iltasyazilim
FD Üye
Cebir hakkında veri
Cebir ne seslenmek
BİZANS'TA CEBİR
Bir Takım kaynaklar, Bizans'ta ileri bir matematiğin varlığı hakkında geniş veri verirler Ortalama 1000 yıllık hayatı olan Bizans'in, matematik tarihinde, Eski Yunan matematiğini, ilerletip geliştirmesi bakımından, öyle aydınlık bir duruma sahip değildi Bu atama matematikçileri olarak kayıtlı ve bununla birlikte Nikomedya (İzmit) rahibi olan Masimus Planudes (İzmit 1260 İstanbul 1310), Diofantos' un birinci ve ikinci kitaplarına dair yalnızca tefsir yazabilmiştir M Planudes'in en fazla bahsedilen eseri, 1300 yılında yazdığı Hint Hesabı'dır Planudes; bu eserinde, karekök alma kuralını, Diafantos'un eserini olmak suretiyle Hint metodunu dilekçe etmişti
14 yüzyılın ikinci yarısından itibaren, 15 yüzyılın ilk yarısına değin (İstanbul'un fethi yıllarına kasıcacık), Bizans matematiğinde bilim tarihinde isim bırakmış matematikçilere rastlanılmaz Bu tarihlerde, siyasal olaylar yüzünden, bilim ihmalkârlık edilmiştir Bu tarihlerin acayip bir olayı, İstanbul'da gizli kalmış özel kişisel kitaplıkların dışarıya, elyazması ne dek eser varsa İtalya'ya götürülmüştür İstanbul'da el yazmalarına ait hiç bir eser bırakmamışlardır Givanni Aurispa'nin (13691460) Bizans'tan Venedik'e 238 el yazması eser götürdüğü tarihi bir durum olarak bilinmektedir
Bizans matematiğinin durumunu, ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamit Dilgan Matematik Tarih ve Tekamülüne Bir Görüş adlı eserinde şöyle yazar : Bizans'ta tam anlamıyla büyük matematikçi yetişmemiştir Bir çoğunun eserleri (birkaçı müstesna) mütevazi ve basittir, Hatta bazılarının eserlerindeki problemlerin, yazarları kadar anlaşılamadığı seziliyor Bütün bu hususlar, Eski
Yunan dehasının gerilemiş ve tükenmiş olduğuna canlı birer örnek teşkil eder Şu dek var ancak,
Bizans matematiği, aynı devrelerdeki Roma matematiğinden çok daha ileri bir durumda olmakla beraber, Doğu İslam Dünyası Matematiğine nazaran fazla geri kalmıştı''
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
CEBİRİN AVRUPA'DA GÖRÜLMESİ
Matematik tarihi eserleri; yazılan ilk cebir kitabının Harezmi'nin elKitabü'l Muhtasar fi Hesabi'l Cebri ve'l Karşılıklı Olma adlı eseri olduğunu belirtir Batılı yazarların da belirttikleri gibi, İspanya yoluyla Avrupa'ya giren birincil cebir kitabı, Harezmi'nin adını belirttiğimiz eseridir Bu eserde görülen çözüm yolları, İtalyan matematikçi, Leonardo Pisano (1170 1250) kadar yazılmış Liner Abacı (Hesap Metodu) adlı kitap ile 1202 yılında İtalya'ya girmiştir Bu eser, Batılı matematikçilerden; Passioli, Tartiaglie ve Cardon'un çalışmalarına temel eser olmuşturÖyle fakat, bu matematikçilerin eserleri incelendiğinde, Harezmi'ye ait izlerin varlığını görmek mümkündür Harezmi'nin eseri ile yukarıda adlarını belirttiğimiz matematikçilerin eserlerini ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamid Dilgan bu konu ile ilgili olarak aynen şunları söyler: Batılı yazarlar cebiri, Cebri ve'l Mukabel adlı eserin Latince tercümesinden öğrenmişlerdirAdnan Adıvar ise bir makalesinde şunları yazar: GLibri kadar, 1915 yılında New York'ta yapılan tercümenin esancak Latince nüshanın üzerinde İspanya'da bulunan Sagovia şehrinin adı 1145 yılında yazılı olduğunu belirterek bu tarihe, bununla beraber Avrupa'da Cebirin Doğuş Tarihi olarak bakmak mümkündür
Harezmi'nin bu eseri, esas eser kabul edilerek bu konuda, Avrupa'da cebirle ilgili yeni eserler yazılı ve Harezmi adı ile eserinin adı kısa sürede yayılmaya başlamıştır
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
ESKİ HİNT DÜNYASI'NDA CEBİR
İçinde bulunduğumuz yüzyılın araştırmaları; Eski Hint Dünyası'nda bilhassa 6 , 7 , 9 ve 12 yüzyıllarda, matematikle ilgili olarak, çağının veri seviyesinin üstteki düzeyinde acayip bilimsel alıştırmaların varlığını ortaya koymuştur Eserleriyle adları zamanımıza kadar gelebilen, Hint matematikçileri, bilim tarihinde kendilerini etkin bir şekilde göstermektedir Bunlardan belirttiğimiz yüzyıllar içinde yaşamış olanlardan: Brahmagupta, Aryabatha, Mahavra ve Bhaskara adlarını belirtebiliriz Kaynaklar; Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı eserinde de, münferit cebir konularının görüldüğünü, oysa bunların uyumlu ve uzun uzadıya, cebir konularını kapsayan sistemli bir eser olmaktan uzaktan olduğunu belirtir Buraya dek; adlarını belirttiğimiz; Diofantos'un Aritmetikave Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı iki eserde, ikinci derece denklemlerin çizim aracılığıyla (geometrik yolla) çözümlerinden iddia olmadığını ve mevcut bilgilerin de Mezopotamya menşeli olduğunda kaynaklar hemfikirlerdir
ESKİ MISIRLILAR'DA CEBİR
İnceleyebildiğiniz kaynaklarda; Mısırlılarda, bugünkü cebirin herhangi bir şeklinin varlığına dair, kesin bilgiler görülmemektedir Oysa; Mısırlılarda, bugünkü cebir konularına benzeşen, epeyce ilkel cebirin varlığı görülmektedir Bu konuda aha hesabı adı verilen bir hesaplama türüne rastlanılmaktadır Bu hesaplama türü hakkında, Kültürlü Sayılı Mısırlılar'da ve Mezopotamyalılar'da Matematik, Astronomi ve Tıp adlı eserinde Berlin ve Rhind Papirüslerine dayanarak şu bilgiyi vermekte;
Aha kelimesi, grup ya da miktar anlamına gelmektedir Böyle adlandırma, bir metot görüşü olarak üretilmiş olmakla beraber, aha hesaplarında, Hatalı ve Test yoluyla Yoklayarak çözümmetodu kullanılmış olduğu görülmektedir Keza bu usulle, bir takım çözümler cebiri hatırlatıyor Adı geçen eserde; bu nesil hesabın nasıl yapıldığına dair, açıklamalı iki misal verildikten daha sonra; müsteşrik S Gantz'a atfen altı örnek belirtmektedir Bunlar :
xy 43 ; xy 12
xy 40 ; x (52)y
xy 40 ; xy (13) + (115) 25
10xy 120 ; y (34)x
x2 + y2 100 ; y (34)x
a2 + b2 400 ; a 2x ; b (32)x
Derhal belirlemek gerekir ancak; bu örnekler, Mısırlıların aha hesabında yaptıklarının, bugünkü cebrik düşünceye kadar düzenlenmiş gösterim ve düzen şekilleridir
Yukarıdaki altı tip örnekte görülebileceği gibi, problemler daima özel durumları temsilcilik ediyor Lahzacak, Kültürlü Sayılı adı geçen eserinde, bu konuda : Mısırlı matematikçinin zihninde belli çözüm yollarının ve genel formüllerin bulunduğuna kararsızlık yoktur Örneğin aha hesaplarıyla ilgili papirüslerde, herhangi bir metot laf konusu edilmemesine karşın, bunlarda özel bir metoda uyulduğu gayet sarih bir şekilde görülmektedir Problemlerin pedagojik amaçlarla bu şekilde tertiplenmiş oldukları söylenebilir
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
ESKİ YUNAN'DA CEBİR
Çoğu kaynaklarda; cebir denildiğinde, Eski Roma çağı Yunan matematikçisi Diofantos'un (225400) adından bahsedilir Diofantos'un Aritmetika adlı bir eseri mevcut olup, bu eserde sistemli olmamak üzere, münferit bazı cebir konuları ile birlikte, ikinci derece denklemlerin çözümü görülmektedir Fakat, Diofantos devri Yunan matematiği, bazı harf ve semboller ile açıklama edilmekte olduğundan, Diofatos'un Jukarda adını belirttiğimiz eseri, Harezmi'deki cebir işaretleri ve sistemlerinin oynadığı rolden mahrum olması bakımından reel anlamda uyumlu ve disiplinli bir cebir kitabı olmaktan uzaktır Kaldı ancak; Harezmi'nin Cebri ve'l Mukabele adlı eserinde görülen çözüm yolları, adamakıllı geometrik düşüncelerle temellendirilmiş olup, bu tür sistemli çözümü de, cebire birincil ithal edenin, Harezmi olduğu son yüzyıl içinde yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur
Diofantos'ta görülen ikinci derece denklemlerin çözüm metotları, Mezopotamyalılar'ınkine benzemektedir Aydınlatılmış Sayılı adı geçen eserinde : Mezopotamyalılarda görülen denklem çözme geleneklerinin, Diofantos'ta devam ettiği görülmektedir Çağırmak ama Diofantos'taki şekliyle Yunan cebri Mezopotamya cebirirıin az daha, direkt bir devamını, Abdülhamit İbni vasi Türk (? 847) ile Harezmi cebri ise tadil edilmiş bir şekildeki devamını teşkil etmektedir
Yine adı geçen eserde: Öklid'in Elementler adlı kitabında görülen:
(a)2 + (ab)2 2 (a22) ya da
2(a22) (a)2 (ab)2
şeklindeki özdeşliğin, cebirsel ifadelerin basitleştirilmesi ve çözümlerin basit tiplere irca edilmesi için, Mezopotamya matematikçileri göre kullanılmış olduğu belirtilir
MEZOPOTAMYALILAR'DA CEBİR
Eski Mısır (MÖ XVIII yy) devrine ait papirüslerde, cebir işlemleri gibi yorumlanması olası bir takım problemlere rastlanmıştır Fakat Babil matematiği MÖ 3000'e kadar çıktığından, bu konudaki Darı bilgisine, Babil bilimiyle bağlantı neticesinde varılmış olduğu kabul edilmektedir Bununla beraber, Babil cebirinin, ne sembolik isaretler yönünden, ne de bilhassa negatifsayılar kavramı itibariyle müstakil bir bilim dalı olarak kurulmuş bulunduğunu bildirmek muhtemel değildir Bu sonuca çok sonraları varılmıştır MS V VI yüzyıllarda, Hind'de, sıfır kavramıyla birlikte, ilk merhale aşılarak, VIII asır ortalarından itibaren, İslam bilginleri göre yüksek bir mertebeye çıkarılmıştır ÖzellikleEl Cebr v'el Mukabeleadı aşağı ilk cebir kitabının bir müslüman Türk bilgini olan El Harezmi'ye ait bulunduğunu söyleyebiliriz Lakin cebirin, daha MÖ 3000'lerden itibaren, Mezopotamya'da var olmuş ve hayli gelişmil bulunduğu bugün kabul edilmektedir
Bugün bir ya da çok bilinmeyenli cebir denklemleriyle çözdüğümüz türden birçok problemlere Babil tabletlerinde rastlanmıştır Mesela: Bu tablette, bir dikdörtgenin eniyle boyunu veren sayılar birbiriyle çarpılır ve bu sayılar arasındaki ayrım, bu çarpıma eklenirse 153 elde ediliyor Aynı sayılar birbirine eklenirse 27 çıkıyor Bu şeklin eni, boyu ve yüzölçümü nedir sorusu soruluyor ve yanıt olarak: 20, 7 ve 140 değerleri veriliyor
Kaynak: Bilimler Tarihi Celal Saraç
TÜRK İSLAM DÜNYASI'NDA CEBİR
Objektif olarak hazırlanmış, matematik tarihi eserleri incelendiğinde, açık olarak şu hüküm görülür; Matematiğin geniş bir dalı olan cebire ait temel bilgilerin büyük bir çoğunluğu, 8 ile 16 yüzyıl Türk İslam Dünyası alimleri tarafından ilk olarak ortaya konulmuş ve emin bir noktaya kadar da geliştirilmiştir
İslamiyetin Açılış Yılları
İslamiyetin açılış yıllarında; dini günlerin tespiti, namaz vakitlerinin belirlenmesi, takvim hazırlanmışlanması gibi dini problemlerle uğraşılmış olunduğu belirlenmiş ise de, o tahsis İslam matematikçilerinin, arazi ölçüleri, veraset hesapları, boy tayini ve jurnal yaşantı için gerekli pratik ölçme ve hesaplamalar hakkında bir takım çalışmaların varlığı laf konusu olabilir Hamid Dilgan; Büyük Matematikçi Ömer Hayyam adlı eserinde bu konuda şunları yazan : İslam matematiği, ancak hicretin ikinci asır ortalarında Bağdat'ta doğmuşturAncak bu tarihten itibaren, Bağdat'ta kurulan ve bugünkü Üniversitelere benzer kurum olan Bakımlıül Hikme'de ilk kez matematik almak üzere, öbür bilimler şipşak gelişmeye başlamıştır
Gıyasüddin Cemşid ve Cebir
Gıyasuddin Cemşid, aritmetikle ilgili ilmi çalışmalarının yanına, cebirde yüksek dereceden nümerik denklemlerin yaklaşık çözümlerine, kendi görüşü olarak ortaya koyduğu orjinal çözüm yolları ile, etkinliğini zamanımıza kadar sürdürmüştür Bu konuda; özellikle; ax3 + x3 bx tipindeki üçüncü derece denklemlerin çözümünde, zamanı için yeni olan çözüm yolları ortaya koymuştur *
Cebir ne seslenmek
BİZANS'TA CEBİR
Bir Takım kaynaklar, Bizans'ta ileri bir matematiğin varlığı hakkında geniş veri verirler Ortalama 1000 yıllık hayatı olan Bizans'in, matematik tarihinde, Eski Yunan matematiğini, ilerletip geliştirmesi bakımından, öyle aydınlık bir duruma sahip değildi Bu atama matematikçileri olarak kayıtlı ve bununla birlikte Nikomedya (İzmit) rahibi olan Masimus Planudes (İzmit 1260 İstanbul 1310), Diofantos' un birinci ve ikinci kitaplarına dair yalnızca tefsir yazabilmiştir M Planudes'in en fazla bahsedilen eseri, 1300 yılında yazdığı Hint Hesabı'dır Planudes; bu eserinde, karekök alma kuralını, Diafantos'un eserini olmak suretiyle Hint metodunu dilekçe etmişti
14 yüzyılın ikinci yarısından itibaren, 15 yüzyılın ilk yarısına değin (İstanbul'un fethi yıllarına kasıcacık), Bizans matematiğinde bilim tarihinde isim bırakmış matematikçilere rastlanılmaz Bu tarihlerde, siyasal olaylar yüzünden, bilim ihmalkârlık edilmiştir Bu tarihlerin acayip bir olayı, İstanbul'da gizli kalmış özel kişisel kitaplıkların dışarıya, elyazması ne dek eser varsa İtalya'ya götürülmüştür İstanbul'da el yazmalarına ait hiç bir eser bırakmamışlardır Givanni Aurispa'nin (13691460) Bizans'tan Venedik'e 238 el yazması eser götürdüğü tarihi bir durum olarak bilinmektedir
Bizans matematiğinin durumunu, ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamit Dilgan Matematik Tarih ve Tekamülüne Bir Görüş adlı eserinde şöyle yazar : Bizans'ta tam anlamıyla büyük matematikçi yetişmemiştir Bir çoğunun eserleri (birkaçı müstesna) mütevazi ve basittir, Hatta bazılarının eserlerindeki problemlerin, yazarları kadar anlaşılamadığı seziliyor Bütün bu hususlar, Eski
Yunan dehasının gerilemiş ve tükenmiş olduğuna canlı birer örnek teşkil eder Şu dek var ancak,
Bizans matematiği, aynı devrelerdeki Roma matematiğinden çok daha ileri bir durumda olmakla beraber, Doğu İslam Dünyası Matematiğine nazaran fazla geri kalmıştı''
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
CEBİRİN AVRUPA'DA GÖRÜLMESİ
Matematik tarihi eserleri; yazılan ilk cebir kitabının Harezmi'nin elKitabü'l Muhtasar fi Hesabi'l Cebri ve'l Karşılıklı Olma adlı eseri olduğunu belirtir Batılı yazarların da belirttikleri gibi, İspanya yoluyla Avrupa'ya giren birincil cebir kitabı, Harezmi'nin adını belirttiğimiz eseridir Bu eserde görülen çözüm yolları, İtalyan matematikçi, Leonardo Pisano (1170 1250) kadar yazılmış Liner Abacı (Hesap Metodu) adlı kitap ile 1202 yılında İtalya'ya girmiştir Bu eser, Batılı matematikçilerden; Passioli, Tartiaglie ve Cardon'un çalışmalarına temel eser olmuşturÖyle fakat, bu matematikçilerin eserleri incelendiğinde, Harezmi'ye ait izlerin varlığını görmek mümkündür Harezmi'nin eseri ile yukarıda adlarını belirttiğimiz matematikçilerin eserlerini ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamid Dilgan bu konu ile ilgili olarak aynen şunları söyler: Batılı yazarlar cebiri, Cebri ve'l Mukabel adlı eserin Latince tercümesinden öğrenmişlerdirAdnan Adıvar ise bir makalesinde şunları yazar: GLibri kadar, 1915 yılında New York'ta yapılan tercümenin esancak Latince nüshanın üzerinde İspanya'da bulunan Sagovia şehrinin adı 1145 yılında yazılı olduğunu belirterek bu tarihe, bununla beraber Avrupa'da Cebirin Doğuş Tarihi olarak bakmak mümkündür
Harezmi'nin bu eseri, esas eser kabul edilerek bu konuda, Avrupa'da cebirle ilgili yeni eserler yazılı ve Harezmi adı ile eserinin adı kısa sürede yayılmaya başlamıştır
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
ESKİ HİNT DÜNYASI'NDA CEBİR
İçinde bulunduğumuz yüzyılın araştırmaları; Eski Hint Dünyası'nda bilhassa 6 , 7 , 9 ve 12 yüzyıllarda, matematikle ilgili olarak, çağının veri seviyesinin üstteki düzeyinde acayip bilimsel alıştırmaların varlığını ortaya koymuştur Eserleriyle adları zamanımıza kadar gelebilen, Hint matematikçileri, bilim tarihinde kendilerini etkin bir şekilde göstermektedir Bunlardan belirttiğimiz yüzyıllar içinde yaşamış olanlardan: Brahmagupta, Aryabatha, Mahavra ve Bhaskara adlarını belirtebiliriz Kaynaklar; Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı eserinde de, münferit cebir konularının görüldüğünü, oysa bunların uyumlu ve uzun uzadıya, cebir konularını kapsayan sistemli bir eser olmaktan uzaktan olduğunu belirtir Buraya dek; adlarını belirttiğimiz; Diofantos'un Aritmetikave Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı iki eserde, ikinci derece denklemlerin çizim aracılığıyla (geometrik yolla) çözümlerinden iddia olmadığını ve mevcut bilgilerin de Mezopotamya menşeli olduğunda kaynaklar hemfikirlerdir
ESKİ MISIRLILAR'DA CEBİR
İnceleyebildiğiniz kaynaklarda; Mısırlılarda, bugünkü cebirin herhangi bir şeklinin varlığına dair, kesin bilgiler görülmemektedir Oysa; Mısırlılarda, bugünkü cebir konularına benzeşen, epeyce ilkel cebirin varlığı görülmektedir Bu konuda aha hesabı adı verilen bir hesaplama türüne rastlanılmaktadır Bu hesaplama türü hakkında, Kültürlü Sayılı Mısırlılar'da ve Mezopotamyalılar'da Matematik, Astronomi ve Tıp adlı eserinde Berlin ve Rhind Papirüslerine dayanarak şu bilgiyi vermekte;
Aha kelimesi, grup ya da miktar anlamına gelmektedir Böyle adlandırma, bir metot görüşü olarak üretilmiş olmakla beraber, aha hesaplarında, Hatalı ve Test yoluyla Yoklayarak çözümmetodu kullanılmış olduğu görülmektedir Keza bu usulle, bir takım çözümler cebiri hatırlatıyor Adı geçen eserde; bu nesil hesabın nasıl yapıldığına dair, açıklamalı iki misal verildikten daha sonra; müsteşrik S Gantz'a atfen altı örnek belirtmektedir Bunlar :
xy 43 ; xy 12
xy 40 ; x (52)y
xy 40 ; xy (13) + (115) 25
10xy 120 ; y (34)x
x2 + y2 100 ; y (34)x
a2 + b2 400 ; a 2x ; b (32)x
Derhal belirlemek gerekir ancak; bu örnekler, Mısırlıların aha hesabında yaptıklarının, bugünkü cebrik düşünceye kadar düzenlenmiş gösterim ve düzen şekilleridir
Yukarıdaki altı tip örnekte görülebileceği gibi, problemler daima özel durumları temsilcilik ediyor Lahzacak, Kültürlü Sayılı adı geçen eserinde, bu konuda : Mısırlı matematikçinin zihninde belli çözüm yollarının ve genel formüllerin bulunduğuna kararsızlık yoktur Örneğin aha hesaplarıyla ilgili papirüslerde, herhangi bir metot laf konusu edilmemesine karşın, bunlarda özel bir metoda uyulduğu gayet sarih bir şekilde görülmektedir Problemlerin pedagojik amaçlarla bu şekilde tertiplenmiş oldukları söylenebilir
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi Lütfi Göker
ESKİ YUNAN'DA CEBİR
Çoğu kaynaklarda; cebir denildiğinde, Eski Roma çağı Yunan matematikçisi Diofantos'un (225400) adından bahsedilir Diofantos'un Aritmetika adlı bir eseri mevcut olup, bu eserde sistemli olmamak üzere, münferit bazı cebir konuları ile birlikte, ikinci derece denklemlerin çözümü görülmektedir Fakat, Diofantos devri Yunan matematiği, bazı harf ve semboller ile açıklama edilmekte olduğundan, Diofatos'un Jukarda adını belirttiğimiz eseri, Harezmi'deki cebir işaretleri ve sistemlerinin oynadığı rolden mahrum olması bakımından reel anlamda uyumlu ve disiplinli bir cebir kitabı olmaktan uzaktır Kaldı ancak; Harezmi'nin Cebri ve'l Mukabele adlı eserinde görülen çözüm yolları, adamakıllı geometrik düşüncelerle temellendirilmiş olup, bu tür sistemli çözümü de, cebire birincil ithal edenin, Harezmi olduğu son yüzyıl içinde yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur
Diofantos'ta görülen ikinci derece denklemlerin çözüm metotları, Mezopotamyalılar'ınkine benzemektedir Aydınlatılmış Sayılı adı geçen eserinde : Mezopotamyalılarda görülen denklem çözme geleneklerinin, Diofantos'ta devam ettiği görülmektedir Çağırmak ama Diofantos'taki şekliyle Yunan cebri Mezopotamya cebirirıin az daha, direkt bir devamını, Abdülhamit İbni vasi Türk (? 847) ile Harezmi cebri ise tadil edilmiş bir şekildeki devamını teşkil etmektedir
Yine adı geçen eserde: Öklid'in Elementler adlı kitabında görülen:
(a)2 + (ab)2 2 (a22) ya da
2(a22) (a)2 (ab)2
şeklindeki özdeşliğin, cebirsel ifadelerin basitleştirilmesi ve çözümlerin basit tiplere irca edilmesi için, Mezopotamya matematikçileri göre kullanılmış olduğu belirtilir
MEZOPOTAMYALILAR'DA CEBİR
Eski Mısır (MÖ XVIII yy) devrine ait papirüslerde, cebir işlemleri gibi yorumlanması olası bir takım problemlere rastlanmıştır Fakat Babil matematiği MÖ 3000'e kadar çıktığından, bu konudaki Darı bilgisine, Babil bilimiyle bağlantı neticesinde varılmış olduğu kabul edilmektedir Bununla beraber, Babil cebirinin, ne sembolik isaretler yönünden, ne de bilhassa negatifsayılar kavramı itibariyle müstakil bir bilim dalı olarak kurulmuş bulunduğunu bildirmek muhtemel değildir Bu sonuca çok sonraları varılmıştır MS V VI yüzyıllarda, Hind'de, sıfır kavramıyla birlikte, ilk merhale aşılarak, VIII asır ortalarından itibaren, İslam bilginleri göre yüksek bir mertebeye çıkarılmıştır ÖzellikleEl Cebr v'el Mukabeleadı aşağı ilk cebir kitabının bir müslüman Türk bilgini olan El Harezmi'ye ait bulunduğunu söyleyebiliriz Lakin cebirin, daha MÖ 3000'lerden itibaren, Mezopotamya'da var olmuş ve hayli gelişmil bulunduğu bugün kabul edilmektedir
Bugün bir ya da çok bilinmeyenli cebir denklemleriyle çözdüğümüz türden birçok problemlere Babil tabletlerinde rastlanmıştır Mesela: Bu tablette, bir dikdörtgenin eniyle boyunu veren sayılar birbiriyle çarpılır ve bu sayılar arasındaki ayrım, bu çarpıma eklenirse 153 elde ediliyor Aynı sayılar birbirine eklenirse 27 çıkıyor Bu şeklin eni, boyu ve yüzölçümü nedir sorusu soruluyor ve yanıt olarak: 20, 7 ve 140 değerleri veriliyor
Kaynak: Bilimler Tarihi Celal Saraç
TÜRK İSLAM DÜNYASI'NDA CEBİR
Objektif olarak hazırlanmış, matematik tarihi eserleri incelendiğinde, açık olarak şu hüküm görülür; Matematiğin geniş bir dalı olan cebire ait temel bilgilerin büyük bir çoğunluğu, 8 ile 16 yüzyıl Türk İslam Dünyası alimleri tarafından ilk olarak ortaya konulmuş ve emin bir noktaya kadar da geliştirilmiştir
İslamiyetin Açılış Yılları
İslamiyetin açılış yıllarında; dini günlerin tespiti, namaz vakitlerinin belirlenmesi, takvim hazırlanmışlanması gibi dini problemlerle uğraşılmış olunduğu belirlenmiş ise de, o tahsis İslam matematikçilerinin, arazi ölçüleri, veraset hesapları, boy tayini ve jurnal yaşantı için gerekli pratik ölçme ve hesaplamalar hakkında bir takım çalışmaların varlığı laf konusu olabilir Hamid Dilgan; Büyük Matematikçi Ömer Hayyam adlı eserinde bu konuda şunları yazan : İslam matematiği, ancak hicretin ikinci asır ortalarında Bağdat'ta doğmuşturAncak bu tarihten itibaren, Bağdat'ta kurulan ve bugünkü Üniversitelere benzer kurum olan Bakımlıül Hikme'de ilk kez matematik almak üzere, öbür bilimler şipşak gelişmeye başlamıştır
Gıyasüddin Cemşid ve Cebir
Gıyasuddin Cemşid, aritmetikle ilgili ilmi çalışmalarının yanına, cebirde yüksek dereceden nümerik denklemlerin yaklaşık çözümlerine, kendi görüşü olarak ortaya koyduğu orjinal çözüm yolları ile, etkinliğini zamanımıza kadar sürdürmüştür Bu konuda; özellikle; ax3 + x3 bx tipindeki üçüncü derece denklemlerin çözümünde, zamanı için yeni olan çözüm yolları ortaya koymuştur *