iltasyazilim
FD Üye
Kâinatta cârî hâdiseleri anlama ve yorumlamada; entropi ve enformasyon (bilgi) kritik kavramdır Bu pencerelerden seyredildiğinde, varoluştaki hikmet ve güzellikler daha iyi açığa çıkar Enformasyonun mânâsı; saklanan, işlenen ve göndericiden alıcıya iletilen veri veya mesajdır Enformasyon dâima gönderici ve alıcıyı, bir şifreleyici ve şifre çözücüyü ve iletişim dilini gerektirir İletişim dili; kelime veya sayıları temsil etmek, mânâlı bütünler oluşturmak için sinyallerin belirli kurallara göre kümelenmesidir Bu yüzden radyo ve televizyon sinyalleri, her milletin lisanını kodlar ve taşır Benzer şekilde, biyokimyevî molekül olan DNA'da canlı organizmaların plân ve programı kodlanmaktadır Dolayısıyla hücrede genetik ve protein bilgileri, birbiriyle bağlantılı olarak kullanılır İçlerindeki enformasyonu kullanan ve aktaran bir kütüphane olan tohumlar da, sonraki nesilleri inşa etmede kullanılacak enformasyon sistemiyle donatılmıştır Eşeyli üreyen canlılarda sperm ve yumurtaya konulan enformasyonla zigot oluşturulur ve yavru inşa edilir Konuşurken ses tellerindeki titreşimler, havada enformasyon paketçiklerine dönüşür ve mesaj kişiye iletilir Keza gördüğümüz her şeyin görüntüsü de, enformasyon olarak beyne iletilir Burada, nesnenin şeklini, rengini ve sakladığı mesajı (meselâ bir insanın kızmasını, gülmesini, heyecanını vs), yansıyan ışığın taşıdığı enformasyon ile anlarız Şu hâlde, kâinatta ölçülebilir ve gözlenebilir her varlık ve hâdisede, sürekli üretilip iletilen bir enformasyon vardır En küçük tanecikle en büyük varlık ve hâdiseler arasında irtibat bu şekilde sağlanır Âhenk ve intizam da, bu irtibatın sürdürülmesiyle ortaya çıkar
Enformasyon teorisi penceresinden varlığa bakmak
Enformasyon teorisi, ekonomiden fiziğe, eğitimden sağlığa ilimlerdeki ve sosyal hayattaki bütün alanlara uygulanmış, kâinata bakışımızda ve görebildiklerimizde yeni ufuklar açmıştır1 Bu teoriye göre, bilgi her şeyi kuşatmakta, sayılabilir bir hususiyet göstermekte, bilgi ile entropi arasında bir bağlantı kurulmaktadır Meselâ canlı yapıtaşlarında ATP ve GTP, hem bilgi kodlanmasında hem de enerji üretim ve kullanımında vazife gören moleküllerdir Dolayısıyla bir şeyin var olmasında enformasyon ve enerjinin gerekliliğini ve beraberliğini sembolize eder Kur'ânı Kerîm'de, Cenabı Hakk'ın ilim (Alîmi Mutlak) ve kudretinin (Kadîri Mutlak) her şeyi kuşattığını bildiren âyetlerin işârî bir mânâsını burada görmek mümkündür Özetlersek, varlığın temelinde bilgi ve enerji vardır Bilgi, enerji ve bunları işleyecek bir kudret ve irade birlikte var olmadan hiçbir şeyin oluşumu söz konusu olamaz2 Ayrıca varlığın sürdürülebilirliği, enformasyon ve enerjinin sürekli yaratılıp sistemi beslemesine bağlıdır Varlıktaki enformasyon akışının belirsizlik fenomeniyle birlikte gerçekleşmesini daha iyi anlayabilmek için, iletişimin temel prensiplerini hatırlamak gerekir İletişim için enformasyon kaynağı, verici, alıcı, kanal ve mesaj (hedef) olmak üzere en az beş unsur gerekir Meselâ, bir kişiye bir meseleyi anlatmak için telefon ettiğimizde, biz enformasyon kaynağı oluruz, kullandığımız telefon verici, kablolar kanal, konuştuğumuz kişi alıcı ve anlatmak istediğimiz mesele de mesajdır İhtimalî bir hâdisenin meydana gelmesi, yeni bir enformasyon salınımına ihtiyaç duyar Meselâ, elimizden bıraktığımız bir nesnenin kesin olarak yere düşeceğini biliriz Bundan dolayı, nesnenin yere düşmesi yeni bir enformasyon oluşumuna sebep olmaz ve bizi şaşırtmaz Enformasyon teorisine göre, olma ihtimali küçük bir hâdisenin meydana gelmesiyle, muazzam miktarda bir enformasyon açığa çıkar Meselâ iki yüzü de tura olan bir mâdenî parayla yazıtura atılması, her seferinde tura geleceği ve bu da önceden bilindiği için, yeni bir enformasyon oluşumuna yol açmaz Fakat, bir sabah Güneş'in doğmamasıyla ortaya çıkan yeni enformasyon bizi şaşırtır Çünkü, tecrübemize göre, Güneş'in doğması yüzde yüz olacak bir hâdise olarak zihnimizde yüksek derecede kesinlik kazandığından, her gün bunu bekleriz
Bilgi ve enerji doğru yer ve zamanda uygun miktarlarda yaratıldığında, gözlenebilir ve ölçülebilir bir varlık elbisesi giyer Ancak bunun ne zaman olacağı bizim açımızdan belirsiz olduğundan, varlıktaki âhenk ve intizamın ortaya çıkışı ve sürdürülmesi akılları hayrette bırakacak bir fenomendir ve 'hamd'i gerektirir Bu belirsizlikten varlığın ortaya çıkışı, bizi mealen Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin(İsra, 1744) âyetindeki hakikate götürmektedir Çünkü, varlık âlemindeki hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin sürekli tecellisi olmadan vücut bulamaz ve devam edemez
Kâinatın kendi kendine meydana gelme ihtimali
İçinde yaşadığımız ve mükemmel bir nizama sahip olduğunu müşahede ettiğimiz kâinatın kendi kendine olma ihtimali sıfırdır Bu hüküm, binlerce kere ispat edilmiştir Leibnitz (1646–1716) bu hakikate, Dünyamız var olabilecek en güzel dünyadır3; İmam Gazalî (1058–1111) ise, çok daha önce, Yaratılmış olandan daha mükemmel bir şey, imkân hâricidir(leyse fil imkâni ebdau mimmakân) ifadesiyle tercüman olmuştur Bu durumda, yoktan kendi kendine meydana gelme ihtimali sıfır olan bu mükemmel kâinatın vücud bulması için, ne kadar bir enformasyon gerekmektedir? Bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım İçinde 1 litre helyum gazı olan bir kap düşünelim Kap, çevresiyle enerji ve parçacık alışverişi yapmasın, enerjisi sabit ve sistem dengede olsun Bir litre helyum gazının içindeki molekül sayısı, normal şartlar altında (0 °C ve 1 atmosfer basınç) 2,7 x 1022'dir Kabın içindeki moleküller hareket hâlindedir İstatistikî mekanik, 2,7 x 1022 tane molekülü kap içinde kaç farklı şekilde yerleştirebilirim?sorusunun cevabını arar ki, buna mikrodurum sayısı denir Bu sayının logaritmasının Boltzmann sabitiyle (kB) çarpılması entropiyi (S kB log W) verir Denklemdeki W toplam mikrodurum sayısını göstermektedir Eğer mikrodurum sayısı hesaplandığında, bulunan değer 1 x 1050'dir (1'in yanına 50 tane sıfır koyarak elde edilen sayı)3 Tamamen izole edilmiş (enerji ve parçacık alışverişine kapalı) bir kap içinde bulunan, enerjisi sabit bir litrelik helyum gazı moleküllerinin 1050 tane farklı durumu aynı enerji değerini verir Bu durumlardan hangisinde olursa olsun, 1 litre helyum gazının enerjisi aynı değeri alır Bu hesap sadece 1 litre helyum gazı için yapılmıştır Peki, bu hesabı olup olmama ihtimali eşit olan kâinat ve içindeki varlıklar (mümkînat) için yapmak istersek netice ne olur? Cevap, sonsuz veya sonsuza yakın şeklindedir İçinde yaşadığımız kâinat, sonsuza yakın sayıdaki durumlardan biridir Bu durumda, Kâinatımızın şu andaki düzen içinde olmayı kendiliğinden gerçekleştirmesi ihtimali sıfıra yakındırdememiz gerekiyor Olma ihtimali sıfıra yakın olan kâinatın vücud bulması ile denebilir ki, sonsuza yakın (sonsuz da diyebiliriz) bir bilgi ortaya çıkmıştır ve bunun için de sonsuz derecede muhit bir ilim gerekmektedir Peki, bu bilgi miktarı, neyin varlığına işaret etmektedir? Bu enformasyonun kaynağı, vericisi, alıcısı kimdir? Kanal ve mesaj nedir? Alıcının ve mesajın ne olduğunu anlayabilmek için, öncelikle kaynak ve vericiyi bulmak ve tanımlamak gerekir
Sonsuz bir bilginin ortaya çıkması, enformasyon kaynağının bilgisinin de sonsuz olmasını mecburî kılar Her hâdisede icra edilen kanunların belli olması ve genellikle kanunların dışına çıkılmaması da, sonsuz kuşatıcı ilmin yanında, kaynağın aynı zamanda sonsuz bir irade ve kudrete sahip olmasını gerektirir Kaynak ve vericinin, 'mümkün ihtimalî varlıklar cinsi'nden olması ihtimali bu durumda sıfırdır Dolayısıyla kaynak, ancak, Varlığı Zorunlu ve Kendinden Olan (Vâcibû'lVücud), ilmi ve kudreti sonsuz Cenabı Hak olabilir Özetlersek, Kâinattaki ihtimalî hâdiselerin düzenli şekilde ortaya çıkması, muazzam derecede sonsuz bir enformasyonun varlığına ve bunun sürekli kullanılmasına bağlıdır Var oluşyok oluşun (Kûn feyekûnOl! der ve olurhakikati) tezgâhında dokunan varlık ve yokluk âlemlerinin inşası sırasında açığa çıkan bu muazzam miktardaki enformasyon da, İlmi Sonsuz, Ezelî ve Ebedî bir Zât'a (Ezelî Bir Güneş ve Nur) işaret eder
Peygamberler (aleyhimûsselâm), mukaddes kitaplar ve kâinat, zaman nehrinde gelecekten şimdiki zamana uğrayan ve maziye doğru akan sonsuz denebilecek miktardaki enformasyonun iletişim kanallarıdır Sonsuz ve Muhit İlim Sahibi Cenabı Hak, mesajını bu yollarla iletmiş ve iletmeye devam etmektedir Bu enformasyonun alıcısı ise insandır; zîrâ o, bu kâinatın merkezine konulmuş ve Yaratıcısı'na muhatap kılınmıştır; dolayısıyla alıcı konumundadır Mesaj ise, Yaratıcı'nın, kendisine muhatap kabul ettiği insana gönderdiği, O'nu tanıtan ve insandan neler istediğini bildiren vahyidir Bu mesajdan istifade edebilecek olanlar, ancak akıl sahipleri, görenler, işitenler ve düşünenlerdir Talihli olanlar ise, bu hâdiselerin var oluşundan ve sürdürülebilirliğinden açığa çıkan muazzam miktardaki enformasyonu, ilk kaynağına bağlayabilen hikmet sahibi kimselerdir
Enformasyon teorisi dürbünüyle bakıldığında, kâinat*taki âhenk ve intizam, kâinatın bir köşesindeki bir taneciğin (meselâ elektron) en uzaktaki bir başka tanecik ile irtibatlı olmasına ve bunu devam ettirmelerine bağlıdır Kâinattaki zerrelerin birinde meydana gelebilecek en küçük bir değişiklik, bir süre sonra bir başka zerreye iletilecektir Bu enformasyon iletimine en güzel model, günlük hayattan bildiğimiz yaylardır Hattâ 'kelebek tesiri' denen hâdiseler, yaylar kullanılarak geliştirilen modeller ışığında anlaşılabilir Yaydaki bir atoma titreşim verildiğinde, oluşan enformasyon komşu atomlara iletilir ve bu, zincirleme devam eder Bir atomdaki en küçük bir değişiklik dünyadaki her atoma, hızlı veya yavaş olarak belirli bir zaman diliminde iletilir Bu durum, yaşadığımız dünyada hava tahminini güçleştirir Çünkü her şey, her şeyle irtibatlı olduğundan, kâinattaki intizamın yerini kolayca kaosa bırakması oldukça kuvvetli bir ihtimaldir Fakat tecrübeler tam aksini, kâinatta mükemmel bir âhenk ve intizam olduğunu göstermektedir Dolayısıyla, bu düzenin kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi için, kâinatın en ücra köşesindeki atomlara ve zerrelere sözü geçen, sayısız ihtimalden sadece birini tercih eden, muhit bir ilim, irade ve kudret sahibi bir Zât olması gerekmektedir Kâinattaki her mahlûkat, varlık âlemine çıkmadan önce ve sonra bir enformasyon ağıyla örülmüş olduğundan, bir zerreye sözü geçmeyenin, kâinata söz geçirmesi mümkün değildir Sivrisineğin gözünü yaratan ile Güneş'i yaratanın aynı Zât olması da, buradan açıkça anlaşılan bir hakikattir
Hâdiselerdeki belirsizliğin görünen sebebi, hâdiselerde gözlenen başlangıç şartlarına hassas bağımlılık prensibidir Meselâ, yerde aynı konumda duran bir topa, arka arkaya birkaç defa vurduğumuzu düşünelim Top üzerindeki sabit bir noktaya her vuruşumuzda (hava ile sürtünme olmadığını varsayıyoruz), topun hep aynı yolu izleyeceği ileri sürülebilir Fakat bu, pratikte imkânsızdır Çünkü topa vurduğumuz noktadan en küçük bir sapma, topun yolunun değişmesine sebep olacaktır Benzer bir misâli, araba direksiyonundan verebiliriz Araba hareket hâlindeyken direksiyonda yapacağımız en küçük bir döndürme, arabayı belli bir süre sonra yoldan çıkarabilecektir Peki, gezegenlerin yörüngelerindeki en küçük bir sapma nelere sebep olacaktır? Gezegenlerin hareketlerinde görülen âhenk ve nizam o derece mükemmeldir ki, bütün kâinatın, ilmi, iradesi ve kudreti her lâhza her yere hâkim bir Zât tarafından idare edildiğini aklı olan her insanın kabul etmesi gerekir Aksi takdirde, yörüngedeki en küçük bir sapma, gezegenlerin belli bir zaman sonra birbirleriyle çarpışmasına ve neticede tamamen kaotik bir ortamın oluşmasına yol açabilir
Bilim câmiasının bir kısmı, kâinatın cinsinden olmayan bir Yaratıcı'ya atıfta bulunmamak için, 'tuhaf çekici' (veya garip çeker; strange attractor), 'gizli değişken' gibi belirsiz kavramlara gönderme yapmaktadır Meselâ, meteoroloji bilimi, atmosferde meydana gelen değişiklikleri (enformasyonu) okumaya ve buna göre tahminlerde bulunmaya çalışmaktadır Uzun bir süredir kaos ile uğraşan bilim câmiası, meteorolojik hâdiselerin belirsizliğine rağmen, yaşanabilir bir dünyanın oluşumuna sebep (kaynak) olarak rastgeleliği (gelişigüzelliği) gösteriyor ve hâdiselerin meydana gelmesini garip çekerlere veriyor Bu kanaatin temsilcisi durumundaki bilim insanları, enformasyonun ilk kaynağını tabiatın içinden göstermeye şartlandıklarından ve pozitivist bilim felsefesine göre yorum yapmaya kendilerini mecbur hissettiklerinden, ellerindeki imkânlarla çözemedikleri bu mükemmel düzen içindeki varlık ve hâdiseleri başıboşlukla izah etmeye çalışıyor Aslında bu, asgarî akıl ve mantığa ters bir gayret Ümit edilir ki, gelecek yıllarda bilim insanları, Kâinattaki intizamı meydana getiren, onun cinsinden olmayan sonsuz ilim, kudret, hikmet ve iradeye sahip bir Zât var; fakat metafizikten kopuk mevcut bilim anlayışı ve metodu ile O'nu anlamamız mümkün değilşeklinde daha tutarlı ve kendine saygılı ifadeler dile getirir
Dipnotlar
1 C E Shannon, A Mathematical Theory of Communication, The Bell System Technical Journal, vol27, pp 379423, 1948
2 S Aydın, Eğitimde Entropi, Sızıntı Ağustos 1993, Yıl: 15, Sayı: 175
3 David Ruelle, Raslantı ve Kaos, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2006
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Enformasyon teorisi penceresinden varlığa bakmak
Enformasyon teorisi, ekonomiden fiziğe, eğitimden sağlığa ilimlerdeki ve sosyal hayattaki bütün alanlara uygulanmış, kâinata bakışımızda ve görebildiklerimizde yeni ufuklar açmıştır1 Bu teoriye göre, bilgi her şeyi kuşatmakta, sayılabilir bir hususiyet göstermekte, bilgi ile entropi arasında bir bağlantı kurulmaktadır Meselâ canlı yapıtaşlarında ATP ve GTP, hem bilgi kodlanmasında hem de enerji üretim ve kullanımında vazife gören moleküllerdir Dolayısıyla bir şeyin var olmasında enformasyon ve enerjinin gerekliliğini ve beraberliğini sembolize eder Kur'ânı Kerîm'de, Cenabı Hakk'ın ilim (Alîmi Mutlak) ve kudretinin (Kadîri Mutlak) her şeyi kuşattığını bildiren âyetlerin işârî bir mânâsını burada görmek mümkündür Özetlersek, varlığın temelinde bilgi ve enerji vardır Bilgi, enerji ve bunları işleyecek bir kudret ve irade birlikte var olmadan hiçbir şeyin oluşumu söz konusu olamaz2 Ayrıca varlığın sürdürülebilirliği, enformasyon ve enerjinin sürekli yaratılıp sistemi beslemesine bağlıdır Varlıktaki enformasyon akışının belirsizlik fenomeniyle birlikte gerçekleşmesini daha iyi anlayabilmek için, iletişimin temel prensiplerini hatırlamak gerekir İletişim için enformasyon kaynağı, verici, alıcı, kanal ve mesaj (hedef) olmak üzere en az beş unsur gerekir Meselâ, bir kişiye bir meseleyi anlatmak için telefon ettiğimizde, biz enformasyon kaynağı oluruz, kullandığımız telefon verici, kablolar kanal, konuştuğumuz kişi alıcı ve anlatmak istediğimiz mesele de mesajdır İhtimalî bir hâdisenin meydana gelmesi, yeni bir enformasyon salınımına ihtiyaç duyar Meselâ, elimizden bıraktığımız bir nesnenin kesin olarak yere düşeceğini biliriz Bundan dolayı, nesnenin yere düşmesi yeni bir enformasyon oluşumuna sebep olmaz ve bizi şaşırtmaz Enformasyon teorisine göre, olma ihtimali küçük bir hâdisenin meydana gelmesiyle, muazzam miktarda bir enformasyon açığa çıkar Meselâ iki yüzü de tura olan bir mâdenî parayla yazıtura atılması, her seferinde tura geleceği ve bu da önceden bilindiği için, yeni bir enformasyon oluşumuna yol açmaz Fakat, bir sabah Güneş'in doğmamasıyla ortaya çıkan yeni enformasyon bizi şaşırtır Çünkü, tecrübemize göre, Güneş'in doğması yüzde yüz olacak bir hâdise olarak zihnimizde yüksek derecede kesinlik kazandığından, her gün bunu bekleriz
Bilgi ve enerji doğru yer ve zamanda uygun miktarlarda yaratıldığında, gözlenebilir ve ölçülebilir bir varlık elbisesi giyer Ancak bunun ne zaman olacağı bizim açımızdan belirsiz olduğundan, varlıktaki âhenk ve intizamın ortaya çıkışı ve sürdürülmesi akılları hayrette bırakacak bir fenomendir ve 'hamd'i gerektirir Bu belirsizlikten varlığın ortaya çıkışı, bizi mealen Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin(İsra, 1744) âyetindeki hakikate götürmektedir Çünkü, varlık âlemindeki hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin sürekli tecellisi olmadan vücut bulamaz ve devam edemez
Kâinatın kendi kendine meydana gelme ihtimali
İçinde yaşadığımız ve mükemmel bir nizama sahip olduğunu müşahede ettiğimiz kâinatın kendi kendine olma ihtimali sıfırdır Bu hüküm, binlerce kere ispat edilmiştir Leibnitz (1646–1716) bu hakikate, Dünyamız var olabilecek en güzel dünyadır3; İmam Gazalî (1058–1111) ise, çok daha önce, Yaratılmış olandan daha mükemmel bir şey, imkân hâricidir(leyse fil imkâni ebdau mimmakân) ifadesiyle tercüman olmuştur Bu durumda, yoktan kendi kendine meydana gelme ihtimali sıfır olan bu mükemmel kâinatın vücud bulması için, ne kadar bir enformasyon gerekmektedir? Bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım İçinde 1 litre helyum gazı olan bir kap düşünelim Kap, çevresiyle enerji ve parçacık alışverişi yapmasın, enerjisi sabit ve sistem dengede olsun Bir litre helyum gazının içindeki molekül sayısı, normal şartlar altında (0 °C ve 1 atmosfer basınç) 2,7 x 1022'dir Kabın içindeki moleküller hareket hâlindedir İstatistikî mekanik, 2,7 x 1022 tane molekülü kap içinde kaç farklı şekilde yerleştirebilirim?sorusunun cevabını arar ki, buna mikrodurum sayısı denir Bu sayının logaritmasının Boltzmann sabitiyle (kB) çarpılması entropiyi (S kB log W) verir Denklemdeki W toplam mikrodurum sayısını göstermektedir Eğer mikrodurum sayısı hesaplandığında, bulunan değer 1 x 1050'dir (1'in yanına 50 tane sıfır koyarak elde edilen sayı)3 Tamamen izole edilmiş (enerji ve parçacık alışverişine kapalı) bir kap içinde bulunan, enerjisi sabit bir litrelik helyum gazı moleküllerinin 1050 tane farklı durumu aynı enerji değerini verir Bu durumlardan hangisinde olursa olsun, 1 litre helyum gazının enerjisi aynı değeri alır Bu hesap sadece 1 litre helyum gazı için yapılmıştır Peki, bu hesabı olup olmama ihtimali eşit olan kâinat ve içindeki varlıklar (mümkînat) için yapmak istersek netice ne olur? Cevap, sonsuz veya sonsuza yakın şeklindedir İçinde yaşadığımız kâinat, sonsuza yakın sayıdaki durumlardan biridir Bu durumda, Kâinatımızın şu andaki düzen içinde olmayı kendiliğinden gerçekleştirmesi ihtimali sıfıra yakındırdememiz gerekiyor Olma ihtimali sıfıra yakın olan kâinatın vücud bulması ile denebilir ki, sonsuza yakın (sonsuz da diyebiliriz) bir bilgi ortaya çıkmıştır ve bunun için de sonsuz derecede muhit bir ilim gerekmektedir Peki, bu bilgi miktarı, neyin varlığına işaret etmektedir? Bu enformasyonun kaynağı, vericisi, alıcısı kimdir? Kanal ve mesaj nedir? Alıcının ve mesajın ne olduğunu anlayabilmek için, öncelikle kaynak ve vericiyi bulmak ve tanımlamak gerekir
Sonsuz bir bilginin ortaya çıkması, enformasyon kaynağının bilgisinin de sonsuz olmasını mecburî kılar Her hâdisede icra edilen kanunların belli olması ve genellikle kanunların dışına çıkılmaması da, sonsuz kuşatıcı ilmin yanında, kaynağın aynı zamanda sonsuz bir irade ve kudrete sahip olmasını gerektirir Kaynak ve vericinin, 'mümkün ihtimalî varlıklar cinsi'nden olması ihtimali bu durumda sıfırdır Dolayısıyla kaynak, ancak, Varlığı Zorunlu ve Kendinden Olan (Vâcibû'lVücud), ilmi ve kudreti sonsuz Cenabı Hak olabilir Özetlersek, Kâinattaki ihtimalî hâdiselerin düzenli şekilde ortaya çıkması, muazzam derecede sonsuz bir enformasyonun varlığına ve bunun sürekli kullanılmasına bağlıdır Var oluşyok oluşun (Kûn feyekûnOl! der ve olurhakikati) tezgâhında dokunan varlık ve yokluk âlemlerinin inşası sırasında açığa çıkan bu muazzam miktardaki enformasyon da, İlmi Sonsuz, Ezelî ve Ebedî bir Zât'a (Ezelî Bir Güneş ve Nur) işaret eder
Peygamberler (aleyhimûsselâm), mukaddes kitaplar ve kâinat, zaman nehrinde gelecekten şimdiki zamana uğrayan ve maziye doğru akan sonsuz denebilecek miktardaki enformasyonun iletişim kanallarıdır Sonsuz ve Muhit İlim Sahibi Cenabı Hak, mesajını bu yollarla iletmiş ve iletmeye devam etmektedir Bu enformasyonun alıcısı ise insandır; zîrâ o, bu kâinatın merkezine konulmuş ve Yaratıcısı'na muhatap kılınmıştır; dolayısıyla alıcı konumundadır Mesaj ise, Yaratıcı'nın, kendisine muhatap kabul ettiği insana gönderdiği, O'nu tanıtan ve insandan neler istediğini bildiren vahyidir Bu mesajdan istifade edebilecek olanlar, ancak akıl sahipleri, görenler, işitenler ve düşünenlerdir Talihli olanlar ise, bu hâdiselerin var oluşundan ve sürdürülebilirliğinden açığa çıkan muazzam miktardaki enformasyonu, ilk kaynağına bağlayabilen hikmet sahibi kimselerdir
Enformasyon teorisi dürbünüyle bakıldığında, kâinat*taki âhenk ve intizam, kâinatın bir köşesindeki bir taneciğin (meselâ elektron) en uzaktaki bir başka tanecik ile irtibatlı olmasına ve bunu devam ettirmelerine bağlıdır Kâinattaki zerrelerin birinde meydana gelebilecek en küçük bir değişiklik, bir süre sonra bir başka zerreye iletilecektir Bu enformasyon iletimine en güzel model, günlük hayattan bildiğimiz yaylardır Hattâ 'kelebek tesiri' denen hâdiseler, yaylar kullanılarak geliştirilen modeller ışığında anlaşılabilir Yaydaki bir atoma titreşim verildiğinde, oluşan enformasyon komşu atomlara iletilir ve bu, zincirleme devam eder Bir atomdaki en küçük bir değişiklik dünyadaki her atoma, hızlı veya yavaş olarak belirli bir zaman diliminde iletilir Bu durum, yaşadığımız dünyada hava tahminini güçleştirir Çünkü her şey, her şeyle irtibatlı olduğundan, kâinattaki intizamın yerini kolayca kaosa bırakması oldukça kuvvetli bir ihtimaldir Fakat tecrübeler tam aksini, kâinatta mükemmel bir âhenk ve intizam olduğunu göstermektedir Dolayısıyla, bu düzenin kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi için, kâinatın en ücra köşesindeki atomlara ve zerrelere sözü geçen, sayısız ihtimalden sadece birini tercih eden, muhit bir ilim, irade ve kudret sahibi bir Zât olması gerekmektedir Kâinattaki her mahlûkat, varlık âlemine çıkmadan önce ve sonra bir enformasyon ağıyla örülmüş olduğundan, bir zerreye sözü geçmeyenin, kâinata söz geçirmesi mümkün değildir Sivrisineğin gözünü yaratan ile Güneş'i yaratanın aynı Zât olması da, buradan açıkça anlaşılan bir hakikattir
Hâdiselerdeki belirsizliğin görünen sebebi, hâdiselerde gözlenen başlangıç şartlarına hassas bağımlılık prensibidir Meselâ, yerde aynı konumda duran bir topa, arka arkaya birkaç defa vurduğumuzu düşünelim Top üzerindeki sabit bir noktaya her vuruşumuzda (hava ile sürtünme olmadığını varsayıyoruz), topun hep aynı yolu izleyeceği ileri sürülebilir Fakat bu, pratikte imkânsızdır Çünkü topa vurduğumuz noktadan en küçük bir sapma, topun yolunun değişmesine sebep olacaktır Benzer bir misâli, araba direksiyonundan verebiliriz Araba hareket hâlindeyken direksiyonda yapacağımız en küçük bir döndürme, arabayı belli bir süre sonra yoldan çıkarabilecektir Peki, gezegenlerin yörüngelerindeki en küçük bir sapma nelere sebep olacaktır? Gezegenlerin hareketlerinde görülen âhenk ve nizam o derece mükemmeldir ki, bütün kâinatın, ilmi, iradesi ve kudreti her lâhza her yere hâkim bir Zât tarafından idare edildiğini aklı olan her insanın kabul etmesi gerekir Aksi takdirde, yörüngedeki en küçük bir sapma, gezegenlerin belli bir zaman sonra birbirleriyle çarpışmasına ve neticede tamamen kaotik bir ortamın oluşmasına yol açabilir
Bilim câmiasının bir kısmı, kâinatın cinsinden olmayan bir Yaratıcı'ya atıfta bulunmamak için, 'tuhaf çekici' (veya garip çeker; strange attractor), 'gizli değişken' gibi belirsiz kavramlara gönderme yapmaktadır Meselâ, meteoroloji bilimi, atmosferde meydana gelen değişiklikleri (enformasyonu) okumaya ve buna göre tahminlerde bulunmaya çalışmaktadır Uzun bir süredir kaos ile uğraşan bilim câmiası, meteorolojik hâdiselerin belirsizliğine rağmen, yaşanabilir bir dünyanın oluşumuna sebep (kaynak) olarak rastgeleliği (gelişigüzelliği) gösteriyor ve hâdiselerin meydana gelmesini garip çekerlere veriyor Bu kanaatin temsilcisi durumundaki bilim insanları, enformasyonun ilk kaynağını tabiatın içinden göstermeye şartlandıklarından ve pozitivist bilim felsefesine göre yorum yapmaya kendilerini mecbur hissettiklerinden, ellerindeki imkânlarla çözemedikleri bu mükemmel düzen içindeki varlık ve hâdiseleri başıboşlukla izah etmeye çalışıyor Aslında bu, asgarî akıl ve mantığa ters bir gayret Ümit edilir ki, gelecek yıllarda bilim insanları, Kâinattaki intizamı meydana getiren, onun cinsinden olmayan sonsuz ilim, kudret, hikmet ve iradeye sahip bir Zât var; fakat metafizikten kopuk mevcut bilim anlayışı ve metodu ile O'nu anlamamız mümkün değilşeklinde daha tutarlı ve kendine saygılı ifadeler dile getirir
Dipnotlar
1 C E Shannon, A Mathematical Theory of Communication, The Bell System Technical Journal, vol27, pp 379423, 1948
2 S Aydın, Eğitimde Entropi, Sızıntı Ağustos 1993, Yıl: 15, Sayı: 175
3 David Ruelle, Raslantı ve Kaos, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2006
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız