Canlıların Beslenme Zincirini yazan mısınız Canlıların Besin Zinciri Gıda basamağı; bir ekosistemdeki gıda zincirinin aşamalarından her davranışlarına tarafından öbür basamaklarda sıfırlandırılır Ilk ve en daha alçak basamakta fotosenaaayoluyla kendi besinini kendisi üretebilen yeşil bitki örtüsü ( üreticiler) bulunur Tümör ya da nebati ürünler, ikinci basamaktaki otobur hayvanlar göre yenir Üçüncü basamakta, otçulları yiyen ilk etçiler, dördüncü basamakta da ilk etçileri yiyen ikincil etçiler yer alır Canlıların çoğu birkaç gıda basamağında pat diye beslendiği için , leşle yada nebati ürünler de beslenir Bir Takım otçullar da zaman zaman hayvansal ürünleri yer Baktariler ve mantar gibi çürükçül canlıların, ölmüş, birincil basamaktaki bitkilerin yararlanabileceği besinler haline getirilmesi ise farklı bir gıda basamağını oluşturur Gıda zinciri ekolojide, madde ve enerjinin bir canlıdan öbürüne yiyecek biçimde aktarılma dizisi Canlıların çoğu yalnızca bir tek hayvan ya da bitki türüyle beslenmedikleri için, besin zinciri ilk halkasıdır Etçil gıda zincirinde bitkilerle beslenen (otobur) bir hayvanı daha büyük bir hayvan yer ve ielk besin kaynağından gelen madde ve enerji bu etçil hayvana aktarılmış olur Parazit gıda zincirinde, minik bir canlı, kendisinden daha büyük olan konağın bir bölümüyle beslenirken kendisi de daha minik asalakların konağı olabilir Saprofit beslenme zincirinde ise mikroorganizmalar ölü organik maddelerle beslenerek yaşamlarını sürdürür Gıda zincirinin halkalarını yaratıcı her gıda basamağında ısı biçiminde bir enerji kaybı olacağından bir beslenme zincirinde en fazla dört ya da beş basamak bulunabilir Nüfus yoğunlugun fazla yüksek olduğu bölgelerde yaşamış insanlar, tahıl yiyen hayvanlar yerine aracısız olarak tahıllar beslenerek beslenme zincirinin bir halkasını azalttıklarından, toplam gıda arzını arttırmış olurlar Beslenme zincirine kadar kısalırsa son tüketiciye ulaşan toplam enerji miktarı da öyle artar Ot Gibi Yaşama gibi kendi besinini üretme yeteneği olmayan hayvanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için diğer canlıları yemek yemek zorundadır Bu yüzden doğadaki yabani hayvanların yaşamı genellikle başka bir hayvanların yaşamı genelde başka bir hayvana yem olarak son bulunurMesela ot yiyerek beslenen bir tavşan günün birinde bir tilkiye yem olur, tilki ölünce de onun leşini bu defa sinek kurtçuları ile leşböcekleri yiyip bitirir Bitkilerden başlayıp çeşitli hayvanların birbirini yemesiyle sürüp giden bu ilişkiyi çevirebilir (ekoloji) uzmanları beslenmezinciri olarak adlandırılır Doğada tek tür yiyecekle beslenen hayvan öyle azdır Tavşan yalnız otları yok yabani meyveleri ağaçların yaprak ve filizlerini de yiyebilir Tilki ise tavşandan başka fareleri, şıçanları, kümes hayvanlarını ve böcekleri yiyerek beslenir bu nedenle, çok kompleks olan bu ilişkiler ağını anlayabilmek için, öyle fazla beslenme zincirin arasındaki bağlantıyı belirlemek gerekir Çevre Bilim Uzmanları bu bağlantıyı kullanmak için, canlıların adlarını veya resimlerini oklarla birleştirerek detaylı şemalar çizerler Genelde bir örümcek ağı kadar karışık olan bu şemalar ağı denir Gerçekte dağa son derece kompleks olduğu için ğerçeğe birebir uyan bir beslenme ağı çizmek çok güçtür Bu ağa katılacak her yeni hayvan diğer bir canlıyı yediğinden ya da diğer bir canlıya yem olduğundan, ağa eklenecek okların sonu gelmeyecektir Çevrebilimciler bu güçlüğü alt etmek için genelde bir hayvanın yalnızca temel yiyeceklerini veya emin bir bitki türünü yiyen bellibaşlı hayvanları göstermekle yetinirler Beslenme ağının çizilmesiyle, doğadaki bu kompleks ilişkinin bir takım notları açıklığa kavuşur Enerjisini güneş ışığından hammaddelerini topraktan ve sudan alarak kendi besinini kendisi üretebilirler yeşil bitki örtüsü genelde en alt basamağa yerleştirilir Temel olarak bitkiyle beslenen tavşan ve sıçan gibi hayvanlar bir üst basamakta toplanabilir Bunlar otçul hayvanlardır Daha fazla öbür hayvanları yiyerek beslenen gelincik ve baykuş gibi hayvanlar ise daha yukarıdaki basamakta yer alır Bunlar etçilerdir Otçullar ile etçiller arasındaki basamağa da ayrıca bitki hem hayvan yiyen porsuk, tilki gibi hayvanlar yerleştirilir Bunlarda hepçiler’dir Besin basamağı denen bu aşamaların belirlenmesinden sonra beslenme ağı allak bullak bir çizgiler yumağı olmaktan çıkarak uyumlu bir şemaya dönüşür Bu şemaya bakıldığında, bitkilerden otçulara ve etçilere dürüst gidildikçe her basamakta daha eksik sayada canlı olduğu dobra dobra görülebilir bu nedenle, tabanı geniş tepesi rahat olan bu şekil bir piramidi andırır Bu beslenme piramidinin tabanında yaprak, ot, çiçek ve ağaçlarıyla topluluk bir bitki topluluğu, tepesinde ise sadece bir iki gelincik yada baykuş vardır Yukarıda sözü edilen hayvanların birçok ormanda yaşadığı için, çizilen bu piramit bir orman bölgesi gıda ağıdır Lakin çöllerde tropik ormanlara varıncaya değin, her yaşam ortamı için besin ağı çizilebilir Örneğin denizlerdeki besin ağının en alt basamağında nebati plankton veya fitoplankton denen çok küçük tümör yer alır Minik balıklar ve öbür deniz ara basamaklardır En üstte ise köpekbalıkları, katil balinalar gibi iri ve yırtıcı hayvanlar bulunur Gıda ağlarının incelenmesi bilim adamlarına çoğu açıdan asistan olur Söz gelimi bir ormandaki aynı türden bütün ağaçlar kesildiğinde ne olacağını önceden görebilmek için o ormanın besin ağı çizilir Eğer az bulunun bir hayvan türü bu ağaçlardan beslenen hayvanları yiyerek yaşıyorsa, böyle bir kesim bu türün yaşamını tehliaaae atacaktır Çevre korumacılar bir türü ya da bölgeyi en iyi nasıl koruyabileceklerine karar verirken, gıda ağlarından ve yarı yöntemlerden fazla yararlanırlar Tüm canlılar hayatlarını sürdürebilmek için besin maddelerini tüketmek zorundadır Bazi canlılar bu besinlerinin çoğunu kendi vücutlarında üretirler Böyle canlılara ototrof denir Bir fazla canlı ise gerekli besinleri dış ortamdan hazırlanmış olmak zorundadır Böyle canlılara ise hetteraf denir Üç değişiklik besin vardır Bütün hücrelerin en önemli enerji kaynaklarıdır Genel formülleri cn (H2 O) ile gösterilir Bu formülde dekstroz için “n yerine b yazarsak C6 H12 I6 solunum ürünleri H2 O ve CO2 dir Karbonhitradlar, bitkilerde hücre çeperinin yapısını oluşturarak bütün canlı hücrelerde zarın yapısına katılarak ONA ve RNA da bulunarak yapı fonksiyon da görülür Yapısındaki şeker molekülünün sayısına kadar üç çeşit şeker vardır a) Monosakkoritler (Tek Şekerler): Kolay şekerlerde denir İçerdikleri karbon atom sayısına tarafından 6 karbonlu olanlar (eksozlar); Glikoz, Fruktoz, Monosakkoritler, Disakkorit ve polisakkarıtlerin yapı taşı (monomeri) dirler Dekstroz: Özgürlük olarak bol, üzüm ve incirde bol bulunur Tüm polisakkaritlerin yapısını oluşturur Fruktoz: Bol ve olgun meyvelerde bol bulunur Süt Şekeri denir Bunun için hayvansal bir gıda maddesidir Riboz: RNA nın ATP nin ve bazı enzimlerin yapısında bulunur Deoksiriboz ise DNA nın yapısında bulunur b) Disokkaritler (çif şeker) İki monosakkaritin birleşerek meydana getirdiği şekerlerdir Maltoz (molt şekeri) Dekstroz+Dekstroz Süt Şekeri (süt şekeri) Üzüm Şekeri+Galaktoz Sükroz (sokkaroz Çaş şakari) Dekstroz+Fruktoz Maltoz ve sükroz bitkilerinden, Loktoz da insan ve memeli hayvanlardan sağlanır Palisakkaritler Çok sayıda glikozun bağlanmasıyla oluşurlar Yeni glikozun dehidrosyon oluşmuş polimarlerdir Üzüm Şekeri+Üzüm Şekeri+ + Üzüm Şekeri Polisakkorit + (n1) H2 O Tümü aynı inşa maddesinden oluştuğu halde bedensel ve kimyasal özellikleri farklıdır Çünkü, glikoz molüküllerinin herbirine bağlanma biçimleri farklıdır Nişasta: Bitki hücrelerinde bulunur, hayvan hücrelerinde bulunmaz Suda erimez Bağırsık epitelinden direkt kanageçmezler Bitkilerin ambar ettiği gıda maddesidir Hayvanların birçok sindirerek enerji hammaddesi olarak kullanır Selüloz: Bitki hücrelerinde bulunur Suda erimez Bağırsak epitelinden doğrudan kana geçmez Geviş getiren memelilerde, bir takım kuşlarda ve termitlerde (beyaz karıncalar) sindirilerek kullanılır Ağaçların yapısının takriben %50 si selulozdur Glikojen: Hayvan hücrelerinde bulunur ve hayvansal nişasta da denir en fazla karaciğer ve kaslarda bulunur Hayvanların en seri kullanıldığı protez enerji deposudur Suda çözünür 2) Yağlar (Lipidler): Lipidler C, H, O atomundan meydana kazanç Bazılarında fosfor ve azot gibi elementler de yer alır Yapısındaki oksijen oranı şekerden azdır Yapılarında yağ asitleri gliserol ve başka bir takım maddeler bulunur 3 yağ asidi+1 Gliserol yağ+3 H2O Yağ asitleri gliserol ile ester bağlarıyla bağlanır ve su açığa çıkarıllar (dehidrosyon) Bir gliserol bağlanan yağ asitleri aynı olabileceği gibi öbür da olabilir Bundan nedeniyle yağların çoğu türevi meydana gelmiştir Yağlar suda hiç çözünmez veya fazla aç çözünürler Aseton, eter, kloroform, benzen ve içki gibi organik çözücülerde çözünürler Hücrede enerji ve inşa maddesi olarak (hücresel zarı) kullanılır Hem deri aşağıda ısı kaybının önlenmesinde ve hayvanlarda farklı alanlara yönlendirilmiş organların dış kısmının korunmasında görevlidir Solunumla yakılmaları (oksidosyonların) sonucunda fazla miktarda mitebolik su açığa çıkarırlar Bunun için bilhassa kış uykusuna yatan uzun vakit göç eden ve suyun eksik olduğu ortamlardayaşayan iyi bir ambar ve enerji hammaddesidirler bununla birlikte hafif olduğundan uçmada hayvana üstünlük sağlarlar Yağların yıkımı ve kullanımı uzun sürdüğünden hücreler güç kaynağı olarak karbonhitratlardan sonradan tercih edilirler En manâlı lipidler yağ asitleri, yağlar (nötr yağları) fosfolipidler, steroidlerdir Yağ asitleri en basit lipidled olup, uzun karbon zincirlerinde oluşurlar Karbonlar arasındaki bütün bağlar tekli ise batmış, çift tahvil varsa doymamış yağ asitleri diye adlandırılırlar Çoğunlukla sıvı yağlar bitkisel kaynaklı olup, doymamış yağ asitleri içerirler Katı yağlar ise genel olarak hayvansal kaynaklı olup, batmış yağlar asitleri içerirler Doymamış yağların yüksek sıcaklık ve basınçta hidrojenle doğrulmasında margarinler elde edilirOleik asit, zeytinyağı ilk kez olmak üzere birçok yağın yapısında bulunan, 18 karbonlu doymamış bir yağ asitidir Linoleik asit ise ençok tohumlarda bulunan dolmamış yağ asitidir Butirik asit tereyağında, palmatik asit ise hem nebati keza hayvansal yağlarda bulunabilen doymuş yağ asitleridir Steroidler zorların yapısına katıldığı gibi vitamin ve hormon olarak da atama alırlar Fosfolipidler hücresel zarının manâlı yeapı elemanlarıdır Yapılarda C, H, O ve N bulunur Bazılharında 5 de yer alır Yapı taşları 20 çeşitlilik amino asittir Kolay bir protein yüzlerce amino asitin birleşmesi sonucu meydana gelir Hücrelerin mokromeleküllerinde olup, temel inşa maddesidirler Solunumla oysa güç durumlarda yakılırlar Solunum ürünü olarak H2 O üre ürik asit H2S, CO2 ve NH3 gibi artıklar oluştururlar Amino asitlerin genel formülleri Formüldeki “R (radikal kök) grubu 20 çeşit amino asitin hepsinde farklıdır Bütün amino asitlerde karboksit ve amino grubu bulunduğu için proteinler ve amino asitler hem baz özelliği gösterirler Proteinle n sayıda (503000 arasında) amino asitin bağları ile birleşmesinden oluşurlar A++A AsitProtein (Polipeptit)n 1) HO2 Proteindeki amino asitler birbirine bağlayan kaplumbağa kabuğu peptid bağı denir Peptit bağı 1 Amino asitin karboksil grubu ile 2 Amino asitin amin grubu aralarında meydana gelir ve bu sırada bir su açığa çıkar Peptit bağlarının tümü aynıdır Lakin miktarına tabi olarak değişir Proteinler yapıcı ve onarıcı moleküllerdir Az miktarda da enerji verici olarak kullanırlar Organizmalar ancak uzun süren bir açlıkta proteinleri solunumda fazlaca yıkmaya başlarlar Bu durumda hücrelerin protein senaaai protein yıkımından azdır Her canlı gözenekli olan kendi proteinini senaaalemek zorunda çünkü proteinlerdeki amino asit sırasını DNA belirler Hücrede oluşan proteinlerin bir kısmı enzim bir kısmı hormon kısmı antıkar, bir kısmı ise yapısal görevler üzere özelleşmemişlerdir Yapısal proteinler hücrenin çeşitli organellerinin yapısıda da bulunur Hücresel zarının yapısında lipoprotein, glikoprotein gibi bambaşka protein bileşikleri vardır Vücutta düzenleştirici fonksiyon görürler Bazıları enzimlerinin yapısına katılır Sindirim sisteminde sırık kana emilirler Yeşil tümör gereklilik duyuldukları vitaminleri kendileri senaaaler Insanlar ve hayvanlar vitamin senaaai fazla azdır Yalnızca bir takım provitaminleri reel vitaminlere çevirebilinler Birçok vitamini dışarıdan hazır almaları gerekir Vitaminler fazla az miktarda bile etkin olurlar Eksikliklerinde farklı alanlara yönlendirilmiş aksaklık ve hastalıklar ortaya çıkar Çoğu süre vitamin alınca ilgil aksama geçer Ama gelişme dönemindeki aksamlar daimi sonuçlar doğrulabilir Vitamin Adı | Önlediği Aksama A vitamini Gece körlüğü D vitamini Reşitizm (Kemiklerde bozukluk) E vitamini Kısırlık ve üreme bozukluğu K vitamini Kanın pıhtılaşması B vitamini Beri beri anemi C vitamini Skorbüt (diş etinde kanama) PP vitamini Pellegra deri hastalığı Vitaminler suda ve yağda eriyen olarak ikiye ayrılır A D E ve K vitaminleri yağda çözünürler Birazcık daha uzun süre bozulmadan kalabilirler Bunun için karaciğerde depolanır Bu grubu vitaminleri ve C vitamini suda çözünür Uzun süre kalamaz Özellikle C vitamini taze alınmalıdır Isıtmakla, bekletmekle, metollere temasla değerlerinden kaybederler Depolanmazlar, fazlası atılır Et, karaciğer, süt, yeşil sebzeler, tüm taze meyveler, tahıl ürünleri, peynir, tereyağı, balık yağı vb Yeşil salatalar lahza zenğin vitamin kaynakları kabul edilirler Su ve madensel tuzlardır Keza canlı vucudunda hem de cansız ortamda bulunur Minik moleküllü olup aralıksız ve yeterince bulunurlar İnorganik maddelerdir Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar Enzimlerin yapısına katılırlar Vitaminler birlikte düzenleştirici olarak görev yaparlar Vücudumuzda CI, P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metollerinin baz özelliğindeki bileşiklerine rastlanmaktadır Organizmada eksik da olsa 15 değin mineral maddeye gereklilik duyulur Mineral maddelerin vücut içindeki görevini üç başlık aşağıda toplayabiliriz 1) Karoser içindeki bir çok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısını oluştururlar Bunlar demir (Fe) ve fosfor (P) gibi elementlerdir 2) Kemiklerin ve dişlerin bayağı olarak gelişmesini sağlar Bunlar için gerekli olan madensel maddeler, kalsiyum (Ca), fosfor (P) ve mağnezyum (Mg) 3) Ceset ve gözenekli olan sıvısının osmatik basıncını düzenler Bunlardan gözenekli olan içi sıvıda Sodyum (Na), klor (Cı), hücresel dışı sıvıda potosyum (K), magnezyum (Mg) ve fosfor (P) Vücudumuzun en kayda değer maddelerden biri sudur Yaşa tarafından vücutlarının %40 %75 sudur Bu su dıştan alındığı gibi, vucutta ara mahsul olarak oluşur, Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur Her tür madde metamorfoz “doku sıvısı denilen bu çözeltiyle sağlar Canlılar İçin Suyun Önemi a) Mükemmel bir çözücüdür b) Besin maddelerini taşın c) Metebolizma olaylarını hızlandırır d) Cisim ısısının fazlası dışarıda suyla atılır e) Besinlerin sindirimi suyla yapılır f) Çoğu kimyasal tepkime için gereklidir