Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Guneşler Batıyor
Bir Hilal Uğruna Canakkale Şehitleri Şiiri ve Acıklaması
Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Guneşler Batıyor Şiiri
Mehmed akif'in canakkale savaşındaki şehitlere yazdığı şiirde gecen sozdurşiirin her bir mısrası insanın icini acıtır, neydik ne olduk misali
şuheda govdesi, bir baksana dağlar taşlar
o, ruku olmasa, dunyada eğilmez başlar,
yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
bir hilal uğruna ya rab, ne guneşler batıyor!
ey, bu topraklar icin toprağa duşmuş, asker!
gokten ecdad inerek opse o pak alnı değer
ne buyuksun ki kanın kurtarıyor tevhid'i
bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
`gomelim gel seni tarihe!desem, sığmazsın`
herc u merc ettiğin edvara da yetmez o kitab
seni ancak ebediyyetler eder istiab
bu, taşındırdiyerek kabe'yi diksem başına;
ruhumun vahyini duysam da gecirsem taşına;
sonra gok kubbeyi alsam da, rida namıyle,
kanayan lahdine ceksem butun ecramıyle;
mor bulutlarla acık turbene catsam da tavan;
yedi kandilli sureyya’yı uzatsam oradan;
sen bu avizenin altında, burunmuş kanına,
uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
turbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
gunduzun fecr ile avizeni lebriz etsem;
tullenen mağribi, akşamları sarsam yarana
yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
sen ki, son ehl i salibin kırarak savletini,
şarkın en sevgili sultanı salahaddin'i,
kılıc arslan gibi iclaline ettin hayran
sen ki islam’ı kuşatmış, boğuyorken husran,
o demir cemberi goğsunde kırıp parcaladın;
sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
sen ki; asara gomulsen taşacaksın heyhat,
sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat
ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana ağuşunu acmış duruyor peygamber
Bir Hilal Uğruna Canakkale Şehitleri Şiiri ve Acıklaması
Bir Hilal Uğruna Ya Rabb, Ne Guneşler Batıyor Şiiri
Mehmed akif'in canakkale savaşındaki şehitlere yazdığı şiirde gecen sozdurşiirin her bir mısrası insanın icini acıtır, neydik ne olduk misali
şuheda govdesi, bir baksana dağlar taşlar
o, ruku olmasa, dunyada eğilmez başlar,
yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
bir hilal uğruna ya rab, ne guneşler batıyor!
ey, bu topraklar icin toprağa duşmuş, asker!
gokten ecdad inerek opse o pak alnı değer
ne buyuksun ki kanın kurtarıyor tevhid'i
bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
`gomelim gel seni tarihe!desem, sığmazsın`
herc u merc ettiğin edvara da yetmez o kitab
seni ancak ebediyyetler eder istiab
bu, taşındırdiyerek kabe'yi diksem başına;
ruhumun vahyini duysam da gecirsem taşına;
sonra gok kubbeyi alsam da, rida namıyle,
kanayan lahdine ceksem butun ecramıyle;
mor bulutlarla acık turbene catsam da tavan;
yedi kandilli sureyya’yı uzatsam oradan;
sen bu avizenin altında, burunmuş kanına,
uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
turbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
gunduzun fecr ile avizeni lebriz etsem;
tullenen mağribi, akşamları sarsam yarana
yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
sen ki, son ehl i salibin kırarak savletini,
şarkın en sevgili sultanı salahaddin'i,
kılıc arslan gibi iclaline ettin hayran
sen ki islam’ı kuşatmış, boğuyorken husran,
o demir cemberi goğsunde kırıp parcaladın;
sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
sen ki; asara gomulsen taşacaksın heyhat,
sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat
ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana ağuşunu acmış duruyor peygamber