Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Bir Küçük osmancık vardı kitap özeti

Bir Küçük osmancık vardı kitap özeti

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Bir Ufak osmancık vardı kitap özeti
Hasan Nail Canat bir küçük osmancık vardı

Kitabın Konusu:İnsan, ne dek büyük acılarla karşılaşırsa karşı*laşsın, gerçi ümidini kaybetmemelidir Kitapta, küçük ya larda kaçırılan bir çocuğun, uzun yıllardan sonradan, ailesine kavuşması gayet hoş ve yalın bir şekilde anlatılmaktadır

Abdullah Bey, inşaat çivisi üretim eden bir fabrikanın sahibi idi İşleri yerinde, evine ast bir hanımı, Osman isimli minik bir de çocuğu vardı
Bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı Para bulamayınca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi Çünkü eli boş dönmek istemiyordu

Abdullah Bey Meslek yerindeydi Çalan telefonu açınca, karşısındaki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, hemen evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi Şaşkın ve kararsızdı Evi aradığında telefona cevap verilmemesi kuşkularını artırdı ve anında evine koştu Hanımı perişan bir vaziyette ağlamaktaydı Sakinleştirmeye çalıştı

Birkaç saat evhamlı bekleyişten daha sonra, beklediği telefon geldi Arayan aynı sesti Yarın akşam şu dek parayı falan yere getirmesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı

Çocuğu Pendik ’te yıkık dökük bir eve götürmüşlerdi Çetenin reisi Apo isimli tipsiz bir herifti Avaresinin birinin adı Zevzek ’ti üstelik İstanbul ’a ressam elde etmek İçin gelip, aradığını bulamayıp da fena yola düşen, Romantik isimli sevgilisi vardı
Abdullah Bey ’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser Mahmut ’a bildirmişti Mahmut Bey, iki sivil polis yolladı Bilinen soruşturmaları yaptılar Bahçıvanın bu Abdullah Bey, inşaat çivisi üretim eden bir fabrikanın sahibi idi İşleri uygun, evine bağlı bir hanımı, Osman isimli ufak bir de çocuğu vardı

Bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı Para bulamayın*ca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi Çünkü eli manâsız dönmek istemiyordu

Abdullah Bey Meslek yerindeydi Çalan telefonu açınca, karşısındaki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, anında evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi Sersemlemiş ve kararsızdı Evi aradığında telefona cevap ve*rilmemesi kuşkularını artırdı ve hemencecik evine koştu Hanımı acınacak halde bir vaziyette ağlamaktaydı Sakinleştirmeye çalıştı

Birkaç saat evhamlı bekleyişten daha sonra, beklediği telefon geldi Arayan aynı sesti Yarın akşam şu değin parayı falan yere getirmesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı

Çocuğu Pendik ’te yıkık bir eve götürmüşlerdi Çetenin reisi Apo isimli tipsiz bir herifti Avaresinin birinin adı Zevzek ’ti bir de İstanbul ’a sanatçı edinmek İçin gelip, aradığını bulamayıp da fena yola düşen, Romantik isimli sevgilisi vardı
Abdullah Bey ’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser Mahmut ’a bildirmişti Mahmut Bey, iki sivil polis gönderdi Tanıdık soruşturmaları yaptılar Bahçıvanın bu diyse de, Abdullah Bey “Senin kabahatin yok! diyerek buna müsaade etmedi

Karı koca, gece gündüz çocuklarına kavuşmak İçin Allah ’a dua ediyorlardı
Osman ’a ne olmuştu? Tesadüfen orada durmak zorunda kalan bir kamyonda anasıbabası Van depreminde ölmüş olan, on iki yaşmdaki muavin Ilginç ’in üzgün bir bebek sesi işiten alıngan kulakları doğruca, Ilginç ve ustası Ali göre bulunduğu yerden gücenmiş, kendisi de yetim büyümüş bu çocuk kadar altı değiştirilmiş, karnı doyurulmuştu

Ali ve Garip, yanlarında, bilhassa Acayip ’e adamakıllı alışmış olan Osman ’la birlikte, yaklaşık on beş saat yolculuktan daha sonra, yaşadıkları Kayseri ’ye varmışlardı Ali ’nin Fatoş ve Nihat isimli iki ufak çocuğu vardı Hanımına Osman ’ı da teslim etti İyi yürekli olan kadıncağız Osman ’ı yıkadı, karnını doyurdu, temiz elbiseler giydirdi Fatoş kız Osman ’ı fazla sevmişti, onunla oyunlar oynadı, oyuncaklarını verdi

Ali ’nin aklına, Ilginç ve Osman ’ı yanında alarak, Kayseri ’ye yakın bîr köyde çiftliği olan, ama çocukları olmadığı için çok üzülen ve kendisine “bir çocuk bulursa evlatlık alacağım aralıksız olarak söyleyen Bünyamin Amca ile Şerife Bayan ’ların evine götürmek geldi Yola çıkarak ikisini de onlara bıraktı Çocuksuz anne ve baba, ansızın iki çocuk sahibi oldukları için çok sevinmişlerdi Sessiz çiftlik evleri, cıvıl avıl neşe ile dolmuştu

Osman ’ın anne ve babası ise aylarca normal hayata döneme*diler Annesinin saçları ak saçlı, zayıflamıştı Abdullah Bey, eşini fazla üzmemek için acısını içine atmış; lakin o da oldukça zayıflamıştı Ayşe Bayan ve oğlu Murat ’ı evin içine almışlar, bahçeye bakması için Gül Büyükbaba isimli bir bahçıvan bulmuşlardı Gül Büyükbaba, ismine uygu bir şekilde, bahçeye gül gibi bakıyordu Yanlarından bir dakika bile ayrılmayan Abdullah Bey ’in yeğeni Zarife de edebiyat fakültesini bitirmiş ve lisede biı gün ihtiyar bir bayan gelerek, eski bahçıvanın hapisten çıktığını e kansı Ayşe ile görüşmek istediğini bildirdi Ayşe, Abdullah Bry ’Ie Fatma Hanım ’ın bilgisi kapsamında gidip görüştü, koca*sına “Namusunla yaşayacağını ispatla, o vakit gelirim der ve bitmiş yaşadığı yere döner

Osmancık, çiftliğin neşesi olmuştu Adını bilmedikleri için Hüseyin koymuşlardı Ilginç abisi on altı, kendisi de altı yaşına gelmişti Acayip ve Hüseyin onları ana baba diye çağırıyorlardı Bünyamin Ağa, çoğu kez Ilginç ’i, Hüseyin ’e durumu sezdirmemesi için uyarı ediyordu

Bir gün Bünyamin Ağa rahatsızlandı ve Kayseri ’de hastaneye yatırıldı Aradan bir hafta geçmişti ki, Şerife Hanım ağlaya ağlaya eve geldi Bünyamin Ağa ölmüştü Çocuklar bir kere daha babasız kalmışlardı

Köşkte hayat ister istemez yeniden normale dönmüştü Osmancık kaybolalı ise aradan yedi sene geçmişti Abdullah Bey ile Şerife Bayan ’ın bir kızları olmuş, adını Şükran koymuşlardı Yeni çocukları onlar için büyük bir avuntu kaynağı olmuştu Fakat, bu seferde Ayşe ’nin kocası rahatsızlık veriyordu
Bir gün Ayşe, her tarafı morarmış bir halde geldi Islah olmuş zannederek yanına yerleştiği kocası, üç aydır çalışmıyordu Birkaç ay önce Kemal ’in trafik kazası geçirerek hastaya yattığını iddia etmiş ve bu bahaneyle para koparabileceğini ummuştu Ama Abdullah Bey ’in hastaneye artan bir şekilde araştırması sonucu böyle bir durumun yalan olduğu ortaya çıktı Abdullah Bey ’den para istemesi için sürekli tehdit ettiği ve kullandığı Ayşe ’yi ve oğlu Kemal ’i bu sefer de evden kovmuştu

Onları her tarafta kabul edip, kucak açtılar
Köyde ise Osmancık (Hüseyin) ilkokulu bitirmişti Çiftlik işleri Acayip ’in tüm gayreti ile çalışması sonucu devam ediyordu Ama onun da askere gitmesi sonucu, tüm işler Şerife Bayan ’a ağır gelmeye başladı bununla birlikte, köyden birisinin Hüseyin ’e Şerife Hanım ’ın öz annesi olmadığını söylemesi tehlikesi de her an vardı böylece taşınmaya karar verdi ve kocasının İstanbul ’daki ağabeyine mektup yazarak niyetini bildirdi Onayım alınca, ilk görüşte büyük bir şaşkınlık yaşadığı İstanbul ’a, Selahattin Bey ’in anında yakınında bahçeli bir konut satın alarak yerleşti Bu Nedenle Osmancık da bitmiş İstanbul ’a dönmüştü

Hüseyin, amcasının kızı Şebnem ile benzer sınıfta okuyordu Şebnem ne dek hareketsiz ise, Hüseyin de böylece çalışkandı Bu koşul büyük bir huzursuzluk yaratıyordu Babasının sık sık Hüseyin ’i misal göstermesi, Şebnem ’ın Hüseyin ’i kıskanmasına ve onunla konuşmamasına yol açmıştı Babası, dersleri kötü olan kızının Hüseyin ’le beraber ders çalışmasını istiyor, fakat kızı buna yanaşmıyordu

Ilginç askerliğini bitirip gelmişti sık sık Hüseyin ’le birlikte İstanbul ’u gezmeye çıkıyorlardı Hüseyin ’in şaka ile “Otomobil alalım, bu nedenle sen de bizle gelirsin, ağrıyan dizlerin de bitip tükenmez sözünü bile ciddiye bölge Şerife Bayan, sürpriz olarak bundan başka taksi almıştı bu arada Ilginç ’i evlendirdiler Yaşam bu nedenle devam edip gidiyordu Hüseyin okulda daha da başarılı bir öğrenci oluyorken, Şebnem tembelliğe devam ediyordu Nitekim sınıfta kaldı Babası da onu okula göndermeme kararı aldı

Şebnem, bir gün Hüseyin ile yalnız görüşerek ondan bütün yaptıkları için özür dileyerek, Hüseyin ’den bitmiş okula gitmesi için kendisine tezgâhtar olmasını istedi Hüseyin, Selahattin Bey ’e neredeyse yalvarırcasına ricada bulununca, Şebnem ’in babası onu kırmadı ve kabul etti

Böylece, birlikte Eylül ayında yapılacak sınavlar için ders çalışmaya başladılar Nitekim Şebnem sınıfını geçti yeniden da sınıfta kalmadı Beraber liseye yazıldılar Aynı sınıfta idiler Hüseyin okulda herkes kadar sevilen ve farzedilen bir öğrenci idi Şebnem ’e her konuda asistan oluyordu Hüseyin ise artık lise üçüncü sınıfta idi Üstelik edebiyat dalında, gayet başarılı hikâye*ler yazıyor, okulun duvar gazetesini çıkarıyordu *
 
858,505Konular
982,675Mesajlar
33,048Kullanıcılar
Mega00Son üye
Üst Alt