nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Ben de sahiden o eski zamanları özledim
Çocukluklar,oyunlarımız,arkadaşlıklar,kavgalar,komşuluklar,herşey o zamanlar bir
başkaydı
Özlem
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım
Hatta babanım bile anahtarı yoktu Annem evimizin bir parçası
gibiydi,defalarca evdeydi
Heryere birlikte giderdik, zaten o kadar çok da gidilecek bir yer yoktu
ancak
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya
yürüyerek gelirdik
Servis falan yoktu Ayakkabılarımız eskirdi
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile
dalardık
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek
arası bir şeyler hazırlar gönderirdi
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi Susayınca girer evlerine su
içerdik
ya da pencereden bir sürahi bir kadeh uzatır, hepimiz aynı
bardaktan kana kana içerdik
Kısacacı evine girip gelen ( ama sadece çişi gelen giderdi evine )
elinde mutlaka yiyecekle dönerdi
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi
Bu ara sıra bir kurabiye ara sıra bir meyve olurdu
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın
üstüne koyar oyun bitince geri alırdık
Çok ilginç lakin kimse almazdı Sokaklarımız evimiz dek tehlikesiz idi
Us kaldırırlar, ağız dalaşı edince barıştılırdık Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı
Sonradan kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir
bilmezdik bile, katiyen kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan
çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, tekrar oyuna dalardık
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık
Bilye oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık
Azarlama işitip, acillere taşınmazdık Düşerdik ekmek çiğner basarlardı
alnımıza, oyuna devam ederdik Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki Komşumu tanımıyorum ama evinin
camında,
temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum
Onun açık havada orada kim oturur hiç bilmem
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri
Evlerimiz var içinde yaşamış değil Parklarımız var içinde oynayan
çocuk değil
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, parıl parıl
vitrinler, girip çıkan yapay ırk
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız değil oldu
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin beklediği yerlerden
daima
korkmuş çekinmişimdir
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini
bitiremediği
arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek zıt kazanç bana
Benim değildir bu kültür
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?
Her toplum haketiği gibi yönetilir derler ya,hakettiği gibide yaşar
diyelim mi ?
(Yazari bilinmiyor) *
Çocukluklar,oyunlarımız,arkadaşlıklar,kavgalar,komşuluklar,herşey o zamanlar bir
başkaydı
Özlem
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım
Hatta babanım bile anahtarı yoktu Annem evimizin bir parçası
gibiydi,defalarca evdeydi
Heryere birlikte giderdik, zaten o kadar çok da gidilecek bir yer yoktu
ancak
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya
yürüyerek gelirdik
Servis falan yoktu Ayakkabılarımız eskirdi
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile
dalardık
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek
arası bir şeyler hazırlar gönderirdi
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi Susayınca girer evlerine su
içerdik
ya da pencereden bir sürahi bir kadeh uzatır, hepimiz aynı
bardaktan kana kana içerdik
Kısacacı evine girip gelen ( ama sadece çişi gelen giderdi evine )
elinde mutlaka yiyecekle dönerdi
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi
Bu ara sıra bir kurabiye ara sıra bir meyve olurdu
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın
üstüne koyar oyun bitince geri alırdık
Çok ilginç lakin kimse almazdı Sokaklarımız evimiz dek tehlikesiz idi
Us kaldırırlar, ağız dalaşı edince barıştılırdık Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı
Sonradan kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir
bilmezdik bile, katiyen kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan
çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, tekrar oyuna dalardık
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık
Bilye oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık
Azarlama işitip, acillere taşınmazdık Düşerdik ekmek çiğner basarlardı
alnımıza, oyuna devam ederdik Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki Komşumu tanımıyorum ama evinin
camında,
temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum
Onun açık havada orada kim oturur hiç bilmem
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri
Evlerimiz var içinde yaşamış değil Parklarımız var içinde oynayan
çocuk değil
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, parıl parıl
vitrinler, girip çıkan yapay ırk
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız değil oldu
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin beklediği yerlerden
daima
korkmuş çekinmişimdir
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini
bitiremediği
arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek zıt kazanç bana
Benim değildir bu kültür
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?
Her toplum haketiği gibi yönetilir derler ya,hakettiği gibide yaşar
diyelim mi ?
(Yazari bilinmiyor) *