Close To The Sun

Close To The Sun incelemesine başlamadan evvel acilen belirteyim. Close To The Sun katiyen Bioshock gibisi bir oyun değil. Duyuru fragmanı ile birlikte Bioshock benzetmeleri yapılan oyun, aslında reklam kampanyasını da biraz bunun üzerine kurmuştu diyebiliriz. Close To The Sun Bioshock ile yalnızca biraz tema ve kullanılan renk paleti açısından benzerlik gösteriyor. Yoksa oyun boyunca elinize rastgele bir silah alamıyorsunuz. Benim üzere, "ee nerede benim üstün güçlerim?" diye diye oyunu bitirebilirsiniz.

Close To The Sun İnceleme

Sanıyorum ki bağımsız oyun geliştiricilerinin en kolay yaptığı oyun çeşidi yürüme simülasyonu ismini verdiğimiz oyunlar oluyor.  Bu usul oyunlarda denetim ettiğimiz karakterin yürümek, kendi kendine konuşmak, bir grup objeleri evirip çevirip etrafında bakmak ve bir şeylerden kaçmak dışında bir şey yaptığını görmeyiz. Close To The Sun da tam olarak bu türlü bir oyun. Hikaye anlatımının ve gizem ögesinin ön planda tutulduğu bir yürüme simülasyonu. Close To The Sun'ın tipten az da olsa ayrıldığı kısımlar olsa da (özellikle değişik hikayesi ve hikaye anlatım formu ile) tıpla sıkı sıkıya bağlı yanları daha çok ön planda.


Oyuna, meşhur bilim adamı Nicola Tesla'nın Helios isimli gemisinde başlıyoruz. Oyunun tamamı da bu devasa geminin içinde geçiyor. Bu gemide bilim adamı olan kız kardeşi Ada'dan gizemli bir mektup alan Rose Archer isimli bir gazeteciyi denetim ediyoruz. Kardeşinin yardım davetine uyan Rose, Tesla'nın yüksek teknolojiyle donatılmış gemisine girer, lakin geminin her yanı cesetlerle doludur. Bir biçimde Ada ile muhabereye geçen Rose, kardeşinin talimatlarıyla gemide yaşananların gizemini çözmeye çalışacak ve kardeşine ulaşmak için bu devasa geminin farklı yerlerine keşfetmeye koyulacaktır.

Close To The Sun alternatif bir gerçeklikte, 1800'lü yılların ahir geçiyor. Nicola Tesla bir biçimde başındaki fantastik kanıları pratiğe geçirmiş sıra dışı bir teknolojik güç elde etmiştir. Bildiğimiz Tesla, adeta bir kılavuz haline gelmiştir diyebiliriz. Velev en büyük rakibi Edison ile adeta soğuk savaş içindedir. Geminin içinde dolaşırken bu duruma atıf yapan posterlere çeşitli dökümanlara, gazete kupürlerine rastlayabiliyorsunuz. Bir an; acep sahiden de Tesla düşündüklerini hayata geçirseydi nasıl olurdu diye durup düşündürtüyor yaratılan atmosfer.


Oyunun hikaye teması birinci etapta sizi yakalamayı başarıyor. Close To The Sun'ın da en yeterli yaptığı şey bu. Aslında tek âlâ yaptığı desek sahih olur. Hikaye her hengam gizemini koruyor. Vakit kavramına, Tesla'nın ülkülerine yapılan göndermeler sizi oyunun içinde tutmayı başarıyor. Lakin oyunda koşmak dışında neredeyse hiçbir oynanış mekaniğinin olmaması Close to The Sun'ı sıkıcı olmaktan da kurtaramıyor. Ada'yı bulmak ve yaşananların gizemini çözmek için gemide keşfe başlıyoruz. Fakat oyunda keşif öğesinin çok ehliyetli olduğu da söyleyemeyiz. Oyunun mekanikleri; oraya buraya serpiştirilen bir kaç nesneye bakmak, epey kolay, bir dakikadan ziyade devrinizi almayacak sığ bulmacaları çözmek ve örtük kapıları açmak için anahtar bulmaktan ibaret. 10 kısımdan oluşan ve yaklaşık 5 saat süren Close To The Sun'da aksiyon namına da pek bir şey yok.


Yalnızca peşinize düşen kimi kişilerden ve doğaüstü varlıklardan kaçıp, koşup bir sonraki yere kendinizi atmaya çalışıyor, tekrar örtük kapıları açmak için kolay bulmacaları çözmeye çalışıyorsunuz. Ana karakterimiz Rose ve kardeşi Ada arasındaki diyalogların sefalı olduğunu söyleyebilirim. Fakat yeniden de Close To The Sun'ın karakterlerin altını doldurmakta çok da başarılı olduğu söylenemez. Oyunun sizi içinde tutan tek yanı, değişik hikayesi diyebilirim. Hikaye, müzikler, sürpriz içeren finali, ve biraz da oluşturulan Bioshock gibisi atmosferi dışında oyunun ilgi cazibeli yanı çok ziyade yok. Unreal Engine 4 ile geliştirilen Close To The Sun, göze şirin görünüyor. Kaplama detayları yeterli. Animasyonların klasik yürüme oyunlarından çok farklı olmadığı oyunda, zayıf etraf etkileşimi ise göze batıyor.


Toparlamak gerekirse Close To The Sun, parasının hakkını verecek bir imalat mutlaka değil. Bulmacaların ve araştırma, keşfetme dinamiğinin zayıf olduğu, 5 saatlik bir deneyim Close To The Sun. Hikayesi ilgi alımlı olsa da, yürüme oyunlarından çok da çokça ayrılabilen bir prodüksiyon değil.