iltasyazilim
FD Üye
Ey Yolcu Cenneti Hayal Ettinmi Şöyle işini dünyayı bırakıp Allah'ın sana hazırlamış olduğu cenneti düşündünmü hiç Düşünsene Ey yolcu Rabbimiz Bizi ne kadarda çok seviyor seviyor çünkü bizlere okadar güzel şeyler hazırlıyorki tahmin bile edemeyiz Web sitemizdeki güzellikler ancak biz insan oğlunun kendi aklı ile düşündükleri Ya düşünemediklerimiz!!! Hz İmrân bin Husayn şöyle anlatır:
Bir gün Peygamber Efendimiz bana buyurdu ki:
Yâ İmrân, sen de bilirsin ki biz seni çok severiz Kızım Fâtıma rahatsızmış Eğer beraber gelirsen onun ziyaretine ve hatırını sormaya gidelim
Anam babam canım sana feda olsun yâ Rasulullah, gidelim
Başka örtüm yok
Kalktım, beraberce Fâtımatüz Zehrâ’nin evine gittik Peygamber Efendimiz kapıyı çaldı ve “Esselamü aleyküm yâ Ehli Beytî diye selam vererek içeri girdiler Fâtıma da cevap verdi:
Ve aleyküm selam, sevgili babam yâ Rasulullah, buyurunuz!
Kızım, yanımda İmrân bin Husayn da vardır Onunla beraber geldik, örtünü al
Babacığım, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bu yün örtüden başka örtünecek bir şeyim yoktur
Kızım, işte onunla örtün
Ey Babacığım, başımı örtsem vücudum, vücudumu örtsem başım açık kalır
Öyleyse bu örtüyü düz düzüne değil de köşeleme, yani uzunlamasına ört ki, vücudunun her tarafını kaplasın
İmrân bin Husayn diyor ki:
Ben dışarıdan bu konuşmaları işittikçe gözlerimden yaş, ciğerlerimden kan geliyordu Fâtıma’nın dünyaya hiç bağlanmamasına gıpta ediyordum Nihayet Fâtıma sevgili Peygamberimizin târifleri üzere örtündükten sonra içeri girmeme izin verdiler İçeride Peygamber Efendimizin arkasında oturdum
Peygamberimiz, “Kızım nasılsın, rahatsızlığın nasıl oldu? diye hatırlarını sordular O da dedi ki:
Babacığım, bu gece çok rahatsızdım Sancıdan sabaha kadar uyuyamadım Şimdi öyle bir haldeyim ki bir lokma ekmek yemeye bile takatim kalmadı Açlıktan çok bitkinim
Müjdeler olsun ey kızım!
Bu söz üzerine Resûlü Ekrem efendimizin gözünden yaşlar boşandı Buyurdu ki:
Kızım, sakın hâlinden şikâyet etme Allahu Teâlâya yemin ederim ki benim de üç gündür mideme bir lokma ekmek girmedi Halbuki rabbimden istesem beni doyuncaya kadar yedirir Fakat ümmetime ibret olması için geçici rızıkları, sonsuz rızıklar için feda ettim
Rasulullah Efendimiz, sonra elleriyle Hz Fâtıma’nın omuzlarını tutarak buyurdu ki:
Müjdeler olsun ey kızım, sen Cennet kadınlarının hanım efendisisin
Soru
Dünya hayatının insana verebilecekleri belli, herkesin tek düze rutin bir hayatı var, herkesin kendine göre bir koşturmacası var, bir yerden sonra herkesin hayatı rutin oluyor Ne kadar zengin de olsa yapabileceklerin belli, hepsini yapıyorsun ve başa dönüyorsun Dünyanın gayesi kulluktur Kulluğunu tam yapan ve cennete giden biri cennetteki hayatta da kısır döngüye girmez mi, bir yerden sonra o hayattan sıkılmaz mı, şimdiki gibi her gün aynı şeyler demez mi ? Sonsuz bir hayat sıkıcı olmaz mı?
Cevabımız
Değerli Kardeşimiz;
Cennet hayatını dünya hayatına göre değerlendirdiğimiz zaman hataya düşmüş oluruz Cennet hayatında insanlar bütün sıkıntılardan ve insana sıkıntı verecek hasletlerden arındılacaktır Cennet nimetleri sonsuz olduğundan ve cennette bir sonraki anımız bir öncekinden daha güzel geçeceğinden orada bir sıkıntı ve ülfet olmayacaktır
Ayrıca Cennette makam sabit olmayacak sürekli insanın makamı yükselecek aldığı lezzet aynı olmayacak bir şeyden aldığı lezzet sürekli artarak devam edecek Bu sebebten cennette kısır döngü tarzında bir sıkıntı olmayacaktır
Cennette İstenen Herşeyin Olması
Evrende var olan herşey Allah'ın sonsuz gücünü ve sonsuz aklını yansıtır Allah dünyada imtihanın bir gereği olarak herşeyi bir kanun ile yaratmakta ve tüm olup bitenleri insan aklının kavrayabileceği makul sebepsonuç ilişkileri içinde göstermektedir Bundan dolayı insanlar bir meyve gördüklerinde bunun bir tohumdan gelişen ağacın zaman içinde verdiği meyve olduğundan şüphe duymazlar Elbette ki Allah'ın kanununa göre dünyada meyvenin sebebi budur, fakat unutmamak gerekir ki Allah dilediği takdirde tüm evreni sebeplerden bağımsız da yaratabilir Allah dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yaratan, hiçbirşeye ihtiyaç duymayandır Dolayısıyla Allah'ın yaratması için de hiçbir sebebe, araca, aşamaya ihtiyaç yoktur Dünyada herşeyin belli sebeplere, doğa kanunlarına bağlı olması insanları yanıltmamalıdır Allah tüm bu sebeplerin Yaratıcısı olarak bunlardan tamamen münezzehtir Nitekim cennette sebeplere bağlı yaratılış kalkacağı için ağaçtan kopan meyvenin yerine yenisi hemen geri gelecek, hiçbir eksilme olmayacaktır Sebepleri de sonuçları da yaratan Allah'tır Örneğin bir ağacın gölgesine baktığımızda bu gölgenin sebebinin Güneş ışınlarının yansıma açısı olduğu bilgisine sahibizdir Gölge Güneş'in bir sonucudur, fakat Güneş'i gölgeye sebep kılan Allah'tır Bu durum bir ayette şöyle bildirilmektedir:
Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı Sonra Biz Güneş'i ona bir delil kılmışızdır Sonra da onu tutup Kendimize ağır ağır çekmişizdir (Furkan Suresi, 4546)
Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur(Maide Suresi, 119)
Dünyada bu şekilde herşeyi sebep sonuç ilişkisi içinde yaratması Allah'ın bir sanatıdır ve Rabbimiz'in bu tecellileri sonsuzdur Allah herşeyi istediği anda, istediği şekilde yaratabilir veya dilediği her şekle çevirebilir Evreni yoktan var eden Allah, dilediği zaman da dünyada kavramaya çalıştığımız kanunları ve sebepleri kaldıracaktır Salih Müslümanlar cennette akıllarına gelen, hoşlarına giden herşeyi isteyebilecek, istemeleriyle birlikte Allah'ın izniyle bunlara anında sahip olacaklardır Gerek kendileri, gerekse çevreleri istedikleri şekil ve surette olacak, her istediklerini yapıp, en zevk alacakları nimetler içinde yaşayacaklardır Üstelik bunların hiçbiri bir ihtiyacı karşılamak, bir eksikliği gidermek, bir kusuru örtmek amacıyla da olmayacak, sadece Allah'tan bir nimet ve güzellik olarak cennet ehlinin zevk almaları için olacaktır (En doğrusunu Allah bilir)
Bu konuda hadislerde verilen örneklerden bir kısmı şöyledir:
Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: Cennette at var mı?diye sordu Aleyhissalatu vesselam da:
Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktırbuyurdular Bunun üzerine diğer biri de:
Cennette deve var mı?diye sordu Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi Şöyle buyurdular:
Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır((Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 43114)
Hadiste bildirilen canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şeybizim dünyadaki ufkumuzla, hayal gücümüzle sınırlı değildir Kuran'da Allah orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var Ve siz orada süresiz kalacaksınız(Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bu nimetlerin zenginliğine dikkat çekmiştir Bu konuyla ilgili diğer ayetler ise şöyledir:
Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir (Fussilet Suresi, 31)
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar (Enbiya Suresi, 102)
Hepimizin dünyada isteyip de kimi zaman vakit ayıramamaktan, kimi zaman da risk taşımasından ötürü yapamadığımız pek çok şey vardır Örneğin çok hızlı araba ya da motorsiklet kullanmak kimileri için heyecan verici bir zevk olabilir; kimileri ise uzun saatler derin sulara dalmak ya da yüksek dağlarda kayak yapmak, paraşütle yüzlerce metre yüksekten atlamak gibi tehlikeli sporlar yapmak isteyebilir Ancak bunların hepsi kişinin hayatını risk altına sokan spor dallarıdır
Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir Ancak Ashabı Yemin (sağ ehli) hariç Onlar cennetlerdedirler
(Müddessir Suresi, 3840)
Pek çok kişi de profesyonel olarak müzik aleti çalabilmek, resim yapabilmek gibi özel yeteneklere sahip olmak isteyebilir Bu gibi şeyler yeteneğin yanı sıra kimi durumlarda teknik bilgi ve uzun süren bir eğitim gerektirir Cennette ise bir kimse dilediği herşeye sahip olabileceği için istediği anda hiçbir çaba sarf etmeden, yetenek gibi bir sebebe bağımlı olmaksızın böyle bir imkana sahip olabilir (En doğrusunu Allah bilir)
Bir hadiste cennetteki isteklerin sınırsızlığı şöyle vurgulanmıştır:
Rableri de şöyle buyuracak: Burası, size bolca vereceğim bir yerdir İsteyin Benden ne isterseniz!
Ondan hoşnutluk isteyecekler O da şöyle buyuracak: Zaten sizi buraya yerleştiren Benim hoşnutluğumdur Size daha bolca vereceğim, isteyin!
Arzuları bitinceye dek durmadan isteyecekler
Kuran ayetlerinde ve hadislerde, cennette Allah'ın dilemesi ile nefsin arzuladığı herşeyin mümkün olacağı bildirilmektedir Dolayısıyla insanların ancak hayal edebilecekleri ama dünyada mümkün olmayan şeyleri yaşamaları da mümkün olabilir Örneğin at üzerinde uçmak dünya şartlarında imkan dahilinde değildir, ancak hadislerde dikkat çekildiği gibi bu da Allah'ın dilemesiyle cennette mümkündür Bir hadiste isteyen kişinin uçabileceğinden şu şekilde bahsedilmektedir:
Eğer nasip olur da cennete girersen, Kızıl yakuttan bir beygire bineyimdersen binersin Uçayım dersen uçarsın(Ramuz elEhadis1, s 1495)
Bir başka hadiste ise cennetteki nimet genişliği hakkında Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:
Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: Ben Azimu'şŞân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım((Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 44191)
Cennette İstenen Şeylerin Anında Olması:
Dünyada güzel bir yemek isteyen bir kimsenin, bunun için emek ve zaman harcaması gerekecektir Hiçbir girişimde bulunmadan, daha aklından geçirdiği anda bu yiyecekleri önünde hazır olarak bulması ihtimali ise nefsinin çok hoşuna gidecek bir durumdur Ne var ki bu, dünya şartlarında mümkün değildir Ancak vaat edilen cennet ortamında satın alma, emek ve zaman harcama gibi pek çok sebep ve aşama ortadan kalkarak nimetler insanın en çok hoşuna gidecek şekilde sunulur Bir hadiste bu durum şöyle bir örnekle aktarılmıştır:
Cennette senin canın kuş isteyecek Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır (Büyük Hadis Külliyatı5, s 41410123)
Bir rivayette Peygamberimiz (sav)'in şöyle bir hadisi haber verilir:
kuşun etinden yemek o kimsenin hatırına gelir ve bunun üzerine hemen çeşitli et yemekleri halinde onun önüne varır Cennet ehli ondan istediği kadar yer Doyduğu zaman, kuşun kemikleri toplanır Sonra uçar, dilediği gibi cennette otlamaya başlar (Tezkirei Kurtubi1, s 58)
Öte yandan cennet ortamında bir kimse ne isterse yapabileceği için hadiste de bahsedildiği gibi dilediği takdirde çalışmaya ihtiyacı olmadığı halde zevk için tarımla bile uğraşması mümkündür:
Peygamberimiz (sav)'in çöl halkından olan bir adamla konuşurken, sorularına şöyle cevap verdiği rivayet olunur:
Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek Rabbi ona diyecek ki: Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: Evet Fakat ben ziraati seviyorumdiyecek Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak ((Buhari), Büyük Hadis Külliyatı5, s 41310119)
İstendiği Gibi Suret Değiştirebilme:
İnsanlara yüzleri ve fizikleri ile ilgili tercih imkanı sunulsa kuşkusuz herkes kusursuz bir görünüşe sahip olmayı ister Çünkü insanın ruhu güzellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır ve her zaman en kusursuz olanı, en mükemmeli arar En ufak bir detaydaki kusur bile gözüne çarpar, dikkatini çeker Ne var ki insan aradığı kusursuz güzelliği dünyada tam olarak hiçbir zaman bulamaz Bir kişi dünyanın en güzel insanı da olsa kaçınılmaz olarak yaşadığı acizlikler, hastalıklar ve en önemlisi ölümlü olması onun bu güzelliğine gölge düşürür Çünkü imtihanın bir gereği olarak dünyada hemen herşey eksik ve kusurlarla birlikte yaratılmıştır Bu eksik ve kusurların insanların ahirete yönelmeleri ve cennet hayatını özlemeleri açısından çok büyük hayır ve hikmetleri vardır İnsanın hoşuna giden kusursuzluğun ve güzelliğin gerçek yeri ise cennettir Allah cennette kişiyi kusursuz güzellikte ve onun en hoşuna gidecek surette yaratacaktır Üstelik bu güzellik tek bir suretle sınırlı değildir Allah cennetteki kullarına istedikleri zaman istedikleri sureti seçebilecekleri bir imkan verecek, bu şekilde cennet ehli her istediğinde farklı bir güzelliğe sahip olabilecektir
Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir
(Fussilet Suresi, 31)
Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin cennetteki çarşılardan beğendikleri surete gireceklerini bir hadisinde şöyle haber verir:
Cennette bir çarşı vardır Ancak orada ne alış, ne de satış vardır Sadece erkek ve kadın suretleri vardır Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer ((Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 43417)
Gece Olmaması:
Gece, dünya hayatında insanlar için bir dinlenme vakti olarak yaratılmıştır Cennette uykuya ve dinlenmeye ihtiyaç kalmayacağı için, gecenin karanlığına da ihtiyaç olmayacaktır Cennette gecenin olmadığı hadislerde şöyle bildirilir:
Cennette gece yoktur O, ışık ve nurdan ibarettir (Ramuz elEhadis2, s 3664)
Uyku Olmaması:
Uyku insanın dünyada yaşadığı acizliklerden biridir Tüm insanlar uykuya ihtiyaç duyacak şekilde yaratılmışlardır ve ne kadar isteseler de buna karşı direnemezler Dahası vücut uykusuz kaldığında hastalıklara karşı direnci düşer, kişi yorgun bir görünüm alır Öte yandan uykuya harcanan vakit de azımsanamayacak kadar uzundur İnsan, yaklaşık olarak ömrünün üçte birini uykuda geçirir Bu aynı zamanda dünyada zaten kısa olan ömrünün çok büyük bir bölümünü bir nevi ölü gibi geçirdiği anlamına gelir Nitekim Kuran'da Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar) Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir(Zümer Suresi, 42) ayetiyle uykunun bir tür ölüm olduğu haber verilmiştir Fakat cennette uyku, yorgunluk gibi acizlikler yoktur Allah Onlara orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz(Hicr Suresi, 48) ayetiyle bu gerçeği kullarına bildirmiştir Bir hadiste ise cennette uykunun olmadığı şöyle açıklanmıştır:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: Cennet ehli uyur mu?diye sordular Şöyle buyurdu: Uyku, ölümün kardeşidir Cennet ehli uyumazlar(Büyük Hadis Külliyatı5, s41410125)
Anlaşmazlık Olmaması:
Cennet ehlinin en önemli özelliklerinden biri de ahlaklarının çok güzel olmasıdır Bir hadiste cennetteki müminlerin huylarının güzelliğine şöyle dikkat çekilmiştir:
Ben, cennet bahçelerinde, cennetin üstünde ve cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki, o haklı olduğu halde mücadeleyi terk eder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar(a örnek olması) için ahlakını güzelleştirir (Ramuz elEhadis1, s 1526)
Vicdanını kullanan, Allah'tan korkup sakınan kişilerin bulunduğu bir ortamda herkes rahat eder Güzel ahlakın yaşanmadığı bir yerde ise çekişme, kıskançlık, kavga, kızgınlık, kin, alay, alınganlık vardır Kuran ahlakından uzak yaşayan kimseler, bu kötü ahlak özelliklerinden ötürü, kendi elleriyle cehennemi hatırlatan bir ortam oluştururlar
Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıpçektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar
(Hicr Suresi, 47)
Huzurlu, mutlu, güven dolu bir ortam içinde dostça, kardeşçe, hoşgörü ile yaşayabilecekken, dünyevi hırsların peşinde, kendi istek ve tutkularına kapılarak çok büyük bir nimet kaybına uğramış olurlar Müslümanlar için ise dünyada sabırlı, itidalli, akıllı, makul, dengeli, affedici, şefkatli, sevgi dolu, güzel ahlaklı olmanın derin bir imani zevki vardır Bir mümin bu güzel özellikleri kendinde gördüğünde ayrı bir haz alır, başka müminlerde gördüğünde bunlardan da ayrı bir zevk alır Sonsuza kadar sürecek olan bu hoşnutluk, zevk ve güzellikler cennette de artarak sürer Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birinde cennetteki bu ortam şöyle tarif edilir:
Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir Aralarında ihtilaf, husumet yoktur (Kütübi Sitte14, s 4493)
Benzer başka bir hadiste de cennet ehlinin ahlakından şöyle bahsedilmektedir:
Onların ahlakı bir tek kişinin ahlakı üzeredir (Tezkireti'l Kurtubi, s 329579)
Nitekim Allah Kuran'da cennetine layık gördüğü mümin kulları için Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıpçektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar(Hicr Suresi, 47) buyurarak, onların yaşadıkları candan ve samimi dostluğa dikkat çeker
Üzüntü, Sıkıntı Gibi Olumsuzlukların Olmaması:
Üzüntü, sıkıntı gibi insanlara azap veren ruh halleri, din ahlakından uzak yaşayan kimselerde sıkça görülür Allah'ın herşeyi bir kader üzerine, hayırla yarattığını göz ardı eden bu kimseler aksilik, zorluk gibi görünen olaylar karşısında korku ve paniğe kapılırlar Allah'a tevekkül etmedikleri için sıkıntıya düşer, hayıflanır, hatta sağlıklarına zarar verecek derecede büyük bir üzüntü yaşarlar Oysa insan kendisi için neyin hayır neyin şer olacağını bilemez, ancak Allah bilir Bir ayette bu gerçek şöyle bildirilir:
Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216)
Dünyada zorluk, sıkıntı gibi görünen bir durum ahirette kişinin cennetine vesile olacak bir güzelliğe dönüşebilir Bunun bilincinde olan müminler, dünyada karşılaştıkları sıkıntı ve zorluk gibi görünen olumsuzlukları imanlarının gücü ile kendilerinden uzaklaştırırlar Allah'a teslim olmanın, yarattığı herşeyden razı olmanın rahatlığı ve huzuru içinde, karşılaştıkları her olayı Allah'ın yarattığı bir güzellik olarak değerlendirirler Bu yüzden cennet umudu taşıyan müminler dünyevi hiçbir şeyi olumsuzluk olarak değerlendirmezler Cennette ise Allah'ın rahmetiyle, sonsuza kadar üzüntü, sıkıntı, endişe gibi duygulardan uzak yaşayacaklardır Hadislerde cennetteki bu nimet şöyle haber verilir:
Her kaygının da arkası kesilecektir Cehennem ehlinin kaygısı müstesna (Ramuz elEhadis2, s 34215)
onlar şöyle diyecekler: Biz ebedileriz, asla helak olmayız, biz mutlu kişileriz, asla kederlenmeyiz ((Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı5, s 40910099)
Derler ki: Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir
(Fatır Suresi, 34)
Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur (Ramuz elEhadis1, s 1701)
İncil'de ise bu konu şöyle yer alır:
Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler? Bana dedi ki, Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir Bunun için, Allah'ın tahtının önünde duruyorlar Taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine gerecektir Allah onların gözlerinden bütün yaşları silecektir(Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7 bölüm, 1317)
Allah Kuran'da müminlerin bu huzurlu ruh hallerini şöyle bildirmektedir:
Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir (Ali İmran Suresi, 170)
Derler ki: Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir(Fatır Suresi, 34)
Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir (İnsan Suresi, 11)
Nimetin parıltılısevincini sen onların yüzlerinde tanırsın (Mutaffifin Suresi, 24)
Daha önce de belirttiğimiz gibi dünyada var olan hemen herşey imtihanın bir gereği olarak özellikle eksik ve kusurlu yaratılmıştır Müminler dünyada karşılaştıkları tüm zorluk ve sıkıntılara güzel bir sabır gösterir, Allah'a tevekkül ederler Peygamberimiz (sav) hadislerinde kişinin ancak cennete girdiğinde gerçek anlamda rahata kavuştuğunu haber vermiştir:
Ancak cennete giren rahata kavuşur (Ramuz elEhadis1, s 13813)
Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz (sav) cennetteki bu huzurlu ortamı şöyle tarif eder:
Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir
Selam ve dua ile
Not ALINTIDIRBazı sitelerde gördügüm bilgileri paylasmak istedim daha önce açılan cehennem hayatıyla ilgili konuda yorumlarda gordugum kadarıyla bir cok kisi cennet hayatınıda merak etmis ve paylasılmasını istemis bu yuzden paylasma gerek duydum emegim icin bir tesekkuru cok gormeyinRepleyen replenir
Bir gün Peygamber Efendimiz bana buyurdu ki:
Yâ İmrân, sen de bilirsin ki biz seni çok severiz Kızım Fâtıma rahatsızmış Eğer beraber gelirsen onun ziyaretine ve hatırını sormaya gidelim
Anam babam canım sana feda olsun yâ Rasulullah, gidelim
Başka örtüm yok
Kalktım, beraberce Fâtımatüz Zehrâ’nin evine gittik Peygamber Efendimiz kapıyı çaldı ve “Esselamü aleyküm yâ Ehli Beytî diye selam vererek içeri girdiler Fâtıma da cevap verdi:
Ve aleyküm selam, sevgili babam yâ Rasulullah, buyurunuz!
Kızım, yanımda İmrân bin Husayn da vardır Onunla beraber geldik, örtünü al
Babacığım, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bu yün örtüden başka örtünecek bir şeyim yoktur
Kızım, işte onunla örtün
Ey Babacığım, başımı örtsem vücudum, vücudumu örtsem başım açık kalır
Öyleyse bu örtüyü düz düzüne değil de köşeleme, yani uzunlamasına ört ki, vücudunun her tarafını kaplasın
İmrân bin Husayn diyor ki:
Ben dışarıdan bu konuşmaları işittikçe gözlerimden yaş, ciğerlerimden kan geliyordu Fâtıma’nın dünyaya hiç bağlanmamasına gıpta ediyordum Nihayet Fâtıma sevgili Peygamberimizin târifleri üzere örtündükten sonra içeri girmeme izin verdiler İçeride Peygamber Efendimizin arkasında oturdum
Peygamberimiz, “Kızım nasılsın, rahatsızlığın nasıl oldu? diye hatırlarını sordular O da dedi ki:
Babacığım, bu gece çok rahatsızdım Sancıdan sabaha kadar uyuyamadım Şimdi öyle bir haldeyim ki bir lokma ekmek yemeye bile takatim kalmadı Açlıktan çok bitkinim
Müjdeler olsun ey kızım!
Bu söz üzerine Resûlü Ekrem efendimizin gözünden yaşlar boşandı Buyurdu ki:
Kızım, sakın hâlinden şikâyet etme Allahu Teâlâya yemin ederim ki benim de üç gündür mideme bir lokma ekmek girmedi Halbuki rabbimden istesem beni doyuncaya kadar yedirir Fakat ümmetime ibret olması için geçici rızıkları, sonsuz rızıklar için feda ettim
Rasulullah Efendimiz, sonra elleriyle Hz Fâtıma’nın omuzlarını tutarak buyurdu ki:
Müjdeler olsun ey kızım, sen Cennet kadınlarının hanım efendisisin
Soru
Dünya hayatının insana verebilecekleri belli, herkesin tek düze rutin bir hayatı var, herkesin kendine göre bir koşturmacası var, bir yerden sonra herkesin hayatı rutin oluyor Ne kadar zengin de olsa yapabileceklerin belli, hepsini yapıyorsun ve başa dönüyorsun Dünyanın gayesi kulluktur Kulluğunu tam yapan ve cennete giden biri cennetteki hayatta da kısır döngüye girmez mi, bir yerden sonra o hayattan sıkılmaz mı, şimdiki gibi her gün aynı şeyler demez mi ? Sonsuz bir hayat sıkıcı olmaz mı?
Cevabımız
Değerli Kardeşimiz;
Cennet hayatını dünya hayatına göre değerlendirdiğimiz zaman hataya düşmüş oluruz Cennet hayatında insanlar bütün sıkıntılardan ve insana sıkıntı verecek hasletlerden arındılacaktır Cennet nimetleri sonsuz olduğundan ve cennette bir sonraki anımız bir öncekinden daha güzel geçeceğinden orada bir sıkıntı ve ülfet olmayacaktır
Ayrıca Cennette makam sabit olmayacak sürekli insanın makamı yükselecek aldığı lezzet aynı olmayacak bir şeyden aldığı lezzet sürekli artarak devam edecek Bu sebebten cennette kısır döngü tarzında bir sıkıntı olmayacaktır
Cennette İstenen Herşeyin Olması
Evrende var olan herşey Allah'ın sonsuz gücünü ve sonsuz aklını yansıtır Allah dünyada imtihanın bir gereği olarak herşeyi bir kanun ile yaratmakta ve tüm olup bitenleri insan aklının kavrayabileceği makul sebepsonuç ilişkileri içinde göstermektedir Bundan dolayı insanlar bir meyve gördüklerinde bunun bir tohumdan gelişen ağacın zaman içinde verdiği meyve olduğundan şüphe duymazlar Elbette ki Allah'ın kanununa göre dünyada meyvenin sebebi budur, fakat unutmamak gerekir ki Allah dilediği takdirde tüm evreni sebeplerden bağımsız da yaratabilir Allah dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yaratan, hiçbirşeye ihtiyaç duymayandır Dolayısıyla Allah'ın yaratması için de hiçbir sebebe, araca, aşamaya ihtiyaç yoktur Dünyada herşeyin belli sebeplere, doğa kanunlarına bağlı olması insanları yanıltmamalıdır Allah tüm bu sebeplerin Yaratıcısı olarak bunlardan tamamen münezzehtir Nitekim cennette sebeplere bağlı yaratılış kalkacağı için ağaçtan kopan meyvenin yerine yenisi hemen geri gelecek, hiçbir eksilme olmayacaktır Sebepleri de sonuçları da yaratan Allah'tır Örneğin bir ağacın gölgesine baktığımızda bu gölgenin sebebinin Güneş ışınlarının yansıma açısı olduğu bilgisine sahibizdir Gölge Güneş'in bir sonucudur, fakat Güneş'i gölgeye sebep kılan Allah'tır Bu durum bir ayette şöyle bildirilmektedir:
Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı Sonra Biz Güneş'i ona bir delil kılmışızdır Sonra da onu tutup Kendimize ağır ağır çekmişizdir (Furkan Suresi, 4546)
Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur(Maide Suresi, 119)
Dünyada bu şekilde herşeyi sebep sonuç ilişkisi içinde yaratması Allah'ın bir sanatıdır ve Rabbimiz'in bu tecellileri sonsuzdur Allah herşeyi istediği anda, istediği şekilde yaratabilir veya dilediği her şekle çevirebilir Evreni yoktan var eden Allah, dilediği zaman da dünyada kavramaya çalıştığımız kanunları ve sebepleri kaldıracaktır Salih Müslümanlar cennette akıllarına gelen, hoşlarına giden herşeyi isteyebilecek, istemeleriyle birlikte Allah'ın izniyle bunlara anında sahip olacaklardır Gerek kendileri, gerekse çevreleri istedikleri şekil ve surette olacak, her istediklerini yapıp, en zevk alacakları nimetler içinde yaşayacaklardır Üstelik bunların hiçbiri bir ihtiyacı karşılamak, bir eksikliği gidermek, bir kusuru örtmek amacıyla da olmayacak, sadece Allah'tan bir nimet ve güzellik olarak cennet ehlinin zevk almaları için olacaktır (En doğrusunu Allah bilir)
Bu konuda hadislerde verilen örneklerden bir kısmı şöyledir:
Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: Cennette at var mı?diye sordu Aleyhissalatu vesselam da:
Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktırbuyurdular Bunun üzerine diğer biri de:
Cennette deve var mı?diye sordu Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi Şöyle buyurdular:
Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır((Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 43114)
Hadiste bildirilen canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şeybizim dünyadaki ufkumuzla, hayal gücümüzle sınırlı değildir Kuran'da Allah orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var Ve siz orada süresiz kalacaksınız(Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bu nimetlerin zenginliğine dikkat çekmiştir Bu konuyla ilgili diğer ayetler ise şöyledir:
Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir (Fussilet Suresi, 31)
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar (Enbiya Suresi, 102)
Hepimizin dünyada isteyip de kimi zaman vakit ayıramamaktan, kimi zaman da risk taşımasından ötürü yapamadığımız pek çok şey vardır Örneğin çok hızlı araba ya da motorsiklet kullanmak kimileri için heyecan verici bir zevk olabilir; kimileri ise uzun saatler derin sulara dalmak ya da yüksek dağlarda kayak yapmak, paraşütle yüzlerce metre yüksekten atlamak gibi tehlikeli sporlar yapmak isteyebilir Ancak bunların hepsi kişinin hayatını risk altına sokan spor dallarıdır
Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir Ancak Ashabı Yemin (sağ ehli) hariç Onlar cennetlerdedirler
(Müddessir Suresi, 3840)
Pek çok kişi de profesyonel olarak müzik aleti çalabilmek, resim yapabilmek gibi özel yeteneklere sahip olmak isteyebilir Bu gibi şeyler yeteneğin yanı sıra kimi durumlarda teknik bilgi ve uzun süren bir eğitim gerektirir Cennette ise bir kimse dilediği herşeye sahip olabileceği için istediği anda hiçbir çaba sarf etmeden, yetenek gibi bir sebebe bağımlı olmaksızın böyle bir imkana sahip olabilir (En doğrusunu Allah bilir)
Bir hadiste cennetteki isteklerin sınırsızlığı şöyle vurgulanmıştır:
Rableri de şöyle buyuracak: Burası, size bolca vereceğim bir yerdir İsteyin Benden ne isterseniz!
Ondan hoşnutluk isteyecekler O da şöyle buyuracak: Zaten sizi buraya yerleştiren Benim hoşnutluğumdur Size daha bolca vereceğim, isteyin!
Arzuları bitinceye dek durmadan isteyecekler
Kuran ayetlerinde ve hadislerde, cennette Allah'ın dilemesi ile nefsin arzuladığı herşeyin mümkün olacağı bildirilmektedir Dolayısıyla insanların ancak hayal edebilecekleri ama dünyada mümkün olmayan şeyleri yaşamaları da mümkün olabilir Örneğin at üzerinde uçmak dünya şartlarında imkan dahilinde değildir, ancak hadislerde dikkat çekildiği gibi bu da Allah'ın dilemesiyle cennette mümkündür Bir hadiste isteyen kişinin uçabileceğinden şu şekilde bahsedilmektedir:
Eğer nasip olur da cennete girersen, Kızıl yakuttan bir beygire bineyimdersen binersin Uçayım dersen uçarsın(Ramuz elEhadis1, s 1495)
Bir başka hadiste ise cennetteki nimet genişliği hakkında Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:
Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: Ben Azimu'şŞân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım((Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 44191)
Cennette İstenen Şeylerin Anında Olması:
Dünyada güzel bir yemek isteyen bir kimsenin, bunun için emek ve zaman harcaması gerekecektir Hiçbir girişimde bulunmadan, daha aklından geçirdiği anda bu yiyecekleri önünde hazır olarak bulması ihtimali ise nefsinin çok hoşuna gidecek bir durumdur Ne var ki bu, dünya şartlarında mümkün değildir Ancak vaat edilen cennet ortamında satın alma, emek ve zaman harcama gibi pek çok sebep ve aşama ortadan kalkarak nimetler insanın en çok hoşuna gidecek şekilde sunulur Bir hadiste bu durum şöyle bir örnekle aktarılmıştır:
Cennette senin canın kuş isteyecek Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır (Büyük Hadis Külliyatı5, s 41410123)
Bir rivayette Peygamberimiz (sav)'in şöyle bir hadisi haber verilir:
kuşun etinden yemek o kimsenin hatırına gelir ve bunun üzerine hemen çeşitli et yemekleri halinde onun önüne varır Cennet ehli ondan istediği kadar yer Doyduğu zaman, kuşun kemikleri toplanır Sonra uçar, dilediği gibi cennette otlamaya başlar (Tezkirei Kurtubi1, s 58)
Öte yandan cennet ortamında bir kimse ne isterse yapabileceği için hadiste de bahsedildiği gibi dilediği takdirde çalışmaya ihtiyacı olmadığı halde zevk için tarımla bile uğraşması mümkündür:
Peygamberimiz (sav)'in çöl halkından olan bir adamla konuşurken, sorularına şöyle cevap verdiği rivayet olunur:
Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek Rabbi ona diyecek ki: Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: Evet Fakat ben ziraati seviyorumdiyecek Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak ((Buhari), Büyük Hadis Külliyatı5, s 41310119)
İstendiği Gibi Suret Değiştirebilme:
İnsanlara yüzleri ve fizikleri ile ilgili tercih imkanı sunulsa kuşkusuz herkes kusursuz bir görünüşe sahip olmayı ister Çünkü insanın ruhu güzellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır ve her zaman en kusursuz olanı, en mükemmeli arar En ufak bir detaydaki kusur bile gözüne çarpar, dikkatini çeker Ne var ki insan aradığı kusursuz güzelliği dünyada tam olarak hiçbir zaman bulamaz Bir kişi dünyanın en güzel insanı da olsa kaçınılmaz olarak yaşadığı acizlikler, hastalıklar ve en önemlisi ölümlü olması onun bu güzelliğine gölge düşürür Çünkü imtihanın bir gereği olarak dünyada hemen herşey eksik ve kusurlarla birlikte yaratılmıştır Bu eksik ve kusurların insanların ahirete yönelmeleri ve cennet hayatını özlemeleri açısından çok büyük hayır ve hikmetleri vardır İnsanın hoşuna giden kusursuzluğun ve güzelliğin gerçek yeri ise cennettir Allah cennette kişiyi kusursuz güzellikte ve onun en hoşuna gidecek surette yaratacaktır Üstelik bu güzellik tek bir suretle sınırlı değildir Allah cennetteki kullarına istedikleri zaman istedikleri sureti seçebilecekleri bir imkan verecek, bu şekilde cennet ehli her istediğinde farklı bir güzelliğe sahip olabilecektir
Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir
(Fussilet Suresi, 31)
Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin cennetteki çarşılardan beğendikleri surete gireceklerini bir hadisinde şöyle haber verir:
Cennette bir çarşı vardır Ancak orada ne alış, ne de satış vardır Sadece erkek ve kadın suretleri vardır Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer ((Tirmizi), Kütübi Sitte14, s 43417)
Gece Olmaması:
Gece, dünya hayatında insanlar için bir dinlenme vakti olarak yaratılmıştır Cennette uykuya ve dinlenmeye ihtiyaç kalmayacağı için, gecenin karanlığına da ihtiyaç olmayacaktır Cennette gecenin olmadığı hadislerde şöyle bildirilir:
Cennette gece yoktur O, ışık ve nurdan ibarettir (Ramuz elEhadis2, s 3664)
Uyku Olmaması:
Uyku insanın dünyada yaşadığı acizliklerden biridir Tüm insanlar uykuya ihtiyaç duyacak şekilde yaratılmışlardır ve ne kadar isteseler de buna karşı direnemezler Dahası vücut uykusuz kaldığında hastalıklara karşı direnci düşer, kişi yorgun bir görünüm alır Öte yandan uykuya harcanan vakit de azımsanamayacak kadar uzundur İnsan, yaklaşık olarak ömrünün üçte birini uykuda geçirir Bu aynı zamanda dünyada zaten kısa olan ömrünün çok büyük bir bölümünü bir nevi ölü gibi geçirdiği anlamına gelir Nitekim Kuran'da Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar) Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir(Zümer Suresi, 42) ayetiyle uykunun bir tür ölüm olduğu haber verilmiştir Fakat cennette uyku, yorgunluk gibi acizlikler yoktur Allah Onlara orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz(Hicr Suresi, 48) ayetiyle bu gerçeği kullarına bildirmiştir Bir hadiste ise cennette uykunun olmadığı şöyle açıklanmıştır:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: Cennet ehli uyur mu?diye sordular Şöyle buyurdu: Uyku, ölümün kardeşidir Cennet ehli uyumazlar(Büyük Hadis Külliyatı5, s41410125)
Anlaşmazlık Olmaması:
Cennet ehlinin en önemli özelliklerinden biri de ahlaklarının çok güzel olmasıdır Bir hadiste cennetteki müminlerin huylarının güzelliğine şöyle dikkat çekilmiştir:
Ben, cennet bahçelerinde, cennetin üstünde ve cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki, o haklı olduğu halde mücadeleyi terk eder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar(a örnek olması) için ahlakını güzelleştirir (Ramuz elEhadis1, s 1526)
Vicdanını kullanan, Allah'tan korkup sakınan kişilerin bulunduğu bir ortamda herkes rahat eder Güzel ahlakın yaşanmadığı bir yerde ise çekişme, kıskançlık, kavga, kızgınlık, kin, alay, alınganlık vardır Kuran ahlakından uzak yaşayan kimseler, bu kötü ahlak özelliklerinden ötürü, kendi elleriyle cehennemi hatırlatan bir ortam oluştururlar
Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıpçektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar
(Hicr Suresi, 47)
Huzurlu, mutlu, güven dolu bir ortam içinde dostça, kardeşçe, hoşgörü ile yaşayabilecekken, dünyevi hırsların peşinde, kendi istek ve tutkularına kapılarak çok büyük bir nimet kaybına uğramış olurlar Müslümanlar için ise dünyada sabırlı, itidalli, akıllı, makul, dengeli, affedici, şefkatli, sevgi dolu, güzel ahlaklı olmanın derin bir imani zevki vardır Bir mümin bu güzel özellikleri kendinde gördüğünde ayrı bir haz alır, başka müminlerde gördüğünde bunlardan da ayrı bir zevk alır Sonsuza kadar sürecek olan bu hoşnutluk, zevk ve güzellikler cennette de artarak sürer Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birinde cennetteki bu ortam şöyle tarif edilir:
Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir Aralarında ihtilaf, husumet yoktur (Kütübi Sitte14, s 4493)
Benzer başka bir hadiste de cennet ehlinin ahlakından şöyle bahsedilmektedir:
Onların ahlakı bir tek kişinin ahlakı üzeredir (Tezkireti'l Kurtubi, s 329579)
Nitekim Allah Kuran'da cennetine layık gördüğü mümin kulları için Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıpçektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar(Hicr Suresi, 47) buyurarak, onların yaşadıkları candan ve samimi dostluğa dikkat çeker
Üzüntü, Sıkıntı Gibi Olumsuzlukların Olmaması:
Üzüntü, sıkıntı gibi insanlara azap veren ruh halleri, din ahlakından uzak yaşayan kimselerde sıkça görülür Allah'ın herşeyi bir kader üzerine, hayırla yarattığını göz ardı eden bu kimseler aksilik, zorluk gibi görünen olaylar karşısında korku ve paniğe kapılırlar Allah'a tevekkül etmedikleri için sıkıntıya düşer, hayıflanır, hatta sağlıklarına zarar verecek derecede büyük bir üzüntü yaşarlar Oysa insan kendisi için neyin hayır neyin şer olacağını bilemez, ancak Allah bilir Bir ayette bu gerçek şöyle bildirilir:
Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216)
Dünyada zorluk, sıkıntı gibi görünen bir durum ahirette kişinin cennetine vesile olacak bir güzelliğe dönüşebilir Bunun bilincinde olan müminler, dünyada karşılaştıkları sıkıntı ve zorluk gibi görünen olumsuzlukları imanlarının gücü ile kendilerinden uzaklaştırırlar Allah'a teslim olmanın, yarattığı herşeyden razı olmanın rahatlığı ve huzuru içinde, karşılaştıkları her olayı Allah'ın yarattığı bir güzellik olarak değerlendirirler Bu yüzden cennet umudu taşıyan müminler dünyevi hiçbir şeyi olumsuzluk olarak değerlendirmezler Cennette ise Allah'ın rahmetiyle, sonsuza kadar üzüntü, sıkıntı, endişe gibi duygulardan uzak yaşayacaklardır Hadislerde cennetteki bu nimet şöyle haber verilir:
Her kaygının da arkası kesilecektir Cehennem ehlinin kaygısı müstesna (Ramuz elEhadis2, s 34215)
onlar şöyle diyecekler: Biz ebedileriz, asla helak olmayız, biz mutlu kişileriz, asla kederlenmeyiz ((Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı5, s 40910099)
Derler ki: Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir
(Fatır Suresi, 34)
Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur (Ramuz elEhadis1, s 1701)
İncil'de ise bu konu şöyle yer alır:
Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler? Bana dedi ki, Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir Bunun için, Allah'ın tahtının önünde duruyorlar Taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine gerecektir Allah onların gözlerinden bütün yaşları silecektir(Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7 bölüm, 1317)
Allah Kuran'da müminlerin bu huzurlu ruh hallerini şöyle bildirmektedir:
Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir (Ali İmran Suresi, 170)
Derler ki: Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir(Fatır Suresi, 34)
Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir (İnsan Suresi, 11)
Nimetin parıltılısevincini sen onların yüzlerinde tanırsın (Mutaffifin Suresi, 24)
Daha önce de belirttiğimiz gibi dünyada var olan hemen herşey imtihanın bir gereği olarak özellikle eksik ve kusurlu yaratılmıştır Müminler dünyada karşılaştıkları tüm zorluk ve sıkıntılara güzel bir sabır gösterir, Allah'a tevekkül ederler Peygamberimiz (sav) hadislerinde kişinin ancak cennete girdiğinde gerçek anlamda rahata kavuştuğunu haber vermiştir:
Ancak cennete giren rahata kavuşur (Ramuz elEhadis1, s 13813)
Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz (sav) cennetteki bu huzurlu ortamı şöyle tarif eder:
Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir
Selam ve dua ile
Not ALINTIDIRBazı sitelerde gördügüm bilgileri paylasmak istedim daha önce açılan cehennem hayatıyla ilgili konuda yorumlarda gordugum kadarıyla bir cok kisi cennet hayatınıda merak etmis ve paylasılmasını istemis bu yuzden paylasma gerek duydum emegim icin bir tesekkuru cok gormeyinRepleyen replenir