Çingenelerin Tarihi çingene tarihi çingenelerin tarihi çingene tarihçesi çingeneler çingenelerin tarihçesi Onlar pistir, çalar, çırpar, ahlaksızdır Öyle söylenir, o kadar bilinir, böylece bilinmesi istenir Kağıthane'de gözlerden ırak bir arsada yaşamış genç bir çingene kadın şöyle diyor; Bize kirli diyorlar, nasıl pak olalım hergün sizin çöplerinizi temizliyoruz Bodrum'da süslü kokanalar yılda bir defa yatlarla çöp toplamaya çıkıyorlar, yaza yaza bitiremiyorsunuz Oysa biz bütün yıl defalarca çöp toplarız Hiç görmezsiniz bizi Saçsız kuşları (kelaynak) bilem korursunuz Çingeneleri de korumaya alsanız ne olur ama?Diğer halklar gibi fazla çeşitli olumlu gelenekleri var onların da mesela konukları karşısındaki cömertlikleri bunlardan biridir ya da örneğin, Çingenelerin yontmak gelenekleri içinde topluluk, kocası ölen bir kadının geçimini üstleniyor Cümbür Cemaat jurnal kazancından onun payını ayırıp veriyor Bunun gibi örnek bir toplumsal dayanışma hala onlar içinde yer yer yaşayabiliyor * Onların da bir tarihi var Çingeneler de diğer öyle çok halklar gibi yüzyıllar baştan başa göçler yaşamışlar, birbirinden yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıktaki halklarla benzer toprakları paylaşmışlar, birbirlerine karışmışlardır Araştırmalar çingenelerin ilk yurdu olarak Hindistan'ı gösteriyor 14 yüzyılda Balkanlara, 15 yüzyılda da Avrupa'ya yayılmışlar Çingenelerin Hindistan'dan göçlerinin bir noktasında iki kola ayrıldıkları belirtilir Birincil kol, kuzeye yönelmiş, Kafkaslar, Karadeniz, Orta Avrupa, Balkanlar hattını izlemişler İkinci kol, Güneydoğu Anadolu, Irak, Suriye, Filistin, Darı hattını izler Natürel bu boyuna süren bir yürüyüş, aralıksız bir göç değildir Geçtikleri hemen bitmiş topluluğun bir bölümü kalmıştır İstanbul, Trakya çingeneleri birinci kolun, Maraş, Antep, Adana civarında yaşayan çingeneler ise ikinci koldan göç edenlerin torunlarıdırlar Bir kısmı bugün yerleşik hayata geçmiştir İstanbul'da, Kırklareli'nde onların böyle yerleşik hayata geçtikleri semtleri görürüz Hala göçebe olanlar ise kalaycılıkla, çöp toplayıcılığıyla geçimlerini sağlamaktadırlar * Varlar, hem de milyonlarca İstatistiği rakamlara göre Avrupa'da toplam olarak 7 milyon 101 bin 500 çingene yaşıyordu Bu sayının yüzde 60'ı Balkan ülkelerinde bulunuyor Çingenelerin ülkelere kadar dağılımı da şöyle: Romanya: 800 bin Bulgaristan: 800 bin Yugoslavya: 800 bin Çekoslovakya: 600 bin Macaristan: 500 bin Türkiye: 500 bin1000000 arası İspanya: 500 bin Rusyada: 260 bin Fransa: 250 bin 500 bin rakamının Türkiye'deki çingenelerin hakiki rakamı yansıttığı şüphelidir Çünkü devlete ait bir tescil yoktur Ve sayılarının biraz daha fazla olması güçlü olarak muhtemeldir * Varlığını sergilemek için red Edirneli bir çingene bundan birkaç yıl önce Cumhuriyet Dergi'de kendisiyle yapılan röportajda karşısında karşıya kaldıkları açmazı, zorluğu şöyle dile getiriyordu; Ezilmişiz, çünkü örgütlü topluluk değiliz biz Sanki dünyanın bütün namussuzluklarını biz yapıyormuşuz gibi muamele görmüşüz Bizim halkımızı yıldırmış bu aşağılanma Bizim de bir dil yapımız var Yaşama biçimimiz var Lakin herşeyden önce insanız İnsan olduğumuzu kabul ettirmek için, çingeneliğimizi inkara kalkışmışız Somut gücümüz değil, eğitimimiz değil, kültürümüzü değerlendiremiyoruz Bir can derdine, bir boğaz derdine düşmüşüz, pek de gidiyoruzİnsan olduğumuzu kabul ettirmek için, çingeneliğimizi inkara kalkışmışız; işte onların gerçeği bu cümlede saklıdır Çingeneysen insan değilsin, adam yerine konulmazsın Adam yerine konulmak için çingeneliğini red edeceksin Devlet onları yok saymakla kalmıyor, zararlı, tehlikeli görüyor 1934 yılında çıkarılan İskan Kanunu'ndaki bir madde şöyle diyor; Madde 4 Türk kültürüne yan olmayan, anarşistler, göçebe çingeneler, casuslar ve memleket dışına çıkartılmış olanlar Türkiye'ye 'muhacir' göçmen olarak kabul edilmezlerBu kanun hala yürürlüktedir * Çingeneler başlıca kendilerine çingenedenilmesini pek istemiyorlar Daha fazla romanadını tercih ediyorlar Herşeye rağmen göğsünü gere gere ben çingeneyim diyenler bütün örgütsüzlüğüne, olur ya bilinçsizliğine rağmen dominant kültüre aleyhinde bir direnişi temsil ediyorlar Roman adlandırılmasının benimsenmesi ise bir yerde inkara bulunmuş yumuşak bir kılıf yerine geçiyor Rom çingenecede insan çağrıda bulunmak Roman bunun çoğulu oluyor Bu adlandırmada da çingenelerin tekrar insan olduklarınıispatlama kaygısı ağır basıyor *** 2 DÜNYA SAVAŞINDA ‘ÇİNGENE’ DRAMI GAZ ODALARINDAKİ BILINMEYEN ÇİNGENE GERÇEĞİ Almanya'da Hitler'in iktidar yılları çingenelerin en kara günleri oldu Alman diktatörünün Yahudiler için ateşlediği fırınların bacalarından çingene dumanları da yükseldi Faşizm döneminde Almanya ve Avrupa'da yarım milyon çingene gaz odalarında yakıldı veya 'tıbbi deneylerde kobay' olarak kullanıldı Naziler yalnız çingeneleri değil, üç kuşak ötesine kadar soyunda 'çingene' kanı taşıyanları da yıkım ettiler 16 Aralık 1942'de SS şefi Heinrich Himmer kadar çıkartılan kararda 'çingenelerin topyekün imhası' emredildi Çingeneler Auschwitz gibi yıkım ve alıştırma kamplarında, labaratuvarlarda öldürüldüler Faşist teorisyenler bu çingeneler Avrupa'ya yabancı kanı taşıyorlardiyorlardı Almanya açık havada Fransa'da 15 bin, Polonya'da 35 bin, Macaristan'da 28 bin, Rusya'da 40 bin çingene Naziler tarafından topluca öldürüldü Çingenelerin Yahudiler değin dinç lobileri olmadığından, uğradıkları katliamlar tarihin karanlık sayfaları arasında eriyip gitti(Çingeneler, Nazım Alpman, sayfa 101102) Yani kısacası, söylenmesi gereken şu ama, onlar da bizim insanlarımız Bütün diğer halkların sahip olduğu veya olması gereken haklar, onlar için de geçerli Onların güzellikleri de ortaya çıkarılmayı bekliyor Onlara insan muamelesi yapacak, onlara dillerini, kültürlerini olumluluklarıyla geliştirecek imkanları sunacak bir iklim meydana getirmek tüm toplum ve kurumların görevidir