Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Çanakkale savaşında yaşanan kısa anılar

Çanakkale savaşında yaşanan kısa anılar

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
ANZAKLI ÖMER ’İN HİKAYESİ

1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi ’nden mezun olup ihtisas yerine getirmek üzere ABD ’ye dışarı giden doktor Ömer Musluoğlu görev yaptığı hastahanede başından geçen çok yıkıntıilginç bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

“Amerika ‘ya gittiğim ilk yıllar ( 1957) lisanım öyle pek iyi değilNewyork ’da Medical Center Hospital adlı bir hastahanede devir almıştım Lakin vazifem kan almak, kan tahsis etmek, serum takmak,elektrokardiyoğrafi çekmek gibi işler Hastaya pek tartma veriyorlar fakat yeni doktorlar hemencecik kutup olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor Öteki zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum Bir hastaya gittim Yaşlıca bir adam Takriben yetmiş beş yaşlarında İngilizce konuşuyorum Kan vereceğim kolunuzu acar mısınız? Çünkü adamcağız kanser hastası olduğu halde diğer taraftan kansızdı Elimde kan torbası da var natürel oysa pazusunu açtım Baktım pazusunda vurma şeklinde bir Türk bayrağı var Fazla ilgimi çekti benim Kendisine sormadan edemedim Siz Türk müsünüz?

Kaşlarını yukarıya kaldırarak Hayır manasına göze çarpan yaptı Ama ben hala merak ediyorum: Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir? “Aldırma işte öylesine bir şey dedi Ben yeniden ısrarla dedim fakat: “Lakin benim için bu sancak fazla kayda değer Dikkatimi çekti Çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım…?Bu laf üstüne gözlerini açtı Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu:

“Siz Türk müsünüz?? “Evet Türk ’üm…? Yaşlı gözlerime bakarak tanıdık bir göz arıyor gibiydi Anlatmaya başladı:

“Sene 1915 Sen hatırlamazsın o yılları Çanakkale diye bir yer var Türkiye ’de, orada savaşmak üzere tüm Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı Ben Anzak ’tım Avustralya Anzaklarından …İingilizler bizi toplayıp dediler ama: Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar Tüm dünya o barbarlara aleyhinde cephe açmış durumda Birlik olup üzerine gideceğiz Bu savaş fazla önemlidir Biz de inandık sözlerine vaadetlerine… Savaşmak isteyenler arasına katıldık? Avustralyalı Anzak yaşlı anlatmaya devam ediyordu: “Bizim beynimizi yıkayan ingilizler, Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale ’ye sevkediyorlarmış Bizi gemilere doldurup Darı ’a getirdiler o vakit Mısır ’da az çok birkaç ay talim gördük atış talimi Ondan sonra da bizi alıp Çanakkale ’ye getirdiler Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm Öyle oysa denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler, geceyi gündüze çeviriyordu zaman zaman… Her taaruzunda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu Ama biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti uzaktan gördükçe şaşırıyorduk Teknolojik yönden çok fazla üstün olduğumuz gibi rakam bakımından da fazlaydık Peki onlara bu yiğitlik ve kuvveti veren şey neydi? Birincil başlarda zannediyordum ancak İngilizlerin bize anlattığı gibi, Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar Meğer barbarlıktan yok, kalplerinde fakat vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş Bunu nereden anladığımı söyleyeyim Biz karaya çıktık Taarruz edemiyoruz Bizi püskürtüyorlar Tekrar taaruz ediyoruz Bizi her yerde püskürtüyorlar Tekrar taaruz ediyoruz Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dip cik darbesiyle kendimden geçmişim?

Meraktan ağzım açık ihtiyar Avustralyalıyı dinliyorum Savaşın dehşetli anılarını anlatırken hastalığına rağmen tir tir titremeye başlamıştı Devam etti:

“Gözlerimi açtığımda kendimin tanıdık olmayan insanların arasında gördüm Nasıl korktuğumu anlatamam Çünkü İngilizler bize Türkleri barbar, barbar kimseler olarak tanıttı ya… Ama dikkat ettim Yaralarımı sarmışlar Bana hiçte şahlanmış bakmıyorlar Kendime geldim ayrıntılarıyla bu kere çantalarında yer alan yiyeceklerden ikram ettiler bana iyi biliyorum ancak onların yiyecekleri çok çok azdı Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı Şoke oldum doğrusu Dedim ki; kendi kendime: Bu adamlar isteseler acilen beni öldürürler Ama öldürmüyorlar… Veyahut isteseler evvelden öldürebilirlerdi Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler Biz esirlere konuk gibi davranıyorlardı Bu duygularla “Yazıklar olsun bana dedim Böyle asil insanlarla niye ben savaşıyorum Niye savaşmaya gelmişim Bu ingiliz milleti ne yalancıymış ne değin Türk düşmanıymış diyerek pişman oldum Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor oysa… Bu iyiliğe aleyhinde ne yapsam düşündüm durdum günlerce… Nihayet bize serbest bıraktılar Memleketime döndüm işte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu vurma Türk bayrağını yaptırdım Bu bayrağın esrarı bu işte?

Benim gözlerim doymuş dolu ihtiyara bakarken o devam etti: “Talihin cilvesine bakın oysa o süre ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama mücadele sarfeden Türkler idi Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonradan tekrar iyileştirmeye uğraş sarfeden bir Türk… Ne ilginç değil mi? Avustralya ‘dan Amerika ’ya gelirken bir Türkle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim Size minnettarım Siz Türkler sahiden fazla yufka yürekli insanlarsınız Bizi her zaman kandırmışlar… Buna bütün kalbimle inanıyorum Peşinden ıslak gözlerle “Bana adınızı söyler misiniz? Dedi “Ömer cevabını verdim Gayet ilgiyle baştan sordu: Peki niçin Ömer ismini, vermişler sana ? Babam müslümanların ikinci halifesi isminden ilham alarak bana Ömer adı vermiş Yahu senin adın müslüman adı mı ?

Ben “Evet, Müslüman adı deyince yüzüme baktı baktı, birdenbire doğrulmak istedi Ben mani almak istedim Israr etti Ama niye ısrar ediyordu? İhtiyarın ısrarına dayanamayıp yatakta oturmasına yardım ettim Gözleri batmış doluydu Yüzüme bakarak dedi ancak: “Senin adın güzelmiş Benim adım şimdiye dek Mr Josef Miller idi

Şimdiden sonra “Anzaklı Ömer olsun

“Olsun Peki hekim beni müslüman eder misin? Müslüman almak zorlama mu ? Şaşırdım Nasıl da birden Müslüman olmaya karar vermişti Meğer o yaşa gelinceye kadar dürüst içe hep düşünüyormuş da kimseyle konuşamadığı için , soramadığı için konuşamıyormuş

Tabii dedim müslüman edinmek çok basit

Sonra kendisine imanın ve islamın şartlarını anlattım Kabul etti Ayrıca sözcüki Şahadet getiriliyor, keza de çocuklar gibi ağlıyordu Ihtiyarlık bir yana,hastalık bir yanlamasına üstelik yıllardan beri içinde kavuşmak isteyip de bilemediği için kavuşamadığı islamiyete olan hasretin sona ermesi bir yanlamasına bu ihtiyar gönlü duygulanmıştı…Mırıldandı: Siz müslümanlar tesbih çekersiniz bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah ’ımı ansam olur mu?

Bu sözden de anladım fakat dedelerimiz savaş sırasında Hakk ’ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş Neyse uzatmayayım hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim Hasta yatağında tesbih çekiyor,biz de gerektiğinde tedavisiyle ilgileniyorduk Ama benim için o daha bir başkalaşmıştı Müslüman olmuştu Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti Beni yalnız bırakma olur mu? Ne gibi Ömer amca ? nadiren gel de bana islamiyeti anlat! sen çok hoş şeylerden bahsediyorsun O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor O günden sonradan her gün yanına gittim Bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım

Fakat günden güne eriyip tükeniyordu Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum Hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum “Hekim Ömer! Lütfen 217 numaralı odaya gelin! Dedim ki içimden “Bizim Ömer amca galiba gezgin? anında yukarı çıktım

Odasına vardığımda gördüğüm görüntü tıpkı şöyleydi: Sağ elinde tesbih açık duran sol kolunun pazusunda vurma Türk bayrağı,göğsünde imanı ile ,koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu Hemen başucuna oturdum Kendisine kelimei şahadet söylettirdim O şekilde kucağımda teslimi ruh etti…

Bir Çanakkale gazisi görmüştüm Yıllar sonradan da olsa Müslüman Türk milletine olan sevgisi tamamen kendisine iman nasip olmuştu

“Ne yalan söyleyeyim, ağladım *
 
858,496Konular
981,692Mesajlar
29,769Kullanıcılar
GuidingSon üye
Üst Alt