iltasyazilim
FD Üye
Muhyiddini Arabi Hazretleri 8 asır önce, öğrencilerine tasavvuf yolunu öğretmek ve onları arif olmaya davet etmek için öyle bir oyun icat etmiş ki…
10:13, 26 Eylül 2011 Pazartesi
Çocuğun eğitiminde, oyunun rolünün önemi yeni yeni keşfedilirken Muhyiddini Arabi Hazretleri bunu 8 asır öncesinden keşfetmiş Öğrencilerine tasavvuf yolunu öğretmek ve onları arif olmaya davet etmek için öyle bir oyun icat etmiş ki…
Kitapçıda, rafların birinde gördüğümde adını ilk bakışta SatrançI Urefa olarak okudum Sonra dikkatli bakınca “satranç kelimesinin aslında “şatranc olduğunu gördüm Görevli bana kısaca oyunu anlattıktan sonra hem daha iyi bilgi sahibi olmak için kitabı ve elbette oyunu oynamak için de levhasını ve sayı fırıldağını aldım
Satranç şeriat+ tarikat+hakikat+ marifetŞatrancı Urefa, Muhyiddini Arabi
Hiç düşündünüz mü “satranç kelimesi hangi anlamı ifade eder Kitaptan öğrendiğim bu bilgi beni şaşırttı doğrusu Satranç kelimesi Sanskritçede çaturanga demekmiş Bu bileşik kelimedeki çatu ‘dört’, ranga ise ‘yol’ anlamına geliyormuş Yani satranç, tasavvufta dört yolu ifade ediyormuş: Şeriat, tarikat, hakikat, marifet
“Şatrancı urefa yani “ariflerin satrancı satrançtan farklı Buna bir oyun demek bile çok zor Şatrancın levhası, “Sevgiliye kavuşma çabası içinde zor ve meşakkatli geçen dünya hayatının kuşbakışı bir haritası gibi Rabbimize ulaşmak için yürümek zorunda olunan yolda, önümüze çıkacak sayısız hamleden yalnızca yüz tanesini işaret ediyor Tasavvuf yolunda bu yüz hamleden sonra “Visale ulaşılabiliyor
Oklar yükseltiyor, yılanlar düşürüyor
Oyunun levhasında, kelimeler dışında yılanlar ve oklar da mevcut Yılanlar nefsin rezil hallerini temsil ederken, oklar ise yolcularını yüksek mertebelere çıkarmak görevini üstleniyor
Oklar; Cefâ’dan Safâ’ya, Fırsat’tan Kuyi cânân’a (sevgilinin mekanı), Aşk’tan Sahra’yı cünûn’a (mecnunlar sahrası), Azâr’dan (sitem, naz) Nazar’a (bakış), Tisyâr’dan (maddi ve manevi bir yolculuğa çıkarma) Terehhüm’e (merhamet etme), Ahlakı Hamide’den (iyi ahlak) Cemâl’e, Sadakât’ten Ferâh’a (gönül huzuru), Aşkı mecazîden Aşkı Hakikî’ye, Vefa’dan Esrâr’a (sırlar), Mücahede’den (nefsi terbiye etme kararı) Müşâhede’ye, Mahv’dan (kişinin benliğini yok etmesi) İzzet’e, Sabır’dan Maksud’a ve en mühimi de Muhabbetten Visâl’e ansızın ulaşmak kolaylığını sağlıyor
Levhada bulunan yılanların başları “sohbeti seg (dost olmayanlarla düşüp kalkma), istiğnâ (dünya malına tenezzül etmeme), kin, hased, rakip, ağyar (sevgili dışındakiler), akıl, nifak, sevda, kemâl, celâl, kazâ, gurur kelimelerinin üzerinde Sayı fırıldağında çektikleri sayı kadar ilerleyen oyuncular bu kelimelerden birine gelirse yılanın kuyruğuna gidiyor Yılanların kuyrukları da “teessüf, recâ (dileme), dûzah (tuzak, cehennem), mihnet, adavet, kavga, nedamet (pişmanlık), ta’nı hulk (birinin huyunu ve davranışlarını ayıplama), zeval (tükenme), hacâlet (utanma), rıza, zillet kelimelerinin üzerinde Mesela şatrancta “celâl kelimesinin üzerine gelen oyuncu hemen 3 basamak alta “hacâlet kelimesine dönüyor
Şatranc levhasının iki yanında da iki büyük yılan var Bunlardan sağda olan yılanın başı “gurur kelimesinde Çekiliş sonucunda çıkan sayıya göre bu kareye gelen oyuncu ilk karedeki “zillete yani oyunun başına dönüyor Soldaki yılanın başı ise “kaza kelimesinin üzerinde O kareden sonra vuslata ulaşacak olan oyuncu ilk sıranın sonunda bulunan “rıza kelimesine dönüyor
Şatrancı Urefa, Muhyiddini ArabiSon kareden önce Visal’e ulaştıran tek bir kare var: 87 kare: “muhabbet Sayı fırıldağından 87 kareye getirecek bir sayı isabet ettiğinde oyuncu diğer kareleri atlayarak “visale ulaşıyor
Şatrancı urefa tekrar nasıl ortaya çıktı?
Yusuf Çağlar, bir gün İsmail Kara ile karşılaşıp vapurda koyu bir sohbete dalar Vapur sahile yanaştığında İsmail Bey, “Ah ne çabuk gelmişiz, Visâl’e ulaşıp sahili selamete ermişiz Oysa Visâl bahsi pek uzundur… Bu bahis, fezâilden ve rezâileden bahseden yüz kelime sonunda âriflerin kavuşmak çabasında oldukları yeri işaret eden bir ‘şatranc’ gibidir Yalnızca âriflerin bildiği bir yoldur şatrancı urefa der Yusuf Çağlar, İsmail Kara’nın bu sözlerinden sonra düşünür ve bir zamanlar içinde yılanların ve okların olduğu yüz kelimelik bir levhayı sahaflardan aldığını hatırlar Kısa bir aramadan sonra kitapları arasında bu levhayı bulur, Şatrancı Urefa yayına hazırlanır Oyunun levhası ve nasıl oynanacağına dair kitap Zaman Kitap tarafından meraklılarına ulaşıyor
Hem tasavvuftaki mertebeleri hem de birçoğu kullanılmadığı için unutulan 100 kelimeyi tekrar öğrenmek için bu oyun çok ideal
kaynak : Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
10:13, 26 Eylül 2011 Pazartesi
Çocuğun eğitiminde, oyunun rolünün önemi yeni yeni keşfedilirken Muhyiddini Arabi Hazretleri bunu 8 asır öncesinden keşfetmiş Öğrencilerine tasavvuf yolunu öğretmek ve onları arif olmaya davet etmek için öyle bir oyun icat etmiş ki…
Kitapçıda, rafların birinde gördüğümde adını ilk bakışta SatrançI Urefa olarak okudum Sonra dikkatli bakınca “satranç kelimesinin aslında “şatranc olduğunu gördüm Görevli bana kısaca oyunu anlattıktan sonra hem daha iyi bilgi sahibi olmak için kitabı ve elbette oyunu oynamak için de levhasını ve sayı fırıldağını aldım
Satranç şeriat+ tarikat+hakikat+ marifetŞatrancı Urefa, Muhyiddini Arabi
Hiç düşündünüz mü “satranç kelimesi hangi anlamı ifade eder Kitaptan öğrendiğim bu bilgi beni şaşırttı doğrusu Satranç kelimesi Sanskritçede çaturanga demekmiş Bu bileşik kelimedeki çatu ‘dört’, ranga ise ‘yol’ anlamına geliyormuş Yani satranç, tasavvufta dört yolu ifade ediyormuş: Şeriat, tarikat, hakikat, marifet
“Şatrancı urefa yani “ariflerin satrancı satrançtan farklı Buna bir oyun demek bile çok zor Şatrancın levhası, “Sevgiliye kavuşma çabası içinde zor ve meşakkatli geçen dünya hayatının kuşbakışı bir haritası gibi Rabbimize ulaşmak için yürümek zorunda olunan yolda, önümüze çıkacak sayısız hamleden yalnızca yüz tanesini işaret ediyor Tasavvuf yolunda bu yüz hamleden sonra “Visale ulaşılabiliyor
Oklar yükseltiyor, yılanlar düşürüyor
Oyunun levhasında, kelimeler dışında yılanlar ve oklar da mevcut Yılanlar nefsin rezil hallerini temsil ederken, oklar ise yolcularını yüksek mertebelere çıkarmak görevini üstleniyor
Oklar; Cefâ’dan Safâ’ya, Fırsat’tan Kuyi cânân’a (sevgilinin mekanı), Aşk’tan Sahra’yı cünûn’a (mecnunlar sahrası), Azâr’dan (sitem, naz) Nazar’a (bakış), Tisyâr’dan (maddi ve manevi bir yolculuğa çıkarma) Terehhüm’e (merhamet etme), Ahlakı Hamide’den (iyi ahlak) Cemâl’e, Sadakât’ten Ferâh’a (gönül huzuru), Aşkı mecazîden Aşkı Hakikî’ye, Vefa’dan Esrâr’a (sırlar), Mücahede’den (nefsi terbiye etme kararı) Müşâhede’ye, Mahv’dan (kişinin benliğini yok etmesi) İzzet’e, Sabır’dan Maksud’a ve en mühimi de Muhabbetten Visâl’e ansızın ulaşmak kolaylığını sağlıyor
Levhada bulunan yılanların başları “sohbeti seg (dost olmayanlarla düşüp kalkma), istiğnâ (dünya malına tenezzül etmeme), kin, hased, rakip, ağyar (sevgili dışındakiler), akıl, nifak, sevda, kemâl, celâl, kazâ, gurur kelimelerinin üzerinde Sayı fırıldağında çektikleri sayı kadar ilerleyen oyuncular bu kelimelerden birine gelirse yılanın kuyruğuna gidiyor Yılanların kuyrukları da “teessüf, recâ (dileme), dûzah (tuzak, cehennem), mihnet, adavet, kavga, nedamet (pişmanlık), ta’nı hulk (birinin huyunu ve davranışlarını ayıplama), zeval (tükenme), hacâlet (utanma), rıza, zillet kelimelerinin üzerinde Mesela şatrancta “celâl kelimesinin üzerine gelen oyuncu hemen 3 basamak alta “hacâlet kelimesine dönüyor
Şatranc levhasının iki yanında da iki büyük yılan var Bunlardan sağda olan yılanın başı “gurur kelimesinde Çekiliş sonucunda çıkan sayıya göre bu kareye gelen oyuncu ilk karedeki “zillete yani oyunun başına dönüyor Soldaki yılanın başı ise “kaza kelimesinin üzerinde O kareden sonra vuslata ulaşacak olan oyuncu ilk sıranın sonunda bulunan “rıza kelimesine dönüyor
Şatrancı Urefa, Muhyiddini ArabiSon kareden önce Visal’e ulaştıran tek bir kare var: 87 kare: “muhabbet Sayı fırıldağından 87 kareye getirecek bir sayı isabet ettiğinde oyuncu diğer kareleri atlayarak “visale ulaşıyor
Şatrancı urefa tekrar nasıl ortaya çıktı?
Yusuf Çağlar, bir gün İsmail Kara ile karşılaşıp vapurda koyu bir sohbete dalar Vapur sahile yanaştığında İsmail Bey, “Ah ne çabuk gelmişiz, Visâl’e ulaşıp sahili selamete ermişiz Oysa Visâl bahsi pek uzundur… Bu bahis, fezâilden ve rezâileden bahseden yüz kelime sonunda âriflerin kavuşmak çabasında oldukları yeri işaret eden bir ‘şatranc’ gibidir Yalnızca âriflerin bildiği bir yoldur şatrancı urefa der Yusuf Çağlar, İsmail Kara’nın bu sözlerinden sonra düşünür ve bir zamanlar içinde yılanların ve okların olduğu yüz kelimelik bir levhayı sahaflardan aldığını hatırlar Kısa bir aramadan sonra kitapları arasında bu levhayı bulur, Şatrancı Urefa yayına hazırlanır Oyunun levhası ve nasıl oynanacağına dair kitap Zaman Kitap tarafından meraklılarına ulaşıyor
Hem tasavvuftaki mertebeleri hem de birçoğu kullanılmadığı için unutulan 100 kelimeyi tekrar öğrenmek için bu oyun çok ideal
kaynak : Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız