Bilinç; kafamın şalterlerini attırmayın ha!
Hikayenin ana karakteri,esas oğlanı; claustrum, kelime anlamı olarak Ortaçağ Avrupası’nda kapalı alanlar için kullanılsa da, memeli beyninde korteksin hemen altında bulunan küçük bir nöron tabakasını temsil eder ve beynin gelişimi sırasında korteksten türediği düşünülmektedir.
Korteks beynin üst kısmını kaplayan ve konuşma, ileri seviye planlama ve duyu gibi yüksek beyin fonksiyonlarından sorumlu kısımdır ve claustrum da görme ve duyma gibi birçok kortikal kısımla bağlantı halindedir.
Claustrum'un beyindeki yerleşimi (mavi renkte)
Koubeissi ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışma sonucu claustrum’un işlevi ortaya çıktı. 54 yaşında bir epilepsi hastası elektriksel uyaranla haritalama ve derin elektrot yerleştirme ameliyatına girdiğinde, insulanın yanında bulunan clastrum kısmına gelen uyartı elektrot yardımıyla bozuldu, ve tam da bu anda bilincin yitirildiği görüldü. İşlem sonlandırıldığındaysa hastanın bilincini tekrar kazandı. Bu bulgular sonucunda beynin claustrum bölgesinin bilincin bir nevi açma kapama düğmesi olduğu görüldü.
İşin diğer bir ilginç yanı da, Meksika yerlilerinin tanrıyla iletişime geçmek için yapraklarını çiğnediği bir bitki: Salvia divinorum. Psikedelik özelliğe sahip bu bitki, kappa-opioid reseptörleri üzerinden etki ediyor ve bu reseptörlerin en yoğun olduğu bölge tahmin edebileceğiniz gibi clastrum. Böyle bir bitki kullanarak gönüllülerin halüsinasyonlarını ve değişen algılarını kaydetme fikri mantıklı gelse de, bitkinin bağımlılık derecesi ve etkileri bilinmediğinden şimdilik pek de etik değil.
Renk, şekil, ses, duruş ve sosyal bağlantılar. Hepsi korteksin farklı kısımlarında olmasına rağmen nasıl tek bir bilinç deneyimine bağlanabilir? Tümüyle olmasa bile kısmen de olsa kortikal kısımları kontrol eden bir bölge olması faydalı olmaz mıydı? Bütün bu sorular ve claustrum’un ''bilincin yöneticisi’’ olabileceği düşüncesi test edilmeyi bekliyor ve bilincin bilinmeyenlerinin bu sefer aydınlatabileceğine inanılıyor.
Hikayenin ana karakteri,esas oğlanı; claustrum, kelime anlamı olarak Ortaçağ Avrupası’nda kapalı alanlar için kullanılsa da, memeli beyninde korteksin hemen altında bulunan küçük bir nöron tabakasını temsil eder ve beynin gelişimi sırasında korteksten türediği düşünülmektedir.
Korteks beynin üst kısmını kaplayan ve konuşma, ileri seviye planlama ve duyu gibi yüksek beyin fonksiyonlarından sorumlu kısımdır ve claustrum da görme ve duyma gibi birçok kortikal kısımla bağlantı halindedir.
Claustrum'un beyindeki yerleşimi (mavi renkte)
Koubeissi ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışma sonucu claustrum’un işlevi ortaya çıktı. 54 yaşında bir epilepsi hastası elektriksel uyaranla haritalama ve derin elektrot yerleştirme ameliyatına girdiğinde, insulanın yanında bulunan clastrum kısmına gelen uyartı elektrot yardımıyla bozuldu, ve tam da bu anda bilincin yitirildiği görüldü. İşlem sonlandırıldığındaysa hastanın bilincini tekrar kazandı. Bu bulgular sonucunda beynin claustrum bölgesinin bilincin bir nevi açma kapama düğmesi olduğu görüldü.
İşin diğer bir ilginç yanı da, Meksika yerlilerinin tanrıyla iletişime geçmek için yapraklarını çiğnediği bir bitki: Salvia divinorum. Psikedelik özelliğe sahip bu bitki, kappa-opioid reseptörleri üzerinden etki ediyor ve bu reseptörlerin en yoğun olduğu bölge tahmin edebileceğiniz gibi clastrum. Böyle bir bitki kullanarak gönüllülerin halüsinasyonlarını ve değişen algılarını kaydetme fikri mantıklı gelse de, bitkinin bağımlılık derecesi ve etkileri bilinmediğinden şimdilik pek de etik değil.
Renk, şekil, ses, duruş ve sosyal bağlantılar. Hepsi korteksin farklı kısımlarında olmasına rağmen nasıl tek bir bilinç deneyimine bağlanabilir? Tümüyle olmasa bile kısmen de olsa kortikal kısımları kontrol eden bir bölge olması faydalı olmaz mıydı? Bütün bu sorular ve claustrum’un ''bilincin yöneticisi’’ olabileceği düşüncesi test edilmeyi bekliyor ve bilincin bilinmeyenlerinin bu sefer aydınlatabileceğine inanılıyor.