iltasyazilim
FD Üye
Çerkez Ethem Olayı
Çerkez Ethem Olayı Nasıldır
Çerkez Ethem Olayı Açıklarmısınız
Çözülmekte olan bir devlet sisteminin yerine bir yenisi doğarken ve bu vesileyle esas olarak halkın gönüllü katılımına dayanan yeni bir askeri örgütlenme biçimlenirken geçmişin profesyonel kadroları haricen yeni askeri önderler ortaya çıkar Henüz düzenli ordunun olmadığı ya da varolan askeri kuvvetlerin bu tür bir örgütlenme modeline ulaşmadığı koşullarda oysa bir gerilla mücadelesinden laf edilebilir
Daha önce askerlikle profesyonel bir ilişkisi olmamasına rağmen doğal askeri yetenekleri ve cesaretleriyle sivrilerek gerillalara komuta eden bu yeni askeri önderlerin kaderi bir noktada yol ayrımına kazanç; ya kendilerinin yönetimindeki birlikler ahenkli birliklere dönüşerek yeni devletin askeri liderleri durumuna gelirler, ya kendi dışlarındaki bazı odakların inisiyatifiyle örgütlenmesini tamamlayan düzenli birliklere katılarak onların bir parçası olurlar, veya çözülmekte olan devletin yanı sıra doğmakta olan yeni devlete de isyan edip, güçleri yeterse 'kahraman' yetmezse de 'hain' olarak tarihe geçerler!
hiç kuşkusuz bu yol ayrımında tutulacak yolun sonunu ve dolayısıyla tarih göre nasıl anılacaklarını belirleyen şey kendi kabiliyet ve cesaretlerinden önce toplumsal koşullardır Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde de olsa çıkarlarını savundukları sınıfların tarihsel olarak sahip oldukları zorlama ve örgütlenme düzeyidir
19191922 yılları arasında Türkiye'deki ulusal uğraş gelişirken Osmanlı devleti dağılıyor ve yerine millete dayandığını, siyasal meşruiyet kaynağının ahali olduğunu söyleyen yeni bir devlet sistemi peyderpey kuruluyordu İşte daha bu sürecin başlarında, henüz Ankara'daki yeni merkezin elinde önemli bir askeri şiddet olmadığı sıralarda Batı Anadolu'daki Yunan işgaline karşı ortaya çıkan milli direnişbir yanlamasına Ege'deki efelerin çetelerinde, bir yanlamasına da Çerkez Ethem'in kuvvetlerinde ifadesini bulacaktı Bunlar ulusal mücadelenin gerilla örgütlenmesiydi
Bandırmalı bir Çerkez ailesinin üç çocuğunun en küçüğü olan Ethem, Birinci Dünya Savaşı sırasında orduya katılmış ve fakat başçavuşluğa kadar yükselebilmişti Mütarekeden sonradan köyüne dönen Ethem'in ağabeyleri Tevfik ve Reşit de orduda subaydı Yunan işgalinin gerisinde harekete geçen Ethem önce eski İzmir Valisi Rahmi'nin oğlunu kaçırarak 50 bin lira fidye almış ve sonra da civardan 300 şahsiyet bir müfreze örgütleyerek Yunan kuvvetlerine karşı mücadeleye girişmişti
Salihli cephesinde Yunan askeri birliklerine karşısında düzenlediği gerilla saldırılarıyla kısa sürede ünlenen Çerkez Ethem'in alt kuvvetlerin sayısı da gitgide artarak artacak ve işlem içinde Kütahya ve havalisine dominant duruma gelirken Kuvvayı Seyyare Umum Kumandanıolacaktı
Demin Ankara'nın yeni bir iktidar merkezi olarak kendini kabul ettirmediği ve emrinde de manâlı bir askeri güç bulunmadığı 1920 yılının başlarında Batı Anadolu'da en manâlı güç Çerkez Ethem'di Nitekim Ankara'daki harekete aleyhinde gelişmeye başlayan lokal isyanların birçoğu Çerkez Ethem göre bastırılmıştı ilk olarak 16 Şubat 1920'de Balıkesir taraflarında İkinci Anzavur isyanını bastıran Çerkez Ethem'in Kuvvayı Seyyare'si arkasında Geyve, Adapazarı, Düzce ve Bolu bölgesindeki tüm isyanları bastıracaktı
Bu isyanları gerilla birlikleri niteliğindeki Kuvvayı Seyyare'nin bastırabilmesi ve giderken saflarını genişletmesi anlaşılabilir bir durumdu Çünkü bu birlikler gönüllü savaşçılardan oluşuyor, uzun yıllardır süren savaşlar sonucunda halkta subaylara ve ahenkli orduya karşısında oluşan tepkiyi çekmiyor ve sahip oldukları olanaklar giyimkuşam, yiyecek, meşrubat açısından da sefalet içindeki fakir kitlelere cazip geliyordu Dağınık durumdaki ahenkli ordu askerleriyle karşılaştırıldığında Kuvvayı Seyyare çok daha iyi donatılmış durumdaydı
Ordudaki askeri disiplin ve hiyerarşinin yol açtığı zorlama ve eziyetten de uzakta olan bu kuvvetlere halktan insanların katılımı olası oluyordu Birçok yerdeki isyancılar karşılarında ahenkli ordu askerlerini yok de aslında aynen kendileri gibi olan müfrezeleri gördüklerinde zahmetsizce onların safına geçebiliyorlardı
Zaten çoğu yerde de isyanların elebaşılarını cezalandırdıktan sonra geri kalanlara güzel görüyle yaklaşılıyordu sırası gelmişken yöredeki zenginlerden, eşraftan alınan haraçlar bir hak duygusuna da hitap ediyor ve yoksulların Kuvvayı Seyyare'ye daha farklı gözle bakmasında kayda değer bir rol oynuyordu
1920 yılında Şubat'tan Mayıs'a değin Marmara ve Ege bölgesindeki isyanlarla uğraşan ve tümünü de bastıran Çerkez Ethem ve kuvvetlerine Haziran ayında Yozgat yolları belirdi Çünkü Yozgat'ta ayaklanma eden Çapanoğulları şehri ele geçirmişti ve yeni katılımlarla hareket bölgede yayılıyordu Yozgat bölgesindeki isyanı bastırmak üzere Meclis göre Ankara'ya ziyafet edilen Çerkez Ethem, Mustafa Kemal Paşa da dahil elde etmek üzere o sırada Ankara'da yer alan ulusal mücadelenin önder kadrosuna yukarıdan bakıyordu Çünkü silahlı zorlama kendisindeydi ve anlışanlı paşaların emrinde az önce pek bir zor yoktu
Zaten bunun için Ege'de Yunan kuvvetleri karşısında yer alan Kuvvayı Seyyare Ankara'nın doğusundaki isyanı bastırmak için çağrılmıştı Nitekim Yozgat'a geçerken Ankara'daki paşalarla Mustafa Kemal, Fevzi, İsmet, Refet yapılan görüşmelerde eski başçavuş, yeni gerilla komutanı Ethem bir hayli sert eleştirilerde bulunacak ve paşalar bunu unutmayacaktı!
Yozgat isyanını da kısa sürede bastıran Çerkez Ethem asilerin bir bölümünü de kuvvetlerine katarak Ankara'ya döndü İsyanın sorumlularının yargılanması için kurduğu mahkemede Ankara Valisi Yahya Şampiyon'in de yargılanmasını istedi Çünkü Yahya Şampiyon, Çapanoğulları ile işbirliği yapmış, Kuvvayı Seyyare'nin üzerlerine geldiğini evvelden bildirmişti
Bu koşul açığa çıkınca da valinin yargılanması gerekliydi ve cezasının vefat olacağı da açıktı Oysa aynı zamanda Mustafa Kemal'in yakınlarından olan Yahya Galip'in Çerkez Ethem'in ırk mahkemesikadar yargılanmasına Ankara izin vermedi Yalnızca valilik görevinden alarak olayı geçiştirmeye çalıştılar
Bunun üstüne öfkelenen Çerkez Ethem'in Ankara'ya geldiğinde Büyük Halk Müziği Meclisi Reisini Meclisin kapısında asacağımdediği söylenti olunur Hem Miralay Refet Bey'in de isyanın bastırılmasında hiçbir katkısı olmadığı gibi, kendisi savaşırken Çorum'da saklandığını ileri süren Ethem onu da mahkemeye sevk etti lakin sonra araya girenlerce sorun çözümlendi
Yozgat isyanının bastırılmasıyla birlikte adamakıllı ünlenen ve hatta Meclis göre kendisine milli kahramanunvanı verilen Ethem, Temmuz ortasında Ankara'ya döndüğünde Mustafa Kemal Paşa Ankara'da bulunmamayı tercih edecekti Garp Cephesi'ndeki durumu yerinde görmek üzere Ankara'dan ayrılarak Eskişehir'e dışarı giden Mustafa Kemal Paşa o sıralarda Ethem'le yüz yüze gelmek istemedi
Ethem Eskişehir'e geldiğinde ise Mustafa Kemal Afyon'a geçmişti Böylece Ankara ile birlikte hareket eden en manâlı gerilla komutanı ile Irk Meclisi Reisi o günlerde köşe kapmaca oynarken varolan gerginliğin azalması için de gereken zaman kazanılmış oldu
1920 yazında ününün ve gücünün doruğunda bulunan Çerkez Ethem'e milli mücadelenin önderliğini üstlenen kadronun uzun süre dayanıklılık etmesi böylece muhtemel değildi İşgal ettiği alanı genişleterek ilerlemeye aralıksız Yunan ordusunun ancak ahenkli bir orduyla durdurulabileceği görüşüyle varolan askeri kuvvetlerin çabuk her yerde örgütlenmesini ve bütün anlamıyla bir ulusal orduya dönüşmesini savunan Ankara'daki paşalar Çerkez Ethem'in direnişiyle aleyhinde karşıya geldiler
Gerçekten olayların gelişimi içinde böylesi bir yol ayrımına gelinmesi kaçınılmazdı Ankara'daki paşalara güvenmemekle birlikte arasında bir iktidar mücadelesinin de gelişmekte olduğunu görebilen Çerkez Ethem, kuvvetlerinin ahenkli ordu birliklerine dönüşmesine de, kendisinin ve adamlarının paşaların komutası altına girmesine de tepki gösterdi
Bu güçlü gerilla liderini tahrip etmeden askeri otorite olunamayacağını görebilen Mustafa Kemal de Yunan kuvvetleriyle ciddi bir çarpışma öncesinde Kuvvayı Seyyare'nin dağıtılmasını gerekli görüyordu Nitekim sorunun barışçı yollardan çözümü için yapılan bir dizi mülâkat ve tartışmanın arkasında Mustafa Kemal 27 Aralık 1920'de Garp Cephesi Komutanlığına Çerkez Ethem'in kuvvetlerinin yıkım edilmesini emretti
Artık bir cins iç savaş başlayacaktı ve bir ay dek süren bu savaşın başlangıcında Çerkez Ethem'in kuvvetleri yaklaşık 5 bin birey, ahenkli ordu birlikleri de 15 bin kişiydi Değişik çarpışmalar sonucunda Kuvvayı Seyyare yenilgiye uğradı Milli mücadelenin başlangıcında çok manâlı bir rol oynayan, Büyük Insanlar Meclisi kadar kahramanduyuru edilen, Yunan ordusuna aleyhinde ilk manâlı direnişi örgütleyen Çerkez Ethem sonuçta Yunan ordusuna sığınmaktan diğer çare bulamadı
Çoğunluğu Çerkezlerden oluşan kuvvetlerinin yarısına yakınıyla birlikte 26 Ocak 1921'de Yunanlılara teslim olurken, öteki yarısı ise Ankara'nın çağrısına olumlu cevap vererek düzenli ordunun saflarına katıldı
Çerkez Ethem'in ünlü Yeşilordu ile bağlantıları sebebiyle Bolşevizme eğilim gösterdiği iddiaları varsa da bunların pek ciddiye alınabilmesi olası değildir Ama aynı zamanda Kuvvayı Seyyare'nin bir insanlar örgütlenmesi, başlıca örgütleyici çekirdeği ve gücü etnik olarak Çerkezlere dayanan bir aşağı katmanhareketi olduğu da ortadadır Bu fakir kesimin değişik özlemlerinin yanı sıra öfkelerini, tepkilerini ve zaaflarını da yansıtması doğaldır Ya ulusal uğraş önderliğinin emrine girecekler ya da tasfiye olacaklardı Birincisini kabul etmeyince ikincisi oldu
öte taraftan Bakü'den yola meydana çıkan komünistler ise Ankara'daki önderliğe yardım etmek, birlikte mücadele etmek için geliyorlardı Fakat sonuçta Ankara açısından onlar da güvenilir değillerdi Dünyada tez yayılmakta olan Bolşeviklik Mustafa Suphi ve arkadaşları yoluyla Ankara'da dinç bir temsil gücü kazandığında olayların nasıl gelişebileceği varsayım edilemezdi
Sonuçta bu iki odağın da hemen hemen aynı günlerde tasfiye edilmesi o kadar de bir tesadüf olmayacak, milli mücadelenin önderliğini ne eski bir başçavuşla, ne de komünistlerle paylaşmaya niyeti olanlar, hareketi kendi bildikleri doğrultuda ve nasıl olursa olsun koşulların da dayattığı biçimde götüreceklerdi
Ulaştıkları yerde ve kurdukları yeni devlet sisteminde ne komünistlere yer olacaktı, ne de gerillalara *
Çerkez Ethem Olayı Nasıldır
Çerkez Ethem Olayı Açıklarmısınız
Çözülmekte olan bir devlet sisteminin yerine bir yenisi doğarken ve bu vesileyle esas olarak halkın gönüllü katılımına dayanan yeni bir askeri örgütlenme biçimlenirken geçmişin profesyonel kadroları haricen yeni askeri önderler ortaya çıkar Henüz düzenli ordunun olmadığı ya da varolan askeri kuvvetlerin bu tür bir örgütlenme modeline ulaşmadığı koşullarda oysa bir gerilla mücadelesinden laf edilebilir
Daha önce askerlikle profesyonel bir ilişkisi olmamasına rağmen doğal askeri yetenekleri ve cesaretleriyle sivrilerek gerillalara komuta eden bu yeni askeri önderlerin kaderi bir noktada yol ayrımına kazanç; ya kendilerinin yönetimindeki birlikler ahenkli birliklere dönüşerek yeni devletin askeri liderleri durumuna gelirler, ya kendi dışlarındaki bazı odakların inisiyatifiyle örgütlenmesini tamamlayan düzenli birliklere katılarak onların bir parçası olurlar, veya çözülmekte olan devletin yanı sıra doğmakta olan yeni devlete de isyan edip, güçleri yeterse 'kahraman' yetmezse de 'hain' olarak tarihe geçerler!
hiç kuşkusuz bu yol ayrımında tutulacak yolun sonunu ve dolayısıyla tarih göre nasıl anılacaklarını belirleyen şey kendi kabiliyet ve cesaretlerinden önce toplumsal koşullardır Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde de olsa çıkarlarını savundukları sınıfların tarihsel olarak sahip oldukları zorlama ve örgütlenme düzeyidir
19191922 yılları arasında Türkiye'deki ulusal uğraş gelişirken Osmanlı devleti dağılıyor ve yerine millete dayandığını, siyasal meşruiyet kaynağının ahali olduğunu söyleyen yeni bir devlet sistemi peyderpey kuruluyordu İşte daha bu sürecin başlarında, henüz Ankara'daki yeni merkezin elinde önemli bir askeri şiddet olmadığı sıralarda Batı Anadolu'daki Yunan işgaline karşı ortaya çıkan milli direnişbir yanlamasına Ege'deki efelerin çetelerinde, bir yanlamasına da Çerkez Ethem'in kuvvetlerinde ifadesini bulacaktı Bunlar ulusal mücadelenin gerilla örgütlenmesiydi
Bandırmalı bir Çerkez ailesinin üç çocuğunun en küçüğü olan Ethem, Birinci Dünya Savaşı sırasında orduya katılmış ve fakat başçavuşluğa kadar yükselebilmişti Mütarekeden sonradan köyüne dönen Ethem'in ağabeyleri Tevfik ve Reşit de orduda subaydı Yunan işgalinin gerisinde harekete geçen Ethem önce eski İzmir Valisi Rahmi'nin oğlunu kaçırarak 50 bin lira fidye almış ve sonra da civardan 300 şahsiyet bir müfreze örgütleyerek Yunan kuvvetlerine karşı mücadeleye girişmişti
Salihli cephesinde Yunan askeri birliklerine karşısında düzenlediği gerilla saldırılarıyla kısa sürede ünlenen Çerkez Ethem'in alt kuvvetlerin sayısı da gitgide artarak artacak ve işlem içinde Kütahya ve havalisine dominant duruma gelirken Kuvvayı Seyyare Umum Kumandanıolacaktı
Demin Ankara'nın yeni bir iktidar merkezi olarak kendini kabul ettirmediği ve emrinde de manâlı bir askeri güç bulunmadığı 1920 yılının başlarında Batı Anadolu'da en manâlı güç Çerkez Ethem'di Nitekim Ankara'daki harekete aleyhinde gelişmeye başlayan lokal isyanların birçoğu Çerkez Ethem göre bastırılmıştı ilk olarak 16 Şubat 1920'de Balıkesir taraflarında İkinci Anzavur isyanını bastıran Çerkez Ethem'in Kuvvayı Seyyare'si arkasında Geyve, Adapazarı, Düzce ve Bolu bölgesindeki tüm isyanları bastıracaktı
Bu isyanları gerilla birlikleri niteliğindeki Kuvvayı Seyyare'nin bastırabilmesi ve giderken saflarını genişletmesi anlaşılabilir bir durumdu Çünkü bu birlikler gönüllü savaşçılardan oluşuyor, uzun yıllardır süren savaşlar sonucunda halkta subaylara ve ahenkli orduya karşısında oluşan tepkiyi çekmiyor ve sahip oldukları olanaklar giyimkuşam, yiyecek, meşrubat açısından da sefalet içindeki fakir kitlelere cazip geliyordu Dağınık durumdaki ahenkli ordu askerleriyle karşılaştırıldığında Kuvvayı Seyyare çok daha iyi donatılmış durumdaydı
Ordudaki askeri disiplin ve hiyerarşinin yol açtığı zorlama ve eziyetten de uzakta olan bu kuvvetlere halktan insanların katılımı olası oluyordu Birçok yerdeki isyancılar karşılarında ahenkli ordu askerlerini yok de aslında aynen kendileri gibi olan müfrezeleri gördüklerinde zahmetsizce onların safına geçebiliyorlardı
Zaten çoğu yerde de isyanların elebaşılarını cezalandırdıktan sonra geri kalanlara güzel görüyle yaklaşılıyordu sırası gelmişken yöredeki zenginlerden, eşraftan alınan haraçlar bir hak duygusuna da hitap ediyor ve yoksulların Kuvvayı Seyyare'ye daha farklı gözle bakmasında kayda değer bir rol oynuyordu
1920 yılında Şubat'tan Mayıs'a değin Marmara ve Ege bölgesindeki isyanlarla uğraşan ve tümünü de bastıran Çerkez Ethem ve kuvvetlerine Haziran ayında Yozgat yolları belirdi Çünkü Yozgat'ta ayaklanma eden Çapanoğulları şehri ele geçirmişti ve yeni katılımlarla hareket bölgede yayılıyordu Yozgat bölgesindeki isyanı bastırmak üzere Meclis göre Ankara'ya ziyafet edilen Çerkez Ethem, Mustafa Kemal Paşa da dahil elde etmek üzere o sırada Ankara'da yer alan ulusal mücadelenin önder kadrosuna yukarıdan bakıyordu Çünkü silahlı zorlama kendisindeydi ve anlışanlı paşaların emrinde az önce pek bir zor yoktu
Zaten bunun için Ege'de Yunan kuvvetleri karşısında yer alan Kuvvayı Seyyare Ankara'nın doğusundaki isyanı bastırmak için çağrılmıştı Nitekim Yozgat'a geçerken Ankara'daki paşalarla Mustafa Kemal, Fevzi, İsmet, Refet yapılan görüşmelerde eski başçavuş, yeni gerilla komutanı Ethem bir hayli sert eleştirilerde bulunacak ve paşalar bunu unutmayacaktı!
Yozgat isyanını da kısa sürede bastıran Çerkez Ethem asilerin bir bölümünü de kuvvetlerine katarak Ankara'ya döndü İsyanın sorumlularının yargılanması için kurduğu mahkemede Ankara Valisi Yahya Şampiyon'in de yargılanmasını istedi Çünkü Yahya Şampiyon, Çapanoğulları ile işbirliği yapmış, Kuvvayı Seyyare'nin üzerlerine geldiğini evvelden bildirmişti
Bu koşul açığa çıkınca da valinin yargılanması gerekliydi ve cezasının vefat olacağı da açıktı Oysa aynı zamanda Mustafa Kemal'in yakınlarından olan Yahya Galip'in Çerkez Ethem'in ırk mahkemesikadar yargılanmasına Ankara izin vermedi Yalnızca valilik görevinden alarak olayı geçiştirmeye çalıştılar
Bunun üstüne öfkelenen Çerkez Ethem'in Ankara'ya geldiğinde Büyük Halk Müziği Meclisi Reisini Meclisin kapısında asacağımdediği söylenti olunur Hem Miralay Refet Bey'in de isyanın bastırılmasında hiçbir katkısı olmadığı gibi, kendisi savaşırken Çorum'da saklandığını ileri süren Ethem onu da mahkemeye sevk etti lakin sonra araya girenlerce sorun çözümlendi
Yozgat isyanının bastırılmasıyla birlikte adamakıllı ünlenen ve hatta Meclis göre kendisine milli kahramanunvanı verilen Ethem, Temmuz ortasında Ankara'ya döndüğünde Mustafa Kemal Paşa Ankara'da bulunmamayı tercih edecekti Garp Cephesi'ndeki durumu yerinde görmek üzere Ankara'dan ayrılarak Eskişehir'e dışarı giden Mustafa Kemal Paşa o sıralarda Ethem'le yüz yüze gelmek istemedi
Ethem Eskişehir'e geldiğinde ise Mustafa Kemal Afyon'a geçmişti Böylece Ankara ile birlikte hareket eden en manâlı gerilla komutanı ile Irk Meclisi Reisi o günlerde köşe kapmaca oynarken varolan gerginliğin azalması için de gereken zaman kazanılmış oldu
1920 yazında ününün ve gücünün doruğunda bulunan Çerkez Ethem'e milli mücadelenin önderliğini üstlenen kadronun uzun süre dayanıklılık etmesi böylece muhtemel değildi İşgal ettiği alanı genişleterek ilerlemeye aralıksız Yunan ordusunun ancak ahenkli bir orduyla durdurulabileceği görüşüyle varolan askeri kuvvetlerin çabuk her yerde örgütlenmesini ve bütün anlamıyla bir ulusal orduya dönüşmesini savunan Ankara'daki paşalar Çerkez Ethem'in direnişiyle aleyhinde karşıya geldiler
Gerçekten olayların gelişimi içinde böylesi bir yol ayrımına gelinmesi kaçınılmazdı Ankara'daki paşalara güvenmemekle birlikte arasında bir iktidar mücadelesinin de gelişmekte olduğunu görebilen Çerkez Ethem, kuvvetlerinin ahenkli ordu birliklerine dönüşmesine de, kendisinin ve adamlarının paşaların komutası altına girmesine de tepki gösterdi
Bu güçlü gerilla liderini tahrip etmeden askeri otorite olunamayacağını görebilen Mustafa Kemal de Yunan kuvvetleriyle ciddi bir çarpışma öncesinde Kuvvayı Seyyare'nin dağıtılmasını gerekli görüyordu Nitekim sorunun barışçı yollardan çözümü için yapılan bir dizi mülâkat ve tartışmanın arkasında Mustafa Kemal 27 Aralık 1920'de Garp Cephesi Komutanlığına Çerkez Ethem'in kuvvetlerinin yıkım edilmesini emretti
Artık bir cins iç savaş başlayacaktı ve bir ay dek süren bu savaşın başlangıcında Çerkez Ethem'in kuvvetleri yaklaşık 5 bin birey, ahenkli ordu birlikleri de 15 bin kişiydi Değişik çarpışmalar sonucunda Kuvvayı Seyyare yenilgiye uğradı Milli mücadelenin başlangıcında çok manâlı bir rol oynayan, Büyük Insanlar Meclisi kadar kahramanduyuru edilen, Yunan ordusuna aleyhinde ilk manâlı direnişi örgütleyen Çerkez Ethem sonuçta Yunan ordusuna sığınmaktan diğer çare bulamadı
Çoğunluğu Çerkezlerden oluşan kuvvetlerinin yarısına yakınıyla birlikte 26 Ocak 1921'de Yunanlılara teslim olurken, öteki yarısı ise Ankara'nın çağrısına olumlu cevap vererek düzenli ordunun saflarına katıldı
Çerkez Ethem'in ünlü Yeşilordu ile bağlantıları sebebiyle Bolşevizme eğilim gösterdiği iddiaları varsa da bunların pek ciddiye alınabilmesi olası değildir Ama aynı zamanda Kuvvayı Seyyare'nin bir insanlar örgütlenmesi, başlıca örgütleyici çekirdeği ve gücü etnik olarak Çerkezlere dayanan bir aşağı katmanhareketi olduğu da ortadadır Bu fakir kesimin değişik özlemlerinin yanı sıra öfkelerini, tepkilerini ve zaaflarını da yansıtması doğaldır Ya ulusal uğraş önderliğinin emrine girecekler ya da tasfiye olacaklardı Birincisini kabul etmeyince ikincisi oldu
öte taraftan Bakü'den yola meydana çıkan komünistler ise Ankara'daki önderliğe yardım etmek, birlikte mücadele etmek için geliyorlardı Fakat sonuçta Ankara açısından onlar da güvenilir değillerdi Dünyada tez yayılmakta olan Bolşeviklik Mustafa Suphi ve arkadaşları yoluyla Ankara'da dinç bir temsil gücü kazandığında olayların nasıl gelişebileceği varsayım edilemezdi
Sonuçta bu iki odağın da hemen hemen aynı günlerde tasfiye edilmesi o kadar de bir tesadüf olmayacak, milli mücadelenin önderliğini ne eski bir başçavuşla, ne de komünistlerle paylaşmaya niyeti olanlar, hareketi kendi bildikleri doğrultuda ve nasıl olursa olsun koşulların da dayattığı biçimde götüreceklerdi
Ulaştıkları yerde ve kurdukları yeni devlet sisteminde ne komünistlere yer olacaktı, ne de gerillalara *