iltasyazilim
FD Üye
Borç ve sıkıntıdan kurtulmak için okunacak dua
Ebû Abdullah elKureşî hazretleri, duâsı makbûl bir zât idi Darı ’da bulunduğu sırada büyük bir kıtlık olmuştu Bunun üstüne Darı ’dan ayrılıp Kudüs ’e gitti Filistin ’deki Halîlürrahmân denilen yerdeki İbrâhim aleyhisselâmın makâmını ziyâret etti Ziyâret esnasında İbrâhim aleyhisselâmın makâmı yanına uyuya kaldı Rü ’yâsında İbrâhim aleyhisselâm kadar karşılandı Ebû Abdullah elKureşî, İbrâhim aleyhisselâma; “Ey Halîlullah! Darı ’da büyük bir kıtlık var Duâ buyurunuz diye arzetti Hazreti İbrâhim de kıtlığın kalkması için duâ etti Ebû Abdullah elKureşî daha sonra uyanıp Kudüs ’e döndü Çok geçmeden kıtlığın kalktığı haberini öğrendi
Abdullah Kureşî buyurdu ama:
Bir gün hocam Ebü ’rRabî bana, “Sana bitmek tükenmek bilmeyen bir hazîne öğreteyim mi? dedi Ben de, “Evet deyince, Ebü ’rRabî bana, “Şu duâyı aralıksız oku dedi
Okumamı istediği duâ şöyle idi: “Yâ Allah, yâ Vâhid, yâ Mûcid, yâ Cevâd, yâ Bâsit, yâ Kerîm, yâ Vehhâb, yâ ze ’tTavl, yâ Ganî, yâ Mugnî, yâ Fettâh, yâ Rezzâk, yâ Alîm, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Bedîassemâvâti velard, yâ ze ’lcelâli vel ikrâm Yâ Hannân, yâ Mennân infehnî minke bi nafhati hayrin tugnînî bihâ ammen sivâk in testeftihû fekâd câekümü ’lfeth İnnâ fetehnâ kir fethan mübînâ Nasrun minellahi ve fethun karîb Allahümme yâ Ganî, yâ Hamîd, yâ Mubdi ’, yâ Muîd, yâ Vedûd, yâ ze ’larşil Mecîd, yâ Fe ’âlen limâ yürîd, ikfini bihelâlike an harâmike ve agninî bi fadlike ammen sivâke vahfaznî bimâ hafizte bihizzikr Vensurnî bimâ nasarte bihirrusül inneke alâ külli şey ’in kadîr
Sonra bana, “Her kim bu duâyı namazlardan sonradan, özellikle Cum ’a namazından sonradan okursa, Allahü teâlâ onu her türlü kötülükten muhafaza eder Düşmanlarına aleyhinde muzaffer kılar, ona ummadığı yerlerden rızıklar verir, geçimini kolaylaştırır Borcu dağlar kadar büyük ve kabarık olsa dahî, Allahü teâlânın lutfu, keremi ve inâyeti ile öder dedi
Kendisi şöyle anlatır:
Bir gün Abdullah elMuâvirî ’ye gittim Bana, “Ey şerîf! Başın darda kaldığı vakit, yapacak olduğun bir duâ öğreteyim mi? diye sordu Ben de “Evet dedim Bunun üstüne şu duâyı öğretti:“Yâ Vâhid, yâ Ehad, yâ Vâcid, yâ Cevâd, İnfehnâ minke bi nefh
Ebû Abdullah elKureşî hazretleri, duâsı makbûl bir zât idi Darı ’da bulunduğu sırada büyük bir kıtlık olmuştu Bunun üstüne Darı ’dan ayrılıp Kudüs ’e gitti Filistin ’deki Halîlürrahmân denilen yerdeki İbrâhim aleyhisselâmın makâmını ziyâret etti Ziyâret esnasında İbrâhim aleyhisselâmın makâmı yanına uyuya kaldı Rü ’yâsında İbrâhim aleyhisselâm kadar karşılandı Ebû Abdullah elKureşî, İbrâhim aleyhisselâma; “Ey Halîlullah! Darı ’da büyük bir kıtlık var Duâ buyurunuz diye arzetti Hazreti İbrâhim de kıtlığın kalkması için duâ etti Ebû Abdullah elKureşî daha sonra uyanıp Kudüs ’e döndü Çok geçmeden kıtlığın kalktığı haberini öğrendi
Abdullah Kureşî buyurdu ama:
Bir gün hocam Ebü ’rRabî bana, “Sana bitmek tükenmek bilmeyen bir hazîne öğreteyim mi? dedi Ben de, “Evet deyince, Ebü ’rRabî bana, “Şu duâyı aralıksız oku dedi
Okumamı istediği duâ şöyle idi: “Yâ Allah, yâ Vâhid, yâ Mûcid, yâ Cevâd, yâ Bâsit, yâ Kerîm, yâ Vehhâb, yâ ze ’tTavl, yâ Ganî, yâ Mugnî, yâ Fettâh, yâ Rezzâk, yâ Alîm, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Bedîassemâvâti velard, yâ ze ’lcelâli vel ikrâm Yâ Hannân, yâ Mennân infehnî minke bi nafhati hayrin tugnînî bihâ ammen sivâk in testeftihû fekâd câekümü ’lfeth İnnâ fetehnâ kir fethan mübînâ Nasrun minellahi ve fethun karîb Allahümme yâ Ganî, yâ Hamîd, yâ Mubdi ’, yâ Muîd, yâ Vedûd, yâ ze ’larşil Mecîd, yâ Fe ’âlen limâ yürîd, ikfini bihelâlike an harâmike ve agninî bi fadlike ammen sivâke vahfaznî bimâ hafizte bihizzikr Vensurnî bimâ nasarte bihirrusül inneke alâ külli şey ’in kadîr
Sonra bana, “Her kim bu duâyı namazlardan sonradan, özellikle Cum ’a namazından sonradan okursa, Allahü teâlâ onu her türlü kötülükten muhafaza eder Düşmanlarına aleyhinde muzaffer kılar, ona ummadığı yerlerden rızıklar verir, geçimini kolaylaştırır Borcu dağlar kadar büyük ve kabarık olsa dahî, Allahü teâlânın lutfu, keremi ve inâyeti ile öder dedi
Kendisi şöyle anlatır:
Bir gün Abdullah elMuâvirî ’ye gittim Bana, “Ey şerîf! Başın darda kaldığı vakit, yapacak olduğun bir duâ öğreteyim mi? diye sordu Ben de “Evet dedim Bunun üstüne şu duâyı öğretti:“Yâ Vâhid, yâ Ehad, yâ Vâcid, yâ Cevâd, İnfehnâ minke bi nefh