iltasyazilim
FD Üye
Bu, ilmin kapisi Hz Ali idi
Bir gonul esintisi halinde, Faruk Secilmis tarafindan yazilip gonderilen mektuplardan bazi bolumleri sizlere takdim etmek istiyorum:
Latin Amerika’ya gitmis egitim gonullusu bir adanmis ruhun mujde dolu bir ruyasi var: Muthis bir kalabaligin ortasinda bir cenaze duruyor Aman Allah’im bu ne heybet, bu ne ihtisam! Herkes hayret ve saskinlik icinde onu seyretmekte Kalabaligin icinde “Bu cenaze niye boyle? Neden bu kadar buyuk? diye sorular dolasmakta Meseleyi idrâk edenlerden birisi cevap veriyor: “O cok sevgili bir kul Ilmine ve mânevî mertebesine isâreten ve uygun olarak boyle buyuk bir vucuda sahip
Herkes merakta Fakat merakinin tahrikiyle birisi daha yakindan gormek icin yanina yaklasmak istiyor Bunun uzerine bu buyuk zât, kendisi ayaga kalkiyor Demek ki, kimsenin kendisine dokunmasini istemiyor Zaten ondaki heybetten, hic kimse yakinina sokulamiyor
Ayaga kalkip, o nurânî cehresiyle, hayranlik ve sevgiyle kendisine bakanlara: “Ben, Hz Ali’yim Ilmimden dolayi boyle buyuk bir bedenim var Allah’in izniyle size yardim etmek icin sizin icinize geldim Sizler ne kadar da cok karistiriyorsunuz bir seyleri Duzeltmek de Allah’in izniyle bana dusuyor Ben sizlerin buradaki yardimcinizim diyor
“Buradaki yani Latin Amerika’daki
* * *
20 Ocak 2006 gunu, “Recoleta mevkiinde, “Demokrasinin 20 Yili isimli bir program duzenleniyor Her irktan, her dinden, her ulkeden insan kendi muzikleriyle bu programa katiliyor Adanmis ruhlar “Biz de katilmak istiyoruz diye muracaat ediyorlar ve kabul ediliyorlar Programda bizimkileri en sona yerlestirmisler
Herkes o gun kendi kulturu ve kendi muzigiyle sira ile o buyuk meydana geliyordu O muthis kalabalik ortasinda, buyuk bir gurultu atmosferinde kendilerini ifade etmeye calisiyordu Evet o buyuk sahneden herkes kendi inancini haykiriyordu
Sira bizimkilere geldi Sahnede yer alislari bir yildiz solenini andiriyordu Sanki semâdan simâlarina meleklerin tebessumu dusmustu Belli ki, kudsîler tarafindan sirtlari sivazlanmisti
Onlarin enstrumanlari, besteleri, gufteleri cok farkliydi
Kelâmlarina, Kelâmi Kadîm Kelâmullah ile basladilar Butun sesler kesilmisti Herkes bu yeni, bu taze sese kulak veriyordu Evet sesler ve nefesler kesilerek Ezelî Hitap dinleniyordu
Bizimkiler ikinci fasil olarak salâtu selama basladilar Bu da lâhûtî âlemlerin gonulleri hos eden ugultusu gibi dinlendi Dinleyiciler de salâtu selamda ismi gecen Zât’a (as) selâm durmus gibi dikkatliydiler
Ucuncu fasilda ise, Hz Bilâli Habesî (ra) kesilmis bir gonul eri Ezani Muhammedî okumaya baslamisti Herkes, belki de “Kâlû Belâdan hatirladiklari bu sesin câzibesine kapilmis vaziyette idi
Hicbir gruba yapilmayan bir teklifle o devâsa topluluk bizim mutevazilerden, ayni programi bir daha tekrarlamalarini istediler!
* * *
Bir ruya gibi solen biterken adanmislara; “Siz kimsiniz? Ne okudunuz? Bir daha goruselim ne olur? diyordu oradaki insanlar
Dunyanin her tarafinda yasanan bu guzellikler insaallah artarak devam eder ve herkes uzerine duseni yapmaya calisir
Bir gonul esintisi halinde, Faruk Secilmis tarafindan yazilip gonderilen mektuplardan bazi bolumleri sizlere takdim etmek istiyorum:
Latin Amerika’ya gitmis egitim gonullusu bir adanmis ruhun mujde dolu bir ruyasi var: Muthis bir kalabaligin ortasinda bir cenaze duruyor Aman Allah’im bu ne heybet, bu ne ihtisam! Herkes hayret ve saskinlik icinde onu seyretmekte Kalabaligin icinde “Bu cenaze niye boyle? Neden bu kadar buyuk? diye sorular dolasmakta Meseleyi idrâk edenlerden birisi cevap veriyor: “O cok sevgili bir kul Ilmine ve mânevî mertebesine isâreten ve uygun olarak boyle buyuk bir vucuda sahip
Herkes merakta Fakat merakinin tahrikiyle birisi daha yakindan gormek icin yanina yaklasmak istiyor Bunun uzerine bu buyuk zât, kendisi ayaga kalkiyor Demek ki, kimsenin kendisine dokunmasini istemiyor Zaten ondaki heybetten, hic kimse yakinina sokulamiyor
Ayaga kalkip, o nurânî cehresiyle, hayranlik ve sevgiyle kendisine bakanlara: “Ben, Hz Ali’yim Ilmimden dolayi boyle buyuk bir bedenim var Allah’in izniyle size yardim etmek icin sizin icinize geldim Sizler ne kadar da cok karistiriyorsunuz bir seyleri Duzeltmek de Allah’in izniyle bana dusuyor Ben sizlerin buradaki yardimcinizim diyor
“Buradaki yani Latin Amerika’daki
* * *
20 Ocak 2006 gunu, “Recoleta mevkiinde, “Demokrasinin 20 Yili isimli bir program duzenleniyor Her irktan, her dinden, her ulkeden insan kendi muzikleriyle bu programa katiliyor Adanmis ruhlar “Biz de katilmak istiyoruz diye muracaat ediyorlar ve kabul ediliyorlar Programda bizimkileri en sona yerlestirmisler
Herkes o gun kendi kulturu ve kendi muzigiyle sira ile o buyuk meydana geliyordu O muthis kalabalik ortasinda, buyuk bir gurultu atmosferinde kendilerini ifade etmeye calisiyordu Evet o buyuk sahneden herkes kendi inancini haykiriyordu
Sira bizimkilere geldi Sahnede yer alislari bir yildiz solenini andiriyordu Sanki semâdan simâlarina meleklerin tebessumu dusmustu Belli ki, kudsîler tarafindan sirtlari sivazlanmisti
Onlarin enstrumanlari, besteleri, gufteleri cok farkliydi
Kelâmlarina, Kelâmi Kadîm Kelâmullah ile basladilar Butun sesler kesilmisti Herkes bu yeni, bu taze sese kulak veriyordu Evet sesler ve nefesler kesilerek Ezelî Hitap dinleniyordu
Bizimkiler ikinci fasil olarak salâtu selama basladilar Bu da lâhûtî âlemlerin gonulleri hos eden ugultusu gibi dinlendi Dinleyiciler de salâtu selamda ismi gecen Zât’a (as) selâm durmus gibi dikkatliydiler
Ucuncu fasilda ise, Hz Bilâli Habesî (ra) kesilmis bir gonul eri Ezani Muhammedî okumaya baslamisti Herkes, belki de “Kâlû Belâdan hatirladiklari bu sesin câzibesine kapilmis vaziyette idi
Hicbir gruba yapilmayan bir teklifle o devâsa topluluk bizim mutevazilerden, ayni programi bir daha tekrarlamalarini istediler!
* * *
Bir ruya gibi solen biterken adanmislara; “Siz kimsiniz? Ne okudunuz? Bir daha goruselim ne olur? diyordu oradaki insanlar
Dunyanin her tarafinda yasanan bu guzellikler insaallah artarak devam eder ve herkes uzerine duseni yapmaya calisir