nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Çanakkale Savaşında Türk Askerlerinin Giydiği Kıyafetleri
I Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu'nda bütün bir milyon asker vardı Subay, astsubay ve erlerden oluşan bu ordu, Galiçya'dan Kafkasya'ya, Gelibolu'dan Kırım'a, Yemen'den Trablusgarp'a dek geniş bir coğrafyada savaştı
Tüfekle teçhizatlanmış askerin kıyafetiyle, tüfeğe kadar organize olan savaşçının giysileri birbirinden bambaşka edinmek zorundaydı Harp meydanlarında daha çevik hareket etmelerini karşılayan, düşmanı sessizce kuşattığında arazinin rengine uyabilen yeni bir model ortaya çıkmalıydıOsmanlı'da modernleşmenin öncülerinden Padişah III Selim döneminde her şey değişmeye başladı Prusyalı Albay Von Goetze'nin, 1798'de Osmanlı Ordusu için hazırladığı raporun arkasında yeni ahenkanlamına gelen Nizamı Cedid hareketi başladı
Ardından Mareşal Von Moltke dört yılını Türkiye'de geçirip Padişah'a danışmanlık yaptı II Mahmud reform hareketini hızlandırdı Yeniçeri ocağını lağvederek çağdaş ordunun geliştirilmesini sağladı Ve askerlerin yüzyıllardır üstlerinde taşıdığı giysiler değişmeye başladı
Değişim dalgası II Abdülhamid döneminde de sürdü Ama en büyük reform 1913'ün sonlarında gerçekleşti Enver Paşa, askeri ataşe olarak Berlin'de bulunduğu sırada Töton geleneklerine alt disiplin anlayışıyla eğitilen Alman Ordusu'nun yenilmezliğine inanmıştıOsmanlı Ordusu'nun mevcudu 820 bine çıktı Muharip sınıf dışındakilerle bu rakam 1 milyona ulaştı
O tarihte yayınlanan Askeri Serpuş Talimatnamesiyle başlıklara armoni getirildi Subaylar, egzersiz ve devlete ait tatil günlerinde haki renkte astragan kalpak takmak zorundaydı Kitaptan, halk müziği arasında şayak kalpak olarak bilinen ve Nazım'ın şiirine de hatalı yansıyan başlığın gerçekte karakul kuzusu postundan elde edilen, hareli, kıvır kıvır bir kürk çeşidinden üretim edildiğini öğreniyoruz
Subay kıyafetleri, setre ya da günlük ceket, düz ve külot pantolondan oluşuyordu, çizme ya da kundurayla tamamlanıyordu Subaylar günlük üniformaları dıştan, cuma selamlıkları, davet ve törenlerde, sivil yaşamda karşılığı redingot olan setre ceket kullanıyorlardı Katibimşarkısındaki Katibimin setresi uzun, eteği balçıkbölümünden hatırladığımız setre, lacivert kumaştan bir tür merasim ceketiydi Törenlerde setrelere köprülü ve püsküllü apoletler takılıyordu
O devrin subay paltoları ve pelerinleri ise göz kamaştıracak değin güzeldi Ceketlerin ve paltoların yakalarındaki, sınıflarını bildiren renkli çuha parçaları üniformaya zarafet kazandırıyordu Paşalar yakalarına kırmızı, tayyareciler turuncu, levazımcılar eflatun, nakliyeciler mor, süvariler gümüş renkli çuha takardı *
I Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu'nda bütün bir milyon asker vardı Subay, astsubay ve erlerden oluşan bu ordu, Galiçya'dan Kafkasya'ya, Gelibolu'dan Kırım'a, Yemen'den Trablusgarp'a dek geniş bir coğrafyada savaştı
Tüfekle teçhizatlanmış askerin kıyafetiyle, tüfeğe kadar organize olan savaşçının giysileri birbirinden bambaşka edinmek zorundaydı Harp meydanlarında daha çevik hareket etmelerini karşılayan, düşmanı sessizce kuşattığında arazinin rengine uyabilen yeni bir model ortaya çıkmalıydıOsmanlı'da modernleşmenin öncülerinden Padişah III Selim döneminde her şey değişmeye başladı Prusyalı Albay Von Goetze'nin, 1798'de Osmanlı Ordusu için hazırladığı raporun arkasında yeni ahenkanlamına gelen Nizamı Cedid hareketi başladı
Ardından Mareşal Von Moltke dört yılını Türkiye'de geçirip Padişah'a danışmanlık yaptı II Mahmud reform hareketini hızlandırdı Yeniçeri ocağını lağvederek çağdaş ordunun geliştirilmesini sağladı Ve askerlerin yüzyıllardır üstlerinde taşıdığı giysiler değişmeye başladı
Değişim dalgası II Abdülhamid döneminde de sürdü Ama en büyük reform 1913'ün sonlarında gerçekleşti Enver Paşa, askeri ataşe olarak Berlin'de bulunduğu sırada Töton geleneklerine alt disiplin anlayışıyla eğitilen Alman Ordusu'nun yenilmezliğine inanmıştıOsmanlı Ordusu'nun mevcudu 820 bine çıktı Muharip sınıf dışındakilerle bu rakam 1 milyona ulaştı
O tarihte yayınlanan Askeri Serpuş Talimatnamesiyle başlıklara armoni getirildi Subaylar, egzersiz ve devlete ait tatil günlerinde haki renkte astragan kalpak takmak zorundaydı Kitaptan, halk müziği arasında şayak kalpak olarak bilinen ve Nazım'ın şiirine de hatalı yansıyan başlığın gerçekte karakul kuzusu postundan elde edilen, hareli, kıvır kıvır bir kürk çeşidinden üretim edildiğini öğreniyoruz
Subay kıyafetleri, setre ya da günlük ceket, düz ve külot pantolondan oluşuyordu, çizme ya da kundurayla tamamlanıyordu Subaylar günlük üniformaları dıştan, cuma selamlıkları, davet ve törenlerde, sivil yaşamda karşılığı redingot olan setre ceket kullanıyorlardı Katibimşarkısındaki Katibimin setresi uzun, eteği balçıkbölümünden hatırladığımız setre, lacivert kumaştan bir tür merasim ceketiydi Törenlerde setrelere köprülü ve püsküllü apoletler takılıyordu
O devrin subay paltoları ve pelerinleri ise göz kamaştıracak değin güzeldi Ceketlerin ve paltoların yakalarındaki, sınıflarını bildiren renkli çuha parçaları üniformaya zarafet kazandırıyordu Paşalar yakalarına kırmızı, tayyareciler turuncu, levazımcılar eflatun, nakliyeciler mor, süvariler gümüş renkli çuha takardı *