BREMEN MIZIKACILARI
Grimm Kardeşler
Vaktiyle bir adamın bir eşeği varmış Bu eşek cuvalları bıkmadan usanmadan yıllarca değirmene goturmuş Fakat artık gucu kalmamış, işe yaramaz bir duruma duşmuş Sahibi onu boş yere beslemek istemiyormuş Eşek de işlerin yolunda olmadığını sezmiş, başını alıp cıkmış, Bremen yolunu tutmuş Orada kent calgıcısı olabileceğini sanıyormuş
Eşek boylece az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe duz gitmiş; yolda boylu boyunca yatan bir av kopeğiyle karşılaşmış Hayvan, koşmaktan yorulmuş kopekler gibi soluyup duruyormuş Eşek sormuş:
Ne soluyup duruyorsun boyle bakayım, bekci baba?
Kopek:
Sorma, demiş, yaşlandım Gunden gune gucten duşuyorum Avda koşamıyorum diye sahibim beni oldurmek istedi Ben de kacıp kurtuldum Bundan sonra karnımı nasıl doyuracağım bilmem!
Eşek:
Sana bir şey soyleyeyim mi, demiş, ben Bremen'e gidiyorum Kent calgıcısı olacağım Benimle gel, sen de bandoya gir! Ben lavta calarım, sen de davul
Bu oneri kopeğin hoşuna gitmiş İkisi birlikte yola cıkmışlar Aradan uzun zaman gecmemiş Yolun kıyısında bir kedi gormuşler kedinin suratından duşen bin parca oluyormuş
Eşek:
Ne o? İşin sarpa mı sardı yoksa, yaşlı palabıyık? demiş
İnsanın başında ateşler yanarken nasıl neşeli olur? Artık yaşım ilerledi Dişlerim kutleşti Farelerin peşinde koşacağıma sobanın arkasında oturup pinekliyorum Bu yuzden hanımım beni suya atıp boğmak istedi Ben kacıp kurtuldum ama son pişmanlığın yararı olmuyor Şimdi nereye gideyim?
Bizimle birlikte gel Muzikten anladığın bilinir Oraya varınca kent mızıkacısı olursun!
Kedi bu sozu hoş karşılamış, onlarla birlikte yola cıkmış
Bu uc yurt kacağı bir ciftliğin onunden gecerken selamlık kapısının ustunde cıyak cıyak oten bir horoz gormuşler; eşek:
Sesin insanın iliğine kemiğine işliyor Neyin var kuzum? demiş Horoz:
Havanın guzel olacağını haber verdim Bugun bizim sevgili hanımımızın gunudur Kristkindciğin gomleğini yıkamıştı Onu kurutmak istiyor Ama yarın pazar, konuklar gelecek Onun icin hanım hic acımadan aşcı kadına soyledi Yarın benim corbamı yiyecekmiş Nasıl olsa bu akşam kellem ucacak Bari ben de gırtlağım yırtılıncaya kadar bağırayım dedim
Eşek:
Zavallı albaş, demiş, oyleyse bizimle gel daha iyi Biz Bremen'e gidiyoruz Nerede olsan olumden daha iyisini bulabilirsin Sesin guzel Hepimiz bir arada şarkı soylersek hoş bir şey olacak kesin
Horoz bu oneriyi beğenmiş Dordu birlikte yola cıkmışlar
Bunlar bir gunde Bremen'e varamamışlar Akşam olunca bir ormana gelmişler; burada geceleyelim demişler Eşekle kopek buyuk bir ağacın altına uzanmışlar Kediyle horoz da dallara cıkmışlar, ama horoz en tepedeki dalları daha guvenli bulmuş, oraya ucup tunemiş Horoz uykuya dalmadan once bir kez daha cevresine bakınmış Uzakta kucuk bir ışık gorur gibi olmuş, arkadaşlarına seslenmiş: Işık gorunuyor, yakınlarda bir ev olsa gerek!demiş
Eşek:
Oyleyse kalkalım, hemen oraya gidelim Burada rahat edilmiyor demiş
Kopek orada birkac parca kemik, biraz et bulursa pek hoşuna gideceğini duşunmuş
Bunun uzerine ışığın bulunduğu yana doğru yola koyulmuşlar Yaklaştıkca ışığın parıltısı artmış Sonunda haydutların barındığı eve gelmişler
İclerinde en irisi eşek olduğu icin pencereye o yaklaşmış, iceriye bakmış Horoz sormuş:
Neler goruyorsun, babacan?
Eşek:
Neler mi goruyorum? demiş Kurulmuş bir sofra Ustunde her turlu yiyeek, icecek var Haydutlar oturmuş, keyif catıyorlar
Horoz:
Tam bize gore bir iş, demiş
Eşek:
Ah sorma kardeş demiş, şu sofranın başında biz olsak ne olurdu sanki?
Haydutları buradan nasıl kacıralım? diye her kafadan bir ses cıkmış Sonunda bir care bulmuşlar: Eşek on ayaklarını kaldırıp pencereye dayayacak Kopek eşeğin sırtına cıkacak Kedi kopeğin ustune tırmanacak Horoz da ucacak, kopeğin tepesine konacak!
Dedikleri gibi yapmışlar Sonra biri işaret verince hep bir ağızdan şarkı soylemeye başlamışlar: Eşek anırmış, kopek havlamış, kedi miyavlamış, horoz da otmuş Sonra şangur şungur pencereden iceri dalıvermişler!
Haydutlar bu korkunc bağırışmayı duyunca oldukları yerde havaya fırlamışlar İceriye herhalde bir hortlak girdi sanmışlar Evden cıkıp ormana doğru kacmaya başlamışlar
O zaman dort ahbap sofranın başına kurulmuşlar, haydutların artıklarına saldırmışlar Sanki kırk yıldan beri acmış gibi, yemekleri atıştırmışlar
Dort calgıcı işlerini bitirine ışığı sondurmuşler Herkes kendi keyfine gore rahat edebileceği bir yer aramış: Eşek gubrelerin uzerine uzanmış, kopek kapı arkasına, kedi ocakta sıcak kulun yanına, horoz da bir tuneğin ustune
Yol yorgunu oldukları icin az sonra da hepsi uykuya dalmış
Vakit gece yarısını gecmiş Haydutlar uzaktan bakmışlar, artık evde ışık yanmıyor, her yan da sessiz Elebaşıları:
Boş yere mantara basmamalıydık ama oldu! demiş
İclerinden birini oraya yollamış, eve baktırmış Gonderilen adam her yanı sessiz bulmuş, mutfağa girmiş Lamba yakmak istemiş Kedinin parıldayan gozlerini yanık ateş sanmış, kukurtlu bir cop almış, bunu ateşte tutuşturmak istemiş Ama kedi şakadan anlar mı? Hemen adamın suratına atılmış, tırmık icinde bırakmış
Haydudun korkudan odu patlamış, arka kapıdan fırlayıp kacmak istemiş ama oracıkta yatan kopek ustune saldırmış, bacağını ısırmış Adam avludan, gubrelere basıp kacarken eşek de arka bacaklarıyla hatırı sayılır bir cifte savurmuş Bu gurultulere uyanan horoz da:
O o ro o diye avazı cıktığı kadar otmeye başlamış
Haydut alabildiğine koşarak soluk soluğa elebaşının yanına gelmiş:
Sormayın demiş, evde korkunc bir cadı oturuyor Suratıma doğru tısladı, uzun tırnaklarıyla yuzumu gozumu tırmaladı Kapının onunde bir herif duruyor Elinde bir kama var Bacağıma sapladı Avluda bir karakoncoloz yatıyor Beni meşe sopasıyla patakladı Damda da yargıc oturuyor: Getirin şu keratayı bana!diye bar bar bağırıyordu Zor kacıp kurtuldum ellerinden
O gunden sonra haydutlar bir daha eve girme gozupekliğini gosterememişler ama burası dort Bremen calgıcısının pek hoşuna gitmiş Artık buradan cıkıp gitmek istememişler
Grimm Kardeşler
Vaktiyle bir adamın bir eşeği varmış Bu eşek cuvalları bıkmadan usanmadan yıllarca değirmene goturmuş Fakat artık gucu kalmamış, işe yaramaz bir duruma duşmuş Sahibi onu boş yere beslemek istemiyormuş Eşek de işlerin yolunda olmadığını sezmiş, başını alıp cıkmış, Bremen yolunu tutmuş Orada kent calgıcısı olabileceğini sanıyormuş
Eşek boylece az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe duz gitmiş; yolda boylu boyunca yatan bir av kopeğiyle karşılaşmış Hayvan, koşmaktan yorulmuş kopekler gibi soluyup duruyormuş Eşek sormuş:
Ne soluyup duruyorsun boyle bakayım, bekci baba?
Kopek:
Sorma, demiş, yaşlandım Gunden gune gucten duşuyorum Avda koşamıyorum diye sahibim beni oldurmek istedi Ben de kacıp kurtuldum Bundan sonra karnımı nasıl doyuracağım bilmem!
Eşek:
Sana bir şey soyleyeyim mi, demiş, ben Bremen'e gidiyorum Kent calgıcısı olacağım Benimle gel, sen de bandoya gir! Ben lavta calarım, sen de davul
Bu oneri kopeğin hoşuna gitmiş İkisi birlikte yola cıkmışlar Aradan uzun zaman gecmemiş Yolun kıyısında bir kedi gormuşler kedinin suratından duşen bin parca oluyormuş
Eşek:
Ne o? İşin sarpa mı sardı yoksa, yaşlı palabıyık? demiş
İnsanın başında ateşler yanarken nasıl neşeli olur? Artık yaşım ilerledi Dişlerim kutleşti Farelerin peşinde koşacağıma sobanın arkasında oturup pinekliyorum Bu yuzden hanımım beni suya atıp boğmak istedi Ben kacıp kurtuldum ama son pişmanlığın yararı olmuyor Şimdi nereye gideyim?
Bizimle birlikte gel Muzikten anladığın bilinir Oraya varınca kent mızıkacısı olursun!
Kedi bu sozu hoş karşılamış, onlarla birlikte yola cıkmış
Bu uc yurt kacağı bir ciftliğin onunden gecerken selamlık kapısının ustunde cıyak cıyak oten bir horoz gormuşler; eşek:
Sesin insanın iliğine kemiğine işliyor Neyin var kuzum? demiş Horoz:
Havanın guzel olacağını haber verdim Bugun bizim sevgili hanımımızın gunudur Kristkindciğin gomleğini yıkamıştı Onu kurutmak istiyor Ama yarın pazar, konuklar gelecek Onun icin hanım hic acımadan aşcı kadına soyledi Yarın benim corbamı yiyecekmiş Nasıl olsa bu akşam kellem ucacak Bari ben de gırtlağım yırtılıncaya kadar bağırayım dedim
Eşek:
Zavallı albaş, demiş, oyleyse bizimle gel daha iyi Biz Bremen'e gidiyoruz Nerede olsan olumden daha iyisini bulabilirsin Sesin guzel Hepimiz bir arada şarkı soylersek hoş bir şey olacak kesin
Horoz bu oneriyi beğenmiş Dordu birlikte yola cıkmışlar
Bunlar bir gunde Bremen'e varamamışlar Akşam olunca bir ormana gelmişler; burada geceleyelim demişler Eşekle kopek buyuk bir ağacın altına uzanmışlar Kediyle horoz da dallara cıkmışlar, ama horoz en tepedeki dalları daha guvenli bulmuş, oraya ucup tunemiş Horoz uykuya dalmadan once bir kez daha cevresine bakınmış Uzakta kucuk bir ışık gorur gibi olmuş, arkadaşlarına seslenmiş: Işık gorunuyor, yakınlarda bir ev olsa gerek!demiş
Eşek:
Oyleyse kalkalım, hemen oraya gidelim Burada rahat edilmiyor demiş
Kopek orada birkac parca kemik, biraz et bulursa pek hoşuna gideceğini duşunmuş
Bunun uzerine ışığın bulunduğu yana doğru yola koyulmuşlar Yaklaştıkca ışığın parıltısı artmış Sonunda haydutların barındığı eve gelmişler
İclerinde en irisi eşek olduğu icin pencereye o yaklaşmış, iceriye bakmış Horoz sormuş:
Neler goruyorsun, babacan?
Eşek:
Neler mi goruyorum? demiş Kurulmuş bir sofra Ustunde her turlu yiyeek, icecek var Haydutlar oturmuş, keyif catıyorlar
Horoz:
Tam bize gore bir iş, demiş
Eşek:
Ah sorma kardeş demiş, şu sofranın başında biz olsak ne olurdu sanki?
Haydutları buradan nasıl kacıralım? diye her kafadan bir ses cıkmış Sonunda bir care bulmuşlar: Eşek on ayaklarını kaldırıp pencereye dayayacak Kopek eşeğin sırtına cıkacak Kedi kopeğin ustune tırmanacak Horoz da ucacak, kopeğin tepesine konacak!
Dedikleri gibi yapmışlar Sonra biri işaret verince hep bir ağızdan şarkı soylemeye başlamışlar: Eşek anırmış, kopek havlamış, kedi miyavlamış, horoz da otmuş Sonra şangur şungur pencereden iceri dalıvermişler!
Haydutlar bu korkunc bağırışmayı duyunca oldukları yerde havaya fırlamışlar İceriye herhalde bir hortlak girdi sanmışlar Evden cıkıp ormana doğru kacmaya başlamışlar
O zaman dort ahbap sofranın başına kurulmuşlar, haydutların artıklarına saldırmışlar Sanki kırk yıldan beri acmış gibi, yemekleri atıştırmışlar
Dort calgıcı işlerini bitirine ışığı sondurmuşler Herkes kendi keyfine gore rahat edebileceği bir yer aramış: Eşek gubrelerin uzerine uzanmış, kopek kapı arkasına, kedi ocakta sıcak kulun yanına, horoz da bir tuneğin ustune
Yol yorgunu oldukları icin az sonra da hepsi uykuya dalmış
Vakit gece yarısını gecmiş Haydutlar uzaktan bakmışlar, artık evde ışık yanmıyor, her yan da sessiz Elebaşıları:
Boş yere mantara basmamalıydık ama oldu! demiş
İclerinden birini oraya yollamış, eve baktırmış Gonderilen adam her yanı sessiz bulmuş, mutfağa girmiş Lamba yakmak istemiş Kedinin parıldayan gozlerini yanık ateş sanmış, kukurtlu bir cop almış, bunu ateşte tutuşturmak istemiş Ama kedi şakadan anlar mı? Hemen adamın suratına atılmış, tırmık icinde bırakmış
Haydudun korkudan odu patlamış, arka kapıdan fırlayıp kacmak istemiş ama oracıkta yatan kopek ustune saldırmış, bacağını ısırmış Adam avludan, gubrelere basıp kacarken eşek de arka bacaklarıyla hatırı sayılır bir cifte savurmuş Bu gurultulere uyanan horoz da:
O o ro o diye avazı cıktığı kadar otmeye başlamış
Haydut alabildiğine koşarak soluk soluğa elebaşının yanına gelmiş:
Sormayın demiş, evde korkunc bir cadı oturuyor Suratıma doğru tısladı, uzun tırnaklarıyla yuzumu gozumu tırmaladı Kapının onunde bir herif duruyor Elinde bir kama var Bacağıma sapladı Avluda bir karakoncoloz yatıyor Beni meşe sopasıyla patakladı Damda da yargıc oturuyor: Getirin şu keratayı bana!diye bar bar bağırıyordu Zor kacıp kurtuldum ellerinden
O gunden sonra haydutlar bir daha eve girme gozupekliğini gosterememişler ama burası dort Bremen calgıcısının pek hoşuna gitmiş Artık buradan cıkıp gitmek istememişler