Caferağa Medresesi
Acılış tarihi 1989
Tur Medrese
Kanuni Sultan Suleyman doneminde sanat ve sanatcıyı korumasıyla tanınan devlet adamı Cafer Ağa tarafından yaptırılmıştır 1520 ve 1566 yıllarına denk duşen bu eserin mimarı Sinan’dır Cafer Ağa medrese tamamlanmadan vefaat edince kardeşi Gazanfer Ağa tarafından tamamlanmıştır Sirkeci ve Gulhane arasında yer alan Caferiye Sokağı’nda inşa edilmiş olan medrese, donemin oğrencilerinin eğitim alabileceği bir mekan olarak tasarlanmıştır Bu donemde inşa edilen medreselerin kulliye yapısı icerisinde inşa edilmesi yaygın olsa da, bu yapı bağımsız bir medrese binası olarak yapılmıştır Bu ozelliğinden dolayı İstanbul’un diğer medreselerinden ayrılmaktadır İnşa edildiği tarihte 15 dershaneden oluşmaktaydı Dikdortgen bir plan şemasına gore inşa edilmiş olup dortgen bir avluya sahipti Giriş yuvarlak kemerli bir kapıyla sağlanmıştı Bu kapının uzerinde uc tane kitabe yerleştirilmiştir Kitabelerden ustte olanında, Yerebatan Sarnıcından Kanuni Sultan Suleyman’ın izniyle bu medreseye su bağlanmasına izin verildiği notu duşulmuştur Diğer kitabelerde ise medreseye yardımda bulunan hayırsever vatandaşlar ile ilgilidir Dershane odaları avlunun etrafına dizilmiş eyvanlardan oluşmaktaydı Mimar Sinan bu medreseyi inşa ederken mimari bilgisini oldukca başarılı uygulamıştır, cunku arazinin eğiminden dolayı bu alanı kullanmak oldukca zordu
GUNUMUZDE
Medrese 1989 yılında Turk Kulturune Hizmet Vakfı tarafından koruma altına alınmıştır Yine bu yılda vakıf aracılığıyla yapı restore edilmiş ve bir sanat merkezine donuşturulmuştur Dershane odalarının sergi odalarına donuşturulduğu bu medrese de artık geleneksel Turk el sanatları oğretilmektedir Yapılan urunlerin yerli ve yabancı turistlere sunulduğu bu sanat merkezi 1990’lı yıllarda ikinci kez restore edilmiştir Turk Kulturune Hizmet Vakfı’nın tek işletmesi bu yapıdır Merkezin onemi geleneksel Turk el sanatlarının tanıtımında buyuk rol oynamasıdır Bugun hemen hemen her yaştan insanın katılabileceği uygulamalı el sanatları oğreniminde onemli bir adımdır Burada ebru, hat, osmanlıca, tezhip, minyatur, kuyumcuşuk, ahşap dekoratif susleme, porselen susleme, resim, vitray, ud, ney, bağlama gibi sanatın ceşitli dallarının oğretildiği bir merkezdir Duzenli olarak sergilerin de duzenlendiği bu medresede, gezi etkinlikleri de yapılarak İstanbul’un tarihi eserleri iki sanat tarihcisi tarafından tanıtılıyor
Acılış tarihi 1989
Tur Medrese
Kanuni Sultan Suleyman doneminde sanat ve sanatcıyı korumasıyla tanınan devlet adamı Cafer Ağa tarafından yaptırılmıştır 1520 ve 1566 yıllarına denk duşen bu eserin mimarı Sinan’dır Cafer Ağa medrese tamamlanmadan vefaat edince kardeşi Gazanfer Ağa tarafından tamamlanmıştır Sirkeci ve Gulhane arasında yer alan Caferiye Sokağı’nda inşa edilmiş olan medrese, donemin oğrencilerinin eğitim alabileceği bir mekan olarak tasarlanmıştır Bu donemde inşa edilen medreselerin kulliye yapısı icerisinde inşa edilmesi yaygın olsa da, bu yapı bağımsız bir medrese binası olarak yapılmıştır Bu ozelliğinden dolayı İstanbul’un diğer medreselerinden ayrılmaktadır İnşa edildiği tarihte 15 dershaneden oluşmaktaydı Dikdortgen bir plan şemasına gore inşa edilmiş olup dortgen bir avluya sahipti Giriş yuvarlak kemerli bir kapıyla sağlanmıştı Bu kapının uzerinde uc tane kitabe yerleştirilmiştir Kitabelerden ustte olanında, Yerebatan Sarnıcından Kanuni Sultan Suleyman’ın izniyle bu medreseye su bağlanmasına izin verildiği notu duşulmuştur Diğer kitabelerde ise medreseye yardımda bulunan hayırsever vatandaşlar ile ilgilidir Dershane odaları avlunun etrafına dizilmiş eyvanlardan oluşmaktaydı Mimar Sinan bu medreseyi inşa ederken mimari bilgisini oldukca başarılı uygulamıştır, cunku arazinin eğiminden dolayı bu alanı kullanmak oldukca zordu
GUNUMUZDE
Medrese 1989 yılında Turk Kulturune Hizmet Vakfı tarafından koruma altına alınmıştır Yine bu yılda vakıf aracılığıyla yapı restore edilmiş ve bir sanat merkezine donuşturulmuştur Dershane odalarının sergi odalarına donuşturulduğu bu medrese de artık geleneksel Turk el sanatları oğretilmektedir Yapılan urunlerin yerli ve yabancı turistlere sunulduğu bu sanat merkezi 1990’lı yıllarda ikinci kez restore edilmiştir Turk Kulturune Hizmet Vakfı’nın tek işletmesi bu yapıdır Merkezin onemi geleneksel Turk el sanatlarının tanıtımında buyuk rol oynamasıdır Bugun hemen hemen her yaştan insanın katılabileceği uygulamalı el sanatları oğreniminde onemli bir adımdır Burada ebru, hat, osmanlıca, tezhip, minyatur, kuyumcuşuk, ahşap dekoratif susleme, porselen susleme, resim, vitray, ud, ney, bağlama gibi sanatın ceşitli dallarının oğretildiği bir merkezdir Duzenli olarak sergilerin de duzenlendiği bu medresede, gezi etkinlikleri de yapılarak İstanbul’un tarihi eserleri iki sanat tarihcisi tarafından tanıtılıyor