Evladımızın gelişimini sahih desteklemek istiyorsak temelde üç alana bakmalıyız;
1. alan kişisel özeliklerdir. Evladımın tabiatı neye yatkın ve neyi yaparken keyif almakta ona bakılması gerekir. Bu mevzu çok tartışıldığı için ben daha çok öteki iki meydana odaklanmak istiyorum.
2. alan ise etrafın evlada verdiği bildirilerdir. Aile, mektep, izlediği sinemalar, vakit geçirdiği oyunlarda nasıl iletiler alıyor ona bakmamız gerekir. Çevre çocuğa artta olduğu, sıradan olduğu bildirilerini mı yoksa kendine özgü keşfedilmeyi bekleyen taraflarının olduğunu mu vurguluyor. İzlediği kahramanlar muhteşem güçleri olan asla ulaşamayacağı figürler mi yoksa sıradan insanların neleri değiştirebildiğinin hikayeleri ile mi büyüyor evladım... Bu mesajlar vakitle onun zihinsel kalıplarını değiştirecektir. Evladımızın gözlük numarasının giderek bozulması ve gerçeği daha net görememesi gibi düşünebilirsiniz bu süreci. Evlat aldığı iletilerde "sen güçsüzsün, başarısızsın" mesajlarını aldıkça yaşadığı zorlukları başa çıkılamaz halinde yorumlayacaktır.
Üçüncü alan ise bu çevreyide düzenleyen büyük sistemdir. Büyük sistem gücü kimlere veriyor, neyi pahalı, neyi bedelsiz kılıyor, neye odaklanmayı hedef olarak bireylere sunuyor ve bu sistemin kural koyucuları size nasıl bir rol biçiyor bu yere odaklanmak gerekir.
Bu üç temel ortamında farkında olarak evlat yetiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Tüm süreci bir çiçeğin büyümesine benzetirsek, çiçeğin tohumu bireysel özellikleri, içinde bulunduğu saksı, toprak ve başka çiçeklere göre konumu yakın çevreyi, içinde bulunduğu iklim, yağmur ve güneşin durumu ise büyük sisteme benzetilebilir. Tüm bu üç sahadaki ufak lakin doğru yönlendirmeler evlatlarımızı kendi hikayelerinin kahramanlarına dönüşmelerini sağlayabilir. Kalın sağlıcakla...