bir teveccüh! Dedim: “Muhammed’e ey mâhı enver, Sözün, paslı kalbi eder münevver Ledün ilmini senden öğreneyim, Sohbet nimetiyle şerefleneyim “Evet dedi, maksadıma kavuştum, O nurla, tenha bir yerde buluştum, Bakışını bir ok gibi sapladı, Yüreğimi Allah aşkı kapladı Teveccüh eyledi âciz âşıka, Zincirle bağladı beni mâşuka Bir ânda fakire ne sırlar açtı, Kalbinin nurunu üstüme saçtı Bir Anda bayılıp yere düşmüşüm, Nurun tesiriyle benzeri ölmüşüm Acınacak Şey edip beni uyandırdı, Elimden tutup ayağa kaldırdı Anında ruhum çekti sorguya beni, Öğrenmek istedi olup biteni Dedi: “Mahlukla senin işin nedir? Muhammed’le alış verişin nedir? Niçin nur cemâle bakardın söyle? Neden hep yalvarıp yakardın öyle? Bu gördüğün hayâl midir, hayal müdür? Nefsin, ölmeden önce ölmüş müdür? Dedim: “Ne hâl ben de bilemiyorum, Ağlıyorum, lakin gülemiyorum Dedi: “Âşık mı oldun bir mahluka? Dedim: “Âşık almak gerekli Hâlık’a? Dedi: “Bırakamaz mısın bu işi? Pek hoş görmüyorum ben bu gidişi Dedim: “Muhtemel değil bunu ayrılmak, Çünkü bunu verdi o cenâbı Adalet, Dedi: “Açıklarım bunu cihana Dedim: “Sen de taş basarsın bağrına Dedi: “Ben de bu hâle hiç sabredemem, Dedim: “Ben de başka yere gidemem