Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Çalgı toplulukları resimli - çalgı aletleri resimli

Çalgı toplulukları resimli - çalgı aletleri resimli
0
103

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Çalgı toplulukları nelerdir
Enstrüman toplulukları türleri
Çalgı toplulukları hakkında veri

YAYLI ÇALGI TOPLULUKLARI

KEMAN: Bizdeki kemanadı kıdemli isimlerden biridir Doğu memleketlerinden, ilk kere İstanbul'da viyolona izafe edilmişti Bizden Romanya, Mısır, Bağdat gibi eski serhatlara yayılmış olduğu halde, keman kelimesinin esas sahibi olan İranlılar viyolona hiçbir süre kemandememişlerdir!
Viyolon'un ceddi eski İtalyan violaları ailesindendi İtalyan ifadesiyle piccolo violino alla francese, yani Frenk işi küçük kemano aileye gelip iltihak etmişti İşte, sonraları şöhreti cihanı tutan, ünü her yöne yayılan viyolon o minik Fransız kemanından çıkarak XVII Yüzyılda kompozitör Lully eliyle Paris'in Krallık Mûsikî Akademisi'ne alındı
XVII ve XVIII yüzyılların eski usûl saz yapımcıları bir takım viol'lerin üstteki ve sapın yokuş kısımlarına çiçek kabartmacıkları işlerlerdi İtalyanca'da violaçiçek, hercai menekşe, kimi de sadece menekşe demektir Viyola kelimesinin ve hatta sonraki viyolon adının çiçek anlamlı bu kelimeden, o oymacılık dolayısıyla anı kaldığını tahmin edenler bulunmuştu Kemanın tarihinden keman okullarıyla edebiyatı için Galata'nın Venedikli, Marsilyalı mahallelerinde klavsen, viyola ve lavta gibi batı aletlerinin XVII yüzyılda aile toplantılarında tekrar tekrar kullanıldığı pek tabiî idi O yüzyılda Türkler yaylı saz olarak yalnız ıklığ çalıyor ve ârifân buna Farsça'dan kemançeveya rebabdemeyi arada bir seçim ediyorlardı Keman ismi, henüz başlıca buna sürtülen yayın Farsça adı olarak muteberdi, çalana da kemanî deniliyordu Keman adında müstakil ve farklı bir Türk yaylı sazı o asırda keza yoktu Lakin, Evliya Çelebi ve hatta Demetrius Kantemiroğlu zamanlarında şart bu merkezde iken, XVIII yüzyıl başlangıçlarında Türk heveskârları da batı yaylı sazlarıyla ilgilenmeye başladılar Kremonalı ustaların el işleri bundan böyle tüm güzellikleriyle altın devrindeydi, bizde de uyanan aranılan bu üstünlüğün âmil olduğu şüphesizdi Avrupa'dan gelen işte bu yaylı sazlara, gövdeleri yerli kemençeden kocaman olduğu için, birincil kez olarak keman ve arşeye yay demeye başlamış olduk Günün bir Avrupalı yazarınca anekdot edildiğine göre; batı kemanını 1740 yıllarında Saray faslında birincil kez Corci isimli bir Rum kemanî kullanmıştır



VİYOLA : Batı dillerin çoğunda bu saza ikinci isim olarak ve bazen tercihen bile en kalın kadın sesi da denir Biz yalnız viyola diyoruz Yayli sazlar familyasinin bir üyesi Biçim olarak kemana epeyce benzer “viola ile karıştırılmamalıdır Kemanın abisi niteliği taşır Daha tok ve pes bir sesi vardır



VİYOLONSEL (ÇELLO) : Telli basso, basso keman Telli ve yaylı sazlar ailesindendir Eski İtalyan viola da gamba (üçgenin taban olmayan kenarı viyolası)'nın gelişmiş şeklidir Dört telinin düzeni altonun telleri gibidir; do, sol, re, la Ama, altonun telleri viyolonselden bir oktav ince seslere kadar düzenlidir Viyolonselin ses kalınlığını gövdesinin iriliği muhtemel kılmıştır Fransız operasının orkestrasında 1740'da alındı Notası 4 fa anahtarıyla yazılır Genişliği, fa anahtarlı dizeğin daha alçak tarafındaki kalın do notasından, sol anahtarlı dizeğin üstteki tarafındaki sol notasına kadardır 4 do anahtarını ve ince seslerde sol anahtarını kullanır Viyolonsel, senfoni orkestrasında, kuartet ve triyosunda ya da piyanolu triyoda, kentette ve genellikle oda mûsikîsinde, eşlikli ve eşliksiz solo saz olarak kullanılır Literatürü zengincedir, lezzetli konçertolara sahiptir


KONTRBAS : Telli ve yaylı sazların en büyüğüdür Orkestra müziğinde harmoni çatısının en vahşi notalarını çalar Viyolonsel sesinin ve yazılı notalarının daha alçak oktavındaki sesleri verir Fa anahtarıyla yazılır Dört teli açıkken mi, la, re, sol düzenindedir Genişliği, 4 fa anahtarlı dizeğin daha aşağı mi notasından, aynı anahtarlı dizeğin üstteki taraftan la notasına kadardır Yazılışının bir oktav daha aşağı kadar seslenir Eski zamanda, violonedenilen viol kontrbassosu vardı (Viyolon'dan tefrik için adının sonunda ebulunur ve viyolone telâffuz edilirdi) XVII yüzyıldaki ilk kontrbassoların dört teli diğer türlü düzenlenirdi Bir ara üç teli olanları da yapılarak öbür düzenlerle epey zaman kısmen kullanıldı İngiltere, Almanya ve diğer memleketlerde 5 tellisine de rastlanır Yukarıda bahsettiğimiz contrabassa di viola(viyolone) gayet iri viola di gamba olup ondan bir oktav kalın düzenlenirdi XVIII yüzyılda, kontrbas olmayan yerlerde onun rolünü oynatmakta devam etmişti


KEMENÇE : İlkçağ medeniyetleri yaylı saz kullanmamışlardır Bizans İmparatorluğu'nun da külliyen meçhulü kalmıştı Asya'da gün görüp, Selçuklularla Anadolu'ya intikal etti Birincil Oğuz yaylı sazına XII ve XIII yüzyıllarda münhasıran Türkçe olarak Iklığ denildiği biliniyor En eski Anadolu metinlerinde yalnız bu isim var, fakat kemançeilk ağızda yoktur Buna karşılık Farsça'nın Bahrül Garâib gibi en eski ferhenklerinin Farsça metinlerinde ne Gıcak, ne de Iklığ katiyen değil, ama kemençeve kemanemevcuttur Iklığ Farsça metinlere hiçbir vakit girmemiş Gıcak zamanla girmiştir Aslında ıklığ adı oklu (oku olan) aramak olduğu için, kemançe adı da ondan çevrilmişe benzemektedir Daha eski metinler bulunmadığı taktirde, yukarıdaki açık durumlardan yaylı sazın Anadolu'da olduğu gibi İran'da da Selçuklular eliyle tanıtıldığı ve İç Asya'dan getirildiğikabul edilebiliyor
Kemençeadının Anadolu'da (ıklığ isminin anlamdaşlığında) XV Yüzyıl sonlarından itibaren tedricen kullanılır olduğu muhakkaktır Lakin önce nerede revaç bulduğu kestirilemiyor Asya'nın Türkçelerinde kemençe adı ne dün, ne de bugün yer bulmamıştır Oralarda gıcık onomatopesi, ıklık adından daha dayanıklı kalabilmiştir Araplar en eski tip Asya yaylı sazını (Farsça kemançe adıyla) İran'dan edinmişlerdir
Aletin deri dolgun yarım Hindistan cevizinden ibaretiçi oyuk gövdesinin üst kenarın diklemesine bir sap, onun alttan mukabil kenarına da benzer istikamette bir but çubuğu takılıdır Kemancı o çubuğu yere dayayıp sazı viyolonsel gibi tutar ve plato çalar Şekli ve kirişler sayısı az çok değişikliğe uğramakla beraber, her zaman benzer saz bahis mevzuu idi (2 ile 4 sayıda kıl teller)
Avrupa'nın Ortaçağ yaylı sazlarını XVII asır sonlarında, önce Anadolu ve oradan Mısırlılar tanıdılar Bunlara da bizler kemençe dedikse de Araplar kelimeye Avrupa'yı kasteden coğrafi bir izafe katarak bu daha sonra gelenlere kemançei rumî demişlerdi Roma kemençesi ya da Balkan kemanıçağrıda bulunmak istemişlerdi
Karadeniz kemençemiz XVI yüzyılın Macar hegedükemanıyla birdir Armudi şekilli kemençe İstanbul'a geçen asırda Lehistan taraflarından inmişti Bu, tellerine tırnak yüzleriyle dayatılarak perdelenir
tekrar tekrar gelen batı keman çeşitleri XVIII yüzyılda doğu yaylı sazını şehirlerde nihayet rağbetten düşürttü Bütün doğunun folklorunda hâlâ hatıraları yaşıyor ve yer yer kullanıldığı oluyor
Farsça kemankelimesinin aslı iğilmek anlamına hemidenfiilinden olup, mukavves yay demektir Küçük mühürcü ve çıkırıkçı yaylarına kemançe derlerdi Kelimenin değerini düşürme şekli burada kalmadır Ad zamanla sazın kendisine de alem oldu
Karadeniz kemençesiizafeti şimdiki bölgelenişe göredir Yoksa, alet, ilk ithal çağında İç Anadolu, Mısır ve İran'da da tartı kazanmıştı Chardin, kemandan diğer bu torba kemancıklarına (pochettes) İran'da şahit olmuştu Kırım Kafkasya'da da talep gördü Besarabya Gagavuzları'nın Kovuş(Kovuz?) dediği kemençeyle kısmen andırışlıdır Lakin, çalınırken, bizdekinin tutuluşu ıklık tipinin çalınışı gibi aşağıda doğrudur Macar hegedüsü ya da Gagavuz kovuşu gibi göğüse dayatılarak kullanılmaz Özet Olarak, bizdeki tahta kemençeler, Ortaçağ sonları Avrupa ahali yaylı sazlarından alınma ve kalmadır


KABAK KEMANE: Yaylı bir Türk Millet çalgısıdır Yörelere ve biçimlerine göre farklılık göstermektedir Kabak, Kemane, Iklığ, Kabak, Rabab, Hatay ilinde Hegit, Güneydoğu'da Rubaba, Azerbeycan'da Kemança ve Orta Asya Türklerinde Gıcak, Gıccek veya Gıjek adıyla aşina bu çalgıların benzer kökten oldukları bilinmektedir
Tekne kısmı çoğunlukla su kabağından yapılmaktadır Keza ağaçtan yapılanı da yaygındır Sap kısmı sert ağaçlardan yapılmaktadır Tekne kısmının altında ağaçtan veya metalden yapılmış mil vardır Bu mil diz üstüne konur ve çalgının sağa sola hareketi sağlanır Yay ise bir çubuğun bir ucundan öteki ucuna at kuyruğunun kıllarının bağlanması ile yapılmaktadır Kabak kemaneye önceleri bağırsaktan yapılan Kiriş adı verilen teller takılırken günümüzde madeni teller kullanılmaktadır
Kabak kemane perdesiz bir çalgı olup her türlü kromatik ses rahatlıkla elde edilebilmektedir Sesi uzun çalma özelliğine sahiptir ve Legato, Staccato ve Pizzicato çalışlar yapılabilmektedir


YAYLI TAMBUR: Uzun saplı, gövdesi az kalsın tam bir yarımküre olan, 8 telli, plato veya mızrapla çalınan bir klasik türk müziği enstrumanı Eserler en dipteki yegah teliyle çalınır, diğer teller uyum için kullanılır Keza tanbur diyenler de vardır Bu aleti çalana tamburi denilir

*
 
858,505Konular
982,701Mesajlar
33,053Kullanıcılar
gakgunSon üye
Üst Alt