iltasyazilim
FD Üye
Çanakkale savaşıyla ilgili kompozisyon
Çanakkaleyle ilgili kompozisyon
Çanakkale ne bir epope ne de bir efsane O bir gerçek Isimsiz kahramanların toprağı Bucak bucak yurdun her köşesinde tek bir gaye uğrunda ölemeye gelenlerin vatanı Bağımsızlığı atardamarı sayanların eşitliğe adalete aşıkların cenneti Cumhuriyetimin altın anahtarı Çanakkale Çanakkale ’m…
Çanakkale bir anahtardın ya sen Türklerin istiklaline açılacak ya da düşmanın kolundan teslim olduracak Ya özgürlüğü tattıracaktın yurduma ya da karartacaktın Dünyamızı büyük kara bulutlarla
Dünya savaşı kapımızı çalana değin rahattı Gelibolu ’n Arıburnu ’n Anafarta ’n Rahattı Osmanlı rahattı padişah…Gelipte dayandı mı afet bir atardamarın kadar yakın o vakit sineye çekildi Osmanlı sineye çekildi padişah Gelibolu gürültüsüz olacaklarda habersiz halkın huzursuz rahatsız…
Ne süre gemileri aldı Osmanlı ne süre gemiler bombaladı Rusya ’ yı ne vakit Osmanlı savaşa girdi işte o zaman torak uyandı ağaç uyandı gök uyandı halk müziği uyandı Hasta adam savaşa girdi Şahlandırdı Atatürk özgürlüğün atını… Ama bilmiyordu daha dünya Türkler ’in gücünü Soy binipte kılıç kuşandıklarında nasıl şahlandıklarını yeri göğü inleten savaş alanlarını özgür aşklarını bilmiyorlardı Bilmiyorlardı Türk ’ ün asırlık vatanını bu değin kolay bırakmayacağını bilmiyorlardı ve Çanakkale ’nin geçilmez olduğunu…
18 Mart günü dayandığında kapıya yurdun her köşesi doğusu batısı kuzeyi güneyi bir oldu tek yürek tek can tek kılıç koştu Çanakkale ’ye İnsan için en manâlı varlığı canıdır ya hani onlar o canı Çanakkale ’ nin alacağını kasıtlı olarak sadece tek fikir “Vatan Sağ Olsun diye gittiler Damarında asil Türk kanı taşıyan hiçbir Türk Anadolu ’ da kalmadı Tümü Çanakkale ’ ye Mustafa Kemal ’ in yanına bağımsız Türk Cumhuriyeti ’nin kapısına koştular Üniversiteler boşaldı konut bark boşaldı Gelibolu Anafartalar Conkbayırı canlandı Kurtarıcılarını gördükçe canladı Toprağını havasını suyunu onlara adadı Laleler açtı Uzatıp boynunu kana çiçekleri hesaplayamadı bile metrekareye kaç mermi düştüğünü Üstüne düştü tek tek Ali Ahmet Hasan Mehmet İsterdiki laleler düşen bedenlere değil O yiğitlerin sevgili saçlarına takılsın… Karışmasın kokusu kan kokusuna…Mektuplarda dolaşsın
Yarım kaldı nameler söylenememiş sözler yarım kaldı Duvaklar kalktı sandığa okul bahçeleri boşaldı Tınmadılar Özgürlüğün şiirini okuyacaktı koca vatan bir ağızdan
Kana doymayan topraklarda kağnılar ilerliyordu Üstünde yattı mermilerle bebeler bağlı yandan Anaların güçlü kollarında taşındılar Yürekleri öyle güçlüydü ki anaların düşman yok onun ecdadı gelse ezilirdi altında bu yüreğin
Daha nice aslan dokundu savaşın kaderine Nasıl da kaldırdı o topu gövdesiyle Seyit Onbaşı…Başının üzerinde taşıdığı inanç Mehmetçiğin inancı topun ağırlığından baskındı
Düşman bilmiyordu nedenini Anzak anlamıyordu kimlerle ve neden savaştığını şaşkındılar Önce öğrendiler savaşta onuru Türklerden öğrendiler sahiden hayallerinin onlarla bir olduğunu Bir sevgili bir yuva çocuklar şayet Hangi ülkede hangi dilde olursa olsun özlemler benzer türkülerdeki yakarışlar aynıydı Ast yana yatan iki cisim…Biri Anzak biri Türk ikisinin de yaşı on beş İkisinin de sol göğsünde bir mektup yazılı sevgiliye Ucu kana bulanmış resmi Biri Mary biri Ayşe
İşte böyle yazıldı O ne bir destan ne bir şiir ne bir öyküydü…O bir inanç o bir gurur o bir feryat bir çığlıktı…Uçurum kenarında yankılandı büyüdü büyüdü Çanakkale ’den Ulusa Kamu ’ tan bütün Evren ’ a haykırdı
“Ben Türk ’üm Onurum üzerinde oturduğum topraktır Dünya var epeyce gözlerde ışıklanan kalplerde şavkı istiklalin dudaklarımızda adı Mustafa Kemal ’ in haykıracağım Ne mutlu bu millete ne mutlu Türk ’üm diyene!
Siz hiç Çanakkale ’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? ya da gecenin bir yarısında Karanlığın içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben duydum İçinizde pek derin fırtınalar kopuyor oysa; gözlerinize anlamını bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor Olur Ya ağlıyor olur ya kahroluyorsunuz lakin o her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir tutam daha eriyor
Niçin bu kadar acı sözler düşüyor dudağımdan kalemime? Eğer o savaşta o yiğitler göğüs gerip o kurşunlara yüreklerinden kocaman surlar örüp kazanmasalardı o savaşı o vakit işte o zaman bizde olmazdık Şayet ayrı olarak devletlerin himayeleri altına girip bu günkü özgürlük özgürlüğü yakalayamazdık; çünkü Çanakkale Türkiye ’ nin geçiş noktası Çanakkale ’nin elimizden alındığını bir düşünsenize! Tanımadığımız insanların Türk topraklarını kazanması ve özgürce “ burası benim dediğini Onlarca Türk ’ ün dedelerimizin atalarımızın ve sırtında kurşun içeren eşlerine yavrularına ve en önemlisi vatanına bir parça yardımı bulunmasını isteyen o analarımızın kanlarıyla sulanmış topraklarımızın bir başkasına ait olmasını… düşünmesi bile korkunç! İnsanın içine en derinden kurşunlar yağıyor sanki Yüreğim bir nebze daha parçalanıyor içimde Kendi kendime diyorum ancak: “ O savaşta mağlup olsaydık hemen bu bağımsız topraklar bizim olur muydu? Kendi vatanımıza emanet toprakların üstünde yürümez miydik? Düşmanlarımız önce Çanakkale ’yi sonradan İstanbul ’ u ve daha sonra… öyle ağır bir savaştan ola ki tüm Türkiye…Lakin Türk Askeriydi onlar! Verir miydiler bu vatanı el oğluna? ‘Hayır ’… Allah Allah diye inliyen sesleriyle savundular bu toprakları…
İşte böyle düşündükçe Çanakkale ’ yi; acaba kırmızıya çalmasaydı deniz bu değin hüzünlü dans etmeseydi yapraklar rüzgarla ve kanla sulanmasaydı bu toprak değerini bilir miydik? Titremezdik yarı banal bir yermiş gibi gelirdi Gerçekte Türkiye ’ nin her yeri kibir kokan topraklarla örtülü değil mi? Dünden bu güne onlarca savaş olmadı mı? Vatan uğruna bu topraklar kanla sulanmadı mı? Doğudan batıya onca insan şehit olmadı mı?
Onlar pek şerefli ve gururluydular ancak yüreklerinin tam ortasında demirden ateş topları saplansa bile yüzlerinde vatanı uğruna can vermenin sevincini taşıyorlardı Ey Türk Askeri! Sen oysa cephenin ardında nasır tutan elerinle savaşırken onlar niçin savaştıkların bile bilmiyorlardı Çanakkale yakılıp yıkılırken ve üstümüze bombalar yağarken düşmana inat kadere inat ve gözlerini kaparken kırmızı yağmurlar altında ölüme inat yeni bir zafer kazanmanın sevinciyle dört elle sarıldın toprağına İçine çekerken deniz kokusunu gözlerin doldu Olur Ya alınyazından belki yeni doğmuş bebeğinin hayalinden…Lakin baş eğmedin
Ey Anadolu ’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada kalmasın Biz bu aziz vatanı ister gecenin kör karanlığında ister alaca şafakta olsun kimselere bırakmayacağız Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı unutmayacağız
Soğuk gece Deniz rüzgarları aşağıda toprak soluklanıyor Kan alıyor gam veriyor Kızıl olmuş deniz ahal coşkun Tanıdık Olmayan gemileri koynuna almış Çanakkale mahçup Dalgalar şahlanmada Süre geleceğin getireceklerinden korkarak yürüyor Gün ağarıyor gün batıyor Çanakkale bizim
Uzak ufak bir köy düşman postallarının çiğneyemediği temiz bir köyBir yaşlı dua ediyor Oğullarını torunun kardeini verdiği umudum canım namusun dediği Çanakkale için Çanakkale ’ye gitmek için
Karlı yollarda bir cephane arabası Arkasında bir bayan Sıcak yüreğinde soğuk savaşı ağırlamış Kağnısında battaniyelere sarılı top mermileri cepheye götürülecek Cephe uzaktan vefat yakın ve Çanakkale bizim
Düşman dört bir yanlamasına saldırmış Bir kol kalmış son umut Altı asırlık devletin son çığlığı Milletin defalarca beraber haykırdığı hür yemini tek şahidi Çanakkale
Pak dudaklar yudum yudum içerken şehitlik şerbetini ölüm getiren bombalar atıyor düşman Düştüğü yere vefat saçan kara tabutlar toprağı delik deşik ediyor Çanakkale hala bizim
Tabanca sesleri kan kol ayak Kıyamet kopuyor Çanakkale mahşer gün uyuyor düşman açıkgöz iki yakalı Çanakkale birbirine hasret Kan dolmuş yüreğine Çanakkale ’nin yine de bizim kalacak
Süngülerin ucuna kalp takıldı mı dünya gelse ne fayda Çanakkale ’de bir ahali var var olma mücadelesi veriyor Ve Çanakkale taşıyla toprağıyla mücadeleye destek ediyor
Nusret Mayın Gemisi yırta yırta boğazın sularını ilerliyo Çanakkale bu kez açıyor sularını Nusret ’in önünde Çanakkale bir kedi uysallığıyla saklıyor mayınları Çanakkale bizim kalıyor
Elazığlı Ahmet Yemenli Ali Trabzonlu Hasan Manisalı Orhan ve bir çok aslan Anadolu ’dan Afrika ’dan Irak ’tan Her şeyini almış canını almış da gelmiş Çanakkale bizim kalsın diye
Seyid Onbaşı kaldırırken bombayı Uyvar önünde Türk kadar güçlüydü Yok bombayı üstünde bulunduğu Çanakkale toprağını kaldırması gerekse bunu da yapardı Kaldırır atırdı Çanakkale bizim kalsın diye
Ve Anafarta ’nın dünyaya ışık saçan sarı çiçeği Ölmeyi emreden kumandanO oysa ölümü mavi gözleriyle korkutan kumandan Attığı her adımda Çanakkale titriyor Mustafa Kemal Paşa “ÇANAKKALE BİZİM diyor
Yabancı bir asker esir düşmüş titriyor Osmanlı ’yı barbar demişler Onu kaba sanıyor Vurulmuş bacağından Çanakkale toprağında Geliyor Türk askeri O geldikçe beriki titriyor Türk askeri kazanç gelmez vuruluyor bir anda Gömleğini yırtıyor Türk askeri koyuyor Anzak ’ın yarasına Anzak baş döndürücü Asker kendi yarasına da toprak basıyor Onca yıldır kaba bildiği Türk askeri adalet ettiği değeri buluyor Ve Anzak da anlıyor reel kahramanın kim olduğunu
Bir kısmı anıtlara alınmış öbür kısmı toprağa taşmış askerler artık yok Deniz dalgalarıyla geçmişi alıp kıyıya ümitleri vuruyor Varsın deniz kızıl olmasın yere bomba düşmesin Yer gök gerçekelri unutmayarak susmuyor haykırıyor Tarihe sığmayan kahramanlar Onlar kanlarının bedelini destanlaşan kahramanlıklarını tarihten zafer olarak aldılar
ÇANAKKALE O BİZE AİT VE DAIMA DE PEK KALACAK
*
Çanakkaleyle ilgili kompozisyon
Çanakkale ne bir epope ne de bir efsane O bir gerçek Isimsiz kahramanların toprağı Bucak bucak yurdun her köşesinde tek bir gaye uğrunda ölemeye gelenlerin vatanı Bağımsızlığı atardamarı sayanların eşitliğe adalete aşıkların cenneti Cumhuriyetimin altın anahtarı Çanakkale Çanakkale ’m…
Çanakkale bir anahtardın ya sen Türklerin istiklaline açılacak ya da düşmanın kolundan teslim olduracak Ya özgürlüğü tattıracaktın yurduma ya da karartacaktın Dünyamızı büyük kara bulutlarla
Dünya savaşı kapımızı çalana değin rahattı Gelibolu ’n Arıburnu ’n Anafarta ’n Rahattı Osmanlı rahattı padişah…Gelipte dayandı mı afet bir atardamarın kadar yakın o vakit sineye çekildi Osmanlı sineye çekildi padişah Gelibolu gürültüsüz olacaklarda habersiz halkın huzursuz rahatsız…
Ne süre gemileri aldı Osmanlı ne süre gemiler bombaladı Rusya ’ yı ne vakit Osmanlı savaşa girdi işte o zaman torak uyandı ağaç uyandı gök uyandı halk müziği uyandı Hasta adam savaşa girdi Şahlandırdı Atatürk özgürlüğün atını… Ama bilmiyordu daha dünya Türkler ’in gücünü Soy binipte kılıç kuşandıklarında nasıl şahlandıklarını yeri göğü inleten savaş alanlarını özgür aşklarını bilmiyorlardı Bilmiyorlardı Türk ’ ün asırlık vatanını bu değin kolay bırakmayacağını bilmiyorlardı ve Çanakkale ’nin geçilmez olduğunu…
18 Mart günü dayandığında kapıya yurdun her köşesi doğusu batısı kuzeyi güneyi bir oldu tek yürek tek can tek kılıç koştu Çanakkale ’ye İnsan için en manâlı varlığı canıdır ya hani onlar o canı Çanakkale ’ nin alacağını kasıtlı olarak sadece tek fikir “Vatan Sağ Olsun diye gittiler Damarında asil Türk kanı taşıyan hiçbir Türk Anadolu ’ da kalmadı Tümü Çanakkale ’ ye Mustafa Kemal ’ in yanına bağımsız Türk Cumhuriyeti ’nin kapısına koştular Üniversiteler boşaldı konut bark boşaldı Gelibolu Anafartalar Conkbayırı canlandı Kurtarıcılarını gördükçe canladı Toprağını havasını suyunu onlara adadı Laleler açtı Uzatıp boynunu kana çiçekleri hesaplayamadı bile metrekareye kaç mermi düştüğünü Üstüne düştü tek tek Ali Ahmet Hasan Mehmet İsterdiki laleler düşen bedenlere değil O yiğitlerin sevgili saçlarına takılsın… Karışmasın kokusu kan kokusuna…Mektuplarda dolaşsın
Yarım kaldı nameler söylenememiş sözler yarım kaldı Duvaklar kalktı sandığa okul bahçeleri boşaldı Tınmadılar Özgürlüğün şiirini okuyacaktı koca vatan bir ağızdan
Kana doymayan topraklarda kağnılar ilerliyordu Üstünde yattı mermilerle bebeler bağlı yandan Anaların güçlü kollarında taşındılar Yürekleri öyle güçlüydü ki anaların düşman yok onun ecdadı gelse ezilirdi altında bu yüreğin
Daha nice aslan dokundu savaşın kaderine Nasıl da kaldırdı o topu gövdesiyle Seyit Onbaşı…Başının üzerinde taşıdığı inanç Mehmetçiğin inancı topun ağırlığından baskındı
Düşman bilmiyordu nedenini Anzak anlamıyordu kimlerle ve neden savaştığını şaşkındılar Önce öğrendiler savaşta onuru Türklerden öğrendiler sahiden hayallerinin onlarla bir olduğunu Bir sevgili bir yuva çocuklar şayet Hangi ülkede hangi dilde olursa olsun özlemler benzer türkülerdeki yakarışlar aynıydı Ast yana yatan iki cisim…Biri Anzak biri Türk ikisinin de yaşı on beş İkisinin de sol göğsünde bir mektup yazılı sevgiliye Ucu kana bulanmış resmi Biri Mary biri Ayşe
İşte böyle yazıldı O ne bir destan ne bir şiir ne bir öyküydü…O bir inanç o bir gurur o bir feryat bir çığlıktı…Uçurum kenarında yankılandı büyüdü büyüdü Çanakkale ’den Ulusa Kamu ’ tan bütün Evren ’ a haykırdı
“Ben Türk ’üm Onurum üzerinde oturduğum topraktır Dünya var epeyce gözlerde ışıklanan kalplerde şavkı istiklalin dudaklarımızda adı Mustafa Kemal ’ in haykıracağım Ne mutlu bu millete ne mutlu Türk ’üm diyene!
Siz hiç Çanakkale ’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? ya da gecenin bir yarısında Karanlığın içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben duydum İçinizde pek derin fırtınalar kopuyor oysa; gözlerinize anlamını bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor Olur Ya ağlıyor olur ya kahroluyorsunuz lakin o her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir tutam daha eriyor
Niçin bu kadar acı sözler düşüyor dudağımdan kalemime? Eğer o savaşta o yiğitler göğüs gerip o kurşunlara yüreklerinden kocaman surlar örüp kazanmasalardı o savaşı o vakit işte o zaman bizde olmazdık Şayet ayrı olarak devletlerin himayeleri altına girip bu günkü özgürlük özgürlüğü yakalayamazdık; çünkü Çanakkale Türkiye ’ nin geçiş noktası Çanakkale ’nin elimizden alındığını bir düşünsenize! Tanımadığımız insanların Türk topraklarını kazanması ve özgürce “ burası benim dediğini Onlarca Türk ’ ün dedelerimizin atalarımızın ve sırtında kurşun içeren eşlerine yavrularına ve en önemlisi vatanına bir parça yardımı bulunmasını isteyen o analarımızın kanlarıyla sulanmış topraklarımızın bir başkasına ait olmasını… düşünmesi bile korkunç! İnsanın içine en derinden kurşunlar yağıyor sanki Yüreğim bir nebze daha parçalanıyor içimde Kendi kendime diyorum ancak: “ O savaşta mağlup olsaydık hemen bu bağımsız topraklar bizim olur muydu? Kendi vatanımıza emanet toprakların üstünde yürümez miydik? Düşmanlarımız önce Çanakkale ’yi sonradan İstanbul ’ u ve daha sonra… öyle ağır bir savaştan ola ki tüm Türkiye…Lakin Türk Askeriydi onlar! Verir miydiler bu vatanı el oğluna? ‘Hayır ’… Allah Allah diye inliyen sesleriyle savundular bu toprakları…
İşte böyle düşündükçe Çanakkale ’ yi; acaba kırmızıya çalmasaydı deniz bu değin hüzünlü dans etmeseydi yapraklar rüzgarla ve kanla sulanmasaydı bu toprak değerini bilir miydik? Titremezdik yarı banal bir yermiş gibi gelirdi Gerçekte Türkiye ’ nin her yeri kibir kokan topraklarla örtülü değil mi? Dünden bu güne onlarca savaş olmadı mı? Vatan uğruna bu topraklar kanla sulanmadı mı? Doğudan batıya onca insan şehit olmadı mı?
Onlar pek şerefli ve gururluydular ancak yüreklerinin tam ortasında demirden ateş topları saplansa bile yüzlerinde vatanı uğruna can vermenin sevincini taşıyorlardı Ey Türk Askeri! Sen oysa cephenin ardında nasır tutan elerinle savaşırken onlar niçin savaştıkların bile bilmiyorlardı Çanakkale yakılıp yıkılırken ve üstümüze bombalar yağarken düşmana inat kadere inat ve gözlerini kaparken kırmızı yağmurlar altında ölüme inat yeni bir zafer kazanmanın sevinciyle dört elle sarıldın toprağına İçine çekerken deniz kokusunu gözlerin doldu Olur Ya alınyazından belki yeni doğmuş bebeğinin hayalinden…Lakin baş eğmedin
Ey Anadolu ’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada kalmasın Biz bu aziz vatanı ister gecenin kör karanlığında ister alaca şafakta olsun kimselere bırakmayacağız Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı unutmayacağız
Soğuk gece Deniz rüzgarları aşağıda toprak soluklanıyor Kan alıyor gam veriyor Kızıl olmuş deniz ahal coşkun Tanıdık Olmayan gemileri koynuna almış Çanakkale mahçup Dalgalar şahlanmada Süre geleceğin getireceklerinden korkarak yürüyor Gün ağarıyor gün batıyor Çanakkale bizim
Uzak ufak bir köy düşman postallarının çiğneyemediği temiz bir köyBir yaşlı dua ediyor Oğullarını torunun kardeini verdiği umudum canım namusun dediği Çanakkale için Çanakkale ’ye gitmek için
Karlı yollarda bir cephane arabası Arkasında bir bayan Sıcak yüreğinde soğuk savaşı ağırlamış Kağnısında battaniyelere sarılı top mermileri cepheye götürülecek Cephe uzaktan vefat yakın ve Çanakkale bizim
Düşman dört bir yanlamasına saldırmış Bir kol kalmış son umut Altı asırlık devletin son çığlığı Milletin defalarca beraber haykırdığı hür yemini tek şahidi Çanakkale
Pak dudaklar yudum yudum içerken şehitlik şerbetini ölüm getiren bombalar atıyor düşman Düştüğü yere vefat saçan kara tabutlar toprağı delik deşik ediyor Çanakkale hala bizim
Tabanca sesleri kan kol ayak Kıyamet kopuyor Çanakkale mahşer gün uyuyor düşman açıkgöz iki yakalı Çanakkale birbirine hasret Kan dolmuş yüreğine Çanakkale ’nin yine de bizim kalacak
Süngülerin ucuna kalp takıldı mı dünya gelse ne fayda Çanakkale ’de bir ahali var var olma mücadelesi veriyor Ve Çanakkale taşıyla toprağıyla mücadeleye destek ediyor
Nusret Mayın Gemisi yırta yırta boğazın sularını ilerliyo Çanakkale bu kez açıyor sularını Nusret ’in önünde Çanakkale bir kedi uysallığıyla saklıyor mayınları Çanakkale bizim kalıyor
Elazığlı Ahmet Yemenli Ali Trabzonlu Hasan Manisalı Orhan ve bir çok aslan Anadolu ’dan Afrika ’dan Irak ’tan Her şeyini almış canını almış da gelmiş Çanakkale bizim kalsın diye
Seyid Onbaşı kaldırırken bombayı Uyvar önünde Türk kadar güçlüydü Yok bombayı üstünde bulunduğu Çanakkale toprağını kaldırması gerekse bunu da yapardı Kaldırır atırdı Çanakkale bizim kalsın diye
Ve Anafarta ’nın dünyaya ışık saçan sarı çiçeği Ölmeyi emreden kumandanO oysa ölümü mavi gözleriyle korkutan kumandan Attığı her adımda Çanakkale titriyor Mustafa Kemal Paşa “ÇANAKKALE BİZİM diyor
Yabancı bir asker esir düşmüş titriyor Osmanlı ’yı barbar demişler Onu kaba sanıyor Vurulmuş bacağından Çanakkale toprağında Geliyor Türk askeri O geldikçe beriki titriyor Türk askeri kazanç gelmez vuruluyor bir anda Gömleğini yırtıyor Türk askeri koyuyor Anzak ’ın yarasına Anzak baş döndürücü Asker kendi yarasına da toprak basıyor Onca yıldır kaba bildiği Türk askeri adalet ettiği değeri buluyor Ve Anzak da anlıyor reel kahramanın kim olduğunu
Bir kısmı anıtlara alınmış öbür kısmı toprağa taşmış askerler artık yok Deniz dalgalarıyla geçmişi alıp kıyıya ümitleri vuruyor Varsın deniz kızıl olmasın yere bomba düşmesin Yer gök gerçekelri unutmayarak susmuyor haykırıyor Tarihe sığmayan kahramanlar Onlar kanlarının bedelini destanlaşan kahramanlıklarını tarihten zafer olarak aldılar
ÇANAKKALE O BİZE AİT VE DAIMA DE PEK KALACAK
*