Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Ansızın bölünen bir uykuyum bugün, gecenin koyu karanlığında, yağmurun ıslatıp hırpaladığı…
Bak dinle, her şeyin ve herkesin sustuğu bir süre, bir matem duyacaksın bu gece, birden uykunu bölen ve içinin duvarlarını delen bir ağlama Bir inleme…
İçini susturmaya çalıştığın saatlerde, kapı eşiğine süzülmüş, öylece sessiz vakit kollayan, bir bayan entarisi giyinmiş, kalbi ortasından yarılmış, hiçbir dilde olmayan, bir yas duyacaksın…Bu gece seccadeni göğe ser ve uyuma! Çünkü dünyanın tüm ağıtları kapını tek tek çalacak, müsade isteksizce sana hikayeler anlatacaklar Kadın çığlıklarına uyanacaksın! Bir yerde tamamlanmamış bir kadın, boğazına sarılacak bu gece! Bir kadın, giyemediği bütün entarilerin hesabını soracak…Ve diğer bir kadına çöpe attığın en son bayat ekmeğin, hesabını vereceksin bu gece! Katiyen kazanılamayan savaşlar meydanında, yani gerçekte kimsenin galip olamadığı bir dünyada, yegane güce sığındığında, bütün ağıtların dilini çözeceksin Bir düşün… Ölü bir çocuk yüzüne, kaç ağıt sığdırabilirse bir anne, bugün o kadar inleme yakılacak şehrinde Ve bütün ‘ ’la yüs ’el ’ ’ lere inat, soracaksın, iniltili cümlelerin ezik senfonisine, niçin, niçin, neden, niye…?
Yegane bir gücün herkesi izlediğini ve tüm ağıtlarımızı herkesten önce ve herkesten fazla duyduğunu unutarak, soracaksın…
Mesela bir zalime içinden kin güderken, bir zindanda insanlığı ararken,bir bebeği toprağa bırakırken, bir ağlama sesi içinde yankılanırken…
Soracaksın her hâlükarda Her Hâlükarda aklınla yola koyulacaksın Hayır! Önce kadınlar tanımalısın, kan kokusu eteklerine sinmiş ve etekleri bahar çiçeklerine hiç deymemiş, derme çatma yürekler yani…
Onların Rab ’leriyle konuşmalarına kulak verdiğinde, sormayacaksın bundan böyle hiçbir şeyi Yüreğin yeterse, dinleyeceksin Ve öğreneceksin bir ağlama dili, Rable konuşan…
Her gece, dışarı giden birine, içi hiç dolmayan gariban tencereye, alnında kanı kurumamış taze şehide, gün görmemiş ağlayan geline, üzgün bir bayan sesi, her şehirde…Ve hayır öyle değil diyeceksin peşinde! Siz bilmiyorsunuz inleme dilini! Her gece uykumu bölen kadınlar, ağlama yakmıyorlar fiilen! Siz bilmiyorsunuz, onlar ayaklanma da etmiyorlar… Öksüz kalmış bir bilinmez dille, Rab ’le konuşuyorlar…
Bu dili öğrenirsen bir gün unutma! Ve kimsesiz kalmadan önce, bir ağlama yak kendince! Tenceren doluysa da, elini bırakmayan bir el varsa da, gönlün bir şehit kanına yanmadıysa da, bir matem yak…
İçinde şükür olsun, nefesler sayısınca… Yahut, bir gün kimsesiz kaldığında,gökyüzü ses vermez ağıtlarına… Bugün ellerin doluysa da Rabbe uzat avuçlarını…
Ve ağıtlar büyüt! Bu gece bütün duyduğun ağıtlara kulak ver! Seccadeni gökyüzüne ser bu vakit! Uyuma…
Kalk bir matem yak! *
Bak dinle, her şeyin ve herkesin sustuğu bir süre, bir matem duyacaksın bu gece, birden uykunu bölen ve içinin duvarlarını delen bir ağlama Bir inleme…
İçini susturmaya çalıştığın saatlerde, kapı eşiğine süzülmüş, öylece sessiz vakit kollayan, bir bayan entarisi giyinmiş, kalbi ortasından yarılmış, hiçbir dilde olmayan, bir yas duyacaksın…Bu gece seccadeni göğe ser ve uyuma! Çünkü dünyanın tüm ağıtları kapını tek tek çalacak, müsade isteksizce sana hikayeler anlatacaklar Kadın çığlıklarına uyanacaksın! Bir yerde tamamlanmamış bir kadın, boğazına sarılacak bu gece! Bir kadın, giyemediği bütün entarilerin hesabını soracak…Ve diğer bir kadına çöpe attığın en son bayat ekmeğin, hesabını vereceksin bu gece! Katiyen kazanılamayan savaşlar meydanında, yani gerçekte kimsenin galip olamadığı bir dünyada, yegane güce sığındığında, bütün ağıtların dilini çözeceksin Bir düşün… Ölü bir çocuk yüzüne, kaç ağıt sığdırabilirse bir anne, bugün o kadar inleme yakılacak şehrinde Ve bütün ‘ ’la yüs ’el ’ ’ lere inat, soracaksın, iniltili cümlelerin ezik senfonisine, niçin, niçin, neden, niye…?
Yegane bir gücün herkesi izlediğini ve tüm ağıtlarımızı herkesten önce ve herkesten fazla duyduğunu unutarak, soracaksın…
Mesela bir zalime içinden kin güderken, bir zindanda insanlığı ararken,bir bebeği toprağa bırakırken, bir ağlama sesi içinde yankılanırken…
Soracaksın her hâlükarda Her Hâlükarda aklınla yola koyulacaksın Hayır! Önce kadınlar tanımalısın, kan kokusu eteklerine sinmiş ve etekleri bahar çiçeklerine hiç deymemiş, derme çatma yürekler yani…
Onların Rab ’leriyle konuşmalarına kulak verdiğinde, sormayacaksın bundan böyle hiçbir şeyi Yüreğin yeterse, dinleyeceksin Ve öğreneceksin bir ağlama dili, Rable konuşan…
Her gece, dışarı giden birine, içi hiç dolmayan gariban tencereye, alnında kanı kurumamış taze şehide, gün görmemiş ağlayan geline, üzgün bir bayan sesi, her şehirde…Ve hayır öyle değil diyeceksin peşinde! Siz bilmiyorsunuz inleme dilini! Her gece uykumu bölen kadınlar, ağlama yakmıyorlar fiilen! Siz bilmiyorsunuz, onlar ayaklanma da etmiyorlar… Öksüz kalmış bir bilinmez dille, Rab ’le konuşuyorlar…
Bu dili öğrenirsen bir gün unutma! Ve kimsesiz kalmadan önce, bir ağlama yak kendince! Tenceren doluysa da, elini bırakmayan bir el varsa da, gönlün bir şehit kanına yanmadıysa da, bir matem yak…
İçinde şükür olsun, nefesler sayısınca… Yahut, bir gün kimsesiz kaldığında,gökyüzü ses vermez ağıtlarına… Bugün ellerin doluysa da Rabbe uzat avuçlarını…
Ve ağıtlar büyüt! Bu gece bütün duyduğun ağıtlara kulak ver! Seccadeni gökyüzüne ser bu vakit! Uyuma…
Kalk bir matem yak! *
