iltasyazilim
FD Üye
Araştırmacıyazar Nihat Genç, Edebiyat Dersleri Kitabı'nda Çanakkale destanını anlattı 57 Alay bölümünde insanoğlunun yaşadığı en büyük trajedilerden birini kaleme alan Genç, savaşın özetini şu ifadelerle kaleme aldı
Conkbayırı'na sürünerek çıkan 500 bin kertenkele, hepsi gördü sonunda neymiş Çanakkale! Mustafa Kemal'in 57 Alay'ı yönettiği yerin adı, Kemal yeri konuldu Bugün toprağı kazın, havada birbirine çarpışıp kaynaşmış mermiler bulacaksınız Birbirlerinin gırtlaklarına sarılmış iskeletler bulacaksınız Birbirinin kaburgasına süngü girmiş ve ikisi de karşılıklı diz çökmüş iskeletlerle karşılaşacaksınız Boğaz boğaza, gırtlak gırtlağa böyle bir savaşı tarih yazmaz Komutanlarımız hatıralarında Kahramanlarımız, uçarak düşmana hücum ettilerdiye yazıyor Ve peşinden şöyle ekliyorlar: Buradaki uçarcası lafı bir benzetme değil, gerçekten uçtular Conkbayırı Tepesi uçurum, düşmanı kovalarken peşinden uçarak havada öldüler! Yaralanmayan Türk komutanı yoktur, askerler savaştan düşmesin diye hepsi göğüslerindeki şarapnel parçalarını askere göstermez Sedyeyle götürülen askerler, düşmanla biraz daha savaşamadım diye kahırdan küfürler savuruyor Kıpkırmızı sedye üstünde, yaralarından değil, savaştan geri kaldıkları için acıyla naralar atıyorlar
İşte o savaşın ön cephesinde savaşan Avustralyalı Anzaklar, tam 80 sene, hiçbir sene sektirmeden her yıldönümü, gemilerle yine Arıburnu Sahili'ne geldiler Conkbayırı tepesinde onları gazi dedelerimiz bekledi Bu sefer süngüyle değil, kollarını açarak, sarılmak için birbirlerine koştular
İnsanoğlunun büyük trajedisine yazılmış, çok ağlamaklı sahnelerdir bunlar Mustafa Kemal'in topraklarımıza gömülen, Anzak Şehitliği'ne yazdığı o meşhur: Onlar bizim evlatlarımızdırkitabesi, edebi olarak çok güçlüdür Düşman gemileri, Conkbayırı sırtını bombalıyor İngiliz komutanları çok haklı, bu kadar bombardımana tek bir otun, tek bir böceğin yaşaması mümkün değildi Türk siperleri tamamen paramparça edildi Yeniden siper kazmak vakit alıyor Kazılsada fazla derin kazılamıyor Bu paramparça, büyük toplarla tamamen yerin altına gömülmüş siperlerden, Türk askerlerinin yerin altından fışkırıyor gibi yeniden savaşa koşması, herkesin aklını başından aldı Gerçekten aklınıaldı, çünkü çok sonra, geride kalan askerlerimiz, şehitlerimizin, yeşil sarıklıların yanımızda savaştığı gibi, bir yığın hikaye anlattı Bir yeşil sarıklı Türk birliği hikayesi, çok meşhurdur
Askerlerimiz siper için şehit arkadaşların ceset bedenlerini kullanmakta Türk askerleri, önündeki arkadaşının ölüsüne, yanına ve soluna tahta koyup, üstüne birkaç kürekle toprak atıp, ceset yüksekliğinden sipere giriyor Bir komutanımızın hatırası: Siperde atış yapan askerim, ikide bir doğrulup önündeki kumula toprak atıyor, ayağa kalktığında düşmana hedef oluyor, Ne yapıyorsundedim Asker, düşman mermilerinin ölen arkadaşının üstündeki toprağı boşaltıp, arkadaşının bacaklarını, karnını dışarda bıraktığını, yeniden üstüne toprak atmam gerekiyor, diye cevap verdi
Komutanlarımız hatıralarında, İngilizler bizi, zavallı Hintliler, uyuşuk Çinliler, ilkel Etiyopyalılar gibi kolaylıkla esir alıp, burnumuza köle halkası takacaklarını sanıyorlardı Bu savaş, ordularımıza komutanlık yapan Limon Von Sanders'in ve birçok komutanımızın özetlediği gibi, çeliğe karşı, etin ve kemiğin savaşıydı
Nihat Genç
Conkbayırı'na sürünerek çıkan 500 bin kertenkele, hepsi gördü sonunda neymiş Çanakkale! Mustafa Kemal'in 57 Alay'ı yönettiği yerin adı, Kemal yeri konuldu Bugün toprağı kazın, havada birbirine çarpışıp kaynaşmış mermiler bulacaksınız Birbirlerinin gırtlaklarına sarılmış iskeletler bulacaksınız Birbirinin kaburgasına süngü girmiş ve ikisi de karşılıklı diz çökmüş iskeletlerle karşılaşacaksınız Boğaz boğaza, gırtlak gırtlağa böyle bir savaşı tarih yazmaz Komutanlarımız hatıralarında Kahramanlarımız, uçarak düşmana hücum ettilerdiye yazıyor Ve peşinden şöyle ekliyorlar: Buradaki uçarcası lafı bir benzetme değil, gerçekten uçtular Conkbayırı Tepesi uçurum, düşmanı kovalarken peşinden uçarak havada öldüler! Yaralanmayan Türk komutanı yoktur, askerler savaştan düşmesin diye hepsi göğüslerindeki şarapnel parçalarını askere göstermez Sedyeyle götürülen askerler, düşmanla biraz daha savaşamadım diye kahırdan küfürler savuruyor Kıpkırmızı sedye üstünde, yaralarından değil, savaştan geri kaldıkları için acıyla naralar atıyorlar
İşte o savaşın ön cephesinde savaşan Avustralyalı Anzaklar, tam 80 sene, hiçbir sene sektirmeden her yıldönümü, gemilerle yine Arıburnu Sahili'ne geldiler Conkbayırı tepesinde onları gazi dedelerimiz bekledi Bu sefer süngüyle değil, kollarını açarak, sarılmak için birbirlerine koştular
İnsanoğlunun büyük trajedisine yazılmış, çok ağlamaklı sahnelerdir bunlar Mustafa Kemal'in topraklarımıza gömülen, Anzak Şehitliği'ne yazdığı o meşhur: Onlar bizim evlatlarımızdırkitabesi, edebi olarak çok güçlüdür Düşman gemileri, Conkbayırı sırtını bombalıyor İngiliz komutanları çok haklı, bu kadar bombardımana tek bir otun, tek bir böceğin yaşaması mümkün değildi Türk siperleri tamamen paramparça edildi Yeniden siper kazmak vakit alıyor Kazılsada fazla derin kazılamıyor Bu paramparça, büyük toplarla tamamen yerin altına gömülmüş siperlerden, Türk askerlerinin yerin altından fışkırıyor gibi yeniden savaşa koşması, herkesin aklını başından aldı Gerçekten aklınıaldı, çünkü çok sonra, geride kalan askerlerimiz, şehitlerimizin, yeşil sarıklıların yanımızda savaştığı gibi, bir yığın hikaye anlattı Bir yeşil sarıklı Türk birliği hikayesi, çok meşhurdur
Askerlerimiz siper için şehit arkadaşların ceset bedenlerini kullanmakta Türk askerleri, önündeki arkadaşının ölüsüne, yanına ve soluna tahta koyup, üstüne birkaç kürekle toprak atıp, ceset yüksekliğinden sipere giriyor Bir komutanımızın hatırası: Siperde atış yapan askerim, ikide bir doğrulup önündeki kumula toprak atıyor, ayağa kalktığında düşmana hedef oluyor, Ne yapıyorsundedim Asker, düşman mermilerinin ölen arkadaşının üstündeki toprağı boşaltıp, arkadaşının bacaklarını, karnını dışarda bıraktığını, yeniden üstüne toprak atmam gerekiyor, diye cevap verdi
Komutanlarımız hatıralarında, İngilizler bizi, zavallı Hintliler, uyuşuk Çinliler, ilkel Etiyopyalılar gibi kolaylıkla esir alıp, burnumuza köle halkası takacaklarını sanıyorlardı Bu savaş, ordularımıza komutanlık yapan Limon Von Sanders'in ve birçok komutanımızın özetlediği gibi, çeliğe karşı, etin ve kemiğin savaşıydı
Nihat Genç