iltasyazilim
FD Üye
Burdur İli Tarihi Yerleri
Burdurun Tarihi Yerleri nedir
Burdurun Tarihi mekanları
Burdurdaki Tarihi eserler
Burdur İli Tarihi Yerleri
Sagalassos
Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminde şüphesiz en önemli şehri olan Sagalasos, Burdur ’un Ağlasun ilçesinin 7 Km kuzeyinde bulunmaktadır Sagalassos doğubatı yönünde 25km, kuzeygüney yönünde 15km ’lik bir alanı kaplar Sagalassosun derhal güneyinde yer alan verimli ovalardan biri olan Çanaklı Ovası, Sagalassos ’a seramiği için toprak sağlamıştır MÖ1yy' ’lahza MS6yy' ’ değin olan vakit içinde bu seramik yapımının Sagalassos ekonomisinde kayda değer bir yeri olduğu anlaşılmıştır
Sagalassos ’un ilk tespiti 1706 yılında Fransız yolcu Paul Lucas tarafından yapılmıştır 1989 ’dan itibaren Marc Waelkens başkanlığında birincil çağdaş ve bilimsel kazı çalışmaları başlamıştır
Sagalassos ’da birincil yerleşmelerin Neolitik ve Kalkolitik çağlarında başlamış olması, bulunduğu bölge açısından mümkündür Ancak Sagalassos ’un ismi tarihte birincil kez Büyük İskender ’in MÖ334 ’de burayı işgali ile görülür İskender ’den sonra bölgenin egemenliği Suriyeli Selevkidler ’e geçmiş MÖ189 ’da Bergamalı Attlidlerin himayesi altına girmiştir Bu dönemde acilen tamamıyla yıkık dökük durumda yer alan Bouleterion (şehir halkı meclisi binası) yapı edilmiştir
Erken Bizans döneminde Sagalassos Antiocheia ’dan(Yalvaç) daha sonra Pisidia ’nın ikinci en önemli piskoposluk merkezi olmuş ve bu unvanını 12yy ’a kadar korumuştur B:u dönemde en azından dört kilise yapılmıştır Ama Sagalasos ’daki şimdiye kadarki çalışmalarda 7yüzyıldan sonraya ait hiçbir malzemenin bulunmaması, MS514 ve 524 tarihlerindeki depremler ile 542 yılındaki veba salgınını doğrulamaktadır 100 yıl sonradan kral savaşları başlamıştır Sagalassos halkının bundan sonradan Ağlasun ’a yerleştiği, Ağlasun ’daki Bizans kalıntılarından anlaşılmaktadır sonuç olarak Sagalassos, minik Asya ’da olur ya de günümüze en iyi koruna gelmiş antik yerleşimlerden biridir
Kremna
Burdur, Bucak ilçesi, Çamlık Köyü sınırları içinde, Kestros(Aksu)vadisinde, etrafı uçurumla çevrili bir yokuş üstünde Pisidialılarca yerleşmiş antik bir kenttir Bu kentin tanıdık en eski halkı Solymoslulardır MÖ Vl yüzyılda Lidyalıların, MÖ 546 ’da Perslerin, MÖ 330 ’da Büyük İskender ’in burayı alması ile de Makedonyalıların hâkimiyetine girmiştir Büyük İskender ’in ölümünden sonradan, generallerinden Antigonosun yönetimine(MÖ307), Antigonosun yenilmesiyle, büyük kasaba Selefkosluların eline geçmiş, MÖ188 ’de Bergama Krallığı ’na, MÖ25 yılında da Roma yönetimine geçmiştir Bu tarihten MS395 tarihine kadar Roma koloni şehri olarak kalmış ve imparatorluğun ikiye bölünmesiyle de Doğu Roma (Bizans)yönetimine geçerek 11 yüzyıla kadar devam etmiştir Kentte ayakta kalabilen yapıların belirli başlıları Roma dönemine ait olanlardır Şehrin etrafı iki metre genişliğinde, 78 metre yüksekliğinde surla çevrilidir Kente giriş batıdandır Kremna ismi, arazi yapısına uygun oyarak, Grekçe ’e “uçurum anlamına gelmektedir Şehir ızgara planlı olarak sabit misal kentlerdendir Akropol, stratejik bir konuma sahiptir Resmi yapıların çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır İki vadinin tabanında Forum, Bazilika(mahkeme salonu), Exsedra (Kemerli yapı) ve Kütüphane yapısı vardır Kentin doğusunda, tepe yamacına tiyatro, tiyatronun alt tarafında stoa(dükkânlar) bulunmaktadır Batısında sutünlü cadde, Propilion (anıtsal giriş kapısı) ve Nympheum (anıtsal çeşme yapısı) gibi yapılar vardır
Kibyra
Burdur ’un 106 km dek batısında, Gölhisar ilçesinin derhal yanı başında, Horzum Mahallesi sınırlarına değin uzanan Kibyra antik kenti, ikâmetgâh alanı olarak epeyce büyüktür Likya eyaletine emrindeki iken, Balbura (Altınyayla), Bubon(İbecik) ve Oinanda(incealiler) kentlerinin oluşturduğu bir tetrapolis kuruluşunun başkenti olma özelliği ile karşımıza çıkmaktadır Bulunduğu alan Kabalya adıyla anılan Kibyra; Pisidia, Karya, Frigya ve Likya ’ya komşu olduğundan, bir nesil geçiş kültürünü oluşturmaktadır Kibyra antik kentinin çevresinde, son zamanlara değin işletilmiş olan demir madeni ile çoğu yerlerde demir curuf atıklarının bulunması, demircilik sanatının ileri düzeyde olduğunun göstergesidir Dalaman çayının kaynak noktası olasıda, ticari yönden yük arz etmektedir Ayrıca kentte, dericilik ve at yetiştiriciliği her dönemde önemini korumuştur MÖ 82 yılında Roma hâkimiyetine giren kent, MS 2yüzyıl da en parlak devrini yaşamıştır Bu dönemde büyük depremlere maruz kalmıştır büyük kasaba son derece savaşçı kimliğe sahiptir Her dönemde manâlı ölçüde ve atlı savaşçı bulundurmuştur Kentle ilgili bilgiler şimdi sınırlıdır Bilimsel kazılar neticesinde buranın tarihi daha iyi aydınlanacaktır
Bubon
Burdur ’a 135 km uzaklıktaki Gölhisar ’a yan İbecik Köyündedir Antik şehir, köyün 2,5 km güneyinde yükselen Dikmen Yığın üzerinde yer alır Tarihçesi hakkında çok sınırlı bilgilere sahibiz Bobon Antik Kentinde Helenistik devire dek inen harabeler ile birlikte Roma Çağı kalıntıları ayakta durmaktadır Tiyatrosu, tapınakları, agorası, şehir surları, gimnazyumu ve öteki yapıları ile ilk çağı kayda değer bir antik kentini oluşturmaktadır
Balbura
Altınyayla İlçesindedir İlçenin 6 km güneygüneydoğusundadır Bu yer Karkeli dağının doğu yamacı eteğindedir Balboura, bilhassa Roma egemenliği çağında Kabalia diye tanınmış olan bu yörede, önder büyük kasaba Kibyra elde etmek üzere belirlenmiş bir tetrapolisin (4 şehir birliğinin) üyesi iken MS 2yy başlarında o birlik dağılınca Lykia kentleri birliğine katılmış ve bundan böyle Lykia kenti sayılmıştır Balboura, en yüksek yerde yerleşmiş Lykia kenti olarak bilinir ve Akropolisin bulunduğu yokuş denizden 5000 m Yüksekliktedir Ortasından bir ırmağın geçtiği ilk devir kentinde derhal akropolisin yer aldığı üstte 16 sıra oturma yeri olan küçük bir tiyatrosu, kapaklarında aslan figürleri olan çok sayıda mezar, sarnıçlar ve Bizans Çağının düzensiz kalıntıları yer alır Irmağın aleyhinde, güney tepesinin eteğinde hayvan dövüşleri için kullanıldığı düşünülen tiyatro veya insanlar meclisi buluşma yeri olarak kullanılmış olabilecek bir yapı bulunmaktadır Kuzey tepesi eteklerinde bulunan şehir merkezinde fazla sayıda bulunan kalıntılar vardır Oysa, hiçbiri ayakta değildir Belli Başlı cadde ve kemerli girişi olan agora algılanabilir, Nemesis tapınağı yazıtlardan anlaşılmaktadır Bu tapınak Onesinus adlı bir köle göre Nemesis adına yapılmıştır Kalıntılara götüren yolun kuzey bitişiğinde kalıntıların bulunduğu alana ulaşan yerden Roma çağı yapıtı bir Mausoleion ’un (Anıtsal, konut şeklinde mezarın ) kalıntısı görülür
Sia
Burdur ’a 100 km uzaklıktaki BurdurAntalya asfaltı üzerinde bulunan Antalya Bademağacı nahiyesinin 19 km doğusundaki Karaot köyü sınırları içindedir Sia, çam ve karaçam ormanları içerisinde gizli durumdadır Bir Psidia şehridir
Tymbrianassus
Merkeze tabi Düğer köyündedir Klasik çağa ait en eski mesken yeridir Frig kültürü özelliklerini de gösteren bu yerleşim yeri Yunan Arkaik dönemine rastlamaktadır Yarışlı Gölünün doğu kıyısındaki yarımadadadır Kentin MÖ6yüzyılın sonlarında kurulduğu varsayım edilmektedir Zira bu antik kentte herhangi bir kazı yapılmamıştır Ama yapılan kaçak kazılardan elde edilen kazı parçaları Burdur Kazıbilim Müzesinde toplanmıştır Bu eşyalar aralarında dini bir yapının olduğu sayılan, pişmiş topraktan kaplama levhaları vardır Bu levhaların yapıyı her türlü dış etkilerden gözetmek için yapıldığı sanılmaktadır Üstlerinde ise “Grifon başlı hayvan figürleri bulunmaktadır
Ulu Cami
Pazar Mahallesindeki Pazar düzlüğünde yüksek bir tepe üzerindedir Vakıf kayıtlarına kadar Hamitoğlu Dündar Bey yaptırmıştır1914 depreminde yıkılan minaresinin yazıtında 1300 de yaptırıldığı yazılıdır Çelik Mehmet Paşa 1749 da yenileme yaptırmıştır Depremden sonra 1919 da ahşap karkas olarak yapılmıştır Doğu, kuzey ve batısında üç kapısı vardır Dürüst yarım kubbelidir Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini 3 kubbe örtmektedir1971 depreminde zarar görmüşse de Vakıflar İdaresince yaptırılmıştır Camii kesme blok taşlardan yapılmıştır Ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır Ceset duvarlarında iki sıra halinde sivri kemerli pencereler yer almaktadır Geniş kare planlı camiinin kuzey cephesinde dikdörtgen şekilli son cemaat yeri ceset duvarlarından daha alçak ve farklı bir inşa görünümündedir Selçuklu ve beylikler dönemi Ulu camilerinde görülen mimari karakteristiğe uygun şekilde camiinin kuzeyi, doğu ve batısında üç girişi vardır Mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır Camiinin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan iki minaresi kare kaideli silindire yakın fazla gen gövdelidir Şerefe altları klasik baklava ve stalâktitlerle süslenmiştir
Saat Kulesi
Burdur merkez Pazar Mahallesindedir1936 yılında yapılmıştır Ulu camiinin 10 m kuzeyindedir Kesme taşlarla inşa edilmiştir Kare plana sahiptir En altta dükkân olarak kullanılan bir mekân vardır Merenlerle çıkılır Zeminden âleme dek altı boğum halinde daralarak meydana çıkan kulede dördüncü katta her biri şehrin dört yanına bakan dört büyük saat yerleştirilmiş ve bu mekâna şerefe görüntüsü verilmiştir Saatlerin üzerinde ise dört pencereli ve piramidal çatısı cihan ile nihayetlenen bir oda vardır Yüksekliği 30 mdir
Dengere Camii
Çavdıra tabi bölme pınar adı ile bilinen Dengere Köyündedir Selçuklu ve beylikler dönemi ahşap direkli, toprak damlı camilerin Osmanlılar döneminde (XV ve XVI yy) yapılmış örneklerindendir Kitabesi olmadığından kim tarafından ve ne vakit yapıldığı kesin değildir Dengere Camiinin duvarındaki taşlardan birine 1661 tarihi kazınmıştır Bir hakiki payı olsa gerektir
Camii minaresi ve şadırvanı ile birlikte bir tüm teşkil etmektedir Yaklaşık kare planlıdır Camiinin ortasındaki dört sırık çatısını tutmakta ve camiyi üç sahana ayırmaktadır Tavan düz kirişlerle süslüdür Ahşap sütunlar sekiz yüzlüdür Ayaklar herzamanki ödev mermer sütunlardandır Camide keza asma kat keza tavan konsolları, yastıklar, korkuluk parmaklıkları, boyalı süslü pervazlar yani genel olarak tavan ahşap işçiliği ile seyre doyulmayacak bir güzelliktedir Minber ahşaptan künde kari ve boyalı olarak yapılmıştır Minberde pervaz ve ahşap yüzlerde geometrik boyama süsler vardır
Dörtayak Türbesi
Burdur merkez hıdırlık (Hızırilyas) denilen bahçeler aralarında yer alır Tapunun 7 pafta, 124 ada, 63 parselinde kayıtlıdır Muhtemelen XIV veya XV yya aittir Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbe altta kare planlı olup kapı eşiğinden yukarısı sekizgendir Piramit çatılı bir külahla üzeri örtülmüştür Türbenin köşelerinde kareden sekizgene geçilen köşe pahları büyük üçgen satıhlar halinde olup pahların başladığı hizada doğu ve batı kenarları dikdörtgen iki minik pencere açılmıştır Kuzey kenarda yine pah köşeleri hizasında iç içe daralan profilasyonlar içinde yekpare taş söveli ve basık yay kemerli kapı yer alır
İç kısımda tamamı sekizgen planlı olup duvarlar içte sıvasız ve dışta olduğu gibi kesme taştır Güney kenarda mihrap yer alır Mekânın üzeri doğru kubbe ile örtülüdür Bu türbe Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1984 yılında restore edilmiştir
Pirkulzade Medresesi Ve Kütüphanesi
Medrese bugünkü Burdur Müzesinin uygun iken medreselerin Ulusal Eğitime devrinden sonradan mahvolmuş sadece kütüphanesi ayakta kalmıştır Medresenin kitabesine rastlanamadığından hangi tarihte yapıldığı kesinkes bilinmemektedir
Pirkulzade Kütüphanesi Burdur Müzesi bahçesinde bulunmaktadır Osmanlı Mimarisinin güzel bir örneğidir Binanın kitabesi yoksa da kitaplardaki mühürlerden 1239(1823) tarihi vardır1240(1248) tarihli vakfiyeye göre Burdur Müftüsü Minik Şeyh Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır
İncir Kervansarayı
Bucak ilçesinin 15 km batısında İncirdere Köyü yakınında bulunmaktadır Anadolu Selçuklu Sultanlarından Gıyasettin Keyhüsrev Bin Keykubat kadar XIII asır da M1238 yılında yaptırılmıştır Büyük bir kısmı imha olmasına rağmen hala ayaktadır
Han ’ın birincil bakışta dikkati çeken kısmı kitabeli taç kapısıdır Dikdörtgen şeklindeki taç kapının ortasında istiridye kabuğu şeklinde kemerli giriş nişi dış cepheden iki yalancı sütunla desteklemiştir Sütunların üzerinde geometrik desenlerle bezeli iki rozet motifi ile müşterek iki aslan tasviri vardır
Kervansaray avlulu ve kapalı mekân olarak iki kısımdan oluşturulmuştur Ne yazık ancak avlusu yok olmuştur Basık kemerli kapının üzerinde dört satırlık kitabede yazılar vardır
Susamış Kervansarayı
Anadolu Selçuklu devri XIII asır kervansaraylarındandır Bucak İlçesi Susamış Köyündendir Susuzhan kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir Beş neflidir Orta nef yüksekçedir Ortasında bir kubbe vardır Hanın göze batan önemli yeri batı tarafındaki cephede tak şeklinde antre kapısıdır Kapı katının tabi söve kanatları dağıtılmış geometrik desenlerle abes yer bırakılmaksızın bezenmiştir
Mukarnaslı giriş nişinin üzerinde geometrik oyma süslü iki kabartma rozet motifi vardır Bu nişin iki yanında yalancı sütunlar üstünde yükselen ve kemer şeridinde yılan tasvirleri yer alan iki minik niş daha vardır Bunların alınlığında ise iki ejder başı vardır Hanın karoser duvarları dıştın payelerle desteklenmiştir Tonoz örtü sistemi kesme taşlardan sivri kemerler üstüne yani tonoz kaburgaları üstüne oturtulmuştur Hanın içinin ışıklandırılması dıştın içeriye genişleyen dikdörtgen pencerelerle sağlanmıştır Mülkiyeti vakıflara aittir AntalyaBurdur yolu üzerinde Evdir Han, Kırk göz Han ’dan sonradan Susamış Han üçüncü, İncir Han da dördüncü konaklama yeridir *
Burdurun Tarihi Yerleri nedir
Burdurun Tarihi mekanları
Burdurdaki Tarihi eserler
Burdur İli Tarihi Yerleri
Sagalassos
Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminde şüphesiz en önemli şehri olan Sagalasos, Burdur ’un Ağlasun ilçesinin 7 Km kuzeyinde bulunmaktadır Sagalassos doğubatı yönünde 25km, kuzeygüney yönünde 15km ’lik bir alanı kaplar Sagalassosun derhal güneyinde yer alan verimli ovalardan biri olan Çanaklı Ovası, Sagalassos ’a seramiği için toprak sağlamıştır MÖ1yy' ’lahza MS6yy' ’ değin olan vakit içinde bu seramik yapımının Sagalassos ekonomisinde kayda değer bir yeri olduğu anlaşılmıştır
Sagalassos ’un ilk tespiti 1706 yılında Fransız yolcu Paul Lucas tarafından yapılmıştır 1989 ’dan itibaren Marc Waelkens başkanlığında birincil çağdaş ve bilimsel kazı çalışmaları başlamıştır
Sagalassos ’da birincil yerleşmelerin Neolitik ve Kalkolitik çağlarında başlamış olması, bulunduğu bölge açısından mümkündür Ancak Sagalassos ’un ismi tarihte birincil kez Büyük İskender ’in MÖ334 ’de burayı işgali ile görülür İskender ’den sonra bölgenin egemenliği Suriyeli Selevkidler ’e geçmiş MÖ189 ’da Bergamalı Attlidlerin himayesi altına girmiştir Bu dönemde acilen tamamıyla yıkık dökük durumda yer alan Bouleterion (şehir halkı meclisi binası) yapı edilmiştir
Erken Bizans döneminde Sagalassos Antiocheia ’dan(Yalvaç) daha sonra Pisidia ’nın ikinci en önemli piskoposluk merkezi olmuş ve bu unvanını 12yy ’a kadar korumuştur B:u dönemde en azından dört kilise yapılmıştır Ama Sagalasos ’daki şimdiye kadarki çalışmalarda 7yüzyıldan sonraya ait hiçbir malzemenin bulunmaması, MS514 ve 524 tarihlerindeki depremler ile 542 yılındaki veba salgınını doğrulamaktadır 100 yıl sonradan kral savaşları başlamıştır Sagalassos halkının bundan sonradan Ağlasun ’a yerleştiği, Ağlasun ’daki Bizans kalıntılarından anlaşılmaktadır sonuç olarak Sagalassos, minik Asya ’da olur ya de günümüze en iyi koruna gelmiş antik yerleşimlerden biridir
Kremna
Burdur, Bucak ilçesi, Çamlık Köyü sınırları içinde, Kestros(Aksu)vadisinde, etrafı uçurumla çevrili bir yokuş üstünde Pisidialılarca yerleşmiş antik bir kenttir Bu kentin tanıdık en eski halkı Solymoslulardır MÖ Vl yüzyılda Lidyalıların, MÖ 546 ’da Perslerin, MÖ 330 ’da Büyük İskender ’in burayı alması ile de Makedonyalıların hâkimiyetine girmiştir Büyük İskender ’in ölümünden sonradan, generallerinden Antigonosun yönetimine(MÖ307), Antigonosun yenilmesiyle, büyük kasaba Selefkosluların eline geçmiş, MÖ188 ’de Bergama Krallığı ’na, MÖ25 yılında da Roma yönetimine geçmiştir Bu tarihten MS395 tarihine kadar Roma koloni şehri olarak kalmış ve imparatorluğun ikiye bölünmesiyle de Doğu Roma (Bizans)yönetimine geçerek 11 yüzyıla kadar devam etmiştir Kentte ayakta kalabilen yapıların belirli başlıları Roma dönemine ait olanlardır Şehrin etrafı iki metre genişliğinde, 78 metre yüksekliğinde surla çevrilidir Kente giriş batıdandır Kremna ismi, arazi yapısına uygun oyarak, Grekçe ’e “uçurum anlamına gelmektedir Şehir ızgara planlı olarak sabit misal kentlerdendir Akropol, stratejik bir konuma sahiptir Resmi yapıların çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır İki vadinin tabanında Forum, Bazilika(mahkeme salonu), Exsedra (Kemerli yapı) ve Kütüphane yapısı vardır Kentin doğusunda, tepe yamacına tiyatro, tiyatronun alt tarafında stoa(dükkânlar) bulunmaktadır Batısında sutünlü cadde, Propilion (anıtsal giriş kapısı) ve Nympheum (anıtsal çeşme yapısı) gibi yapılar vardır
Kibyra
Burdur ’un 106 km dek batısında, Gölhisar ilçesinin derhal yanı başında, Horzum Mahallesi sınırlarına değin uzanan Kibyra antik kenti, ikâmetgâh alanı olarak epeyce büyüktür Likya eyaletine emrindeki iken, Balbura (Altınyayla), Bubon(İbecik) ve Oinanda(incealiler) kentlerinin oluşturduğu bir tetrapolis kuruluşunun başkenti olma özelliği ile karşımıza çıkmaktadır Bulunduğu alan Kabalya adıyla anılan Kibyra; Pisidia, Karya, Frigya ve Likya ’ya komşu olduğundan, bir nesil geçiş kültürünü oluşturmaktadır Kibyra antik kentinin çevresinde, son zamanlara değin işletilmiş olan demir madeni ile çoğu yerlerde demir curuf atıklarının bulunması, demircilik sanatının ileri düzeyde olduğunun göstergesidir Dalaman çayının kaynak noktası olasıda, ticari yönden yük arz etmektedir Ayrıca kentte, dericilik ve at yetiştiriciliği her dönemde önemini korumuştur MÖ 82 yılında Roma hâkimiyetine giren kent, MS 2yüzyıl da en parlak devrini yaşamıştır Bu dönemde büyük depremlere maruz kalmıştır büyük kasaba son derece savaşçı kimliğe sahiptir Her dönemde manâlı ölçüde ve atlı savaşçı bulundurmuştur Kentle ilgili bilgiler şimdi sınırlıdır Bilimsel kazılar neticesinde buranın tarihi daha iyi aydınlanacaktır
Bubon
Burdur ’a 135 km uzaklıktaki Gölhisar ’a yan İbecik Köyündedir Antik şehir, köyün 2,5 km güneyinde yükselen Dikmen Yığın üzerinde yer alır Tarihçesi hakkında çok sınırlı bilgilere sahibiz Bobon Antik Kentinde Helenistik devire dek inen harabeler ile birlikte Roma Çağı kalıntıları ayakta durmaktadır Tiyatrosu, tapınakları, agorası, şehir surları, gimnazyumu ve öteki yapıları ile ilk çağı kayda değer bir antik kentini oluşturmaktadır
Balbura
Altınyayla İlçesindedir İlçenin 6 km güneygüneydoğusundadır Bu yer Karkeli dağının doğu yamacı eteğindedir Balboura, bilhassa Roma egemenliği çağında Kabalia diye tanınmış olan bu yörede, önder büyük kasaba Kibyra elde etmek üzere belirlenmiş bir tetrapolisin (4 şehir birliğinin) üyesi iken MS 2yy başlarında o birlik dağılınca Lykia kentleri birliğine katılmış ve bundan böyle Lykia kenti sayılmıştır Balboura, en yüksek yerde yerleşmiş Lykia kenti olarak bilinir ve Akropolisin bulunduğu yokuş denizden 5000 m Yüksekliktedir Ortasından bir ırmağın geçtiği ilk devir kentinde derhal akropolisin yer aldığı üstte 16 sıra oturma yeri olan küçük bir tiyatrosu, kapaklarında aslan figürleri olan çok sayıda mezar, sarnıçlar ve Bizans Çağının düzensiz kalıntıları yer alır Irmağın aleyhinde, güney tepesinin eteğinde hayvan dövüşleri için kullanıldığı düşünülen tiyatro veya insanlar meclisi buluşma yeri olarak kullanılmış olabilecek bir yapı bulunmaktadır Kuzey tepesi eteklerinde bulunan şehir merkezinde fazla sayıda bulunan kalıntılar vardır Oysa, hiçbiri ayakta değildir Belli Başlı cadde ve kemerli girişi olan agora algılanabilir, Nemesis tapınağı yazıtlardan anlaşılmaktadır Bu tapınak Onesinus adlı bir köle göre Nemesis adına yapılmıştır Kalıntılara götüren yolun kuzey bitişiğinde kalıntıların bulunduğu alana ulaşan yerden Roma çağı yapıtı bir Mausoleion ’un (Anıtsal, konut şeklinde mezarın ) kalıntısı görülür
Sia
Burdur ’a 100 km uzaklıktaki BurdurAntalya asfaltı üzerinde bulunan Antalya Bademağacı nahiyesinin 19 km doğusundaki Karaot köyü sınırları içindedir Sia, çam ve karaçam ormanları içerisinde gizli durumdadır Bir Psidia şehridir
Tymbrianassus
Merkeze tabi Düğer köyündedir Klasik çağa ait en eski mesken yeridir Frig kültürü özelliklerini de gösteren bu yerleşim yeri Yunan Arkaik dönemine rastlamaktadır Yarışlı Gölünün doğu kıyısındaki yarımadadadır Kentin MÖ6yüzyılın sonlarında kurulduğu varsayım edilmektedir Zira bu antik kentte herhangi bir kazı yapılmamıştır Ama yapılan kaçak kazılardan elde edilen kazı parçaları Burdur Kazıbilim Müzesinde toplanmıştır Bu eşyalar aralarında dini bir yapının olduğu sayılan, pişmiş topraktan kaplama levhaları vardır Bu levhaların yapıyı her türlü dış etkilerden gözetmek için yapıldığı sanılmaktadır Üstlerinde ise “Grifon başlı hayvan figürleri bulunmaktadır
Ulu Cami
Pazar Mahallesindeki Pazar düzlüğünde yüksek bir tepe üzerindedir Vakıf kayıtlarına kadar Hamitoğlu Dündar Bey yaptırmıştır1914 depreminde yıkılan minaresinin yazıtında 1300 de yaptırıldığı yazılıdır Çelik Mehmet Paşa 1749 da yenileme yaptırmıştır Depremden sonra 1919 da ahşap karkas olarak yapılmıştır Doğu, kuzey ve batısında üç kapısı vardır Dürüst yarım kubbelidir Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini 3 kubbe örtmektedir1971 depreminde zarar görmüşse de Vakıflar İdaresince yaptırılmıştır Camii kesme blok taşlardan yapılmıştır Ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır Ceset duvarlarında iki sıra halinde sivri kemerli pencereler yer almaktadır Geniş kare planlı camiinin kuzey cephesinde dikdörtgen şekilli son cemaat yeri ceset duvarlarından daha alçak ve farklı bir inşa görünümündedir Selçuklu ve beylikler dönemi Ulu camilerinde görülen mimari karakteristiğe uygun şekilde camiinin kuzeyi, doğu ve batısında üç girişi vardır Mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır Camiinin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan iki minaresi kare kaideli silindire yakın fazla gen gövdelidir Şerefe altları klasik baklava ve stalâktitlerle süslenmiştir
Saat Kulesi
Burdur merkez Pazar Mahallesindedir1936 yılında yapılmıştır Ulu camiinin 10 m kuzeyindedir Kesme taşlarla inşa edilmiştir Kare plana sahiptir En altta dükkân olarak kullanılan bir mekân vardır Merenlerle çıkılır Zeminden âleme dek altı boğum halinde daralarak meydana çıkan kulede dördüncü katta her biri şehrin dört yanına bakan dört büyük saat yerleştirilmiş ve bu mekâna şerefe görüntüsü verilmiştir Saatlerin üzerinde ise dört pencereli ve piramidal çatısı cihan ile nihayetlenen bir oda vardır Yüksekliği 30 mdir
Dengere Camii
Çavdıra tabi bölme pınar adı ile bilinen Dengere Köyündedir Selçuklu ve beylikler dönemi ahşap direkli, toprak damlı camilerin Osmanlılar döneminde (XV ve XVI yy) yapılmış örneklerindendir Kitabesi olmadığından kim tarafından ve ne vakit yapıldığı kesin değildir Dengere Camiinin duvarındaki taşlardan birine 1661 tarihi kazınmıştır Bir hakiki payı olsa gerektir
Camii minaresi ve şadırvanı ile birlikte bir tüm teşkil etmektedir Yaklaşık kare planlıdır Camiinin ortasındaki dört sırık çatısını tutmakta ve camiyi üç sahana ayırmaktadır Tavan düz kirişlerle süslüdür Ahşap sütunlar sekiz yüzlüdür Ayaklar herzamanki ödev mermer sütunlardandır Camide keza asma kat keza tavan konsolları, yastıklar, korkuluk parmaklıkları, boyalı süslü pervazlar yani genel olarak tavan ahşap işçiliği ile seyre doyulmayacak bir güzelliktedir Minber ahşaptan künde kari ve boyalı olarak yapılmıştır Minberde pervaz ve ahşap yüzlerde geometrik boyama süsler vardır
Dörtayak Türbesi
Burdur merkez hıdırlık (Hızırilyas) denilen bahçeler aralarında yer alır Tapunun 7 pafta, 124 ada, 63 parselinde kayıtlıdır Muhtemelen XIV veya XV yya aittir Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbe altta kare planlı olup kapı eşiğinden yukarısı sekizgendir Piramit çatılı bir külahla üzeri örtülmüştür Türbenin köşelerinde kareden sekizgene geçilen köşe pahları büyük üçgen satıhlar halinde olup pahların başladığı hizada doğu ve batı kenarları dikdörtgen iki minik pencere açılmıştır Kuzey kenarda yine pah köşeleri hizasında iç içe daralan profilasyonlar içinde yekpare taş söveli ve basık yay kemerli kapı yer alır
İç kısımda tamamı sekizgen planlı olup duvarlar içte sıvasız ve dışta olduğu gibi kesme taştır Güney kenarda mihrap yer alır Mekânın üzeri doğru kubbe ile örtülüdür Bu türbe Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1984 yılında restore edilmiştir
Pirkulzade Medresesi Ve Kütüphanesi
Medrese bugünkü Burdur Müzesinin uygun iken medreselerin Ulusal Eğitime devrinden sonradan mahvolmuş sadece kütüphanesi ayakta kalmıştır Medresenin kitabesine rastlanamadığından hangi tarihte yapıldığı kesinkes bilinmemektedir
Pirkulzade Kütüphanesi Burdur Müzesi bahçesinde bulunmaktadır Osmanlı Mimarisinin güzel bir örneğidir Binanın kitabesi yoksa da kitaplardaki mühürlerden 1239(1823) tarihi vardır1240(1248) tarihli vakfiyeye göre Burdur Müftüsü Minik Şeyh Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır
İncir Kervansarayı
Bucak ilçesinin 15 km batısında İncirdere Köyü yakınında bulunmaktadır Anadolu Selçuklu Sultanlarından Gıyasettin Keyhüsrev Bin Keykubat kadar XIII asır da M1238 yılında yaptırılmıştır Büyük bir kısmı imha olmasına rağmen hala ayaktadır
Han ’ın birincil bakışta dikkati çeken kısmı kitabeli taç kapısıdır Dikdörtgen şeklindeki taç kapının ortasında istiridye kabuğu şeklinde kemerli giriş nişi dış cepheden iki yalancı sütunla desteklemiştir Sütunların üzerinde geometrik desenlerle bezeli iki rozet motifi ile müşterek iki aslan tasviri vardır
Kervansaray avlulu ve kapalı mekân olarak iki kısımdan oluşturulmuştur Ne yazık ancak avlusu yok olmuştur Basık kemerli kapının üzerinde dört satırlık kitabede yazılar vardır
Susamış Kervansarayı
Anadolu Selçuklu devri XIII asır kervansaraylarındandır Bucak İlçesi Susamış Köyündendir Susuzhan kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir Beş neflidir Orta nef yüksekçedir Ortasında bir kubbe vardır Hanın göze batan önemli yeri batı tarafındaki cephede tak şeklinde antre kapısıdır Kapı katının tabi söve kanatları dağıtılmış geometrik desenlerle abes yer bırakılmaksızın bezenmiştir
Mukarnaslı giriş nişinin üzerinde geometrik oyma süslü iki kabartma rozet motifi vardır Bu nişin iki yanında yalancı sütunlar üstünde yükselen ve kemer şeridinde yılan tasvirleri yer alan iki minik niş daha vardır Bunların alınlığında ise iki ejder başı vardır Hanın karoser duvarları dıştın payelerle desteklenmiştir Tonoz örtü sistemi kesme taşlardan sivri kemerler üstüne yani tonoz kaburgaları üstüne oturtulmuştur Hanın içinin ışıklandırılması dıştın içeriye genişleyen dikdörtgen pencerelerle sağlanmıştır Mülkiyeti vakıflara aittir AntalyaBurdur yolu üzerinde Evdir Han, Kırk göz Han ’dan sonradan Susamış Han üçüncü, İncir Han da dördüncü konaklama yeridir *