iltasyazilim
FD Üye
“Müslüman olmak için Resulullah’ın (sas) yanına giden birisini Ebu Cehil durdurdu ve onu caydırmak için çeşitli diyalektikler yaptı En son olarak, İslam’da içki yasağının da olduğunu söyleyince adam orada irkildi: “O zaman gideyim eve, bir sene boyunca doyasıya içeyim, bir gün döner de Müslüman olurum dedi Gitti ve bir daha da kendisinden haber alan olmadı
“Hadi oğlum, dersine çalışsana! dedi, yalvaran gözlerle annesi “Bir gün dedi ve uyumasına devam etti bir çocuk Zaman su gibi akıp geçti, üniversite yıllarına kadar Fakülte arkadaşları: “Bizimle cumaya gelmeye ne dersin? teklifine, “Siz gidin ben de bir gün olur giderim diye kaçamak bir cevap verdi Bir sene sonra fakülteden atıldı, “bir gün olup da çalışmak nasip olmadığından İşsiz güçsüz dolaşırken, neyse ki bir arkadaşı elinden tutup onu bir işe yerleştirdi Gün geldi, evlendi çocukları oldu Bir arkadaşı, “Çocuklarına imandan, ahlaktan, kültürden bahsetsen, çok boş yetişiyorlar dediğinde, alışıla gelmiş bir “bir gün daha dedi: “Daha küçükler, hele büyüsünler Büyüyünce çocuklar, ha bire sorular sormaya başlayınca onlara geçiştirici cevaplar vermeye çalıştı, ama bilgisizliğini bir türlü gizleyemedi, kendi içinde de eziklik hissetti Bildiği bir şey vardı ama, bilgisizliğini yenebilmesi için, her konu ile alakalı uzman kitapları okumak gerektiğiydi Nihayet bir gün, her gün önünden geçtiği kitapçıya daldı Kitapların oluşturduğu blokları görünce, bilgi bendine çarpmanın şaşkınlığını iliklerine kadar hissetti “İnsan neydi? Ne için vardı? Evvelen bu mevzu ile alakalı kitapları taradı İlgili kitaplar bir düzineyi buldu Kasaya doğru giderken, kitapların fiyatlarını kafasında şöyle bir kabaca hesapladı, olduğu yerde kaldı: “Şimdi de param az, elime toplu para geçecek nasıl olsa O zaman gelir alırım diye tasarladı ve kitapları gerisin geri yerlerine bıraktı Eline toplu paralar geldi geçti; ama kitapçıya uğramak bir daha aklına gelmedi Sadece bir fasıl olarak kaldı bu teşebbüs Uzun bir aradan sonra sabah işe giderken sakat bir dilenci gördü yolda, para vermek geldi içinden: “Neyse, dedi Dönüşte de sadakasını verebilirim İşine yaklaşırken bir salâ sesi duydu, kulak kabarttı; meğer uzaktan bir yakını vefat etmiş! İçine bir huzursuzluk çöreklendi, “Sahiden ölüm! ya bir gün yakasına yapışıverirse, zaten yaş da ilerlemekte Artık iç dünyasına çekidüzen verme vakti gelmemiş miydi? Cevabı, tereddütsüz “evetti ama işler de hayli yoğundu bu aralar, “Hele bir yaza varalım, yeni tesislerin açılışını bir bitirelim O zaman bakarız dedi yine (Allah’ın “bir günü bitmezdi ya!) Bir akşam iş dönüşü şehrin gecekondularından geçerken, arabasından inip hakim bir tepeden, omuz omuza duran gecekondulara şöyle bir baktı; çileli yılları aklına geldi o an İçini bir burkuntudur aldı gidiyor! Hay Allah Bu gözyaşları da neyin nesi? Duygu selinin tazyikine daha fazla dayanamayıp göz pınarının çatlağından sızan yaşlar, çağlayan oluverdi Dermanı kalmayınca, çömelerek ağlamasını sürdürdü Tarifsiz hislerle çatladı ruhu, gözlerini silerek; “Bunları kaleme alayım diye mırıldandı: “Neyse, bir gün dedi; “gün gelir yazarım duyduklarımı, duygulandıklarımı “Gün olur bin aya değerdi ama, bilmeliydi ki, o güne ulaşabilmek için, her günün kadrini bilip çabaları kilometre taşı yapmalıydı “Bir gün salâ sesiyle mahalle, yanık bir tütsülemeye büründü Eşdost ve tanıdıklar, cenaze namazı için cami avlusunu doldurdular “Bir gün işe giderken, dikkatsiz bir şoförün arabasına çarpmasıyla hayatını kaybeden “o adamın vefalı bir arkadaşı da “er kişinin naaşı önünde saf bağladı Dostu namazı boyunca hep “bir gün ile geçiştirildiği günleri acı acı düşündü Cemaat dağılmaya başlayınca tabutun başına geldi, imamın süzen bakışlarına rağmen elini tabutun üzerine koyarak hayali kulağa şöyle fısıldadı: “Ah dostum dedi “Bilmez miydin ki, bir gün olup da böyle bir güne varacağını? Gün mezardaki akrebin, çıyanın günü; Allah yardımcın olsun dostum Ve o gözlerini silerek giderken, merhumun ailesi buğulu gözleriyle onu takip ediyor ve buna bir mânâ vermeye çalışıyorlardı
Alıntıdır
“Hadi oğlum, dersine çalışsana! dedi, yalvaran gözlerle annesi “Bir gün dedi ve uyumasına devam etti bir çocuk Zaman su gibi akıp geçti, üniversite yıllarına kadar Fakülte arkadaşları: “Bizimle cumaya gelmeye ne dersin? teklifine, “Siz gidin ben de bir gün olur giderim diye kaçamak bir cevap verdi Bir sene sonra fakülteden atıldı, “bir gün olup da çalışmak nasip olmadığından İşsiz güçsüz dolaşırken, neyse ki bir arkadaşı elinden tutup onu bir işe yerleştirdi Gün geldi, evlendi çocukları oldu Bir arkadaşı, “Çocuklarına imandan, ahlaktan, kültürden bahsetsen, çok boş yetişiyorlar dediğinde, alışıla gelmiş bir “bir gün daha dedi: “Daha küçükler, hele büyüsünler Büyüyünce çocuklar, ha bire sorular sormaya başlayınca onlara geçiştirici cevaplar vermeye çalıştı, ama bilgisizliğini bir türlü gizleyemedi, kendi içinde de eziklik hissetti Bildiği bir şey vardı ama, bilgisizliğini yenebilmesi için, her konu ile alakalı uzman kitapları okumak gerektiğiydi Nihayet bir gün, her gün önünden geçtiği kitapçıya daldı Kitapların oluşturduğu blokları görünce, bilgi bendine çarpmanın şaşkınlığını iliklerine kadar hissetti “İnsan neydi? Ne için vardı? Evvelen bu mevzu ile alakalı kitapları taradı İlgili kitaplar bir düzineyi buldu Kasaya doğru giderken, kitapların fiyatlarını kafasında şöyle bir kabaca hesapladı, olduğu yerde kaldı: “Şimdi de param az, elime toplu para geçecek nasıl olsa O zaman gelir alırım diye tasarladı ve kitapları gerisin geri yerlerine bıraktı Eline toplu paralar geldi geçti; ama kitapçıya uğramak bir daha aklına gelmedi Sadece bir fasıl olarak kaldı bu teşebbüs Uzun bir aradan sonra sabah işe giderken sakat bir dilenci gördü yolda, para vermek geldi içinden: “Neyse, dedi Dönüşte de sadakasını verebilirim İşine yaklaşırken bir salâ sesi duydu, kulak kabarttı; meğer uzaktan bir yakını vefat etmiş! İçine bir huzursuzluk çöreklendi, “Sahiden ölüm! ya bir gün yakasına yapışıverirse, zaten yaş da ilerlemekte Artık iç dünyasına çekidüzen verme vakti gelmemiş miydi? Cevabı, tereddütsüz “evetti ama işler de hayli yoğundu bu aralar, “Hele bir yaza varalım, yeni tesislerin açılışını bir bitirelim O zaman bakarız dedi yine (Allah’ın “bir günü bitmezdi ya!) Bir akşam iş dönüşü şehrin gecekondularından geçerken, arabasından inip hakim bir tepeden, omuz omuza duran gecekondulara şöyle bir baktı; çileli yılları aklına geldi o an İçini bir burkuntudur aldı gidiyor! Hay Allah Bu gözyaşları da neyin nesi? Duygu selinin tazyikine daha fazla dayanamayıp göz pınarının çatlağından sızan yaşlar, çağlayan oluverdi Dermanı kalmayınca, çömelerek ağlamasını sürdürdü Tarifsiz hislerle çatladı ruhu, gözlerini silerek; “Bunları kaleme alayım diye mırıldandı: “Neyse, bir gün dedi; “gün gelir yazarım duyduklarımı, duygulandıklarımı “Gün olur bin aya değerdi ama, bilmeliydi ki, o güne ulaşabilmek için, her günün kadrini bilip çabaları kilometre taşı yapmalıydı “Bir gün salâ sesiyle mahalle, yanık bir tütsülemeye büründü Eşdost ve tanıdıklar, cenaze namazı için cami avlusunu doldurdular “Bir gün işe giderken, dikkatsiz bir şoförün arabasına çarpmasıyla hayatını kaybeden “o adamın vefalı bir arkadaşı da “er kişinin naaşı önünde saf bağladı Dostu namazı boyunca hep “bir gün ile geçiştirildiği günleri acı acı düşündü Cemaat dağılmaya başlayınca tabutun başına geldi, imamın süzen bakışlarına rağmen elini tabutun üzerine koyarak hayali kulağa şöyle fısıldadı: “Ah dostum dedi “Bilmez miydin ki, bir gün olup da böyle bir güne varacağını? Gün mezardaki akrebin, çıyanın günü; Allah yardımcın olsun dostum Ve o gözlerini silerek giderken, merhumun ailesi buğulu gözleriyle onu takip ediyor ve buna bir mânâ vermeye çalışıyorlardı
Alıntıdır