iltasyazilim
FD Üye
Bilimsel bulgular materyalizm ve uzantısı teorilerin tüm öngörülerini yalanlar ve çürütür
Diğer ifade ile tüm var oluş bir Yaratıcının varlığını hep bir ağızdan ikrar ve tasdik eder
Kimi felsefelerin Bir Yaratıcı İradenin varlığını ret ve inkar etmeleri bu gerçeği değiştirmez
Bu, anadan doğma bir körün Güneşi, ışığı, gökyüzünü, ayı, yıldızları inkar etmesi gibidir
Bir Yaratıcı iradenin varlığını eserimizin hemen hemen her bölümünde kesin ve güçlü delillerle gösterdik
En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm varoluş O’nun eseri olduğundan sıfatlarının bir kısmını yansıtır
Bir yaratıcının varlığını ret etmek hiçbir zaman inkâr edemediğimiz varoluştaki ilmi, gücü ve iradeyi görmemek, bütünüyle ret etmek demektir
En küçük bir yaşam belirtisi olmayan bir yerde örneğin Mars’ta bırakınız büyük bir eseri, küçük ve basit bir kulübe ya da üst üste konulmuş üç beş taş bulunsa orada düşünüp irade edebilen, sonrada iradesini eyleme geçirebilen bir takım canlıların olduğu şeklinde yorumlarız
Hiç bir zaman o basit kulübenin ya da üst üste dizilmiş taşların rastlantılarla oluşabileceğini düşünmeyiz Bu olasılık aklımızın ucundan bile geçmez
Emin olunuz ki ateist dostlarımızda aynı fikirde olacaklardır
Heyecandan büyümüş, gerçekleşmekte olan büyük buluşun heyecanıyla parlayan gözleriyle o basit kulübenin ya da dizilmiş taşların sahipleri olan akıl ve irade sahibi varlıkları arayacaklardır
Hiç bir zaman o kulübenin ya da dizilmiş taşların rastlantılarla oluşmuş olabileceğini iddia etmeyeceklerdir
Bu tür iddianın akıl ve mantık dışı olduğunu onlarda çok iyi bilirler
Çok iyi bilirler ama aynı kişiler milyarlarca canlının yaşadığı dünyamızdaki yaşam harikalıklarını, o muazzam ekolojik düzeni görüp izledikleri halde rastlantılarla oluştuğunu iddia etmekten de kendilerini alamazlar
Bu ne yaman çelişkidir
Aşağıdaki bölümde bir Yaratıcı iradenin var olduğu konusunda çeşitli bilim insanlarının görüşlerinden bir demet sunuyor, bu konuyu tekrar tartışmaya gerek görmüyoruz
Ünlü bilim insanlarından Fred Hoyle:
Doğanın kör kuvvetleri yoluyla hayatın ortaya çıktığı gibi akıl dışı, küçük bir ihtimali kabul etmek yerine hayatın kökeninin üstün akla sahip bir varlığın ürünü olduğunu düşünmek daha makul görünmektedir
Daha makul kelimesiyle ihtimali az olan şeyin yanlış olduğunu kastediyorum
Ünlü bir bilim insanımız:
Canlılarda üstelik belli bir amaca yönelik görünen bu düzeni, şans ya da rastlantı ürünü saymak inandırıcı olmaktan uzaktır
İnsan Genomu Projesi'ni yürüten bilim adamlarından Gene Myers:
Beni esas hayretler içerisinde bırakan yaşam mimarisidir sistem son derece kompleks Sanki dizayn edilmiş gibi Orada büyük bir akıl var
* * * *
Dünyamızda yaşayan milyonlarca canlı türünden her birinin kendilerine özgü bir yaratılış biçimleri vardır
En basitinden en karmaşıklarına kadar tüm canlılar basite indirgenemez komplike sistemlerin bütünsel kurgularıdır
Kaldı ki evrim teorisinin temelini teşkil eden maddenin en basit, en küçük parçası olması gereken atomlar bile elektriksel ve kütlesel dengeler içerdiğinden basite indirgenemez kompleks yapılardır
Bırakınız bir canlı hücresini, tek bir atomun bile rastlantılarla oluşması mümkün değildir
Bir bakıma varoluş rastlantılarla oluştu yanıtının yanlışlığını gösteren bilimsel kanıtlar, bu yanıtın zıttı olan diğer yanıtın doğruluğunu gösteren bilimsel kanıtlardır
Diğer ifade ile varoluş rastlantılarla oluştu yanıtının yanlışlığını gösteren bilimsel kanıtlarla, en baştan dogmatik ve bilim dışı ilan edilen Bir Yaratıcının varlığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır
Evrim teorisini savunanları kara bir taassuba sokan, dogmatik ve bilim dışı inatçı davranışlara iten bu gerçektir
Evrim bir BİLİM YOBAZLIĞINA dönüşmüştür
Yaratıklar ve yaratıklar arasında bulunan ilişkiler ve hassas dengeler bütün bunların basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu olduğunu gösterir
Bu kurgunun oluşabilmesi için; bu kurgu içinde bulunan kompleks sistemler, bu kurgunun içinde bulunmaları nedeniyle kendi kendilerini oluşturamayacaklarından bu kurgu dışında bir İradenin, bir Yaratıcı'nın varlığı gerekir
Bu nedenle mutlak güç, mutlak ilim sahibi bir Yaratıcı İradenin var olduğu kesindir
Tüm bilimsel bulgular ret ve inkârı mümkün olmayacak bir şekilde Onun varlığını göstermektedir Bizlerde yaratıcımızın huzurunda huşu ile eğiliriz
* * * *
Bir yaratıcı iradenin varlığı bilimsel delillerle kesin ve inkârı mümkün olmayan bir biçimde ortaya konulmuşsa da Onun varlığı gerçekte varoluşun ilk anından beri tüm yaratıklar tarafından bilinmekte İsmi Celilesi durmaksızın tespih edilmektedir
O tek var edici iradeye çeşitli dillerde Allah, Tanrı, Tengri, Çalap gibi çeşitli isimler verilmiştir
Referans aldığımız İslam dininde ise O tek ve yüce yaratıcı Allah (cc) özel ismiyle anılır Allah İsmi Celilesinin başka dillerde karşılığı yoktur
Dilbilimciler Allah (cc) İsmCelilesinin İlah'tan (Elİlah) ya da ElLaha’dan gelmiş olabileceğini söylerler Bu sözde Sami dillerinde En Üst İlah anlamına gelir demişlerdir
Allah (cc) adı, Allah'ın (cc) zatını (Zati Akdes, En Kutsal Öz) içermesi dolayısıyla, bütün sıfatlarını ve En Güzel Adlar'ın (Esmaül Hüsna) ifade ettiği anlamları da içerir
Diğer adları, yalnızca ad almış durumlarını içerirler, sıfatlarını içermezler
Bu nedenle Allah (cc) adı İslam'daki Uluhiyetin, İsmi Hâss dediğimiz özel adıdır
Müslümanlar, Allah lafzının ardından Celle Celaluhu (cc) veya Teâlâ (Yüce) gibi övücü sözler kullanırlar ki bu İslam adabının birinci kuralıdır
Vâhidiyyet (kendisinden başka ilah olmayışı) ve ehadiyyet (eşsiz ve benzersiz) oluşu gibi Allah inancı İslam dininin temelini, inanışının esasını oluşturur
Devamı var
Diğer ifade ile tüm var oluş bir Yaratıcının varlığını hep bir ağızdan ikrar ve tasdik eder
Kimi felsefelerin Bir Yaratıcı İradenin varlığını ret ve inkar etmeleri bu gerçeği değiştirmez
Bu, anadan doğma bir körün Güneşi, ışığı, gökyüzünü, ayı, yıldızları inkar etmesi gibidir
Bir Yaratıcı iradenin varlığını eserimizin hemen hemen her bölümünde kesin ve güçlü delillerle gösterdik
En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm varoluş O’nun eseri olduğundan sıfatlarının bir kısmını yansıtır
Bir yaratıcının varlığını ret etmek hiçbir zaman inkâr edemediğimiz varoluştaki ilmi, gücü ve iradeyi görmemek, bütünüyle ret etmek demektir
En küçük bir yaşam belirtisi olmayan bir yerde örneğin Mars’ta bırakınız büyük bir eseri, küçük ve basit bir kulübe ya da üst üste konulmuş üç beş taş bulunsa orada düşünüp irade edebilen, sonrada iradesini eyleme geçirebilen bir takım canlıların olduğu şeklinde yorumlarız
Hiç bir zaman o basit kulübenin ya da üst üste dizilmiş taşların rastlantılarla oluşabileceğini düşünmeyiz Bu olasılık aklımızın ucundan bile geçmez
Emin olunuz ki ateist dostlarımızda aynı fikirde olacaklardır
Heyecandan büyümüş, gerçekleşmekte olan büyük buluşun heyecanıyla parlayan gözleriyle o basit kulübenin ya da dizilmiş taşların sahipleri olan akıl ve irade sahibi varlıkları arayacaklardır
Hiç bir zaman o kulübenin ya da dizilmiş taşların rastlantılarla oluşmuş olabileceğini iddia etmeyeceklerdir
Bu tür iddianın akıl ve mantık dışı olduğunu onlarda çok iyi bilirler
Çok iyi bilirler ama aynı kişiler milyarlarca canlının yaşadığı dünyamızdaki yaşam harikalıklarını, o muazzam ekolojik düzeni görüp izledikleri halde rastlantılarla oluştuğunu iddia etmekten de kendilerini alamazlar
Bu ne yaman çelişkidir
Aşağıdaki bölümde bir Yaratıcı iradenin var olduğu konusunda çeşitli bilim insanlarının görüşlerinden bir demet sunuyor, bu konuyu tekrar tartışmaya gerek görmüyoruz
Ünlü bilim insanlarından Fred Hoyle:
Doğanın kör kuvvetleri yoluyla hayatın ortaya çıktığı gibi akıl dışı, küçük bir ihtimali kabul etmek yerine hayatın kökeninin üstün akla sahip bir varlığın ürünü olduğunu düşünmek daha makul görünmektedir
Daha makul kelimesiyle ihtimali az olan şeyin yanlış olduğunu kastediyorum
Ünlü bir bilim insanımız:
Canlılarda üstelik belli bir amaca yönelik görünen bu düzeni, şans ya da rastlantı ürünü saymak inandırıcı olmaktan uzaktır
İnsan Genomu Projesi'ni yürüten bilim adamlarından Gene Myers:
Beni esas hayretler içerisinde bırakan yaşam mimarisidir sistem son derece kompleks Sanki dizayn edilmiş gibi Orada büyük bir akıl var
* * * *
Dünyamızda yaşayan milyonlarca canlı türünden her birinin kendilerine özgü bir yaratılış biçimleri vardır
En basitinden en karmaşıklarına kadar tüm canlılar basite indirgenemez komplike sistemlerin bütünsel kurgularıdır
Kaldı ki evrim teorisinin temelini teşkil eden maddenin en basit, en küçük parçası olması gereken atomlar bile elektriksel ve kütlesel dengeler içerdiğinden basite indirgenemez kompleks yapılardır
Bırakınız bir canlı hücresini, tek bir atomun bile rastlantılarla oluşması mümkün değildir
Bir bakıma varoluş rastlantılarla oluştu yanıtının yanlışlığını gösteren bilimsel kanıtlar, bu yanıtın zıttı olan diğer yanıtın doğruluğunu gösteren bilimsel kanıtlardır
Diğer ifade ile varoluş rastlantılarla oluştu yanıtının yanlışlığını gösteren bilimsel kanıtlarla, en baştan dogmatik ve bilim dışı ilan edilen Bir Yaratıcının varlığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır
Evrim teorisini savunanları kara bir taassuba sokan, dogmatik ve bilim dışı inatçı davranışlara iten bu gerçektir
Evrim bir BİLİM YOBAZLIĞINA dönüşmüştür
Yaratıklar ve yaratıklar arasında bulunan ilişkiler ve hassas dengeler bütün bunların basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusu olduğunu gösterir
Bu kurgunun oluşabilmesi için; bu kurgu içinde bulunan kompleks sistemler, bu kurgunun içinde bulunmaları nedeniyle kendi kendilerini oluşturamayacaklarından bu kurgu dışında bir İradenin, bir Yaratıcı'nın varlığı gerekir
Bu nedenle mutlak güç, mutlak ilim sahibi bir Yaratıcı İradenin var olduğu kesindir
Tüm bilimsel bulgular ret ve inkârı mümkün olmayacak bir şekilde Onun varlığını göstermektedir Bizlerde yaratıcımızın huzurunda huşu ile eğiliriz
* * * *
Bir yaratıcı iradenin varlığı bilimsel delillerle kesin ve inkârı mümkün olmayan bir biçimde ortaya konulmuşsa da Onun varlığı gerçekte varoluşun ilk anından beri tüm yaratıklar tarafından bilinmekte İsmi Celilesi durmaksızın tespih edilmektedir
O tek var edici iradeye çeşitli dillerde Allah, Tanrı, Tengri, Çalap gibi çeşitli isimler verilmiştir
Referans aldığımız İslam dininde ise O tek ve yüce yaratıcı Allah (cc) özel ismiyle anılır Allah İsmi Celilesinin başka dillerde karşılığı yoktur
Dilbilimciler Allah (cc) İsmCelilesinin İlah'tan (Elİlah) ya da ElLaha’dan gelmiş olabileceğini söylerler Bu sözde Sami dillerinde En Üst İlah anlamına gelir demişlerdir
Allah (cc) adı, Allah'ın (cc) zatını (Zati Akdes, En Kutsal Öz) içermesi dolayısıyla, bütün sıfatlarını ve En Güzel Adlar'ın (Esmaül Hüsna) ifade ettiği anlamları da içerir
Diğer adları, yalnızca ad almış durumlarını içerirler, sıfatlarını içermezler
Bu nedenle Allah (cc) adı İslam'daki Uluhiyetin, İsmi Hâss dediğimiz özel adıdır
Müslümanlar, Allah lafzının ardından Celle Celaluhu (cc) veya Teâlâ (Yüce) gibi övücü sözler kullanırlar ki bu İslam adabının birinci kuralıdır
Vâhidiyyet (kendisinden başka ilah olmayışı) ve ehadiyyet (eşsiz ve benzersiz) oluşu gibi Allah inancı İslam dininin temelini, inanışının esasını oluşturur
Devamı var