iltasyazilim
FD Üye
Çanakkale ne bir epope ne de bir efsane O bir hakiki Adsız kahramanların toprağı Bucak bucak yurdun her köşesinde tek bir hedef uğrunda ölemeye gelenlerin vatanı Bağımsızlığı atardamarı sayanların eşitliğe adalete aşıkların cenneti Cumhuriyetimin altın anahtarı Çanakkale Çanakkale ’m…
Çanakkale bir anahtardın ya sen Türklerin istiklaline açılacak ya da düşmanın kolundan teslim olduracak Ya özgürlüğü tattıracaktın yurduma veya karartacaktın Dünyamızı büyük kara bulutlarla
Dünya savaşı kapımızı çalana değin rahattı Gelibolu ’n Arıburnu ’n Anafarta ’n Rahattı Osmanlı rahattı padişah…Gelipte dayandı mı afet bir atardamarın değin yakın o süre sineye çekildi Osmanlı sineye çekildi padişah Gelibolu sessiz olacaklarda habersiz halkın tedirgin rahatsız…
Ne zaman gemileri aldı Osmanlı ne vakit gemiler bombaladı Rusya ’ yı ne zaman Osmanlı savaşa girdi işte o vakit torak uyandı ağaç uyandı gök uyandı halk uyandı Hasta adam savaşa girdi Şahlandırdı Atatürk özgürlüğün atını… Ama bilmiyordu daha dünya Türkler ’in gücünü Cet binipte kılıç kuşandıklarında nasıl şahlandıklarını yeri göğü inleten savaş alanlarını özgür aşklarını bilmiyorlardı Bilmiyorlardı Türk ’ ün yüzyıllık vatanını bu kadar kolay bırakmayacağını bilmiyorlardı ve Çanakkale ’nin geçilmez olduğunu…
18 Mart günü dayandığında kapıya yurdun her köşesi doğusu batısı kuzeyi güneyi bir oldu tek yürek tek can tek kılıç koştu Çanakkale ’ye İnsan için en manâlı varlığı canıdır ya hani onlar o canı Çanakkale ’ nin alacağını kasten sadece tek düşünce “Vatan Sağ Olsun diye gittiler Damarında asil Türk kanı içeren hiçbir Türk Anadolu ’ da kalmadı Hepsi Çanakkale ’ ye Mustafa Kemal ’ in yanına bağımsız Türk Cumhuriyeti ’nin kapısına koştular Üniversiteler boşaldı ev bark boşaldı Gelibolu Anafartalar Conkbayırı canlandı Kurtarıcılarını gördükçe canladı Toprağını havasını suyunu onlara adadı Laleler açtı Uzatıp boynunu kana çiçekleri hesaplayamadı bile metrekareye kaç mermi düştüğünü Üstüne düştü bir bir Ali Ahmet Hasan Mehmet İsterdiki laleler düşen bedenlere yok O yiğitlerin sevgili saçlarına takılsın… Karışmasın kokusu kan kokusuna…Mektuplarda dolaşsın
Yarım kaldı nameler söylenememiş sözler yarım kaldı Duvaklar kalktı sandığa mektep bahçeleri boşaldı Tınmadılar Özgürlüğün şiirini okuyacaktı koca vatan bir ağızdan
Kana doymayan topraklarda kağnılar ilerliyordu Üzerinde yattı mermilerle bebeler emrindeki yana Anaların zinde kollarında taşındılar Yürekleri öyle güçlüydü ama anaların düşman yok onun ecdadı gelse ezilirdi aşağıda bu yüreğin
Daha nice aslan dokundu savaşın kaderine Nasıl da kaldırdı o topu gövdesiyle Seyit Onbaşı…Başının üstünde taşıdığı inanç Mehmetçiğin inancı topun ağırlığından baskındı
Düşman bilmiyordu nedenini Anzak anlamıyordu kimlerle ve neden savaştığını şaşkındılar Önce öğrendiler savaşta onuru Türklerden öğrendiler gerçekte hayallerinin onlarla bir olduğunu Bir sevgili bir yuva çocuklar ola ki Hangi ülkede hangi dilde olursa olsun özlemler benzer türkülerdeki yakarışlar aynıydı Yan yana yatan iki gövde…Biri Anzak biri Türk ikisinin de yaşı on beş İkisinin de sol göğsünde bir mektup yazılı sevgiliye Ucu kana bulanmış devlete ait Biri Mary biri Ayşe
İşte böyle yazıldı O ne bir epope ne bir şiir ne bir öyküydü…O bir inanç o bir kibir o bir feryat bir çığlıktı…Uçurum kenarında yankılandı büyüdü büyüdü Çanakkale ’den Ulusa Ulus ’ tan bütün Cihan ’ a haykırdı
“Ben Türk ’üm Onurum üzerinde oturduğum topraktır Dünya var oldukça gözlerde ışıklanan kalplerde şavkı istiklalin dudaklarımızda adı Mustafa Kemal ’ in haykıracağım Ne mutlu bu millete ne mutlu Türk ’üm diyene!
Siz hiç Çanakkale ’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? veya gecenin bir yarısında Karanlığın içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben duydum İçinizde böylece derin fırtınalar kopuyor oysa; gözlerinize anlamını bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor Belki ağlıyor şayet kahroluyorsunuz lakin o her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir parça daha eriyor
Niçin bu kadar acı sözler düşüyor dudağımdan kalemime? Eğer o savaşta o yiğitler göğüs gerip o kurşunlara yüreklerinden iri surlar örüp kazanmasalardı o savaşı o zaman işte o zaman bizde olmazdık Olur Ya ayrı olarak devletlerin himayeleri altına girip bu günkü bağımsızlık özgürlüğü yakalayamazdık; çünkü Çanakkale Türkiye ’ nin geçiş noktası Çanakkale ’nin elimizden alındığını bir düşünsenize! Tanımadığımız insanların Türk topraklarını kazanması ve özgürce “ burası benim dediğini Onlarca Türk ’ ün dedelerimizin atalarımızın ve sırtında kurşun taşıyan eşlerine yavrularına ve en önemlisi vatanına bir parça yardımı bulunmasını isteyen o analarımızın kanlarıyla sulanmış topraklarımızın bir başkasına ait olmasını… düşünmesi bile korkunç! İnsanın içine en derinden kurşunlar yağıyor yarı Yüreğim bir nebze daha parçalanıyor içimde Kendi kendime diyorum ki: “ O savaşta mağlup olsaydık hemen bu bağımsız topraklar bizim olur muydu? Kendi vatanımıza emanet toprakların üzerinde yürümez miydik? Düşmanlarımız önce Çanakkale ’yi sonradan İstanbul ’ u ve sonradan… öyle ağır bir savaştan belki tüm Türkiye…Lakin Türk Askeriydi onlar! Verir miydiler bu vatanı el oğluna? ‘Hayır ’… Allah Allah diye inliyen sesleriyle savundular bu toprakları…
İşte böyle düşündükçe Çanakkale ’ yi; acaba kırmızıya çalmasaydı deniz bu değin üzücü dans etmeseydi yapraklar rüzgarla ve kanla sulanmasaydı bu toprak değerini bilir miydik? Titremezdik benzeri bayağı bir yermiş gibi gelirdi Sahiden Türkiye ’ nin her yeri gurur kokan topraklarla örtülü değil mi? Dünden bu güne onlarca savaş olmadı mı? Vatan uğruna bu topraklar kanla sulanmadı mı? Doğudan batıya onca insan şehit olmadı mı?
Onlar o kadar onurlu ve gururluydular ancak yüreklerinin tam ortasında demirden ateş topları saplansa bile yüzlerinde vatanı uğruna can vermenin sevincini taşıyorlardı Ey Türk Askeri! Sen ki cephenin ardında nasır tutan elerinle savaşırken onlar neden savaştıkların bile bilmiyorlardı Çanakkale yakılıp yıkılırken ve üstümüze bombalar yağarken düşmana inat kadere inat ve gözlerini kaparken kırmızı yağmurlar aşağıda ölüme inat yeni bir zafer kazanmanın sevinciyle dört elle sarıldın toprağına İçine çekerken deniz kokusunu gözlerin doldu Şayet alınyazından şayet yeni doğmuş bebeğinin hayalinden…Lakin baş eğmedin
Ey Anadolu ’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada kalmasın Biz bu aziz vatanı ister gecenin âmâ karanlığında ister alaca şafakta olsun kimselere bırakmayacağız Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı unutmayacağız
Soğuk gece Deniz rüzgarları altında toprak soluklanıyor Kan alıyor gam veriyor Kızıl olmuş deniz ahal coşkun Yabancı gemileri koynuna almış Çanakkale mahçup Dalgalar şahlanmada Vakit geleceğin getireceklerinden korkarak yürüyor Gün ağarıyor gün batıyor Çanakkale bizim
Uzaktan minik bir köy düşman postallarının çiğneyemediği pak bir köyBir ihtiyar dua ediyor Oğullarını torunun kardeini verdiği umudum canım namusun dediği Çanakkale için Çanakkale ’ye gitmek için
Karlı yollarda bir kağnı Gerisinde bir bayan Sıcak yüreğinde soğuk savaşı ağırlamış Kağnısında battaniyelere sarılı top mermileri cepheye götürülecek Cephe uzaktan ölüm yakın ve Çanakkale bizim
Düşman dört bir yandan saldırmış Bir kol kalmış son umut Altı yüzyıllık devletin son çığlığı Milletin daima beraber haykırdığı serbest yemini tek şahidi Çanakkale
Pak dudaklar yudum yudum içerken şehitlik şerbetini ölüm getiren bombalar atıyor düşman Düştüğü yere ölüm saçan kara tabutlar toprağı delik deşik ediyor Çanakkale hala bizim
Silah sesleri kan kol bacak Kıyamet kopuyor Çanakkale mahşer gün uyuyor düşman açıkgöz iki yakalı Çanakkale birbirine hasret Kan dolmuş yüreğine Çanakkale ’nin yine de bizim kalacak
Süngülerin ucuna yürek takıldı mı dünya gelse ne fayda Çanakkale ’de bir halk var var olma mücadelesi veriyor Ve Çanakkale taşıyla toprağıyla mücadeleye destek ediyor
Nusret Mayın Gemisi yırta yırta boğazın sularını ilerliyo Çanakkale bu kere açıyor sularını Nusret ’in önünde Çanakkale bir kedi uysallığıyla saklıyor mayınları Çanakkale bizim kalıyor
Elazığlı Ahmet Yemenli Ali Trabzonlu Hasan Manisalı Orhan ve bir fazla aslan Anadolu ’dan Afrika ’dan Irak ’tan Her şeyini almış canını almış da gelmiş Çanakkale bizim kalsın diye
Seyid Onbaşı kaldırırken bombayı Uyvar önünde Türk kadar güçlüydü Değil bombayı üzerinde bulunduğu Çanakkale toprağını kaldırması gerekse bunu da yapardı Kaldırır atırdı Çanakkale bizim kalsın diye
Ve Anafarta ’nın dünyaya ışık saçan sarı çiçeği Ölmeyi emreden kumandanO ama ölümü mavi gözleriyle korkutan kumandan Attığı her adımda Çanakkale titriyor Mustafa Kemal Paşa “ÇANAKKALE BİZİM diyor
Yabancı bir asker esir düşmüş titriyor Osmanlı ’yı vahşi demişler Onu kaba sanıyor Vurulmuş bacağından Çanakkale toprağında Geliyor Türk askeri O geldikçe beriki titriyor Türk askeri gelir gelmez vuruluyor aniden Gömleğini yırtıyor Türk askeri koyuyor Anzak ’ın yarasına Anzak başı dönen Asker kendi yarasına da toprak basıyor Onca yıldır barbar bildiği Türk askeri hak ettiği değeri buluyor Ve Anzak da anlıyor gerçek kahramanın kim olduğunu
Bir kısmı anıtlara gücenmiş değişik kısmı toprağa taşmış askerler bundan böyle değil Deniz dalgalarıyla geçmişi alıp kıyıya ümitleri vuruyor Varsın deniz kızıl olmasın yere bomba düşmesin Yer gök gerçekelri unutmayarak susmuyor haykırıyor Tarihe sığmayan kahramanlar Onlar kanlarının bedelini destanlaşan kahramanlıklarını tarihten galibiyet olarak aldılar
ÇANAKKALE O BİZE AİT VE DAIMA DE ÖYLE KALACAK *
Çanakkale bir anahtardın ya sen Türklerin istiklaline açılacak ya da düşmanın kolundan teslim olduracak Ya özgürlüğü tattıracaktın yurduma veya karartacaktın Dünyamızı büyük kara bulutlarla
Dünya savaşı kapımızı çalana değin rahattı Gelibolu ’n Arıburnu ’n Anafarta ’n Rahattı Osmanlı rahattı padişah…Gelipte dayandı mı afet bir atardamarın değin yakın o süre sineye çekildi Osmanlı sineye çekildi padişah Gelibolu sessiz olacaklarda habersiz halkın tedirgin rahatsız…
Ne zaman gemileri aldı Osmanlı ne vakit gemiler bombaladı Rusya ’ yı ne zaman Osmanlı savaşa girdi işte o vakit torak uyandı ağaç uyandı gök uyandı halk uyandı Hasta adam savaşa girdi Şahlandırdı Atatürk özgürlüğün atını… Ama bilmiyordu daha dünya Türkler ’in gücünü Cet binipte kılıç kuşandıklarında nasıl şahlandıklarını yeri göğü inleten savaş alanlarını özgür aşklarını bilmiyorlardı Bilmiyorlardı Türk ’ ün yüzyıllık vatanını bu kadar kolay bırakmayacağını bilmiyorlardı ve Çanakkale ’nin geçilmez olduğunu…
18 Mart günü dayandığında kapıya yurdun her köşesi doğusu batısı kuzeyi güneyi bir oldu tek yürek tek can tek kılıç koştu Çanakkale ’ye İnsan için en manâlı varlığı canıdır ya hani onlar o canı Çanakkale ’ nin alacağını kasten sadece tek düşünce “Vatan Sağ Olsun diye gittiler Damarında asil Türk kanı içeren hiçbir Türk Anadolu ’ da kalmadı Hepsi Çanakkale ’ ye Mustafa Kemal ’ in yanına bağımsız Türk Cumhuriyeti ’nin kapısına koştular Üniversiteler boşaldı ev bark boşaldı Gelibolu Anafartalar Conkbayırı canlandı Kurtarıcılarını gördükçe canladı Toprağını havasını suyunu onlara adadı Laleler açtı Uzatıp boynunu kana çiçekleri hesaplayamadı bile metrekareye kaç mermi düştüğünü Üstüne düştü bir bir Ali Ahmet Hasan Mehmet İsterdiki laleler düşen bedenlere yok O yiğitlerin sevgili saçlarına takılsın… Karışmasın kokusu kan kokusuna…Mektuplarda dolaşsın
Yarım kaldı nameler söylenememiş sözler yarım kaldı Duvaklar kalktı sandığa mektep bahçeleri boşaldı Tınmadılar Özgürlüğün şiirini okuyacaktı koca vatan bir ağızdan
Kana doymayan topraklarda kağnılar ilerliyordu Üzerinde yattı mermilerle bebeler emrindeki yana Anaların zinde kollarında taşındılar Yürekleri öyle güçlüydü ama anaların düşman yok onun ecdadı gelse ezilirdi aşağıda bu yüreğin
Daha nice aslan dokundu savaşın kaderine Nasıl da kaldırdı o topu gövdesiyle Seyit Onbaşı…Başının üstünde taşıdığı inanç Mehmetçiğin inancı topun ağırlığından baskındı
Düşman bilmiyordu nedenini Anzak anlamıyordu kimlerle ve neden savaştığını şaşkındılar Önce öğrendiler savaşta onuru Türklerden öğrendiler gerçekte hayallerinin onlarla bir olduğunu Bir sevgili bir yuva çocuklar ola ki Hangi ülkede hangi dilde olursa olsun özlemler benzer türkülerdeki yakarışlar aynıydı Yan yana yatan iki gövde…Biri Anzak biri Türk ikisinin de yaşı on beş İkisinin de sol göğsünde bir mektup yazılı sevgiliye Ucu kana bulanmış devlete ait Biri Mary biri Ayşe
İşte böyle yazıldı O ne bir epope ne bir şiir ne bir öyküydü…O bir inanç o bir kibir o bir feryat bir çığlıktı…Uçurum kenarında yankılandı büyüdü büyüdü Çanakkale ’den Ulusa Ulus ’ tan bütün Cihan ’ a haykırdı
“Ben Türk ’üm Onurum üzerinde oturduğum topraktır Dünya var oldukça gözlerde ışıklanan kalplerde şavkı istiklalin dudaklarımızda adı Mustafa Kemal ’ in haykıracağım Ne mutlu bu millete ne mutlu Türk ’üm diyene!
Siz hiç Çanakkale ’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? veya gecenin bir yarısında Karanlığın içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben duydum İçinizde böylece derin fırtınalar kopuyor oysa; gözlerinize anlamını bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor Belki ağlıyor şayet kahroluyorsunuz lakin o her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir parça daha eriyor
Niçin bu kadar acı sözler düşüyor dudağımdan kalemime? Eğer o savaşta o yiğitler göğüs gerip o kurşunlara yüreklerinden iri surlar örüp kazanmasalardı o savaşı o zaman işte o zaman bizde olmazdık Olur Ya ayrı olarak devletlerin himayeleri altına girip bu günkü bağımsızlık özgürlüğü yakalayamazdık; çünkü Çanakkale Türkiye ’ nin geçiş noktası Çanakkale ’nin elimizden alındığını bir düşünsenize! Tanımadığımız insanların Türk topraklarını kazanması ve özgürce “ burası benim dediğini Onlarca Türk ’ ün dedelerimizin atalarımızın ve sırtında kurşun taşıyan eşlerine yavrularına ve en önemlisi vatanına bir parça yardımı bulunmasını isteyen o analarımızın kanlarıyla sulanmış topraklarımızın bir başkasına ait olmasını… düşünmesi bile korkunç! İnsanın içine en derinden kurşunlar yağıyor yarı Yüreğim bir nebze daha parçalanıyor içimde Kendi kendime diyorum ki: “ O savaşta mağlup olsaydık hemen bu bağımsız topraklar bizim olur muydu? Kendi vatanımıza emanet toprakların üzerinde yürümez miydik? Düşmanlarımız önce Çanakkale ’yi sonradan İstanbul ’ u ve sonradan… öyle ağır bir savaştan belki tüm Türkiye…Lakin Türk Askeriydi onlar! Verir miydiler bu vatanı el oğluna? ‘Hayır ’… Allah Allah diye inliyen sesleriyle savundular bu toprakları…
İşte böyle düşündükçe Çanakkale ’ yi; acaba kırmızıya çalmasaydı deniz bu değin üzücü dans etmeseydi yapraklar rüzgarla ve kanla sulanmasaydı bu toprak değerini bilir miydik? Titremezdik benzeri bayağı bir yermiş gibi gelirdi Sahiden Türkiye ’ nin her yeri gurur kokan topraklarla örtülü değil mi? Dünden bu güne onlarca savaş olmadı mı? Vatan uğruna bu topraklar kanla sulanmadı mı? Doğudan batıya onca insan şehit olmadı mı?
Onlar o kadar onurlu ve gururluydular ancak yüreklerinin tam ortasında demirden ateş topları saplansa bile yüzlerinde vatanı uğruna can vermenin sevincini taşıyorlardı Ey Türk Askeri! Sen ki cephenin ardında nasır tutan elerinle savaşırken onlar neden savaştıkların bile bilmiyorlardı Çanakkale yakılıp yıkılırken ve üstümüze bombalar yağarken düşmana inat kadere inat ve gözlerini kaparken kırmızı yağmurlar aşağıda ölüme inat yeni bir zafer kazanmanın sevinciyle dört elle sarıldın toprağına İçine çekerken deniz kokusunu gözlerin doldu Şayet alınyazından şayet yeni doğmuş bebeğinin hayalinden…Lakin baş eğmedin
Ey Anadolu ’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada kalmasın Biz bu aziz vatanı ister gecenin âmâ karanlığında ister alaca şafakta olsun kimselere bırakmayacağız Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı unutmayacağız
Soğuk gece Deniz rüzgarları altında toprak soluklanıyor Kan alıyor gam veriyor Kızıl olmuş deniz ahal coşkun Yabancı gemileri koynuna almış Çanakkale mahçup Dalgalar şahlanmada Vakit geleceğin getireceklerinden korkarak yürüyor Gün ağarıyor gün batıyor Çanakkale bizim
Uzaktan minik bir köy düşman postallarının çiğneyemediği pak bir köyBir ihtiyar dua ediyor Oğullarını torunun kardeini verdiği umudum canım namusun dediği Çanakkale için Çanakkale ’ye gitmek için
Karlı yollarda bir kağnı Gerisinde bir bayan Sıcak yüreğinde soğuk savaşı ağırlamış Kağnısında battaniyelere sarılı top mermileri cepheye götürülecek Cephe uzaktan ölüm yakın ve Çanakkale bizim
Düşman dört bir yandan saldırmış Bir kol kalmış son umut Altı yüzyıllık devletin son çığlığı Milletin daima beraber haykırdığı serbest yemini tek şahidi Çanakkale
Pak dudaklar yudum yudum içerken şehitlik şerbetini ölüm getiren bombalar atıyor düşman Düştüğü yere ölüm saçan kara tabutlar toprağı delik deşik ediyor Çanakkale hala bizim
Silah sesleri kan kol bacak Kıyamet kopuyor Çanakkale mahşer gün uyuyor düşman açıkgöz iki yakalı Çanakkale birbirine hasret Kan dolmuş yüreğine Çanakkale ’nin yine de bizim kalacak
Süngülerin ucuna yürek takıldı mı dünya gelse ne fayda Çanakkale ’de bir halk var var olma mücadelesi veriyor Ve Çanakkale taşıyla toprağıyla mücadeleye destek ediyor
Nusret Mayın Gemisi yırta yırta boğazın sularını ilerliyo Çanakkale bu kere açıyor sularını Nusret ’in önünde Çanakkale bir kedi uysallığıyla saklıyor mayınları Çanakkale bizim kalıyor
Elazığlı Ahmet Yemenli Ali Trabzonlu Hasan Manisalı Orhan ve bir fazla aslan Anadolu ’dan Afrika ’dan Irak ’tan Her şeyini almış canını almış da gelmiş Çanakkale bizim kalsın diye
Seyid Onbaşı kaldırırken bombayı Uyvar önünde Türk kadar güçlüydü Değil bombayı üzerinde bulunduğu Çanakkale toprağını kaldırması gerekse bunu da yapardı Kaldırır atırdı Çanakkale bizim kalsın diye
Ve Anafarta ’nın dünyaya ışık saçan sarı çiçeği Ölmeyi emreden kumandanO ama ölümü mavi gözleriyle korkutan kumandan Attığı her adımda Çanakkale titriyor Mustafa Kemal Paşa “ÇANAKKALE BİZİM diyor
Yabancı bir asker esir düşmüş titriyor Osmanlı ’yı vahşi demişler Onu kaba sanıyor Vurulmuş bacağından Çanakkale toprağında Geliyor Türk askeri O geldikçe beriki titriyor Türk askeri gelir gelmez vuruluyor aniden Gömleğini yırtıyor Türk askeri koyuyor Anzak ’ın yarasına Anzak başı dönen Asker kendi yarasına da toprak basıyor Onca yıldır barbar bildiği Türk askeri hak ettiği değeri buluyor Ve Anzak da anlıyor gerçek kahramanın kim olduğunu
Bir kısmı anıtlara gücenmiş değişik kısmı toprağa taşmış askerler bundan böyle değil Deniz dalgalarıyla geçmişi alıp kıyıya ümitleri vuruyor Varsın deniz kızıl olmasın yere bomba düşmesin Yer gök gerçekelri unutmayarak susmuyor haykırıyor Tarihe sığmayan kahramanlar Onlar kanlarının bedelini destanlaşan kahramanlıklarını tarihten galibiyet olarak aldılar
ÇANAKKALE O BİZE AİT VE DAIMA DE ÖYLE KALACAK *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.