Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Cehov Tarzı Hikaye Ornekleri

Cehov Tarzı Hikaye Ornekleri
0
86

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
86
Puan
48
F-D Coin
0
Cehov Tarzı Hikaye Ornekleri
Cehov Tarzı Hikaye

YOLDAN GECEN OYKU


Gunlerden Pazar Hava sıcak mı sıcak Haziran'ın son gunleri Televizyon programlarında iş yok; sen hastanede nobetcisin, ustelik bugun benim doğum gunum Yoldan gecen ilk oykuyu cevireceğimdedim kendi kendime Bakalım, ne cıkarsa şansıma!Oyle yaptım Gecen ilk oykuyu cevirdim; actım sokak kapısını, girdi iceriye


Nasılsın, adın ne senin? diye sordum


Bir Yaz Gecesi Ruyasıdedi, alcakgonullu bir sesle


Şaşırmıştım

William Shakspeare ’in unlu oyununun oykusu mu yoksa? Ne rastlantı! Dedim



Hayır,dedi o Başka 'Bir Yaz Gecesi Ruyası' bu İstanbul'un unlu iş adamlarından Sadullah Buyukgoz'un gecen gece Boğaz 'daki yalısında gorduğu bir ruya


Cok ilginc,dedim, Demek oyle Yalısında gorduğu bir ruya


Evet, sabaha karşı gormuş


Kişiler filan var mı icinde?


Cok kalabalık,dedi o Bir garden parti İki yuz konuk var Kuzu cevrilmiş, bir yanda soğuk bufe Orkestra, dans Ustelik siz de varsanız ruyam icinde arkadaşınızla birlikte gelmişsiniz


İşte bunu duyunca şaşırmıştım


İyi amadedim, Ben Sayın Sadullah Buyukgoz'u tanımam ki! İnanım adını da duymadım Yani, Ankara insanıyız biz O yuzden Yalısının yerini bile bilmem
Yalı Yenikoy'de, dedi o, lebi derya denize karşı



Merakım giderek artıyordu


Neymiş bu 'Yaz Gecesi Ruyası', sabırsızlanıyorum Hadi başlayın anlatmaya? dedim


Tamam, dedim, Size icecek serin bir şey getireyim ilkin


Kalktım, mutfağa gittim Frijiderden bir şişe kola cıkardım, bardakları hazırladım, salona getirirken ayağım eşiğe takıldı Tepsi bir yana fırladı, bardaklar ote yana


Hızla bana doğru gelen duvarı gorebildim en son


Gozlerimi actığımda, başıma bir kalabalık toplanmıştı Endişe ile ustume eğilen yuzlere hayretle baktım Değişik parfum kokuları, son model tuvaletler carptı gozume


Smokinli, kır saclı bir beyefendi bana doğru yaklaşmıştı


Nasılsınız hanımefendi? Sıcak dokundu size Buyurun şu kolonyalı mendili koklayın, iyi gelir,diyordu


Doktor da geldi işte!dedi smokini, kır saclı bey ve yana cekildi


Bir de baktım sen gelmişsin Ustunde cok şık bir frak vardı Yakanda beyaz bir karanfil Nabzımı tuttun, saydın


Yavaşca kalkabilirsin Ani bir tansiyon duşukluğu Pek onemli değil,dedin


Doğrulmuştum Elimdeki yelpazeyi yavaşca sallıyordum


Belli ki cok seckin bir kalabalığın icindeydik Cevredeki kadınların giysileri birbirinden guzeldi Takıları goz kamaştırıyordu


Sarışın, boynunda o zamana değin gorduğum en guzel gerdanlıklardan birini taşıyan, incecik; yaşı bile olmayan bir kadın yaklaşmıştı yanıma


Cok gecmiş olsun hanımefendi Yalımıza ilk gelişiniz İnanın cok uzuldum,diyordu


Sen kulağımın dibinde, belli belirsiz fısıldadın:


Ev sahibesi, Bayan Lusette Buyukgoz İsvicreli


Kadının elini tuttum Dostlukla sıktım


Ne olur uzulmeyin, gecti, bakın, iyileştim artık!dedim


Orkestra valsler calmaya başlamıştı


Senin koluna girdim, denizin kenarındaki buyuk yuzme havuzunun cevresinde dolaşmaya başladık Az ileride soğuk bufe acılmıştı Garsonlar ellerinde icki tepsileri, cevrede fır donuyorlardı Zaman geceye yakın olmalıydı Ozel olarak bir dondurmacı da getirilmişti Oyunlar yaparak konuklara dondurma sunuyordu


Şu Maraş dondurmacısını sanki bir yerden gozum ısırıyor,dedim sana


İyi bak,dedin gulerek


İyice baktım Hintli Dilip'ten başkası değildi bu! Uzun cubuğu ile akıl almaz ustalıkla dondurmayı havada cevirip, bin bir oyun yapıyordu


Baktığımı gorunce goz kırptı


Benim ustunde de cok şık bir tuvalet vardı Şarap renkli gupur danteldendi Bir omuzu acıktı Tek kolu uzundu Bu uzun kolun ustunde paha bicilmez takılar, Rus yapımı pırlanta değişik; altın, platin montorlu yuzukler gordum


Havuzun kabinlerin oradaki bir boy aynasının onunden geciyorduk Şoyle bir goz attım; saclarım tepeye toplamıştı, inciler ve pırlantalarla işlenmişti sanki tum başım Boynumda, altın ve gumuşten birbirine dolanmış iki yılanı gosteren bir gerdanlık vardı Yılanlardan aşağı bakanın gozleri yakuttan, diğerinki zumruttendi


Aynada kendimi gorunce, topluluktaki en havalı kadın olduğumu anlamıştım


Yaseminlerle ortulu kameriyeden kulağıma şu konuşmalar geldi:


Rahmetli Sureyya Hanımın biricik torunu Servet aileden geliyor Yazılar yazıyormuş Oyle dedilerdi Yanındaki de birlikte yaşadığı operator Ustundekilerin tumunun sigortalı olduğu soyleniyor


Evet, şu zumrut ve pırlanta karışımı kupeler muthiş!


Başında en az on beş milyonluk taş var!


Sustular


Amerika nasıldı efendim?diye bir soru geldi yanı başımdan


Dondum baktım, iki bay bize yaklaşmışlardı Gobekli olanı sormuştu soruyu Saygı ile elenli elimi optu Cok guzeldi,dedim


Bahce kapısının oradan sesler duyuldu; hepimiz o yana donduk Baktım; Hidayet Munir Sade, safari bir takım elbise giymişti Platin saplı bastonunu uşağa verip, dosdoğru bana geldi


Tum gozler ustumuzdeydi


Ah, nasılsınız, nasılsınız? dedi


Benim elimi dudaklarına goturdu, beni dostca kucakladı Kameriyeden bir fısıltı duydum


Bir milyarder Kim olduğu tam bilinmiyor Coğu zaman yurt dışında Muthiş para var adamda


Cevreyi izleyerek tebessumler dağıtarak ilerliyorduk


Uşaklardan biri yanıma yaklaşarak kulağıma eğildi


Baron buradalar, efendim Şu ağacın altındalar?dedi


Dondum o yana Mosyo Esterhaze, Panama keteninden yapılmış ceketini savurarak ayağa fırlamış


Ben de sizin gruba katılabilir miyim?diye sordu


Pek tabii Sayın Esterhaze Şeref verirsinizdedim


Hep birlikte kalabalığın icinde dolaşıyorduk


Ev sahibinin ve karısının gozleri ustumuzden ayrılmıyordu


Kameriye yeniden canlanmıştı Kulak kabarttım


İşte kardeşim, bunlar ulaşılmaz zenginler Anlıyor musunuz? Şu baron denilen ihtiyarın parası saymakla bitmezmiş Bak, bak meşhur Recep Bey işte şu Bir bilim adamı


Bizi gorunce, Recep Eğilmez oturduğu şezlongtan ayağa kalkmıştı Saygı ile iki elime sarıldı


Gorduğunuz gibi tezime devam ediyorum,dedi bana, hafifce goz kırptı


Anlamıştım Başımı salladım O, cevreyi izlemeyi surduruyordu


Sen gittin, bana bir havyarlı kanepe getirdin Biraz yedim, gecen bir garsonun tepsisinden bir bardak şampanya aldım Usul usul yudumladım


Tek tek konuşmalar denizden gelen yel ile kulağıma ulaşıyordu:


Hic buralarda gozukmezler Bu gece hepsini bir arada gormek buyuk şans Hayret doğrusu Hafta sonu, renkli basına iş cıktı desene!


Birden bire orkestra:


İyi ki doğdun!


parcasını calmaya başlamıştı


Aydınlatılmış bahcede buyuk bir alkış koptu İki garsonun tekerlekli bir masanın ustunde taşıdıkları uc katlı, pembe doğum gunu pastasını gorunce şaşırdım


Herkes bana bakıp İyi ki doğdunuz!diyordu


Eğildim, tum mumları bir ufleyişte sondurdum


Bir alkış koptu Donup seni optum


Hidayet Munir elime kocaman bir paket tutuşturdu Bal rengi kurdelesini merakla actım


Havai adalarının zumrut, yakut ve inciden yapılmış ufak bir maketi! Size layık değil ama Anımsıyor musunuz?dedi


Başımı salladım


Gozlerim dolmuştu


Kutudaki maketi gorebilmek icin herkes cevreme toplamıştı Beğeni sesleri, 'inanılmaz!' mırıltıları kulağıma geliyordu Birden, maketin icinden yeşil bir papağan havalandı İnanılmaz bir şey bu,diye bağırdım


Sizin icin nedir ki!dedi Recep Eğilmez


Bir dilim pasta uzattı bana Frambuazlıydı Harikaydı


Baktım, salonda oturuyorum


Karşımda, Yoldan Gecen Oyku


Evet, sonra? Sonra ne oldu?diye sordum merakla


Sonra, Sadullah Bey uyandı,dedi o


'Bir Yaz Gecesi Ruyası'


Ne duşmuş be! Ne oykuymuş!


Hic unutmayacağım Oyku gittikten sonra uzun sure duşundum Kapı calındı Sen gelmiştin! Şaşırdım


Kactım nobetten Pazara uğradım Sana guzel kiraz, şekerpare aldımdedin


Gittik mutfağa yıkadık onları


Doğum gunun bugun senin, yoksa unuttun mu?diye sordun


Unutur muyum hic!diye bağırdım


Bana uzattığın armağan paketini acmaya koyuldum
 
858,496Konular
981,723Mesajlar
29,798Kullanıcılar
efecerrah53Son üye
Üst Alt