimizi-neden-unutamayiz-1634048044.jpg

Kaç yaşına gelirsek gelelim, ilk aşık olduğumuz kişinin bizde hissettirdiği şeyleri hep güzel bir gülümsemeyle anımsarız. Artık kendi yolumuzu çizip yeni başlangıçlara adım atsak da ilk aşkımızın yeri hep farklıdır.

Bazı insanlar ilk aşkından sonra yeni bir adım atmakta epey zorluk çeker. Özellikle daha 19, hatta 20’li yaşlarınızın başındaysanız anlam veremediğiniz bir şekilde ilk aşkınıza dair hissettikleriniz dönüp dolaşıp ayağınıza takılır hep. Sadece duygusal veya psikolojik bir şey gibi gözükse de aslında bilimin ilk aşkınızı neden unutamadığınıza dair sağlam bir cevabı bulunuyor.

Önce aşık olmak vücudumuzda nasıl etkiler yaratıyor, ona bir bakalım


ab6b2c74feeb718bd083aca91b5cf447e9f28b9b.jpeg

Aşık olmayı sadece beğendiğiniz birine karşı ilgi duymak kadar basit bir şey sanıyorsanız yanıldığınızı peşin peşin söyleyelim. Aşık olunca vücudumuzda bazı şeyler oluyor ve bunları kontrol etmemiz ne yazık ki mümkün değil.

Aşık olmaya başladığınız andan itibaren beyniniz, vasopressin, adrenalin ve dopamin gibi sinirsel alıcıları uyaran bir dizi hormon salgılamaya başlar. Hani midemizde kelebekler uçuşuyor deriz ya, bu kelebeklerin kozalarından çıkıp uçmasına sebep olan şeyler bu hormonlar aslında.

Bu hormonlar salgılandığı andan itibaren kendinizi mutlu, coşkulu ve güvende hissetmeye başlıyorsunuz. Hatta hissettiğiniz güven seviyesi o kadar yukarı seviyelere doğru çıkıyor ki kendinizi bir anda sürekli aşık olduğunuz kişiye sarıldığınızı hayal ederken buluyorsunuz.

5d0ad5031e10afc5824a479fe290501d1e4018cc.jpeg

Siz hormon patlamasından dolayı tüm bu duyguları yaşarken göz bebekleriniz büyümeye, avuç içleriniz terlemeye, mideniz bulanmaya ve başınız dönmeye başlıyor. Hatta zaman zaman kendinizi bitkin, yorgun ve “yoksun” bile hissedebiliyorsunuz.

Yukarıda bahsettiğimiz her şey için küçük bir aşk kıvılcımının ortaya çıkması yeterli, ancak işi bir adım öteye götürür de karşınızdaki kişiyle cinsel birlikteliğe girerseniz tüm bu hormonlar küçük bir kıvılcımın yarattığı etkiyi bir alev topuna dönüştürür ve o anda yaşadığınız şeyler beyninize kalıcı bir yer bırakır.

Sorunun en güçlü kaynağı, taptaze bir hafızaya sahip olmamız

9dd174224bc30724c8843ce0b59462c45d9e52fb.jpeg

Hormonların yarattığı etki beyninizde kalıcı bir yer bırakır derken şaka yapmıyorduk. Beynimiz, tüm bu duyguların yaşandığı anları kayıt altına alıyor ve hafızamız ne kadar tazeyse yaşanılan “o anlar”,en güçlü şekilde kendilerine yer ediniyor.

İlk aşkımızı unutamamak da tam olarak bundan kaynaklanıyor. Bazı insanlar için istisna olsa da çoğumuz ilk aşkımızla ergenlik döneminde tanışıyoruz; yani hafızamızın en taze olduğu dönemlerde.

İyi haber; bir daha aşık olabilirsiniz. Kötü haber; ilk aşkınızın yeri hep ayrı olacak

f47363500c21825a3c0826540eb802e62ef24c41.jpeg

Al Pacino’nun Şeytanın Avukatı filminde aşk ile ilgili çok güzel bir lafı var;

-Peki ya aşk?

-Çok abartılıyor. Biyokimyasal açıdan, fazla miktarda çikolata yemekten farksız.

Yukarıda saydığımız hormonlar dışında aşık olduğunuz an çok önemli bir hormon daha salgılanır; oksitosin. Tıpkı Al Pacino’nun da dediği gibi, fazla çikolata yenildiği zamanla salgılanan aynı hormon. Aşk hormonu olarak bilinen oksitosin, insanların tek eşli olmasını sağlayan en önemli etkendir. Bu hormon karşı tarafa daha çok bağlanmanıza ve yelkenleri suya indirmenize yol açar.

Eğer ilk defa aşık oluşunuz ergenlik döneminde olursa, hormonlar yüzünden yaşadığınız tüm bu duyguları kişisel gelişimin en önemli evresinde öğrenmiş oluyorsunuz. Yani belli olmasa da karşı taraf, kişisel gelişiminizin büyük bir parçası haline geliyor.

3919c288f65007a563a709575037f7ccbc5f14a6.jpeg

Yaşadığınız tüm o duygular, mutluluklarınız, gözyaşlarınızı sizi sizi yapan demir taşlarından biri haline geliyor. Elbette tamamı değil, ancak karakterinizin büyük bir çoğunluğu buna göre şekilleniyor. Örneğin sizi gerçekle kim olduğunuzdan uzaklaştıran bir ilk aşk deneyimi yaşayıp hayatınıza tek başına devam etmeye karar verirseniz, artık belirli çizgileri, sınırları olan bir insan haline dönüşürsünüz.

Uzun lafın kısası, bilime göre aşk bizi biz yapan en büyük etkenlerden birisi. Bu yüzden de hayatımız boyunca, özellikle ilk aşkımıza dair beslediğimiz duyguları, anıları, izleri yaşam boyunca taşımaya devam ederiz.

İz bırakan anılar, bir gün tetiklenmeye mahkumdur

32d4a09e5a8698771bb912d5a817e8ee72ba89ac.jpeg

İlk aşkınızın beyninizde bazı kalıcı izler bıraktığını anladıysanız, bu izlerin bir gün yeniden ortaya çıkma ihtimalinin de olduğunu bilmeniz gerekiyor. Birlikteyken dinlediğiniz bir şarkı, sürekli gittiğiniz bir kafenin önünden geçmek gibi olaylar, beyninizde kazılı olan izleri tetikleyerek ilk aşkınızı dönüp dolaşıp önünüze çıkartabilir.

Üzülmeyin, bilimin takıntı haline getirdiğiniz aşklara da bir cevabı bulunuyor

a500ba21af8769a133c79e7c01c8ce2843c52b8b.jpeg

Herkesin yas tutma süresi farklıdır. The Journal of Positive Psychology’de yayınlanan bir araştırmaya göre yaklaşık 11 hafta, eski sevgilinizi unutmak için yeterli olabilir. Tabii bu süre evlilerde ve ilk aşlarda çok daha uzun olabilir; sonuçta onca duygu seli yaşadığınız kişiyi hayatınızdan tamamen silmek elbet kolay olmaz.

Bu süreyi aşan, yıllar boyu kafanıza takıntı haline getirdiğiniz aşkları ise bilim, serotonin eksikliğine bağlıyor. University College London’dan araştırmacılar, aşık olan kişilerin beynin bir bölgesinden diğer bölgesine sinyal göndermesini sağlayan serotonin konusunda yoksunluk çektiklerini keşfettiler.

Aynı orandaki serotonin eksikliği, obsesif kompülsif bozukluğu teşhisi konulan hastalarda da bulunur ve bilim insanlarına göre bu, insanların sevdiği kişiye karşı nasıl takıntılı haline geldiğini açıklayan en önemli cevaplardan birisi.


 

Similar threads

Aşk hakkında şöyle ya da böyle her insanın bir fikri vardır. Kimine göre yaşadığı aşkın etkisi bir ömür sürmekte, kimine göre ise aşkın ömrü 3 ayı geçememektedir. Kimi zaman aşk acısı çekmişiz kimi zamanda aşkın ne kadar güzel bir duygu olduğunu hissetmişizdir. Peki şiirlerin, şarkıların...
Cevaplar
0
Görüntüleme
143
Aşk bütün toplumlarda, her kültürde ve tüm zamanlarda var olmuştur ve hemen hemen her insanın yaşamının bir döneminde en az bir kez yaşadığı evrensel bir duygusal durumdur. Aşk yalın bir duygudan öte görkemli bir şeydir. Yakınlık, bağlanma, güven, saygı ve sevgi gibi duyguları beraberinde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
111
Aşk..Ah aşk…Varlığı ayrı yokluğu ayrı dert olan aşk.. Bazen içerisine dalıp sonrasında pişmanlıklarla dolarken, bazen cesaret edemeyip ona yaklaşmayarak en güzel duyguların bizi teğet geçtiğini görürüz. Kaçmak istediğimiz halde ne yapsak da kaçamadığımızda olur tabi. Peki neden kaçamıyoruz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
197
Aşk, tek bir tarif ya da belirli başlı kurallar ile söz edilebilen, sonları olan bir şey değil. Pek çok insan aşık olduğunu söylerken aslında hiçbiri tam olarak tıpkı şeyi hissetmiyor olabilir ve bunu belirlemenin de çok fazla yolu yok. Pek çok davranışbilimciye ve psikoloğa nazaran de aşkın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
198
Takıntılı aşk kavramı olarak isimlendirilen durum, alaka bağımlılığı olarak da bilinmektedir. Bu kavram; kişinin gerçek ya da ulaşılmaz olan bir aşkı saplantıya dönüştürüp kendisini yalnızca bu ilgiye adaması ve hayatını, kararlarını, öteki bağ örüntülerini bu bağlamda şekillendirmesiyle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
49
858,496Konular
981,660Mesajlar
29,728Kullanıcılar
berat21321Son üye
Üst Alt