Yeni sezonda TRT 1 ekranında yer alan Uyanış Büyük Selçuklu dizisinde Sultan Melikşah karakterini canlandıran ve başrol oyunculuğu yapan Buğra Gülsoy Hürriyet Gazetesinden Hakan Gence'nin sorularını yanıtladı.
TRT'nin diğer tarih dizileri gibi bu yeni dizi de meraklılarının ilgisini çekti. Uyanış Büyük Selçuklu için Buğra Gülsoy, imajını değiştirdi, yeni imajıyla görenleri şaşırttı.TV8'de yayınlanan Kızım dizisinin ardından Kanal D'nin Azize dizisinde oynamış, ancak proje birkaç bölüm sonra rafa kaldıran Buğra Gülsoy Hakan Gence röportaj verdi.
- Dışarıdan hep çok beyefendi duruyorsunuz. Ne kadar gerçek?
Evde de öyle, çok sakinim. Çok konuşmam. Konuşmayı da sevmem. Sosyal olamayan, hatta hafif asosyal, evcimen biriyim.
- Bu sakin, magazinden uzak duruş ünlü biri için biraz yanlış bir tutum değil mi?
Siz işinizi iyi yapıyorsanız, konsantreyseniz, seyircinin ilgisi sizi doyurmaya yetiyor. Onun dışında bir popülerlik peşinde koşmama gerek kalmıyor.
- Hayatınızı filme çekiyor olsanız açılış cümlesi ne olurdu?
Filme çekilecek bir hayat hikâyem yok. Tek kelime, ‘Evde’ yazardı herhalde (gülüyor).
- Evdeyken nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Kitap okuyup yazıyorum. Evcimenim ama mutfağa falan girmem. Biraz sakarım.
- Şiddetle nasıl bir ilişkiniz var?
Şiddetle ilişkim yok. Mizacım gereği sakinim. Ama her insanın içinde bir cinnet anı vardır. Aslında her şey o cinnet anının ne zaman geleceğiyle alakalı.
VİCDANIMIZ BİZE HÜKMETMELİ
- Şiddet nasıl sonlanır?
İlk insandan bu yana insanların vicdanına yenilip karanlık tarafını ortaya çıkardığını görüyoruz. Bu içimizde hep varmış. Önemli olan o nefsi tutabilmek. Dolayısıyla şiddetin sonlanması için vicdanlarımızın bize hükmetmesi gerekiyor.
EGO VE KİBRE HİÇ YENİK DÜŞMEDİM
- Yeni kitabınız ‘İkinci Kıyamet’ yayımlandı. Ne anlatıyor devam hikâyeniz?
Kitap, boksör Sabri Mahir’in yaşamından kurgulanan bir roman. Öfkesine kapılıp kendi hayatında yaşadığı kıyametleri anlatıyor. Aynı zamanda 1910’lardan 1967’ye kadar olan savaşlar ve savaş öncesi yapılan planlara, Ortadoğu’da kartların yeniden dağıtılmasıyla kurulan dünya düzenine odaklanıyor.
SAÇLARIM YEDİ SAAT SÜRDÜ
Görüntünüz çok değişmiş...
Saçıma kaynak yapıldı. Yapılması yedi saat sürdü.
- Ne hissettiniz uzun saçlarla?
İlk zamanlar zorlandım. Uzun saçlı kadınların çilesini anlamış oldum. Duşta ekstra kremle, sonra fönle, kurula. Yatarken topuz rahat olmaz, yarım atkuyruğu mu yapsam diye düşün, uğraş. Ama sevdim de; diziden sonra böyle kullanmak istiyorum.
- Diziniz ‘Uyanış: Büyük Selçuk’lu’da (TRT1) bol bol at biniyorsunuz. Biliyor muydunuz at binmeyi?
Hayır. Hatta at binmekten korkuyordum. Adı ‘Bilginer’ olan bir atla çalışmaya başladık. Zamanla güzel bir iletişim kurduk. Onu her bindikten sonra yıkıyor, ahırına götürüyordum. Korkumu yenmemi sağladı. Birbirimize güvendik. Artık onunla hücum dörtnala koşup üzerinde kılıç, ok kullanıyorum.
- Selçuklu dönemine dair bir ön çalışma yaptınız mı?
11. yüzyıl öncesi Mezopotamya, Ortadoğu ve Asya tarihini okumuştum. Büyük Selçuklu devletinde Alpaslan’ın oğlu Melikşah’ı oynamak beni çok gururlandırdı. Melikşah, Büyük Selçuklu devletini en geniş sınırlarına ulaştırmakla kalmıyor. İlmi ve bilgisiyle en parlak dönemini yaşatıyor. Hem savaşçı hem çok naif olması ilgimi çekti.
- Dönem işi çekmenin en zor yanı ne?
Diyaloglar o döneme ait. Bu sebeple ezberlemeden sahneye çıkmak, doğaçlama katmak mümkün değil. En zorlayıcısı oydu.