iltasyazilim
FD Üye
Bize İbrahimler Gerek
Aydın Başar anadolu gençlik dergisi
Heyecanını yitirmiş yılgın zevatın hakkımızdaki yorumlarına alıştık artık… Biz bu düşünceleri dillendirirken birileri de bizleri mutlaka, gerçekçi olmamakla, hayalci olmakla, çağımızın realitesini okuyamamakla falan suçlayacaktır Lütfen! Mücahit ruhu yaşatan dava adamlarını kendi istikbalinin tuğlalarını ören müteahhit kafalarla karıştırmayınız Bizler bu dünyaya, sadece dünyamızı mamur etmek için gelmedik Bizim hala ideallerimiz ve büyük bir davamız var Kurduğumuz hayallerimiz bile onların algıladığı ve gerçek sandığı halüsinasyonlardan çok daha hayırlı
Bizler 'uydum kalabalığa' diyenlerden olmaktansa veya onların arasında zikredilmektense burada tek başımıza yalnız kalmayı tercih ederizÇünkü biz yeri geldiği zaman Hz İbrahim gibi 'ümmeten vahideh' yani 'tek başına bir ümmet' olarak yalnız başımıza savaşmasını da biliriz Belki Yunus Emrenin 'Er yarın hak anında belli olur' diye bahsettiği o zor gün gelene kadar hep böyle garip de kalabiliriz Sorun değil, bizim için hayat iman ve cihattan ibarettir Yalnız kalmak pahasına da olsa, düşünce planında birlikteliğimizin merkezi olarak Mekkeyi işaret etmeye devam edeceğiz
İç âlemimizde bu duyguların izlerini gördüğümüzden dolayıdır ki, bize kıble olarak Brükseli işaret edenler hiçbir zaman bizleri tatmin etmeyeceklerdir Bizler bu Mekke aşkıyla, fikren ve amelen Kabede buluşma özlemiyle yanıp tutuştuğumuz müddetçe, büyük idealimizden vazgeçecek de değiliz Bugün bir zamanlar çokça bahsettiğimiz; putları yıkan İbrahimî bir ruhu yeniden canlandırmak zorundayız Bakmayın gönlündeki putları kıramayanların bizleri anlayamamasına, Ömer Karaoğlu 'Sana İbrahimler gerek' diyerek şöyle ifade etmiştir bu özlemimizi:
Karanlığın ortasında parlayan bir güneş gibiİmanın doğduğu şehir; Mekke Mekke güzel şehir
Döneceğiz, döneceğiz; vahyin kalbi döneceğiz Geleceğiz, geleceğiz; Mekke bir gün geleceğiz
Bir kuş olsam uçsam sana, süzülsem sokaklarınaÇiğdem olsam, çiçek açsam, kavuran o toprağında
Senden uzak kalabilmek, taşlar gibi yürek isterZalimin eline koymak, zulüm olmaklığa yeter
Kavrar yürek, kalkar bilek, Sana İbrahimler gerekEteğinde her bir yürek, bir gün haykıracak lebbeyk
İbrahimî bir dirilişten bahsediyorsak, Hz İbrahimin davasının merkezi olan Kabenin önemini ve tüm Müslümanların kıble birliğinin anlamını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor Müslümanların zahirde görülen yön birlikteliğinin yani kıbleye yönelmelerinin birçok hikmetleri olsa gerektir Bu yönelişin sadece ibadet alanına has bir yöneliş olduğunu zannetmek hatalı bir yaklaşımdır Şöyle ki bu yaklaşım dini, ibadetten ibaret olarak algılayan kimselerin; 'Bu ülkede camiler açıktır, isteyen istediği gibi ibadet eder' şeklindeki ham yaklaşımlarını çağrıştırmaktadır Bu zihniyettekiler, Müslümanların zulüm düzenine ve haksızlıklara engel olacak idealleri taşımalarından rahatsızlık duyarlar Yani bu bir nevi sizin zalimlerle ne işiniz var, namaz kılıp, oruç tutun, toplumsal meselelere sakın karışmayın demektir Oysa Müslümanın toplumsal hayatın her boyutunda Kabeye yönelmediği halde, yalnızca ibadet alanında Kabeye yönelmesi, Müslümanca ve izzetli bir yaşantı için yetmemektedir
Bizler manevi değerleri terk edip çivisi çıkmış medeniyete yüzümüzü döndüğümüzden beri, kıble mefhumunun anlamından da bigane kaldık Gerek halkımız, gerekse yazarçizerlerimiz; hepten yönlerini batıl ideolojinin döndüğü yöne döndü Tabiri caizse kıblemizi şaşırdık… Rabbimiz bizden kendisine yönelmemizi, kendi kurallarını uygulamamızı ve Kur´an´ın ipine hep beraber sımsıkı sarılmamızı istiyordu Buna göre yeryüzünde düşünce planında tek bir merkezde birleşmesi gereken biz Müslümanların, gerek zahirde gerekse batında yönümüzü tek bir kıbleye çevirmemiz gerekiyordu Yani hem zihin dünyamızda hem de amellerimizledavranışlarımızla bu birlikteliği sergileyebilmemiz lazımdı Birliktelik düsturunu her zaman hatırlamamız için de somut bir kıbleye ihtiyaç vardı Ve Yüce Allah, Kabeyi yarattı ki müminler oraya doğru yönelsinler ve orada birleşsinler Bu fiziki bir birliktelikti fakat onun bereketi amelde birleşmek olmalıydı Yani aynı amaç için çalışabilmeli ve güç birliğini ikame edebilmeliydik
Yazık ki bugün hep beraber yönümüzü Mekkeye döneceğimize, nedense rotamızı Brüksele çevirdik Öyle bir durumdayız ki, namazda Kabeye dönüyoruz fakat namazın dışındaki içtimai hayatımızın hiçbir boyutunda Kabeye doğru yöneldiğimizi söyleyemiyoruz İbadet alanın dışında, sosyal hayatta, ekonomide, siyasette, hukukta veya diğer alanlarda Kabede birleşmenin bahsini bile edemez haldeyiz Nereye yöneldiğimizin farkına varmak için bazı sorular sormamızın vakti gelmiştir
Mütedeyyin insanlarmış gibi göründükleri halde her fırsatta İsrailden ve Amerikadan dost olabileceğini savunanlar ve izzeti Yahudi ve Hıristiyanların yanında arayanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Zalimlerin dünyanın her tarafını kana buladığı bir dönemde, bunları söylediğimiz için bizlere küserek, hala 'hoşgörü' masallarıyla kendilerini avutanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bağdattaki camileri içindeki cemaatiyle birlikte yerle bir eden ve kadir gecesinde Felluce hastanesindeki 38 hastayı kurşuna dizen askerlere dua edenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Irakta kadın ve erkek Müslümanları çırıl çıplak soyarak üst üste yığan ve onların o halde resimlerini çekerek tüm dünyaya yayanları müttefik kabul edenler ve onları göz göre göre 'şartlar böyledir' diyerek destekleyenler sizce yönünü Kebeye mi dönmüştür?
İmam Hatiplilere yapılan haksızlıklara, başörtüsüne uzanan ellere bırakın engel olmayı kalben bile buğuz edemeyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Müslümanların birliği ve beraberliği için çalışmak yerine, bir bölen de ben olayım mantığıyla hareket edenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Din düşmanlarıyla uğraşmayı bırakarak, dava adamlarını yıpratmaya çalışanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Milletin kendine verdiği emaneti, evlatları, yandaşları ve akrabalarıyla yağmalayanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bir masanın başına geçince, kendinden geçerek etrafındakilere yukarılardan bakanlar sizce yönünü Kebeye mi dönmüştür?
Makam ve mevkilerini kaybetmemek adına her türlü yanlış tavır ve davranışlarını sürdürenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Her dönemde iktidara yağcılık yapmayı kendilerine misyon edinen genellikle liberal olarak bilinen yazarlar, feminizm görüşüne sahip olduğu halde İslami kesimde itibar gören başı örtülü kadın yazarlar veya imama küsüp namazı terk eden ve batıl gazetelerde din adına Müslümanları karalayıcı yazılar kaleme alan sakallı yazarlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Materyalist mantıkla İslamî yayıncılık yapan yayın evlerinin sahipleri sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Beş vakit namaz kıldığı halde, müstehcen resimli gazeteleri alanlar ve bir kısım medya diye tabir olunan bu basın yayın organizasyonlarını kendi elleriyle besleyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bozulmaya yüz tutmuş bu nesli ve ahlakını yitirmiş bu gençliği bu hale getirenlerle mücadele edenleri desteklemeyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür Çocuklarının dini eğitimlerini ihmal ettikleri halde daima onlara 'üniversiteyi kazan okulunu bitir' telkinleri yapanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Haksızlık karşısında susmayı tercih edenler, konuşanlara da sürekli 'aman sus' diyen silik şahsiyetler, sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Kabenin ibadet alanında bir merkez olmasının yanı sıra birliğimizin de bir sembolü olduğunu unutmayalım, Onu onaran Hz İbrahim gibi biz de ona karşı vefalı olalım Ve bizler de İslami diriliş yolunda birer İbrahim olmaya çalışalım Bize bundan sonra sahte kahramanlar lazım değil Bize dertli adam lazım! İbrahimler lazım
Aydın Başar anadolu gençlik dergisi
Heyecanını yitirmiş yılgın zevatın hakkımızdaki yorumlarına alıştık artık… Biz bu düşünceleri dillendirirken birileri de bizleri mutlaka, gerçekçi olmamakla, hayalci olmakla, çağımızın realitesini okuyamamakla falan suçlayacaktır Lütfen! Mücahit ruhu yaşatan dava adamlarını kendi istikbalinin tuğlalarını ören müteahhit kafalarla karıştırmayınız Bizler bu dünyaya, sadece dünyamızı mamur etmek için gelmedik Bizim hala ideallerimiz ve büyük bir davamız var Kurduğumuz hayallerimiz bile onların algıladığı ve gerçek sandığı halüsinasyonlardan çok daha hayırlı
Bizler 'uydum kalabalığa' diyenlerden olmaktansa veya onların arasında zikredilmektense burada tek başımıza yalnız kalmayı tercih ederizÇünkü biz yeri geldiği zaman Hz İbrahim gibi 'ümmeten vahideh' yani 'tek başına bir ümmet' olarak yalnız başımıza savaşmasını da biliriz Belki Yunus Emrenin 'Er yarın hak anında belli olur' diye bahsettiği o zor gün gelene kadar hep böyle garip de kalabiliriz Sorun değil, bizim için hayat iman ve cihattan ibarettir Yalnız kalmak pahasına da olsa, düşünce planında birlikteliğimizin merkezi olarak Mekkeyi işaret etmeye devam edeceğiz
İç âlemimizde bu duyguların izlerini gördüğümüzden dolayıdır ki, bize kıble olarak Brükseli işaret edenler hiçbir zaman bizleri tatmin etmeyeceklerdir Bizler bu Mekke aşkıyla, fikren ve amelen Kabede buluşma özlemiyle yanıp tutuştuğumuz müddetçe, büyük idealimizden vazgeçecek de değiliz Bugün bir zamanlar çokça bahsettiğimiz; putları yıkan İbrahimî bir ruhu yeniden canlandırmak zorundayız Bakmayın gönlündeki putları kıramayanların bizleri anlayamamasına, Ömer Karaoğlu 'Sana İbrahimler gerek' diyerek şöyle ifade etmiştir bu özlemimizi:
Karanlığın ortasında parlayan bir güneş gibiİmanın doğduğu şehir; Mekke Mekke güzel şehir
Döneceğiz, döneceğiz; vahyin kalbi döneceğiz Geleceğiz, geleceğiz; Mekke bir gün geleceğiz
Bir kuş olsam uçsam sana, süzülsem sokaklarınaÇiğdem olsam, çiçek açsam, kavuran o toprağında
Senden uzak kalabilmek, taşlar gibi yürek isterZalimin eline koymak, zulüm olmaklığa yeter
Kavrar yürek, kalkar bilek, Sana İbrahimler gerekEteğinde her bir yürek, bir gün haykıracak lebbeyk
İbrahimî bir dirilişten bahsediyorsak, Hz İbrahimin davasının merkezi olan Kabenin önemini ve tüm Müslümanların kıble birliğinin anlamını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor Müslümanların zahirde görülen yön birlikteliğinin yani kıbleye yönelmelerinin birçok hikmetleri olsa gerektir Bu yönelişin sadece ibadet alanına has bir yöneliş olduğunu zannetmek hatalı bir yaklaşımdır Şöyle ki bu yaklaşım dini, ibadetten ibaret olarak algılayan kimselerin; 'Bu ülkede camiler açıktır, isteyen istediği gibi ibadet eder' şeklindeki ham yaklaşımlarını çağrıştırmaktadır Bu zihniyettekiler, Müslümanların zulüm düzenine ve haksızlıklara engel olacak idealleri taşımalarından rahatsızlık duyarlar Yani bu bir nevi sizin zalimlerle ne işiniz var, namaz kılıp, oruç tutun, toplumsal meselelere sakın karışmayın demektir Oysa Müslümanın toplumsal hayatın her boyutunda Kabeye yönelmediği halde, yalnızca ibadet alanında Kabeye yönelmesi, Müslümanca ve izzetli bir yaşantı için yetmemektedir
Bizler manevi değerleri terk edip çivisi çıkmış medeniyete yüzümüzü döndüğümüzden beri, kıble mefhumunun anlamından da bigane kaldık Gerek halkımız, gerekse yazarçizerlerimiz; hepten yönlerini batıl ideolojinin döndüğü yöne döndü Tabiri caizse kıblemizi şaşırdık… Rabbimiz bizden kendisine yönelmemizi, kendi kurallarını uygulamamızı ve Kur´an´ın ipine hep beraber sımsıkı sarılmamızı istiyordu Buna göre yeryüzünde düşünce planında tek bir merkezde birleşmesi gereken biz Müslümanların, gerek zahirde gerekse batında yönümüzü tek bir kıbleye çevirmemiz gerekiyordu Yani hem zihin dünyamızda hem de amellerimizledavranışlarımızla bu birlikteliği sergileyebilmemiz lazımdı Birliktelik düsturunu her zaman hatırlamamız için de somut bir kıbleye ihtiyaç vardı Ve Yüce Allah, Kabeyi yarattı ki müminler oraya doğru yönelsinler ve orada birleşsinler Bu fiziki bir birliktelikti fakat onun bereketi amelde birleşmek olmalıydı Yani aynı amaç için çalışabilmeli ve güç birliğini ikame edebilmeliydik
Yazık ki bugün hep beraber yönümüzü Mekkeye döneceğimize, nedense rotamızı Brüksele çevirdik Öyle bir durumdayız ki, namazda Kabeye dönüyoruz fakat namazın dışındaki içtimai hayatımızın hiçbir boyutunda Kabeye doğru yöneldiğimizi söyleyemiyoruz İbadet alanın dışında, sosyal hayatta, ekonomide, siyasette, hukukta veya diğer alanlarda Kabede birleşmenin bahsini bile edemez haldeyiz Nereye yöneldiğimizin farkına varmak için bazı sorular sormamızın vakti gelmiştir
Mütedeyyin insanlarmış gibi göründükleri halde her fırsatta İsrailden ve Amerikadan dost olabileceğini savunanlar ve izzeti Yahudi ve Hıristiyanların yanında arayanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Zalimlerin dünyanın her tarafını kana buladığı bir dönemde, bunları söylediğimiz için bizlere küserek, hala 'hoşgörü' masallarıyla kendilerini avutanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bağdattaki camileri içindeki cemaatiyle birlikte yerle bir eden ve kadir gecesinde Felluce hastanesindeki 38 hastayı kurşuna dizen askerlere dua edenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Irakta kadın ve erkek Müslümanları çırıl çıplak soyarak üst üste yığan ve onların o halde resimlerini çekerek tüm dünyaya yayanları müttefik kabul edenler ve onları göz göre göre 'şartlar böyledir' diyerek destekleyenler sizce yönünü Kebeye mi dönmüştür?
İmam Hatiplilere yapılan haksızlıklara, başörtüsüne uzanan ellere bırakın engel olmayı kalben bile buğuz edemeyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Müslümanların birliği ve beraberliği için çalışmak yerine, bir bölen de ben olayım mantığıyla hareket edenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Din düşmanlarıyla uğraşmayı bırakarak, dava adamlarını yıpratmaya çalışanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Milletin kendine verdiği emaneti, evlatları, yandaşları ve akrabalarıyla yağmalayanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bir masanın başına geçince, kendinden geçerek etrafındakilere yukarılardan bakanlar sizce yönünü Kebeye mi dönmüştür?
Makam ve mevkilerini kaybetmemek adına her türlü yanlış tavır ve davranışlarını sürdürenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Her dönemde iktidara yağcılık yapmayı kendilerine misyon edinen genellikle liberal olarak bilinen yazarlar, feminizm görüşüne sahip olduğu halde İslami kesimde itibar gören başı örtülü kadın yazarlar veya imama küsüp namazı terk eden ve batıl gazetelerde din adına Müslümanları karalayıcı yazılar kaleme alan sakallı yazarlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür? Materyalist mantıkla İslamî yayıncılık yapan yayın evlerinin sahipleri sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Beş vakit namaz kıldığı halde, müstehcen resimli gazeteleri alanlar ve bir kısım medya diye tabir olunan bu basın yayın organizasyonlarını kendi elleriyle besleyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Bozulmaya yüz tutmuş bu nesli ve ahlakını yitirmiş bu gençliği bu hale getirenlerle mücadele edenleri desteklemeyenler sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür Çocuklarının dini eğitimlerini ihmal ettikleri halde daima onlara 'üniversiteyi kazan okulunu bitir' telkinleri yapanlar sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Haksızlık karşısında susmayı tercih edenler, konuşanlara da sürekli 'aman sus' diyen silik şahsiyetler, sizce yönünü Kabeye mi dönmüştür?
Kabenin ibadet alanında bir merkez olmasının yanı sıra birliğimizin de bir sembolü olduğunu unutmayalım, Onu onaran Hz İbrahim gibi biz de ona karşı vefalı olalım Ve bizler de İslami diriliş yolunda birer İbrahim olmaya çalışalım Bize bundan sonra sahte kahramanlar lazım değil Bize dertli adam lazım! İbrahimler lazım